Acaba hiperaktif mi?
Bazı çocuklar doğumundan itibaren daha sakin ve ağırkanlı bazı çocuklar ise anne karnındaki fasulye kadarki halinden itibaren kıpır kıpırdır. Sizinki de yerinde duramayan grupta mı? O halde aklınızda ‘acaba hiperaktif mi?’ sorusu belirmeye başlamış olabilir. Ancak sadece hareketli, biraz da zeki diye ‘evet hiperaktif ’ demek biraz güç.
ÇOCUĞUNUZ HİPERAKTİFSE...
Eğer çocuğunuzun hiperaktif olduğunu düşünüyorsanız, öncelikle bu durumun sizin ebeveynlik tarzınızla ilgili olmadığını bilmelisiniz. Bu durumda kendinizi suçlamanız gerekmiyor. Hiperaktivite ile ilgili yapılan araştırmalarda bu şikayetlerin genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve beslenme alışkanlıkları ile ilişkili olduğu saptanmış. Hiperaktif bir çocuğa sahip olduğunuzu düşünüyorsanız ilk adım bir uzman desteğine başvurmak ve hiperaktivite ile ilgili doğru bilgileri doğru kaynaktan öğrenmek. Psikiyatr, psikolog, öğretmen ve aile iş birliğinin durumun üstesinden gelmede rolü büyük. Aileler konu hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalı. Ancak bazı aileler ‘her çocuk biraz yaramazdır, ileride geçer’ diyerek durumu önemsemeyebiliyor; bu da tedavisi kolay bir hastalığın seyri üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Aile, öğretmen ve yakın çevre hiperaktivite belirtilerini mutlaka gözlemlemeli ve göz ardı etmemeli. Bazen de aileler hiperaktivite tanısını yanlış anlayabiliyor. Hatta bazen çocuğun çok zeki olduğu anlamı çıkarılmak için de abartılarak anlatılabiliyor. Hiperaktivite ve zeka arasında bir ilişkinin olmadığı artık bilinen kesin bir bilgi. Ancak hiperaktiviteye eşlik eden durumlar da olabiliyor. Steve Jobs, Einstein gibi isimler hiperaktivite durumlarının
yanı sıra parlak zekaları ile de dikkat çekmiş örnekler. Bu iki örnek isim hiperaktivite gibi bir hastalığı olumluya çevirebilmişler. Doğru yönetildiğinde siz de çocuğunuzun bu durumunu avantaja çevirebilirsiniz.
NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Bir hiperaktif çocuğu dışarı çıkarmadan evde tutmaya çalıştığınızda bir süre sonra evin içinde yerinde duramayan ve bunalan bir çocukla karşı karşıya kalırsınız. Oysa, hiperaktif çocukların enerjilerini mutlaka doğru yollara kanalize etmek gerekiyor.
• Tabii ki bu konuda en çok spor ve hareket etkinlikleri ailelere yardımcı oluyor. Okulda ve okul dışında yüzme, koşu, oyun gibi etkinlikler programa alınmalı.
• Açık hava etkinlikleri esnasında çocuklar daha uzun süre orada kalmak istediklerinde genel davranış ilkeleri geçerli oluyor. Burada yapılması gereken, süreyi iyi ayarlamak. Ancak mutlaka sürenin de bir sınırlaması olmalı. Sürekli olarak dışarıda bulunamayacağını da öğretmelisiniz. Bazı günlerde süre uzatılabilir ancak sürekli olarak da onu beklemek uygun olmaz.
• Çalışan anneler çocuklarının okul zamanlarını iyi geçirmeleri ve enerjilerini atabilmeleri için okul seçimine dikkat etmeli. Spor imkanları ve avlusu olmayan sadece düz bir binadan ibaret olan bir okul ortamında bu çocuklar yine kendilerini sıkışmış hissedecek ve sorunlar yaşayacaklar. Okul çıkışı için de mümkün olduğunca farklı bir etkinlik planlamaya çalışın.
