Bahar Akıncı’dan 8 farklı rota ve 9 konaklama önerisi
Seyahat yazarı Bahar Akıncı doğayla iç içe bir tatil için rota ve otel önerilerini, görmeniz gereken antik kentleri, bu yaz okuma listesinde hangi kitaplar olduğunu anlattı.
Doğayla iç içe konaklama adresleri arayanlar için Bahar Akıncı’dan sekiz farklı rota, 9 konaklama önerisi…
BAHAR AKINCI
SEYAHAT YAZARI
@baharakinci
Yaz tatili için en sevdiğiniz lokasyonları öğrenebilir
miyiz?
Fethiye: Binlerce yıllık Likya tarihinin izleri ile dolu. Tlos,
Xantos, Pınara, Patara gibi antik şehirler; Fethiye’nin hemen
merkezinde yer alan Amintas Kral Mezarları, uzun bisiklet yolları,
Likya Yolu gibi muhteşem trekking rotaları, şehir merkezinden iki
dakikada ulaşabileceğiniz ormanlar ve kumsallar Fethiye’de sizi
bekliyor. Gastronomisi ile de iddialı Fethiye; her cuma kurulan
köylü pazarı, balık hali, Yengeç, Grida, Hilmi gibi denizin
üzerindeki nefis balık lokantaları; Sea Me gibi Bali’yi andıran
lüks plajları ya da havlunuzla inebileceğiniz işletmesiz doğal
koyları, Faralya, Yanıklar, Yeşil Üzümlü, İncir köy gibi
bozulmamış köyleri, Babadağ’dan yamaç paraşütü seçeneği ile benim
için Muğla’nın en kıymetli bölgesi.
İçinden antik şehir geçen köy;
Yakaköy/Fethiye
Fethiye’ye 30 km uzaklıkta, yemyeşil bir dağ köyü Yakaköy. Burayı
görülesi kılan en başta ormanları, buz gibi akan nehirleri, nehir
kenarına kurulmuş irili ufaklı ahşap mesire yerleri ve Likya
uygarlığının en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Tlos Antik
Kenti. Tlos, Yakaköy’ün hemen bitiminde, üç yanı sarp kayalık
olan bir ovada konuşlanmış. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde
yer alan kent; Girmeler Höyük Yerleşimi ve Tavabaşı Mağarası
buluntuları, bu bölgede yaşayan insanların tarihini günümüzden
11 bin yıl öncesine götürüyor. İsmi, MÖ 14. yüzyıl Hitit
belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak geçiyor.
Akropol alanında bulunan, tanrıların tanrısı olarak bilinen gök
tanrısı Kronos’a adanmış Kronos Tapınağı, bu kentin önemini
gösteriyor. Anadolu’da Kronos’a adanan başka bir tapınak
bulunmuyor. Tlos’un ayakta kalan en önemli yapıları tiyatro ve
stadyumu, büyük ve küçük hamamı, Nekropol alanı. Hem
Yakaköy’ü, hem Tlos’u mutlaka görün.
Türkiye’nin en romantik köyü; Kaleköy
Antik Simena kentini de özenle içinde saklayan Kaleköy; Akdeniz’in
en olağanüstü köylerinden biri. Kaş’ı geç, Üçağız’a doğru in.
Belediye’nin otoparkına aracını koy, atla bir tekneye 10 dakika
sonra büyüleyici güzellikteki Kaleköy’desin. Günübirlik de
geliniyor ama konumuz romantizmse en az bir gece Kaleköy’de
sevdiceğinle kesinlikle kalmalısın. Mehtap Pansiyon, Sahil
Pansiyon, Kale Pansiyon, Teras Pansiyon kalabileceğin odalardan
birkaçı. Sabah nefis bir kahvaltı da cabası. Gün boyu ister tekne
turu yap ister tepedeki nefis kaleye tırman ister kral mezarları
arasına turkuaz denize gir, ister kano kirala sonra da köyün
lezzetli keçi sütü dondurmalarından ye. Ama gece, ah o gece…
Dünyanın en parlak yıldızları Kaleköy’de. Sahil Restoran’da nefis
mezeler, suyunda pişmiş balık; üzerine şezlonglara uzanma ve bir
günlüğüne de olsa dünyanın bütün yükünü arkanda
bırakma.
Bozburun Yarımadası’nın en uç noktası; Söğüt ve Taşlıca
Köyü
Bozburun Yarımadası’nın en uç noktası. Ege ve Akdeniz arasında,
doğallığı hiç bozulmamış bir cennet Söğüt Köyü. Yaklaşık 2000
kişilik bir nüfusu olan bu küçük köy, Marmaris’e iki saatlik bir
uzaklıkta... Marmaris’ten çıkıp yeni Datça yoluna vardığınızda,
Datça tarafına değil, Bozburun tarafına sapıp Hisarönü, Orhaniye,
Selimiye ve Bozburun’dan geçerek varıyorsunuz Söğüt’e.
Bozburun’dan sonrası biraz dar ve bakımsız bir yol. Ancak manzara
ve yol boyu size eşlik eden keçiler ömre bedel. Yaz kış açık olan
çiçek gibi tertemiz Yasemin Pansiyon’a yerleşip sahile doğru 100
adım yürüdüğünüzde yine yaz kış açık olan Yalıbaşı Restoran’ın
nefis mezeleri, deniz ürünleri ya da kahvaltısı karşılayacak
sizi. Bilgisayarınızı kucağınıza alıp denizin üzerindeki şezlonga
uzandığınızda sonsuz bir mavilik önünüzde, kış güneşi içinizi
ısıtacak. Sahil boyu bol bol yürüyüş yapıp Türkiye’nin
istisnasız en iyi ahtapotunu pişiren Octopus Restoran’da akşam
yemeği yiyebilirsiniz.
Ayvalık
Asırlarca bu topraklarda hüküm sürmüş pek çok medeniyet demek
Ayvalık. Bu nedenle çok köklü bir tarihe sahip. Günümüzde ise
özellikle halk arasında Macaron Mahallesi ismi verilen İsmet Paşa
ve Barbaros Hayrettin Paşa caddelerinin kesişiminde ardı ardına
açılan pansiyonlar, sanat galerileri, restore edilen konaklar,
artizan ekmek fırınları, kahveciler ve pastaneler ile bir başka
güzel. Ayvalık merkezindeki Taksiyarhis Anıt Müzesi’nin içi,
neo-klasik üslupta, oldukça ihtişamlı ve zarif. 15. Yüzyılda inşa
edilen eser, 2012 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore
edildi. 19.yy’ın ikinci yarısında Rumlarca yapılan Cumhuriyetin
ilanından sonra camiye dönüştürülen Çınarlı Cami ve Saatli Cami,
olağanüstü mimarileri ile görülmeye değer. Ayvalık Macaron
mahallesindeki en güzel dükkanlardan biri, 8 yıl önce ülkemize
yerleşen Madridli Anna’nın açtığı seramik dükkanı. 1800’lü
yıllarda inşa edilen Macaron Konağı, ismini mercanköşk bitkisinden
alan Ayvalık Macaron Mahallesi’nin en güzel konak otellerinden
biri. 2007 yılından bu yana açık olan Ayvalık Antika Pazarı, kış
aylarında perşembe günleri, yaz aylarında cumartesi ve pazar
günlerinde Barbaros Caddesi 8. ve 9. sokaklarda kuruluyor. Ayvalık
pazarı ise perşembe günleri kuruluyor. Macaron Muhallebicisi’nin
bademli muhallebi, sakızlı muhallebi, magnolia ve lorlu pasta gibi
çeşitlerini tadabilirsiniz. Mor Salkım, Ayvalıklı kadınların
elinden nefis Ege yemekleri sunuyor. Macaron Konağı içindeki
Lokanta Ersin Şef; Ayvalık ve Kuzey Ege’nin zeytin, yerel peynir,
yenilebilir otları ve deniz ürünleri ile harikalar yaratıyor.
Sıra dışı bir deneyim için Olympos!
Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı belde, 1990’ların tatil köyü
furyasını kazasız belasız ve betonsuz atlatmış ender yerlerden.
2000’lerin başına kadar yolunun olmaması ve halen çok şükür ki
SİT alanı olması, bu sahilin uzun yıllar en büyük kurtarıcısı
olmuş. Olympos’ta kısa bir açık hava müzesi turundan sonra
karşınıza çıkan manzara harika: sağınızda devasa bir lahit,
solunuzda içinde kaplumbağaların kafalarını çıkarıp balıkların
zıpladığı dere, derenin denize açılmadan önce oluşturduğu lagünün
etrafında pembe beyaz çiçekleriyle zakkum ağaçları ve Caretta
Caretta’ların yumurtalarını bıraktığı muazzam sahil!
Adatepe Köyü / Kaz Dağları
Bir çam ormanının eteklerinde, zeytin ağaçları ile bezeli, tüm
haneleri Selçuklu, Osmanlı ve Rum taş mimarisi özellikleri taşıyan,
girişindeki vadide Zeus Altarı’nın olduğu 208 haneli bir köy
Adatepe. Ege Denizi’nin doğu kıyısında, İda (Kaz) Dağı’nın batı
yamaçlarında. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu taş işçiliğinin
örnekleri köydeki her binada hayranlık uyandıracak biçimde. Çevrede
betonlaşmanın başlaması nedeniyle köy 1989 yılında SİT ilan
edilmiş. Bugün, mevcut evlerden başka yeni ev yapılamıyor, ayakta
olan evler aslına uygun restore ediliyor, yıkık durumda olan evler
ise köydeki mimariye uygun olarak yeniden inşa ediliyor. Adatepe’yi
bir günde rahatlıkla gezebilir; en tepeye dek tırmanıp Hüseyin
Meral’in dükkanı Zeytin Sanat Evi’nde zeytin sütlü ılık
profiterol tadabilir, köy meydanındaki çınar altında bir kahve ile
soluklanıp zeytin sütü, zeytinyağı, zeytin kolonyası
alabilirsiniz. Ama en iyi tarafı bir gece de olsa konaklamak...
Yeşilyurt Köyü, Kaz Dağları
Yeşilyurt Köyü’nde, yeni nesil, doğaya saygılı ahşap oteller, taş
dokular ve alabildiğince korunmuş bir doğa var. Bize Rumlar’dan ve
Türkmenler’den kalma bir miras. Deniz ile mesafesi 2 km olan bir
dağ köyü. Pek çok taş ev restore edilmiş. ‘Yazgara Mola’ isimli
küçük dükkan keçi sütünden fesleğenli, tarçınlı, zencefilli ev
yapımı dondurma satıyor. Kafelerden Ege türküleri ya da caz
tınıları sokağa yayılıyor. Hemen yanındaki Atölye’de çok güzel
ahşap objeler satılıyor. Köyün en güzel sokaklarını gezin, bir
kahvede soluklanın.
Görmeyi en çok istediğiniz ya da seyahat tutkunlarına
önerebileceğiniz antik kentler, tarihi güzellikler
hangileridir?
Binlerce yıllık Likya tarihinin izleri ile dolu Fethiye ve Antalya
Kaş hattındaki Tlos, Xantos, Pınara, Patara gibi antik şehirler ve
Fethiye’nin hemen merkezinde yer alan Amintas Kral Mezarları bu yaz
tüm gezginlere görmesini tavsiye edeceğim antik kültür
miraslarımız.
Yaz sezonu için okuma listenizde hangi kitaplar
var…
John Madea, ‘Sadeliğin Yasaları’ Haruki Murakami, ‘Rüzgarın
Şarkısını Dinle’ Dr. Joe Dispenza, ‘Kendiniz Olma Alışkanlığını
Kırmak’ Dr. Deniz Şimşek, ‘Birim’ Mustafa Nuri, ‘Nehir ve Tüm
Diğer Şeyler’ Sinem Sal, ‘Bizim Zamanımız’
Seyahat çantanızın vazgeçilmezlerini
sorsak…
50 faktör güneş koruyucu, kahve termosu, su termosu, kitaplarım,
mikrofiber havlum, sırt çantam, drone ve kameralarım,
paletlerim.
“Keşke yine orada olsam!” dediğiniz, en unutamadığınız seyahatiniz hangisiydi?Kesinlikle Japonya! 2018 sonbaharında tek başıma sırt çantası le çıktığım 3 haftalık Japonya seyahati, bana başka bir gezegenin insanları olarak tanımlayabileceğim muhteşem Japon kültürünü tanıma fırsatı verdi.