Bakıcı seçiminde püf noktalar

Bakıcı hem güvenilir olacak hem çocuğa iyi bakacak hem çocukla güzel bir ilişki kuracak hem de bu ilişkinin sınırlarını öyle bir belirleyecek ki çocuk ona aşırı bağlanmayacak. Konu derin!


SIK SORULAN SORULARA YANITLAR
Uzman Klinik Psikolog Ayşe And, anne-babaların bakıcı konusunda merak ettikleri, sık sorulan soruları cevapladı.

Çocuğun bakıcı ile olan ilişkisi nasıl normal bir düzeyde tutulabilir?
Öncelikle yardımcınızla aranızdaki ilişkiyi profesyonel sınırlar içinde tutmanız gerekiyor. Çocuğun dil gelişimi yeterli düzeye ulaştıysa bakıcının, anne-baba evde yokken ona yardımcı olması için var olduğunu çocuğa anlatabilirsiniz. Bunun yanında bakıcının çocuğa ‘oğlum/yavrum’ gibi hitaplar kullanmaması iyi olacaktır. İşten döndükten sonra çocukla kaliteli vakit geçirebilen, hafta sonlarını bakıcıyla değil de ebeveynlerle geçiren çocuklar anne ile bakıcı arasındaki farkı kolayca ayırt edebilecek durumda olurlar. Özetle burada önemli olan bakıcının tutumundan çok anne-babanın hem bakıcıya hem de çocuğa karşı olan tutumudur.

Bazı çocuklar birilerine gereğinden fazla bağlılık gösterebiliyor. Bu bazen arkadaş bazen de bakıcı olabiliyor. Bu durum neden oluşuyor?
Aslında çocukların sağlıklı bağlanma sağlaması gerekli ve bu önemli bir durum. Bağlanma oluşturamayan çocukların bakımında bazı aksaklıkların olduğu söylenebilir. Ancak bazı çocuklar beş yaşlarına gelip bakıcıya ya da başka bir yakınına gereğinden fazla bağlılık gösterebiliyor. Bu da aslında çocuğun anneyle oluşturması gereken sağlıklı bağlanmada problemler olduğunun göstergesi sayılabiliyor. Yani bir başka deyişle, çocuk anneden alması gereken yeterli ilgi ve sevgiyi alamadığı zaman ilk bulduğu güvenli kişiye fazla bağlanabiliyor.

Bu çocuklara nasıl yaklaşmak gerekiyor?
Bu durum aslında çoğu zaman güvenli ve sağlıklı bağlanmanın gerçekleşememesinden kaynaklanıyor. Bu çocukları fark etmek oldukça kolay. Genellikle bağımlı olduğu kişinin yanından ayrılmak istemezler. Eğer bu kişi bakıcıysa ondan ayrılıp anneye/babaya gitmek istemez ve ağlarlar. Park, kreş gibi alanlarda gözü sürekli bu kişilerin üzerinde olur ya da yaşıtlarının yanına gitmek istemezler. Burada çocuğun anne-babayla daha fazla vakit geçirmesi, yaşıtlarının olduğu alanlarda oyunlara teşvik edilmesi, mümkünse park gibi eğlenceli alanlara anne tarafından daha fazla götürülmesi çocuk için çok daha iyi olacaktır. Tabii burada annenin çocukla vakit geçirmeye istekli olması da çok önemlidir. İsteksiz ve mutsuz vakit geçiren annelerin çocuklarının bunu hissetmesi zor değildir.
İlk doğduğu aydan itibaren bakıcı ile büyüyen çocukların ileride yaşayacağı bazı sorunlar olabiliyor. Bakıcı tarafından bakımı sağlanan çocukların ileride kesinlikle psikolojik problemleri olacak diye bir durum yok. Burada önemli olan ebeveynlerin bu ilişkiyi doğru sınırlar içerisinde tutmasıdır. Burada anne-babanın çocukla yeterli ve kaliteli vakit geçirmesinin payı büyük. İşten geldikten sonra 1-2 saatini çocukla geçirebilen ve hafta sonlarını mümkün olduğunca çocuklarına ayırabilen ailelerde bu tür problemler genellikle yaşanmıyor. Ancak ne zaman ki çocuk anne-babayla yeterli vakit geçirmez, hep bakıcıyla büyümek durumunda kalır, o zaman çocuklarda bahsettiğimiz bağlanma ve güven problemleri, davranış bozuklukları hatta bazen gelişimsel bozukluklar görülebiliyor.

Çocuğun bakıcıyla aynı odada kalması doğru mu?
Çocuğun herhangi biriyle aynı odada kalması önerdiğimiz bir durum değil. Bebeklik dönemi dahil çocukların kendilerine ait bir odalarının olması, ihtiyaçları halinde annenin bu odada vakit geçirmesi oldukça önemli. Aksi durumlarda çocuklar kurallara uymada zorluk çekebiliyor, otorite olan ebeveynler sınırlarını korumakta zorlanıyor, bunun yanında anneye/bakıcıya bağımlı çocuklar olarak gelişiyor.