• Hiperaktif çocuklar özel olarak ilgilenilmesi gereken çocuklardır. Çocuklarınızı sevin ve onlarla özel olarak ilgilenin.
• Çalışan anneler çocuklarının enerjilerini atabilmeleri için okul seçimine dikkat etmeli. Sporimkanları ve bahçesi/avlusu olmayan okul ortamında bu çocuklar yine kendilerini sıkışmış hissedecek ve sorunlar yaşayacaklar.
Genel tedavi seçenekleri
Hiperaktivitenin basit bir tedavisi yok. Tedavi genellikle şu yöntemleri içeriyor;
• Tıbbi tedavi
• Anne-baba eğitimi
• Davranış modeli oluşturma, kendi kendine telkin verme ve kendi kendini ödüllendirme gibi danışma ve eğitimler
• Özel eğitim ortamı
• Diyet uygulamaları
Ailenin bu konuda bilgilendirilmesi ve çocuğunu tanıması, tedavinin ilk ve en önemli basamağını oluşturuyor. Bu nedenle ailenin kendi davranışlarının farkına varması, ev içinde bazı davranış düzenlemelerine gitmesi, tutarlı bir disiplin anlayışı içinde olması önemli. Çünkü aile hem tedavinin yöneticisi hem de ev ortamında uygulayıcısı. Tedavi ekibi ile aile arasında olumlu bir ilişkinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Peki hiperaktivite için ilaç tedavisine gerek var mı? Dr. Ferahim Yeşilyurt, “İlaç verme ya da vermeme sıklıkla tartışılıyor. Ancak bazı çocukların dikkatini ilaçla düzenleyemediğinizde çocuğu sınıfta ya da dersin başında tutabilmeniz çok güç oluyor. İlaç belki tedavi etmiyor diye düşünülse bile çocuğun kendisini kontrol etmesine katkıda bulunuyor. Bazı çocuklara ilaç verilmemesi de haksızlık olabiliyor. Çünkü ilaç vermeden çocuğun eğitim yaşantısı bitebiliyor. Ya da özgüvende ciddi sorunlar oluşabiliyor. Bu nedenle ilaca karşıyız demek işe yaramıyor” diyor. İLK BAKIŞTA ANLAŞILIR MI?
Bu çocukların çoğu huysuz, huzursuz, güç bir bebek olarak tanımlanıyor. Yaşamın ilk birkaç ayında aşırı hareketlilik, yeme ve uyku bozuklukları görülebiliyor. Emekleme döneminde
veya yürümeye başladıkları zaman çok hareketli ve atak oldukları için bir kişinin ilgilenmesi yetmeyebiliyor. Çocukların çoğunda belirtiler anaokuluna veya ilkokula başlayınca daha çok dikkati çekiyor. Okulda başarısızlık, dikkat eksikliği, sınıfta kurallara uymama, saldırgan davranışlar ve öfke kontrolünde güçlükler yaşanması aileyi tedavi arayışına yöneltiyor. Hiperaktif çocukların hareketliliği dışarıdan kolay ayırt edilebiliyor. Çünkü sık lafa girme, bacaklarını sallama, yerinde duramama, sürekli soru sorma veya konuşma dışa yansıyan belirgin davranış özellikleri. Ancak dikkat sorunları daha çok akademik hayatta dikkat çekiyor. Aileler okul hayatı başlayıncaya kadar çoğunlukla dikkat ile ilgili problemleri değerlendirmekte zorlanıyor ya da çocuklarına konduramayabiliyor. Öğretmenlerin geribildirimleri ve uyarıları ailelerin uzmana başvurmalarını kolaylaştırıyor. Okulda en sık rastlanan durumlar genellikle şunlar oluyor:
• Kurallara uymakta sorun yaşıyorlar.
• Ders süresince yerlerinde durmakta, dersi dinlemekte ve arkadaşlarıyla dengeli ilişki kurmakta zorlanıyorlar.
