'Ben böyleyim': 9 'etkileyici' isimle tanışmaya ne dersiniz?
BENGİ APAK
PODCAST YAYINCISI
@bengiabi
Fotoğraf: Mert Güner
“Ben Bengi. Kendi alanımda ve olduğum kadarım. Ben böyleyim!”
Bir ‘etkileyici’ olarak stiliniz, kendinizi ifade etme
biçiminizde nasıl bir rol oynuyor?
Moda anlayışım kendi minvalimde çok net. Belli başlı, hem güven
alanımda hem cool hissettiğim kombinlerim var. Hasbelkader benim
içerisinde bulunmaktan keyif aldığım parçalar moda olacak olursa
-ki bunu şalvar sevdam sayesinde kısa bir süre yaşadım- ‘bu kız
modayı takip ediyor’ oluyor. Ah keşke! Fakat bir stilim var. Stil
sahibi olmak ya süreklilik ya da takip gerektiriyor. Sürekliliği
yakaladığımı düşünüyorum. Bu da tamamıyla rahatıma düşkünlüğümden
geliyor.
Yaşam tarzınızdan ilgi alanlarınıza, stilinizden
davranışlarınıza dek bir bütün halinde baktığınızda belirli bir
topluluğu etkilemeyi nasıl başardığınızı
düşünüyorsunuz?
En büyük dileği ‘görünmezlik pelerini’ sahibi olmak olan birine
göre, etki eden kişi olmak bana uygun bir şey değil diye
düşünürdüm. Kendimden çok eşim, dostum tarafından yüreklendirilen
biriyim. Averaj bir insan olduğumu düşünüyorum. Kötü bir yerden
değil. Bence birçok farklı ortam ve insan görmek anlamayı ve
anlaşılır olmayı getirdi bana. Niyetimde etkileyici olmak yoktu.
Fakat her etki ettiğimi fark ettiğimde bundan memnun oldum. Spor,
yemek, kontrollü sığ muhabbet, podcast gibi şeylerin yanı sıra
berbat video içerik paylaşım platformu gibi bir şeyim. Toparlayınca
eğlenceli ya da ‘çoklu’ geliyor olabilirim insanlara. Her şeyin
ötesinde, etki alanı kurmanın kendi inandığın, bildiğin yerden
geçtiğini düşünüyorum. Bunu söylerken niyetim kişiyi sınırlar
içerisine sokmak değil. Tam aksine ilgi duyduğu şey her ne ise ona
odaklanıp kendi sınırlarının, olmazlarının dışına çıkarmak. Bir
illüzyon gerekiyor. Ben sosyal medyada çokça kendim, biraz da
değilim.
Kendi alanınızda ‘başarılı’ olmanın en yalın biçimde
alametifarikası nedir?
Süreklilik. Hiç uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ciddi disiplin
eksiği olan bir insan olarak söylüyorum. Kendi başıma kaldığımda
yazmak yerine saatlerce halıya, tavana bakar, içimden reklam
jeneriği söylerim. Ben bunu ekip olarak çalıştığımda aşabiliyorum.
Şu an için kendi dikkat dağınıklıklarımı ya da erteleyici tavrımı
düzenleyecek tek şey benim için takım olmak. Sürekliliği böyle
sağlıyorum.
Yaz stilinizi yansıtan favori görünümünüzün içinde nasıl
birisiniz? Sizi en iyi anlatan bu fotoğrafın hikayesini merak
ediyoruz…
Atletik diye addedebileceğim bir fiziğim var. Kıvrımlı, yuvarlak
hatlı biri değilim. Birçok şey bence bana olmuyor ve yine birçok
saçma şey de oluyor. Kalıbına güvendiğim bir eşofman ve beyaz
tişörtle savaşa bile giderim. İçerisinde acayip iyi hissediyorum.
Ne zaman üzerine düşünsem berbat giyinirim. Sürekli diz yapmış gri
eşofmanla da gezemeyeceğim için huzuru şalvar ve crop kombininde
buldum. Hem sonsuz bir rahatlık vadediyor hem de sporu boşuna
yapmadığımı hatırlıyorum. Evimin yakınında, bunaldıkça doğaya
kaçabildiğim bir alanda ve içerisinde ben olabildiğim
kıyafetlerimle çekildiğim bu fotoğrafın beni karşıladığını
düşünüyorum.
Stil ikonunuzun sizi etkileyen yönlerini, sizde
uyandırdığı duyguları ve size verdiği ilhamı anlatabilir
misiniz?
Moda dünyasıyla yüzeysel bir yakınlığım olduğu için bir stil ikonum
yok. Ama şunu net olarak söyleyebilirim ki; ileride Hümeyra gibi
giyinmek istiyorum. Stiliyle, tutumuyla her şeyiyle mükemmel birisi
bence.
TEK BAKIŞTA
Beni en iyi anlatan üç hashtag: #olabilir #oyna
#devam
Kurtarıcı parçam: Şalvar.
İmza aksesuarım: Hızma.
Çantamda mutlaka taşırım: Lipstick.
Playlist’imin demirbaşı: İbrahim Erkal-Sevme.
Kendimi bulduğum kurgu karakter: Recess Ashley
Spinelli.
Benim kokum: Cennet. (Bu konuda tevazu yok)
Bakım rutinimin olmazsa olmazı: Serum.
Hayatım bir dizi olsaydı: The End of the F***ing
World.