Bay yedi numara
Aklımızdan çıkaramadığımız o muhteşem soruyu sormak için zemin müsait. “Bugüne dek kaç kişiyle birlikte oldun?” Yanıtı duyana kadar, zihnimizde sayılar birbirini kovalayacak ve sonunda belki de karşımızdaki kişiyi ‘Bay 12’ olarak hatırlayacağız. Sihirli sayıların dünyasına hoş geldiniz!
Karşımda oturan bay yedi numaraya, aklımdan çıkaramadığım o muhteşem soruyu sormak için zemin müsait. Kendi skorumu söylemek içinse şimdiden sabırsızlanıyorum. Soru gelsin: Bugüne dek kaç kişiyle birlikte oldun? Yanıtı duyana kadar, zihnimde bay yedi numara olarak kalacaksın. Peki, ya sonra? Belki bay üç, belki de bay 12 numara olduğunu söyleyeceğime neredeyse eminim…
Yazı: Simay Engür
Harikalar diyarının dolambaçlı sokaklarında, başıboş dolaşırken karşımıza çıkan her yabancıyı kağıda not ediyoruz. Bir numara, geç. Sıradaki. İki numara, geç. Sıradaki… Altı numara, geç. Sıradaki. Şimdi, not defterinizde yazılı sihirli bir sayı var, altı. En sevdiğim sayı altı, kimine göre çok; kimine göre sıradanlığın zirvesine göz kırpan sıkıcı bir yetersizlik göstergesi. Tek nefeslik duraklarda, yalnızca bir sayı olmaya mahkum geçmişteki seks partnerlerinizden söz ediyoruz. O ‘sihirli’ sayıyı sormak için, tüm yakın kız arkadaşlarınız ve ismini not etmeye hazırlandığınız muhtemel yedi numara tetikte bekliyor ve belki de siz, siz de o soruyu bay yedi numaraya sormak için çoktan hazırlandınız. Peki, sihirli sayı her şey midir? Sıfır, 12’den çok mudur? Sekiz, sıfırdan daha mı küçüktür? Friends dizisinde Monica, sevgilisi Richard’ın yalnızca iki kadınla birlikte olduğunu öğrendiğinde; sevgilisinden daha fazla olan partner sayısı hakkında neden endişeye kapıldı? Sevgili sayılar, sizi yeneceğiz. Yine de sormadan duramıyoruz: Bugüne dek kaç kişiyle birlikte oldun? Evet, ne kadar inkar edilse de not defterinize yazılı altı yanlış, yedi numarayı götürebilir. İşte bu yüzden sihirli sayınız, neredeyse her zaman yalan söylüyor…
SIFIRIN YOLCULUĞU
Her şey bir toz bulutu olan sıfırla başladı. Büyük bir kız arkadaş grubuyla, geniş bir masada otururken birkaç ay sonra Amerika’ya taşınacak olan 23 yaşındaki Melike, not defterinin kalbi kadar temiz ve beyazlar içindeki sayfasını masanın tam ortasına koyup ‘Amerika’da bununla ne yapacağım?’ diye sordu. Uzun uzun bakıştık, gözlerimizin önündeki ‘sıfır’ skoru, macera dolu Amerika’nın pasaport kontrolünden geçebilecek miydi? Geçse de gönül yolunda, oturma izni alabilecek miydi? Birkaç ay sonra Melike’yi, not defterine gururla eklediği ‘bir’ skoruyla Amerika’ya uğurladık. Geçtiğimiz yaz, önceki yıldan biriken milyonlarca düğünde tek tek oynandı, iyisiyle kötüsüyle gram altınlar takıldı. Kolay değil, uzun ilişkisi olan herkesin nasibine de ‘sizinki ne zaman?’ sorusu düştü. Bu tahayyülü kolay, tahammülü zor anlardan birinde; yıllardır aynı kişiyle birlikte olan 29 yaşındaki Merve, kızlar konseyini bir kez daha topladı ve not defterinde yazılı ‘bir’ sayısıyla ne yapacağını sordu. ‘Bay bir ile evlenmek istemiyorum; ya farklı deneyimler yaşamadığım için ileride pişman olursam?’ Merve’yi, artı bir skorla bekarlığa ya da ‘bay iki’ zaferine uğurlamadık. Durumu stabil ve bu büyük soru güncelliğini hala koruyor. Ancak konuşmanın devamında sayılar ortaya döküldü, biseksüel olan arkadaşlarımızdan biri, sihirli sayısını kadın ve erkek olarak ikiye ayırdığından bahsettiğinde ortalık daha da karıştı. Sayılar ortaya yığıldıkça; aslonanın deneyimlerimiz olduğunu ve bu deneyimlerin bize iyisiyle kötüsüyle ne kattığına odaklanmamız gerektiğini fark ettik. İyi haber: Artık sayıları konuşmuyoruz. Ancak şimdi biz soruyoruz: Sihirli sayımıza neden negatif veya pozitif bir değer yüklüyor ve bu sayı hakkında neredeyse her zaman yalan söylüyoruz? Klinik Psikolog Hülya Filipov, konuyu araştırmalarla açıklıyor: “Anketler, erkeklerin yüzde 18’inin sayılarını şişirdiğini gösteriyor; oysa kadınların yüzde 18’i sayısını azaltıyor. Yine de geçmişte olduğundan daha iyi durumda olduğumuzu söylesek de bu eski çifte standart, kadınların cinsel deneyimlerinin erkeklerden çok daha sert bir şekilde yargılanmasıyla günümüzde de devam ediyor. Sonuç olarak neredeyse herkes cevabını, soruyu kimin sorduğuna göre değiştiriyor. ‘Kaç kişiyle birlikte oldun?’ sorusunu soran bir grup kız arkadaşınsa, burada biraz övünme aşamasında, gözünü kırpmadan dürüst olma olasılığınız çok daha yüksektir ve belki de puanınızı biraz yükseltirsiniz, rekabetçi hissediyorsanız… Soran kişi, memnun etmek için can attığın ve cinsel geçmişini bilmediğin yeni, tatlı erkek arkadaşınsa; cevap çok daha farklı olabiliyor.” Psikolog Hülya Filipov sözlerine ‘Zaten seks nedir?’ diyerek devam ediyor: “Seks, ilişki demek midir? Peki ya oral seks yaptığınız veya yoğun sevişme seansları yaptığınız kişiler… Toplama ekleniyor mu? Seks, bir cinsel organa kaç kez nüfuz edildiği değil; cinsel ilişkiye sahip olan kişiyi anlatan, cinsel ilişkilerle ilgili hikayelerdir. Bu yüzden ‘seks nedir?’ sorusu önemli. Bu soruyu, heteroseksist bir toplumda yargılanma, dışlanma, ötekileştirme korkusuyla cevap verememiş veya arzularını yaşamayı engelleyen kişiler kendine sormalı… Belki bu soruyla birlikte, heteroseksist toplumun beklentilerinden ziyade; kişi kendi düşünce akışına yoğunlaşır ve kendi isteklerini, arzularını bulup değişim ve dönüşüm sağlayabilir. Mükemmel sayı diye bir şey yoktur.” Tüm bunları göz önünde bulundurduğunuzda, kaç kişiyle birlikte olduğunuza takılmaktansa, ‘seks nedir?’ ya da ‘seksten beklentim nedir?’ sorularına yoğunlaşmak; sizi doğru yanıtlara götürecektir…
SENDEN ÖNCE, SENDEN SONRA
Şimdi, milyonlarca yürek tek bir soru: Partnerimizi, altı farklı kişiyle seks yaparken hayal etmekten başka bir bilgi elde edemeyeceğimiz ‘benden önce kaç kişiyle birlikte oldun?’ sorusunu, sevgilimize neden ısrarla soruyoruz?
Uzman Klinik Psikolog Seda Işık, konuya şöyle açıklık getiriyor: “Biz buna çoğu zaman retroaktif kıskançlık diyoruz. Yani partnerin geçmişine yönelik romantik ve cinsel yakınlıklarını aşırı irdelemesi, sürekli sorgulaması ve tüm bunlarla huzursuz etmesi diyebiliriz. ‘Benden daha mı iyiydi, daha mı çok sevdin, özledin mi, hayal ediyor musun?’ ve buna benzer sorular retroaktif kıskançlığın en masum soruları. Çok daha tehlikeli sorularla da içinden çıkılmaz bir saplantı haline dönüşebiliyor. Oldukça yüksek doz sağlıksız kıskançlık ve geçmişi takıntı haline getirmek, ilişkilere dönüşü olmayan zararlar veriyor. Ancak her kadın/erkek partnerinin geçmiş ilişkilerini merak edebilir. İlişki nasıl başladı, nasıl bitti, en çok hangi konu üzerinde tartışılırdı, neler yapıldı gibi sorular aynı zamanda bugün neler yapmayacağımız için bize ipuçları da verdiğinden, edinilen bilgileri avantaja çevirebiliriz.”