• Ödevlerini ve defter kalem gibi eşyalarını sık sık kaybediyorlar.
• Evde ve okulda yerlerinde durmakta zorlanıyorlar.
• Sık sık dürtüsellikleri nedeniyle düşünmeden yaptıkları davranışlarından kaynaklı zor durumda kalıyorlar.
• Risk algıları düşük oluyor. Bu nedenle başka çocukların risk almaktan korkup da yapmadıkları bazı riskli davranışları yapabiliyorlar. Örneğin arabalar geçerken birden kendisini yola atmak, iki metre yüksekten atlamak gibi riskli davranışlarda bulunabiliyorlar.
• Başkalarını dinlemekte zorlanıyorlar. Sıklıkla başkalarının sözünü kesiyorlar.
• Okulda veya bir sinemada sıranın kendisine gelmesini beklerken çok zorlanıyorlar. Yerlerinde durmakta güçlük çekiyorlar. Örneğin kalem açmak gibi bahanelerle okulda sık sık ayağa kalkabiliyorlar. Bu belirtilerin bir kısmı diğer çocuklarda da görülebiliyor. Ancak burada önemli olan bu belirtilerin sıklığı ve yoğunluğu. Bu belirtilerin kısa sürede yok olmaması ortada bir sorun olduğunu işaret ediyor.
Eğer çocuğunuzun hiperaktif olduğunu düşünüyorsanız, öncelikle bu durumun sizin ebeveynlik tarzınızla ilgili olmadığını bilmelisiniz. Bu durumda kendinizi suçlamanız gerekmiyor. Hiperaktivite ile ilgili yapılan araştırmalarda bu şikayetlerin genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve beslenme alışkanlıkları ile ilişkili olduğu saptanmış. Hiperaktif bir çocuğa sahip olduğunuzu düşünüyorsanız ilk adım bir uzman desteğine başvurmak ve hiperaktivite ile ilgili doğru bilgileri doğru kaynaktan öğrenmek. Psikiyatr, psikolog, öğretmen ve aile iş birliğinin durumun üstesinden gelmede rolü büyük. Aileler konu hakkında mutlaka bilgi sahibi olmalı. Ancak bazı aileler ‘her çocuk biraz yaramazdır, ileride geçer’ diyerek durumu önemsemeyebiliyor; bu da tedavisi kolay bir hastalığın seyri üzerinde olumsuz etki oluşturuyor. Aile, öğretmen ve yakın çevre hiperaktivite belirtilerini mutlaka gözlemlemeli ve göz ardı etmemeli. Bazen de aileler hiperaktivite tanısını yanlış anlayabiliyor. Hatta bazen çocuğun çok zeki olduğu anlamı çıkarılmak için de abartılarak anlatılabiliyor. Hiperaktivite ve zeka arasında bir ilişkinin olmadığı artık bilinen kesin bir bilgi. Ancak hiperaktiviteye eşlik eden durumlar da olabiliyor. Steve Jobs, Einstein gibi isimler hiperaktivite durumlarının
yanı sıra parlak zekaları ile de dikkat çekmiş örnekler. Bu iki örnek isim hiperaktivite gibi bir hastalığı olumluya çevirebilmişler. Doğru yönetildiğinde siz de çocuğunuzun bu durumunu avantaja çevirebilirsiniz.
NELER YAPABİLİRSİNİZ?
Bir hiperaktif çocuğu dışarı çıkarmadan evde tutmaya çalıştığınızda bir süre sonra evin içinde yerinde duramayan ve bunalan bir çocukla karşı karşıya kalırsınız. Oysa, hiperaktif çocukların enerjilerini mutlaka doğru yollara kanalize etmek gerekiyor.
• Tabii ki bu konuda en çok spor ve hareket etkinlikleri ailelere yardımcı oluyor. Okulda ve okul dışında yüzme, koşu, oyun gibi etkinlikler programa alınmalı.
