Ayşe Kucuroğlu
"Kalabalık olmak çok güzel"
Bu kalabalık hayatın içinde biraz kendinizle kalmak istediğinizde neler yapıyorsunuz?
Kız arkadaşlarımla bir akşam yemeği ya da bir-iki vitrin bakmak bana iyi geliyor. Yani çocuklarsız bir şeyler yapıyorum mutlaka; eşim de buna destek oluyor. Bir kere bir şeylere kafayı takmaya veya depresyona girmeye vakit yok. Daha gerçek şeylerle uğraşıyoruz.
Beş çocuk sonrası aşk nasıl bir hal alıyor?
Önceliklerimiz hep çocuklar ama her şey ilk günkü gibi. Baş başa kaldığımızda ben Taner’e baktığımda çocuklarımızı görüyorum o da bana baktığında aynı şekilde… Kalabalık olmak çok güzel. Çocukların sevdiğim adamdan çoğaldığını bilmek beni çok mutlu ediyor. Çünkü onlar Taner’in parçası. Aşk hiç değişmedi sanırım böyle düşündüğüme göre...
Diğer yandan Happily Ever After devam ediyor. İş hayatınızda her şey yolunda mı?
İş çok güzel. Bir kere İstanbul’un ortasında işim ve evim yan yana olduğu için çok büyük vakit kazanıyorum. Happily Ever After’da artık oturmuş bir mönümüz var zaten. Önümüzdeki günlerde yine, yeni yeni yemekler ekleniyor mönüye. Bizim günlük bir kara tahtamız var, mönüyü değiştirmek yerine her gün mevsimsel yemekleri tahtaya yazıyoruz. Yaz olduğu için ‘green muffin’ diye yeni bir şey yaptık, kalorisi neredeyse yok, ‘canderel green’ ile hazırlanıyor. Limonataları da onunla hazırlıyoruz, bu şekilde hafif bir mönü yarattık. Bu yeniliklerin yanı sıra, en son bir kek kitabı çıkardık. Kitap 70 ünlü kadının kek tariflerinden oluşuyor. Pril’in bir projesi bu. Çok güzel bir proje, tüm geliri Bir Dilek Tut Derneği’ne gidecek. Ben de ucunda sosyal sorumluluk olduğu için projenin içinde olmayı seve seve kabul ettim.
Tüm bunların yanı sıra gazete yazılarınız devam ediyor. Bu nasıl bir deneyim?
Gazete çok iyi gidiyor. Yazmak feci bir disiplin gerektiriyor. Gazetenin cumartesi ve pazar eklerinde yazıyorum ve röportajlar yapıyorum. O hafta şehirde belli hareketler olduysa, onları da mutlaka ekliyorum... Bu moda haftası da olabiliyor defile de.Peki çocukların arası nasıl? Birbirlerine yardımcı oluyorlar mı?
Birincisi asla çocuklarımın ödevlerini yapmıyorum. Bunu diğer çok çocuklu ailelere de tavsiye ediyorum. Sadece onların ödevlerini yapmaları için düzgün, sakin bir ortam hazırlıyorum ama ödevlerinin hiçbirine karışmıyorum. Aksi takdirde hepsi okula gittiği için bütün akşamımız ödevlerle geçmiş olacak, o yüzden bu çok önemli. Evde görev dağılımı şöyle; Suna, Kemal’in ödevine yardım ediyor, Kemal, Osman’ın okumasına yardım ediyor. Böylelikle hem tekrar etmiş oluyorlar konuları hem de evde çok güzel bir iş dağılımı oluyor. Özellikle hafta sonları bizim kahvaltılarımız meşhurdur, masayı hazırlarken mutlaka çocuklar da yardım ediyor. Herkes kendi tabağını ve bardağını bulaşık makinesine koyuyor. Bu tip küçük ev işlerine yardımlarla aslında evin birçok külfeti de hafiflemiş oluyor.
Çocukları yetiştirirken en çok neye önem veriyorsunuz? En dikkat ettiğiniz noktalar neler?