Anne, baba, çocuk ve bakıcı arasındaki ilişki nasıl olmalı?
Ebeveynler genellikle çocuk yadırgamasın diye bakıcıya aileden biri gibi davranma eğilimi gösteriyor. Ancak burada kişiyle olan profesyonel ilişkinin korunması çocuğun da belli mesafeyi kişiye karşı korumasına yardımcı olacaktır. Bunun yanında profesyonel ilişkiyi korumayan ailelerde bakım sağlayan kişinin bu sınırlar çerçevesini koruyamadığını, bebek üstünde yetkisinden çok inisiyatif almasına yol açabiliyor. Bu da hem çocuk hem de aile bakımından ileride problemler çıkmasına neden olabiliyor.

AİLE BÜYÜĞÜ BAKICI OLURSA...
Uzman Klinik Psikolog Ayşe And, bakıcının aile bireylerinden biri olması gerektiğinde, en önemli olanın bebeğin kendi evinde bakılması olduğunu söylüyor. Çoğu zaman çalışan anneler anneanne/babaanne bakımının daha iyi olacağını düşünerek işe gittikleri zaman bebeği onların evlerine bırakmayı tercih ediyorlar. Ancak bebek için güvenli yer olan evden ayrılması onlarda kaygı ve terk edilmişlik hissi uyandırabiliyor. Bebeğin bakımını kimin üstleneceği kişiden kişiye değişmekle beraber burada önemli olan bakımı sağlayacak kişinin anne-baba ile aynı ilgiyi ve gelişimsel ihtiyaçları karşılayabilmesi. Anneanne/babaanneye bırakılan çocuklarda görülen en sık problem ise bakımı sağlayan kişinin ebeveynlerle aynı eğitsel tutumları sergileyememesi. Ebeveynler belli kurallarla yetiştirmek isterken, büyükanneler daha esnek olup çocukların sınırlara uymasını zorlaştırabiliyor. Bakıcılarla profesyonel bir ilişki içerisinde olunacağı için ebeveynlerin eğitsel tutumlarını uygulaması daha kolay olabiliyor.

Yazı: Nilgün Yıldız Konakcı

Anneleri, özellikle de çalışan anneleri kaygılandıran konulardan biri de işe dönerken çocuklarını kime teslim edecekleri... Şartlar bir bakıcı ile çalışmayı gerektirdiğinde doğru bakıcıyı bulmak, bakıcı ile çocuğun ilişkisini iyi takip etmek ve bu sırada çocukla anne-babanın ilişkisini de ihmal etmemek gerekiyor.

Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar, bakıcının çocuğun hayatındaki yerini şöyle anlatıyor: “Bakıcı, çocuğun, annesi ve babası dışında kurduğu  ilk iletişim fırsatıdır. Ebeveyn dışında bağlanma kurduğu ilk insandır. Eğer bu bağlanma güvenli olursa çocuk, taşıdığı olumsuz duyguları bakıcı ile paylaşabiliyor ve duygular olumlu hale gelebiliyor. Bakıcının kabullenici tavrı bu güvenli bağlanma için çok önemli. Güvenli bağlanma konusu ise çocuğun hayatının ilk üç yılı için çok önemli. Eğer bakıcıya bağlanma 18 aylıktan  önce gerçekleşirse ve bakıcıdan kopuş üç yaşından önce olursa bu durum, psikolojik hasara neden olabiliyor.”

Ayrıca bakıcıdan ayrılmadan sonra yaşanan anne ile yabancılaşma sonraki yıllarda da etkisini gösterebiliyor ve ilişki kurmada güçlükler yaşanabiliyor. Çocuk kendisine bakan kişiden sağlıklı bir şekilde ayrılmazsa ya da ayrılma yasını yeterince tatmazsa sonraki yıllarda güvenli bağlanma konusunda sıkıntılar yaşayabiliyor.

Anne bakıcıyı kıskanırsa
Çocuğu, bir anne için dünyadaki en kıymetli varlık... Bu nedenle bazen çocuğun bakıcıya annesinden daha bağlı olması anne ile bakıcı arasında sorun yaratabiliyor, anne bakıcıyı kıskanabiliyor. Bunun için bakıcının kendi görev ve sorumluklarının sınırınca hareket edip anne ile çocuk arasındaki bağı etkilememesi gerekiyor. Uzman Psikolog Baytar, “Bakıcı çocuğu besleme, giydirme gibi annenin birtakım sorumluluklarına yardımcı olsa da tümden annenin görevlerini üstlenmemeli. Anne ile bakıcı arasındaki ilişki güven içerisinde olmalı. Anne bakıcıdan ne beklediğini çok iyi bilmeli ve ona göre bir bakıcı seçmeli. Ne bakıcı annenin rolünü üstlenmeli ne de anne bakıcının rolüne bürünmeli. Çocuk, anne ile bakıcıyı birbirinden ayırt edebilmeli” diyor.