• Açık hava etkinlikleri esnasında çocuklar daha uzun süre orada kalmak istediklerinde genel davranış ilkeleri geçerli oluyor. Burada yapılması gereken, süreyi iyi ayarlamak. Ancak mutlaka sürenin de bir sınırlaması olmalı. Sürekli olarak dışarıda bulunamayacağını da öğretmelisiniz. Bazı günlerde süre uzatılabilir ancak sürekli olarak da onu beklemek uygun olmaz.
• Çalışan anneler çocuklarının okul zamanlarını iyi geçirmeleri ve enerjilerini atabilmeleri için okul seçimine dikkat etmeli. Spor imkanları ve avlusu olmayan sadece düz bir binadan ibaret olan bir okul ortamında bu çocuklar yine kendilerini sıkışmış hissedecek ve sorunlar yaşayacaklar. Okul çıkışı için de mümkün olduğunca farklı bir etkinlik planlamaya çalışın.
• Hiperaktif çocuklar özel olarak ilgilenilmesi gereken çocuklardır. Çocuklarınızı sevin ve onlarla özel olarak ilgilenin.
• Çalışan anneler çocuklarının enerjilerini atabilmeleri için okul seçimine dikkat etmeli. Sporimkanları ve bahçesi/avlusu olmayan okul ortamında bu çocuklar yine kendilerini sıkışmış hissedecek ve sorunlar yaşayacaklar.
Genel tedavi seçenekleri
Hiperaktivitenin basit bir tedavisi yok. Tedavi genellikle şu yöntemleri içeriyor;
• Tıbbi tedavi
• Anne-baba eğitimi
• Davranış modeli oluşturma, kendi kendine telkin verme ve kendi kendini ödüllendirme gibi danışma ve eğitimler
• Özel eğitim ortamı
• Diyet uygulamaları
Ailenin bu konuda bilgilendirilmesi ve çocuğunu tanıması, tedavinin ilk ve en önemli basamağını oluşturuyor. Bu nedenle ailenin kendi davranışlarının farkına varması, ev içinde bazı davranış düzenlemelerine gitmesi, tutarlı bir disiplin anlayışı içinde olması önemli. Çünkü aile hem tedavinin yöneticisi hem de ev ortamında uygulayıcısı. Tedavi ekibi ile aile arasında olumlu bir ilişkinin geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Peki hiperaktivite için ilaç tedavisine gerek var mı? Dr. Ferahim Yeşilyurt, “İlaç verme ya da vermeme sıklıkla tartışılıyor. Ancak bazı çocukların dikkatini ilaçla düzenleyemediğinizde çocuğu sınıfta ya da dersin başında tutabilmeniz çok güç oluyor. İlaç belki tedavi etmiyor diye düşünülse bile çocuğun kendisini kontrol etmesine katkıda bulunuyor. Bazı çocuklara ilaç verilmemesi de haksızlık olabiliyor. Çünkü ilaç vermeden çocuğun eğitim yaşantısı bitebiliyor. Ya da özgüvende ciddi sorunlar oluşabiliyor. Bu nedenle ilaca karşıyız demek işe yaramıyor” diyor. İLK BAKIŞTA ANLAŞILIR MI?