Çocuklara yaptırım uygulamaktan kaçınıyorum. Gerçekten bir şeyi zorla yapmaktan ziyade, onların inanarak yapmalarını istiyorum. Evde bir demokrasi ortamı hakim. Bazen benim Osman’a yaptıramadığım bir şeyi abisi ona yaptırıyor. Ben ısrar etmiyorum, o abisinin ya da ablasının yaptığını görerek öğreniyor. Zaten çocuklardaki taklit yeteneği harika. İlk önce büyük olanları eğitmek çok önemliydi, diğerleri onlardan görerek yapıyor zaten.
Çocuklarınızın her biri için onları anlatacak birkaç kelime söyler misiniz?
Suna, evdeki en büyük yardımcım, arkadaşım. Kemal, hep büyük sözler eden küçük adam. Osman, inanılmaz hareketli, sporu çok seviyor, hangi mesleği seçeceğini gerçekten merak ediyorum. Cenk, iştahlı ve abileri ne yapıyorsa onu yapıyor, mutfakta vakit geçirmeyi çok seviyor. Selma evin kırılgan bebeği, o daha çok küçük.
Peki aileye yeni üyeler eklenebilir mi? Tamam mı, devam mı?
Valla bebek defterini kapamadım, ama şu anda biraz büyümelerini seyretmek istiyorum. İşin komiği çocuklar da benden yeni bir bebek istiyor. Aile de alıştı bu duruma.
Birbirinden sevimli beş minik kahramanın annesi Ayşe Kucuroğlu, kalabalık ve kahkahalarla süslenmiş hayatının en güzel kareleriyle karşınızda…
Röportaj: Eda Şentürk
Fotoğraf: Murat Sargın
O, anneliğin en çok karşılıksız sevgi haline hayran… Beş çocuğundan aldığı bu tarifsiz elektrikle hayata bambaşka bakıyor Ayşe Kucuroğlu. Suna, Kemal, Osman, Cenk ve Selma onun kalabalık ailesinin sevimli civcivleri… Kapağımızı süsleyen en minik iki üye ise tüm ailenin neşe kaynağı... Beş çocuk annesi olması en büyük özelliği değil elbette. İstanbul’un en sevilen mekanlarından biri olan Happily Ever After’ın yaratıcısı, şimdilerde gazete yazarı ve sosyal sorumluluk projelerinin en büyük destekçilerinden... Bu çok koşuşturmalı hayatın içindeki düzeniyle ve hayran bırakan güzelliğiyle ilham vermeye devam eden Ayşe Kucuroğlu, beş çocuklu hayatı ve ekspres hızıyla yeniden kazandığı formunun sırlarını bizim için anlatıyor.
Beş çocuklu hayat nasıl geçiyor?
İnanılmaz hareketli, sürekli bir şey oluyor hayatımızda. Hiç dingin ve sakin bir hayatımız yok ama bütün bu karmaşaya ve harekete o kadar alıştık ki… Bir müddet böyle gidecek, o yüzden şikayet etmiyoruz.
Eşiniz ne şekilde destek oluyor? Onunla aranızda bir iş dağılımı var mı?
Var tabii ki… Taner, her zaman bizimle olan, en güzel anları kaçırmayan, çocukların her şeylerinde olmaya çalışan iyi bir baba. Bir market alışverişi olsa bile mutlaka yanımıza çocuklarımızı alıp gideriz. Mesela geceleri ben bebek için iki kere uyanıyorsam, Taner de bir kere uyanır mutlaka. Her zaman bana çok destek oldu, zaten aksi halde çok kolay olmazdı bu kadar çocukla hayat.
Anneliğin en çok hangi halini seviyorsunuz?
Karşılıksız sevgi, onlardan alınan o güzel elektrik.
Onlara anne olarak hangi nasihatleri vereceksiniz?
Çocuklarımın her zaman dürüst ve yardımsever olmaları çok önemli. Ne iş yaptıkları ya da ne kadar zengin oldukları hiç önemli değil. Tabii ki en iyisini istiyorum onlar için ama en önemli şey, ne olursa olsun her ortamda dürüst olmaları. Ellerinden ne geliyorsa insanlara yardım etmelerini ve içlerindeki o renklerin solmamasını çok isterim.