Pek çok soru ve çoğu kez milyonlarca yalan cevabın ardından, sevgilinize bu soruyu sorduğunuzda duymak istediğiniz sihirli sayıyı değil; ancak sihirli cümleyi aslında biliyoruz: ‘Sen başkasın!’ Kısacası ne sekiz sayısı, 12’den daha değerlidir; ne de sevgilinizin sihirli sayısını duyduktan sonra, kendi sıfırınızdan endişe etmeniz gerekiyor…
Psikolog Seda Işık, “Her zaman her şeyin daha iyisi vardır ama…” diyerek sözlerine devam ediyor: “Bu durumu kısaca örneklendirmek gerekirse; dünyanın en güzel ormanında yalnız yürümek mi, yoksa bol yokuşlu bir yolda elinizden tutan, sıcaklığını, desteğini hissettiğiniz partnerinizle yürümek mi? Aşık ve tutkulu çiftlerin vereceği cevap belli ve durum, sekste de böyle. Eğer sıcaklığı, yakınlığı, tutkuyu, şehveti hissediyorsanız; en iyi yaptığınız ya da yapacağınız seks de odur. Cinsellik ve seks terimlerinin anlamını karıştırıyoruz. Cinsellik fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönleri olan geniş bir yelpazeye sahiptir.”
Kısacası sayılar, her zaman aldatıcı olabilir. George Orwell’ın 1984 romanındaki insanlar, 2+2 eşittir beşe inandı; bizlerse sonucun dört olduğundan neredeyse emin gibiyiz. Üstelik sihirli sayınız olan 12, sizin gözünüzde milyona; sevgilinizin gözündeyse sıfıra daha yakın olabilir… Bunu önceden tahmin etmenizin imkansızlığı gibi, bu sihirli sayının kime göre ve neye göre pozitif ya da negatif değere sahip olduğu her zaman değişkenlik gösterir. Biliyoruz ki ‘kaç kişiyle birlikte oldun?’ sorusu asla kaybolmayacak ve bundan 100 yıl sonra insanlar, not defterlerini insan ve robot skorları olarak doldurmaya devam edecekler. Abartıyor muyuz? Doğrusunu asla bilemeyeceğimiz yalanları dinlemeden önce, son bir kez daha sormadan edemeyeceğiz: Sizin sihirli sayınız kaç?
SEVGİLİNİZİN SİHİRLİ SAYISI
Neden sevgilinize ‘kaç kişiyle birlikte oldun?’ sorusunu sormamalısınız? Klinik Psikolog Hülya Filipov şöyle açıklıyor: “Benden önce kaç kişiyle birlikte oldun?’ sorusu, inkar edilemez derecede ilginç. Partnerinizin hayatının diğer alanlarını merak ediyorsanız, cinsel geçmişini neden merak etmeyesiniz? Ancak bu soruyu sormadan önce, iki kez düşünmeniz gerekiyor. Cevabı bilmek size ne kazandıracak? Bana kalırsa çok az kazanç söz konusu. ‘Neden?’ derseniz; kıyaslamalara ve kaygıya sürüklenebilirsiniz. Daha az partner, daha güvenli seks anlamına gelmez ve rakamlar, koşulları bilmeden hiçbir şey ifade etmez. Araştırmalar, soruyu ‘kiminle birlikte oldun?’ olarak değiştirdiğinizde, insanların yalan söylediğini ortaya koyuyor. Gerçekten bilmek istediğiniz şey ‘ben özel miyim?’ olabilir. ‘Kaç kişi?’ yerine bunu sormak, daha doğru olacaktır. Bir başka araştırma ise çiftlerin bu konuşmayı ilişkiden bir, iki veya dört ay sonra yaptıklarını; ancak genellikle yaklaşık bir ay sonra, sekiz randevudan sonra seks yaptıklarını ortaya koyuyor. Bu nedenle, büyük olasılıkla bu sorunun cevabı size çok yararlı bilgiler vermiyor.”
BENİM SİHİRLİ SAYIM
Size ‘kaç kişiyle birlikte oldun?’ diye sorulduğunda, skorunuzu bulunduğunuz kalıba göre şekle sokuyor olabilirsiniz. Peki, sayılar gerçekten önemli mi? Uzman Klinik Psikolog Seda Işık’a soruyoruz. “Seksin sayısının arttırılarak ya da azaltılarak söylenmesinin tek nedeni, kişinin buna yüklediği anlam. Her zaman olmasa da büyük bir çoğunlukla yetersizlik, değersizlik, kıskançlık gibi duygular ön sırada gidiyor. Bunun haricinde kişi ‘ben tercih ediliyorum, ben deneyimliyim, seks yapmak için yeterliyim!’ gibi düşüncelerini, karşısındaki insanlara da geçirmek isteyebiliyor. Kısacası seks kişinin değerli, yeterli, güçlü olduğunu ve kadınlığını, erkekliğini kanıtlayabileceği bir araç olarak görülüyor. Ne kadar çok seks, o kadar pozitif duygu. Kadınlarda ruhsal, erkeklerde fiziksel yeterliliğin kriteri gibi görülmeyi sağlayan bu düşünceler, her iki cinste de performans kaygısı ve sonuç olarak sekste başarısızlığa neden olacaktır.”