2015’e güzel başlangıç!

Neler kazandık?

2014 davetlerle, yeni açılışlarla, gezilerle geçti. 2015’e girerken geçen yıldan neler kazandık?



Dostluk kazandı:
Alaçatı’nın iki önemli restoranının şefleri Yılmaz Öztürk ve Kemal Demirasal, 23 Ekim 2012 Salı akşamı “2 Şef, 30 Tat, Tek Deneyim” diyerek birlikte mutfağa girdiler. Bu neden önemli? Türkiye’de şöyle bir anlayış var, “Rakibim kazanmasın, sadece ben kazanayım!” Hâlbuki böyle düşünenler genelde az kazanmaya ya da hiç kazanamamaya mahkum. Gelişmiş ülkelerde ise, “Rakibimle birlikte çalışayım ki birlikte büyüyelim, herkes kazansın” diye düşünülüyor. İşte bu iki genç şef birlikte kazanmanın ilk tohumunu attı. Sonra ne oldu? Güçlerini birleştiren şefler Voltran’ı oluşturdu. Şimdi sık sık “şefler bir araya geldi” haberi görüyor, seviniyoruz. En son Mövenpick Hotel’de “Giovanni ve Arkadaşları” konseptiyle 5 yıldız şef mutfağa girdi. Düşünsenize aynı gecede 5 şefin imza yemeklerini tattığınızı…



Karaköy yükseldi: Alaçatı, turizm alanında çok başarılı bir projeydi ve herkese parmak ısırtmıştı. Gastronomi dünyasının parlayan projesi de Karaköy oldu. Buradaki esnaf lokantaları bile çağ atladı, hem mülk sahipleri hem gastronomi dünyası kazandı. En çok da iyi yemek yemeyi sevenler… Hala gitmediyseniz Karaköy Gümrük ve Rudolf’u keşfedilecekler listenize ekleyin.



Yaşasın STK’lar: Change.org’a bir teşekkür etmemiz gerek! Sayelerinde ne çok konuyu takip etme fırsatı bulduk. Bostanlarımız, yerel tohumlarımız, zeytinliklerimiz için imza verdik. Türk kahvesini Unesco’nun 'Somut olmayan kültürler mirası’ listesine sokan Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği ve Kültür Bakanlığı da teşekkürü hak ediyor. Gastronomi camiasının en önemli projelerinden biri iki yıldır süren ve başarısından dolayı Aralık 2014’te iki yıl daha uzatıldığı duyurulan ‘Essedra/ Nuh'un Ambarı’ oldu. Bu projeyi Türkiye’de Mutfak Dostları Derneği yürüttü. Derneğe ve paydaşlarına da kocaman bir teşekkür! Sayelerinde kaybolmaya yüz tutan yerel lezzetler tekrar gündeme oturdu ve 2015’in yükselen trendi oldu.



Yerele ilgi artıyor: Gastronominin kanaat önderleri tohumlarımızı, yerel meyve ve sebzelerimizi, artizanal tatlarımızı nasıl kurtarırız diye savaş verirken, yerel yönetimler, ticaret odaları, ticaret borsaları, ihracat birlikleri de kendi gündemlerini kamuoyuna duyurma gayretine girdi. İki yıldır katıldığım Akhisar Zeytin Şenlikleri’nde zeytinin yolculuğuna yakından şahit oluyorum. Hatay Valiliği, Kültür Bakanlığı desteğiyle bu yıl ilk kez Akdeniz Ülkeleri Mutfak Günleri’ni düzenledi. En son gittiğimiz Tokat da bir yemek festivalinin müjdesini verdi. Gönül istiyor ki lezzet zengini bu Anadolu kentleri hak ettiği marka değerlerine bir an önce kavuşsun!



Ağız sulandıran kariyer: Sirha 2014’te konuşma yapan Frederic Loeb, “Türkiye gelecekte 10 önemli gastronomi destinasyonundan biri olacak” dedi. 8-9 aylık aşçılık eğitimi alanlar, tecrübe kazandıktan sonra 7 bin dolarlık maaşlarla çalışabiliyor. Bu yüzden aşçılık, geleceği olan, üstelik iyi para kazandıracağı kesin mesleklerden biri haline geldi. Bunda MSA, Chef’s İstanbul, Doors Akademi, Le Cordon Bleu gibi kurumların katkısı büyük!  Hangi yemekler favori? Restoranları biliyoruz da evlerde trend ne yönde? Onu da Google amcaya sordum. Bu yıl en çok mercimek köftesi, çıtır börek, yalancı baklava, helva, Cordon Blue, Osmanlı şerbeti, saç kavurma, firik pilavı, pırasa yemeği, ağlayan pasta, Lolaz pilavı ve mıhlama yapımı aranmış.

Özel kahramanlar: Yeni kanunlarla alkollü içeceklerin tanıtımı yasaklandı ya, şarap üreticilerinin her biri Don Kişot’a dönüştü. Müge Akgün, Sirha İstanbul’da şarabın siyah perdeler arkasında tadılmasına itiraz eden Fransız katılımcının Sirha’yı terk ettiğini söylediğinde hepimiz donduk kaldık. Söylenecek çok şey varken yazamıyoruz çünkü yasak! 2015’e bu kanayan yaranın da bir şekilde iyileşmesini umuyoruz. 2014’ün gastroseksüelleri sağlıklı gıda talep ediyor, seçici ve bilinçli davranıyor. En büyük alkış da kendi gıdası için bilinçli, seçici ve talepkar davrananlara… Mutlu yıllar!

Tüm yazılarını göster