Beş çocuğun alışverişi bitmez gibi… Nerelerden neler alırsınız?
Daha çok Amerika’ya gittiğimde alışveriş yapıyorum. Burada da Deniz Akkaya’nın sahibi olduğu Chic Frog mağazasını çok seviyorum. Suna’ya çok şey almıştım oradan şimdi Selma’ya da alıyorum. Gap’i çok beğeniyorum, Gap’in Diane Von Furstenberg ile yapmış olduğu işbirliği harika, çok şık. Bizde paylaşım da olduğu için unisex şeyler seçiyorum. H&M’in çocuk koleksiyonu çok güzel. Genellikle bu tip yerlerden alışveriş yapıyorum. Bir de Burberry’nin son Prorsum’daki metalik ayakkabılarına bayıldık biz. Bu yaz onlardan edineceğiz.
Beş doğum yapmanıza rağmen harika görünüyorsunuz. Doğum sonrası nasıl bu kadar hızlı forma giriyorsunuz?
Doğumlarımın her birinde 30 kilo aldım. Doğum sonrası ilk dört ay hep spor yaptım, alkollü ve gazlı içeceklerden gerçekten uzak durdum. Tatlı sıfırdı hayatımda. Sonra spor günlerimi biraz daha aza indirdim. Şimdi normal besleniyorum ama güneş battıktan sonra yemek yemiyorum.
Doğum yaptıktan sonra hızla toparlanmak isteyenlere özellikle neler önerirsiniz?
Sabah uyanır uyanmaz, ballı ılık su içmek çok faydalı. Vücut buna zamanla alışıyor. Ayrıca vitamin almaları çok önemli. Ben folik asitimi bile bırakmadım. Doğum sonrası benim de denediğim LPG, V Shape gibi vücut şekillendirici yöntemlerden destek alabilirler. Tüm bunların beraber anlamı var zaten. Çocukların peşinden koşmak, erken kalkmak, emzirmek, az uyumak da destekliyor tabii…
Kız arkadaşlarımla bir akşam yemeği ya da bir-iki vitrin bakmak bana iyi geliyor. Yani çocuklarsız bir şeyler yapıyorum mutlaka; eşim de buna destek oluyor. Bir kere bir şeylere kafayı takmaya veya depresyona girmeye vakit yok. Daha gerçek şeylerle uğraşıyoruz.
Beş çocuk sonrası aşk nasıl bir hal alıyor?
Önceliklerimiz hep çocuklar ama her şey ilk günkü gibi. Baş başa kaldığımızda ben Taner’e baktığımda çocuklarımızı görüyorum o da bana baktığında aynı şekilde… Kalabalık olmak çok güzel. Çocukların sevdiğim adamdan çoğaldığını bilmek beni çok mutlu ediyor. Çünkü onlar Taner’in parçası. Aşk hiç değişmedi sanırım böyle düşündüğüme göre...
Diğer yandan Happily Ever After devam ediyor. İş hayatınızda her şey yolunda mı?
İş çok güzel. Bir kere İstanbul’un ortasında işim ve evim yan yana olduğu için çok büyük vakit kazanıyorum. Happily Ever After’da artık oturmuş bir mönümüz var zaten. Önümüzdeki günlerde yine, yeni yeni yemekler ekleniyor mönüye. Bizim günlük bir kara tahtamız var, mönüyü değiştirmek yerine her gün mevsimsel yemekleri tahtaya yazıyoruz. Yaz olduğu için ‘green muffin’ diye yeni bir şey yaptık, kalorisi neredeyse yok, ‘canderel green’ ile hazırlanıyor. Limonataları da onunla hazırlıyoruz, bu şekilde hafif bir mönü yarattık. Bu yeniliklerin yanı sıra, en son bir kek kitabı çıkardık. Kitap 70 ünlü kadının kek tariflerinden oluşuyor. Pril’in bir projesi bu. Çok güzel bir proje, tüm geliri Bir Dilek Tut Derneği’ne gidecek. Ben de ucunda sosyal sorumluluk olduğu için projenin içinde olmayı seve seve kabul ettim.