Bu çocukların çoğu huysuz, huzursuz, güç bir bebek olarak tanımlanıyor. Yaşamın ilk birkaç ayında aşırı hareketlilik, yeme ve uyku bozuklukları görülebiliyor. Emekleme döneminde
veya yürümeye başladıkları zaman çok hareketli ve atak oldukları için bir kişinin ilgilenmesi yetmeyebiliyor. Çocukların çoğunda belirtiler anaokuluna veya ilkokula başlayınca daha çok dikkati çekiyor. Okulda başarısızlık, dikkat eksikliği, sınıfta kurallara uymama, saldırgan davranışlar ve öfke kontrolünde güçlükler yaşanması aileyi tedavi arayışına yöneltiyor. Hiperaktif çocukların hareketliliği dışarıdan kolay ayırt edilebiliyor. Çünkü sık lafa girme, bacaklarını sallama, yerinde duramama, sürekli soru sorma veya konuşma dışa yansıyan belirgin davranış özellikleri. Ancak dikkat sorunları daha çok akademik hayatta dikkat çekiyor. Aileler okul hayatı başlayıncaya kadar çoğunlukla dikkat ile ilgili problemleri değerlendirmekte zorlanıyor ya da çocuklarına konduramayabiliyor. Öğretmenlerin geribildirimleri ve uyarıları ailelerin uzmana başvurmalarını kolaylaştırıyor. Okulda en sık rastlanan durumlar genellikle şunlar oluyor:
• Kurallara uymakta sorun yaşıyorlar.
• Ders süresince yerlerinde durmakta, dersi dinlemekte ve arkadaşlarıyla dengeli ilişki kurmakta zorlanıyorlar.
• Ödevlerini ve defter kalem gibi eşyalarını sık sık kaybediyorlar.
• Evde ve okulda yerlerinde durmakta zorlanıyorlar.
• Sık sık dürtüsellikleri nedeniyle düşünmeden yaptıkları davranışlarından kaynaklı zor durumda kalıyorlar.
• Risk algıları düşük oluyor. Bu nedenle başka çocukların risk almaktan korkup da yapmadıkları bazı riskli davranışları yapabiliyorlar. Örneğin arabalar geçerken birden kendisini yola atmak, iki metre yüksekten atlamak gibi riskli davranışlarda bulunabiliyorlar.
• Başkalarını dinlemekte zorlanıyorlar. Sıklıkla başkalarının sözünü kesiyorlar.
• Okulda veya bir sinemada sıranın kendisine gelmesini beklerken çok zorlanıyorlar. Yerlerinde durmakta güçlük çekiyorlar. Örneğin kalem açmak gibi bahanelerle okulda sık sık ayağa kalkabiliyorlar. Bu belirtilerin bir kısmı diğer çocuklarda da görülebiliyor. Ancak burada önemli olan bu belirtilerin sıklığı ve yoğunluğu. Bu belirtilerin kısa sürede yok olmaması ortada bir sorun olduğunu işaret ediyor.
Öfke de eşlik edebiliyor
Bu çocuklarda dürtüsellik hakim olabildiği için daha çabuk reaksiyon gösterebiliyorlar. Engellenme eşikleri de düşük olduğu için daha sık öfke reaksiyonu içine girebiliyorlar. Bazen okulda kolay incindikleri için arkadaşlarıyla daha sık kavga ediyorlar. Diğer taraftan bazen okuldaki kavgalarda aslında konuyla hiçbir alakaları olmadığı halde bir anda sorunu yaratan kendisiymiş gibi kendilerini disiplin kurulunda bulabiliyorlar. Bu durum onların damgalanmasına ve sorunlu çocuk muamelesi görmelerine neden olabiliyor.
Yazı: Arzu Vila
Kimi çocuklar diğerlerine göre gün içinde oldukça hareketli olur ve sürekli bir şeylerle uğraşıp dururlar. Bu tür çocukları uzun süre sakin sakin otururken görmek neredeyse imkansızdır. Aileler ya da çevre hemen bu tip çocukları hiperaktif diye yaftalasalar da aslında her çocuğun aynı olması beklenemez ve birçok çocuğun yaramazlık yapması da normal karşılanabilir. Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikolog Mustafa Güral, hiperaktivitenin üç temel özelliğini aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve dürtüsellik olarak sıralıyor ve ekliyor: “Hiperaktif çocuklarda bu üç özelliğe tanıklık ediyoruz. Hepsinin aynı oranda olduğu söylenemez, bazen biri diğerlerine nazaran daha ön planda olabilir. Hiperaktif çocuklar yaşıtlarına oranla daha hareketli, yerinde duramayan, sabit durmakta zorlanan, dikkatlerini tek bir noktaya odaklama güçlüğü yaşayan, ders sırasında ve sorumluluk aldıkları meseleleri yürütürken dikkatleri kolay dağılan, aklına gelen soruları herhangi bir denetime tabi tutmadan ve karşısındakinin konumunu önemsemeden söyleyen çocuklardır. Dürtüsel çocuklar ‘Dur, düşün, karar ver ve sonra eyleme geç’ yerine sadece eylemsel kısmında vardırlar. Elbette her yaramaz, haşarı ve hareketli çocuk hiperaktiftir de denilemez.”
HİPERAKTİVİTE BELİRTİLERİ
Hiperaktif çocuklarda genellikle şu özellikler görülüyor...
• Yerinde duramazlar
• Oturması gerektiği halde oturamazlar
• Sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çekerler
• Yerli yersiz koşup tırmanırlar
• Çok konuşurlar
• Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırırlar
• Her zaman bir şeylerle uğraşırlar
• Sırasını beklemekte zorlanırlar
• Olaylara ya da konuşmalara müdahale edip yarıda keserler
Bu çocuklarda dürtüsellik hakim olabildiği için daha çabuk reaksiyon gösterebiliyorlar. Engellenme eşikleri de düşük olduğu için daha sık öfke reaksiyonu içine girebiliyorlar. Bazen okulda kolay incindikleri için arkadaşlarıyla daha sık kavga ediyorlar. Diğer taraftan bazen okuldaki kavgalarda aslında konuyla hiçbir alakaları olmadığı halde bir anda sorunu yaratan kendisiymiş gibi kendilerini disiplin kurulunda bulabiliyorlar. Bu durum onların damgalanmasına ve sorunlu çocuk muamelesi görmelerine neden olabiliyor.
Yazı: Arzu Vila
Kimi çocuklar diğerlerine göre gün içinde oldukça hareketli olur ve sürekli bir şeylerle uğraşıp dururlar. Bu tür çocukları uzun süre sakin sakin otururken görmek neredeyse imkansızdır. Aileler ya da çevre hemen bu tip çocukları hiperaktif diye yaftalasalar da aslında her çocuğun aynı olması beklenemez ve birçok çocuğun yaramazlık yapması da normal karşılanabilir. Medical Park Samsun Hastanesi’nden Psikolog Mustafa Güral, hiperaktivitenin üç temel özelliğini aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve dürtüsellik olarak sıralıyor ve ekliyor: “Hiperaktif çocuklarda bu üç özelliğe tanıklık ediyoruz. Hepsinin aynı oranda olduğu söylenemez, bazen biri diğerlerine nazaran daha ön planda olabilir. Hiperaktif çocuklar yaşıtlarına oranla daha hareketli, yerinde duramayan, sabit durmakta zorlanan, dikkatlerini tek bir noktaya odaklama güçlüğü yaşayan, ders sırasında ve sorumluluk aldıkları meseleleri yürütürken dikkatleri kolay dağılan, aklına gelen soruları herhangi bir denetime tabi tutmadan ve karşısındakinin konumunu önemsemeden söyleyen çocuklardır. Dürtüsel çocuklar ‘Dur, düşün, karar ver ve sonra eyleme geç’ yerine sadece eylemsel kısmında vardırlar. Elbette her yaramaz, haşarı ve hareketli çocuk hiperaktiftir de denilemez.”
HİPERAKTİVİTE BELİRTİLERİ
Hiperaktif çocuklarda genellikle şu özellikler görülüyor...
• Yerinde duramazlar
• Oturması gerektiği halde oturamazlar
• Sessiz sakin oyun oynamakta güçlük çekerler
• Yerli yersiz koşup tırmanırlar
• Çok konuşurlar
• Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan cevabını yapıştırırlar
• Her zaman bir şeylerle uğraşırlar
• Sırasını beklemekte zorlanırlar
• Olaylara ya da konuşmalara müdahale edip yarıda keserler