Uzun zamandır hayatında kimse yok. Zaten olmasını da istemedin. Çok kırılmıştın, yorulmuştun, düşünmen gereken daha ciddi şeyler olmuştu. Uzun süreli ciddi bir ilişkiden çıkmıştın, güvenin sarsılmıştı. Kendini başka birine anlatmak işkence geliyordu. Aşk, önce acı verdi, sonra seni hissizleştirdi... Tabii hayatının sonun kadar böyle gidecek değildin o yüzden acaba yeni bir ilişkiye hazır mısın değil misin diye bi bakalım mı? Aslında bakmaya gerek yok, kaşın gözün ayrı oynuyorsa zamanın gelmiş demektir de işte önemli olan ayrıntılar diyelim...
Radyoda önce Slow Turk dinleyip, kendini kesercesine ağladığın, arabada giderken klip üstüne klip çektiğin günler geride kaldı. O günlerin sonrasında bi süre müzik sesi bile duymak istemedin hatta. Ardından bi anda Metro fm, Radyo Fenomen derken cıstıkı cıstıkı müziklerle kafanı hindi gibi iki yana salladığın bi evreye girdin. Sonra nasıl olduğunu anlamadan, eski parçalara takıldın. Sibel Alaş, Deniz Seki'nin ilk zamanları, Sting, Muse... Hah işte, bu eskiye döndüğün an bil ki artık yeni bir aşka hazırsın. Müzik hafızası aşkla doğru orantıda gidiyor. Farkında olmadan bunları dinlemek istiyorsan zaten bilinçaltın 'hadi bize yeni aşk getir' diye seni zorluyor demektir.
Facebok önce senin için eski sevgilini takip ettiğin yerdi. Ardından eski sevgilinin yeni sevgilisini de takip etmeye başladın. Sonra onun eskisi, eskisinin yenisi, adamın fotoğrafına sürekli yorum yapan kız falan filan derken beynin iyice yandı. Bir süre sonra artık girmemeye başladın. Hatta şifreni bile unuttun. Bi anda artık deli dürtmüş gibi girmeye başladın. Üstelik eski sevgilinin profilini bile hatırlamıyordun. Arkadaşının fotoğrafının altında geyik çevirirken, size laf atan adamın fotoğraflarından karakter analizi yapmaya başladın. Ortalama bir senedir bir kelime bile yazmazken; bir anda gündeme dair olayları eleştiren biri haline geldin. Ha gayret, olacak merak etme!
İlk günler gece dışarı çıkmak senin için, arkadaşlarınla bir yerlerde iki kadeh bişi içeriz anlamını taşıyordu. Bütün gece kimsenin umrunda olmayan o iğrenç ilişkini anlata anlata miletin sabrını denedin durdun. Ardından bi kaç kez, kafamı dağıtmalıyım diye eller havaya yapmayı denedin. Ellerin havada ağlarken orada olmaman gerektiğini fark ettin. Şimdi ise planlar yapıyorsun, uzun zamandır görmediğin arkadaşlarınla görüşmek için fırsat yaratıyorsun. 'Hadi bu gece bir şeyler yapalım!' diye insanları sen organize ediyorsun...
Ayrılığın ilk günlerinde iç çamaşırı çekmecesinin önünde oturup ağladığın günler artık geride kaldı. Seksi çamaşırları, o çekmecenin gerisine itekleyip, önde duran pamuklu desenli külotları kendine en yakın arkadaş yaptın. Şimdi ise bi anda durup durup dururken eskileri çöpe atıp, kendine yeni çamaşırlar için yer açtığını fark ettin. Kredi kartı limitini coşturacak alışverişler yapmaya başladın. 'Bana hiç yakışmaz' diye düşündüklerinin aslında yakıştığını gördün.
Ayrılığın yine ilk evrelerinde saçlarını garip renklere boyattın. Ardından 5 aylık dip boyan seni hiç rahatsız etmedi. Rimel, allık dışarı çıkma dönemlerinden, gece kremlerini bile sürmediğin evreye girdin. Şimdi ise bakıyorum saçlarını kestirmişsin, o ruj baya yakışmış hani.
Sen farkında olmasan bile beden kendini yeni bir ilişki için mutlaka hazırlıyor. Korkmana da gerek yok üstelik, bi önceki kadar üzülmenin imkanı yok. Dil bi kere o kadar büyük yanınca, bi sonra hissettiğin acı, 'ben bunu tatmıştım' acısı oluyor. Onda da ölmediğini biliyorsun, o yüzden hayatın devam edeceğinin farkındasın. O yüzden bu kez, aşkın yaşarken hakkını ver. Bitince zaten uyuşturulmuş gibi olacaksın.