Tüm bunların yanı sıra gazete yazılarınız devam ediyor. Bu nasıl bir deneyim?
Gazete çok iyi gidiyor. Yazmak feci bir disiplin gerektiriyor. Gazetenin cumartesi ve pazar eklerinde yazıyorum ve röportajlar yapıyorum. O hafta şehirde belli hareketler olduysa, onları da mutlaka ekliyorum... Bu moda haftası da olabiliyor defile de.Peki çocukların arası nasıl? Birbirlerine yardımcı oluyorlar mı?
Birincisi asla çocuklarımın ödevlerini yapmıyorum. Bunu diğer çok çocuklu ailelere de tavsiye ediyorum. Sadece onların ödevlerini yapmaları için düzgün, sakin bir ortam hazırlıyorum ama ödevlerinin hiçbirine karışmıyorum. Aksi takdirde hepsi okula gittiği için bütün akşamımız ödevlerle geçmiş olacak, o yüzden bu çok önemli. Evde görev dağılımı şöyle; Suna, Kemal’in ödevine yardım ediyor, Kemal, Osman’ın okumasına yardım ediyor. Böylelikle hem tekrar etmiş oluyorlar konuları hem de evde çok güzel bir iş dağılımı oluyor. Özellikle hafta sonları bizim kahvaltılarımız meşhurdur, masayı hazırlarken mutlaka çocuklar da yardım ediyor. Herkes kendi tabağını ve bardağını bulaşık makinesine koyuyor. Bu tip küçük ev işlerine yardımlarla aslında evin birçok külfeti de hafiflemiş oluyor.
Çocukları yetiştirirken en çok neye önem veriyorsunuz? En dikkat ettiğiniz noktalar neler?
Çocuklara yaptırım uygulamaktan kaçınıyorum. Gerçekten bir şeyi zorla yapmaktan ziyade, onların inanarak yapmalarını istiyorum. Evde bir demokrasi ortamı hakim. Bazen benim Osman’a yaptıramadığım bir şeyi abisi ona yaptırıyor. Ben ısrar etmiyorum, o abisinin ya da ablasının yaptığını görerek öğreniyor. Zaten çocuklardaki taklit yeteneği harika. İlk önce büyük olanları eğitmek çok önemliydi, diğerleri onlardan görerek yapıyor zaten.
Çocuklarınızın her biri için onları anlatacak birkaç kelime söyler misiniz?
Suna, evdeki en büyük yardımcım, arkadaşım. Kemal, hep büyük sözler eden küçük adam. Osman, inanılmaz hareketli, sporu çok seviyor, hangi mesleği seçeceğini gerçekten merak ediyorum. Cenk, iştahlı ve abileri ne yapıyorsa onu yapıyor, mutfakta vakit geçirmeyi çok seviyor. Selma evin kırılgan bebeği, o daha çok küçük.
Peki aileye yeni üyeler eklenebilir mi? Tamam mı, devam mı?
Valla bebek defterini kapamadım, ama şu anda biraz büyümelerini seyretmek istiyorum. İşin komiği çocuklar da benden yeni bir bebek istiyor. Aile de alıştı bu duruma.
Birbirinden sevimli beş minik kahramanın annesi Ayşe Kucuroğlu, kalabalık ve kahkahalarla süslenmiş hayatının en güzel kareleriyle karşınızda…
Röportaj: Eda Şentürk
Fotoğraf: Murat Sargın
O, anneliğin en çok karşılıksız sevgi haline hayran… Beş çocuğundan aldığı bu tarifsiz elektrikle hayata bambaşka bakıyor Ayşe Kucuroğlu. Suna, Kemal, Osman, Cenk ve Selma onun kalabalık ailesinin sevimli civcivleri… Kapağımızı süsleyen en minik iki üye ise tüm ailenin neşe kaynağı... Beş çocuk annesi olması en büyük özelliği değil elbette. İstanbul’un en sevilen mekanlarından biri olan Happily Ever After’ın yaratıcısı, şimdilerde gazete yazarı ve sosyal sorumluluk projelerinin en büyük destekçilerinden... Bu çok koşuşturmalı hayatın içindeki düzeniyle ve hayran bırakan güzelliğiyle ilham vermeye devam eden Ayşe Kucuroğlu, beş çocuklu hayatı ve ekspres hızıyla yeniden kazandığı formunun sırlarını bizim için anlatıyor.
Beş çocuklu hayat nasıl geçiyor?
İnanılmaz hareketli, sürekli bir şey oluyor hayatımızda. Hiç dingin ve sakin bir hayatımız yok ama bütün bu karmaşaya ve harekete o kadar alıştık ki… Bir müddet böyle gidecek, o yüzden şikayet etmiyoruz.
Eşiniz ne şekilde destek oluyor? Onunla aranızda bir iş dağılımı var mı?
Var tabii ki… Taner, her zaman bizimle olan, en güzel anları kaçırmayan, çocukların her şeylerinde olmaya çalışan iyi bir baba. Bir market alışverişi olsa bile mutlaka yanımıza çocuklarımızı alıp gideriz. Mesela geceleri ben bebek için iki kere uyanıyorsam, Taner de bir kere uyanır mutlaka. Her zaman bana çok destek oldu, zaten aksi halde çok kolay olmazdı bu kadar çocukla hayat.
Anneliğin en çok hangi halini seviyorsunuz?
Karşılıksız sevgi, onlardan alınan o güzel elektrik.
Onlara anne olarak hangi nasihatleri vereceksiniz?
Çocuklarımın her zaman dürüst ve yardımsever olmaları çok önemli. Ne iş yaptıkları ya da ne kadar zengin oldukları hiç önemli değil. Tabii ki en iyisini istiyorum onlar için ama en önemli şey, ne olursa olsun her ortamda dürüst olmaları. Ellerinden ne geliyorsa insanlara yardım etmelerini ve içlerindeki o renklerin solmamasını çok isterim.
Beş çocuğun alışverişi bitmez gibi… Nerelerden neler alırsınız?
Daha çok Amerika’ya gittiğimde alışveriş yapıyorum. Burada da Deniz Akkaya’nın sahibi olduğu Chic Frog mağazasını çok seviyorum. Suna’ya çok şey almıştım oradan şimdi Selma’ya da alıyorum. Gap’i çok beğeniyorum, Gap’in Diane Von Furstenberg ile yapmış olduğu işbirliği harika, çok şık. Bizde paylaşım da olduğu için unisex şeyler seçiyorum. H&M’in çocuk koleksiyonu çok güzel. Genellikle bu tip yerlerden alışveriş yapıyorum. Bir de Burberry’nin son Prorsum’daki metalik ayakkabılarına bayıldık biz. Bu yaz onlardan edineceğiz.
Beş doğum yapmanıza rağmen harika görünüyorsunuz. Doğum sonrası nasıl bu kadar hızlı forma giriyorsunuz?
Doğumlarımın her birinde 30 kilo aldım. Doğum sonrası ilk dört ay hep spor yaptım, alkollü ve gazlı içeceklerden gerçekten uzak durdum. Tatlı sıfırdı hayatımda. Sonra spor günlerimi biraz daha aza indirdim. Şimdi normal besleniyorum ama güneş battıktan sonra yemek yemiyorum.
Doğum yaptıktan sonra hızla toparlanmak isteyenlere özellikle neler önerirsiniz?
Sabah uyanır uyanmaz, ballı ılık su içmek çok faydalı. Vücut buna zamanla alışıyor. Ayrıca vitamin almaları çok önemli. Ben folik asitimi bile bırakmadım. Doğum sonrası benim de denediğim LPG, V Shape gibi vücut şekillendirici yöntemlerden destek alabilirler. Tüm bunların beraber anlamı var zaten. Çocukların peşinden koşmak, erken kalkmak, emzirmek, az uyumak da destekliyor tabii…