Annenin vakti annenin kalsın
Anne ile çocuğun beraber geçirdiği vakit de çok önemli. Eğer anne ile çocuğun beraber geçirmesi gereken vakit bakıcı ve çocuk arasında geçerse bakıcı ile annenin rolleri çocuk için karışabiliyor. Anne ile çocuk arasında ‘kaygılı kaçıngan’ veya ‘kaygılı kararsız’ bağlanma gerçekleşebiliyor. Anne ile kurulan bu güvensiz bağlanma çocuğun sonraki ilişkilerinde de kaçıngan veya karasız olmasına neden olabiliyor.

Bakıcı 'abla' olursa
Bazen çocuğun bakıcıya ‘abla’ diye hitap etmesi, ablası gibi davranması, çocuğun varsa öz ablasını olumsuz etkileyebiliyor. Psikolog Burçin Demirkan Baytar, bu konuda şunları söylüyor: “Bakıcının en baştan sınırlarını bilmesi gerekiyor. Fizyolojik ve psikolojik yönden bakım sağlaması onu, annenin ya da öz ablanın yerine geçirmemeli. Çocukla anne arasında güvenli bağlanma kurulmamışsa (kaygılı kaçıngan veya kaygılı kararsız bağlanma), büyük çocukta yeni gelecek olan kardeşi kabul zorlaşabiliyor. Bebeksi davranışlar, aşırı öfke, içe kapanıp sessizleşme, bir rahatsızlığı olmadığı halde rahatsızmış gibi davranma görülebiliyor. Anne henüz hamileyken kardeşin geleceğinden bahsedilmeli ve onun hakkında doğru bilgilendirme yapılmalı.”



Bakıcının ne tür özelliklere sahip olması gerekiyor?
•    Çocuğun iç dünyasını anlayabilmeli
•    Psikolojik ve fizyolojik yönden çocuğa bakım verebilmeli
•    Anne ile çocuk arasında geçirilmesi gereken zamana saygı göstermeli
•    Çocuğu desteklemeli ve ailenin yaşamını kolaylaştırmalı
•    Çocuk, anne ve  babasından ayrılırken sağlıklı bir şekilde ayrılmasına destek olmalı.

Bakıcı sendromu
Birçok uzman tarafından da doğruluğu kabul edilen bakıcıların çocuğun hayatındaki önemli etkisini gösteren bakıcı sendromu, tepkisel bağlanma bozukluğu olarak da adlandırılıyor. Psk. Burçin Demirkan Baytar, “Önemli olan tepkisel bağlanma bozukluğu oluşmaması. Eğer oluştuysa bu da değiştirilebilir fakat çocuğun hayatının ileriki dönemlerinde bunun etkileri görülebilir. Anne ve baba işte olduğunda bakıcının çocuğu televizyon, bilgisayar başına oturtup yeterince iletişime geçmemesinden dolayı konuşmada gerileme ve bakışlarda ve davranışlarda uyaran eksikliğine bağlı duyarsızlık gelişebiliyor. Bu tür hastalar iki yaşına kadar her türlü iletişime açıkken, iki yaşından sonra ortamdaki uyaran eksikliğinden dolayı iletişim becerilerinde gerileme görülüyor” diyor. Eğer çocuğun ilk yılında bebekle güvenli bağlanma kurulduysa ikinci yılında tepkisel bağlanma sorunu görülme oranı çok düşüyor.

Tepkisel bağlanma belirtileri
•    Tepkisel bağlanma sorunu görülen çocuk, yabancılara karşı sıcakken akrabalarına uzak duruyor.
•    Hiperaktif oluyor.
•    Aleni olarak yalan söylüyor.
•    Öğrenme bozukluğu görülüyor.
•    Ebeveynlerinden manevi açıdan çok uzak duruyor.

Bakıcı sendromu ve otizm
Tepkisel bağlanma bozukluğu otizmle çok benzer belirtiler gösterebiliyor; tek farkı çevresel faktörler değiştiğinde tepkisel bağlanma bozukluğu olan bireylerde önemli oranda gelişme görülmesi. Ancak otizmde de tepkisel bağlanma bozukluğu olan bireyin özel eğitime ihtiyacı var. Tepkisel bağlanma sorunu yaşayan bireylerde, güvenli bağlanma yapılarını kurmak, sistemik ve bütünleştirici özelliklere dayanan müdahaleler büyük önem taşıyor. Sonuç olarak çocuğun gelişiminde bağlanmanın çok önemi var.  

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil