Benimle bir gün: Yapılacaklar listesine bir bakış...
İdeal bir hayat nasıl yaşanır? Kendimizin en iyi versiyonuna ulaşma ümidiyle bambaşka hayat rutinlerini milyonlarca kez izledikten sonra farklı şekilde tekrar soruyoruz: İdeal bir hayat yaşamak için ilhama mı ihtiyacımız var?
Bu sabah nasıl uyandığınızı hatırlıyor musunuz? Mesela ilk iş olarak telefonunuza mı baktınız, yoksa ‘şahane’ hayatınızın ‘mükemmel’ rutinlerini gerçekleştirmek için harekete mi geçtiniz? Bazılarımız sabahın ilk saatlerinde uyandı, yatağını topladı, yulaf sütlü latte’sini (veya espresso) içti, hazırlandı ve en yakın parkta koşuya çıktı. Ardından eve dönerek duş aldı, otoparka indi, kısa bir yolculuğun sonrasında ofise ulaşarak işinin başına oturdu. Günün kalanında yeşil smoothie, salata kasesi ve mutlaka yapılacaklar listesindeki birçok maddeye tik atarak dönüş yolunda sakin bir müziğe bıraktı kendini. Akşam sağlıklı ve hafif bir yemek, uzun bir süredir listede bulunan ödüllü film, uykudan önce cilt bakımı ve erkenden uyku vaktiyle kapanışa tanık olduk. Evet, tanık olduk çünkü diğer bazılarımız TikTok’ta bu rutini paylaşan sayısız içeriği tüketerek güne başladı. Şimdi tuş kilidini kapatarak bir sorunun peşine düşüyoruz: Neden bu kadar çok günlük rutine tanıklık ediyoruz?
Elele Nisan sayısından
Merakımızı harekete geçiren bu soru için Instagram veya TikTok uygulamasını açıyoruz ve basit birkaç kaydırma hareketinden sonra karşılaştığımız sonuçlara bakıyoruz. Sabah rutini, günlük rutin, ofiste bir gün, şehirde yalnız yaşamak ve benzeri birçok içerikle karşılaşmamız için pek çaba sarf ettiğimizi söyleyemeyiz. Verimliliğin bu denli övüldüğü bir dönemde Youtube’da başlayan bir başkasının hayatına konuk olma alışkanlığımız, yani vlog furyasının, kurgu harikası kısa varyasyonlarıyla ‘ideal’ hayat propagandasına dönüşümünün tam ortasındayız. Kabul etmeliyiz ki TikTok, Instagram ve en başında Youtube her şeyi değiştirdi. Rutinleri bile. Yoksa neden benim için önerilen içeriklere göz gezdirdiğimde ‘en iyi olmak için’ temalı birçok video görüyorum? Çünkü rutinleri izlemeyi ve başarının, mutluluğun, belki de şu anda sahip olmadığımız harika hayatın sırlarını arıyor olabilirim. Yoksa, siz de mi?
ORİJİNALDEN KOPYA İLHAM PERİLERİ
Mükemmel şekilde kurgulanmış, ardı ardına yapılacaklar listesini tamamlayan ve üreticisinin görmemize izin verdiği kadarını gördüğümüz ‘rutin videoları’ milyonlarca kez izleniyor. Gerçekten milyonlarca izlenmeden bahsediyoruz. Bu kurgulanmış rutinler birçok farklı kategoride olsa da ortak yönleri her şeyi, çok kısa zamanda, en iyi şekilde tamamlamak, yani mükemmel bir rutin halinde gerçekleştirmek. Birbirine benzer yaşam alanlarında, estetik görüntülerle ölümsüzleşen günler. Filtrelerle ve özenli bir fon müziğiyle süslenmiş halde birbirini takip eden yapılacaklar listesi sabahtan akşama dek birçok anı kapsıyor.
Her şeyi, çok kısa zamanda, en iyi şekilde tamamlamak, yani mükemmel bir rutin halinde gerçekleştirmek. Birbirine benzer yaşam alanlarında, estetik görüntülerle ölümsüzleşen günler.
KENDİ DÜNYASINDA BİR İKON
Şöyle bir düşününce bu videoların başrollerinden birini muhtemelen tanıyorsunuzdur. Çünkü onlar ‘that girl’ler. That girl, yani ‘o kız’ kavramı, kendi hayatını en iyi versiyonuna ulaştırmayı ilke edinmiş ve bu konuda başarılı olmuş o kızı anlatıyor. Yine TikTok’un hediye ettiği bu kavram, hayatın her alanında kendisi için en iyi olanın peşinde gelişmeye ve dönüşmeye devam ediyor. It girl’lerin popülerliğini ‘that girl’lere bıraktığı dijital dünyamızda ‘mükemmel rutin’ elbette önemli olsa gerek. Yoksa neden herhangi bir hayatı izlemek isteyelim? Bir şekilde istiyoruz, çünkü hayatımızın kontrolünü ele geçirme ihtimali bize tatlı geliyor. Benzediğimizi düşündüğümüz ya da benzeri olmak istediğimiz figürlerin hayatlarındaki rutinler büyüleyici bir şekilde bizi içine çekiyor.
Uzman Klinik Psikolog İmge Emine Koçak, rutinleri vazgeçilmez kılan, hayatımızı yoluna koyma çabamız ve belirsizlik yaşadığımız zamanlarda bizleri bir amaç uğruna harekete geçirmeyi hatırlatan aktivitelerimizin olması diyor ve ekliyor: “Rutin kelimesi akla sıradanlığı getirebilir fakat araştırmalar gösteriyor ki anlamlı rutinlere sahip olmak ve bunları kriz durumlarında yerine getirememek stres seviyemizi yükseltiyor. Stresin birikmesi, zihinsel ve duygusal yorgunluğa, zayıf kişilerarası ilişkilere ve iş yerinde üretkenlik kaybına neden olur ve böylece tükenmişliğe yol açabilir. Tükenmişlik herkesi farklı şekilde etkilemekle birlikte zamanla ciddi sağlık sorunlarına ve ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir.” Açıkçası kusursuzca toplanan beyaz çarşaflı yatakların, detoks sularının, mahalledeki kahvecide her zamanki kahveden sipariş etmenin ardında dokunaklı hislerimizin olabileceğini tahmin etmiyorduk.
Yakın geçmişteki etkisi altına girdiğimiz pandeminin etkilerinden henüz çıkmış medeniyetimiz, karantina döneminden miras kalan ‘kendin geliştirme’ ve yanı sıra kendini gerçekleştirme fikrinden pek uzaklaşamamışa benziyor. Kapitalizm bunu beğendi! Doğası gereği hepimizi daha fazlasına sahip olmaya ve tüketmeye yönelten de kendisi çünkü.
YAPILACAKLAR LİSTESİ
Bu nedenle, birbirine benzeyen -Pinterest etkisi- yaşam alanlarında, aynı ürünlerin başrolde olduğu ve sanki geç kaldığımız hissini pompalayan bu ‘ideal’ hayata kavuşmanın sırrını rutinlerde arıyor olabiliriz. Başarılı olmak için durmaksızın çalışanlar, günün her saatinde sağlıklı beslenenler, trafikte saatler geçirmeyenler, birkaç e-posta’lık işler, ‘su içmeyi unutma’ tadında yapılacaklar listeleri gibi gerçek hayatın kötü bir kopyasını andıran eylemlerle kaybolan ilhamı arıyoruz. Algoritmalar sayesinde sosyal medyada tamamen kendi gerçekliğimizi yaşıyor olsak da fanusumuzdan çıktığımız anlarda gözle görülen ve hissedilen krizlerin farkındayız. Kl. Psk. İmge Emine Koçak’a göre, rutinlerden uzaklaşmayı çok sık deneyimliyoruz. “Gündelik yaşamımızdaki moral bozukluğunda, toplumsal felaketlerde, salgın hastalıklarda çoğu kez deneyimledik. Rutinleriniz bozulmaya başladığında nasıl hissettiğinizi düşünün… Uzun vadede etkisine baktığımızda belirsizliğin içindeki durumlarda rutin alışkanlıklarımızı kesiyoruz ve böylece ‘felaketleştirme’ senaryolarına kapılıp gidiyoruz. Rutinlerimize bazı durumlarda hızla dönemeyiz. Aslında rutinlere dönmek değil, rutinlerimiz ne ise onlara yaklaşmaya çalışmak önemlidir.” O halde birbirinin kopyası rutinler yerine, günlük yaşamımız her nasılsa ona uygun bir rutin yeteri kadar önemli ve hayat kurtarıcı olabilir, değil mi?
Bazılarımız sabahın ilk saatlerinde uyandı, yatağını topladı, yulaf sütlü latte’sini içti, hazırlandı ve en yakın parkta koşuya çıktı. Ardından eve dönerek duş aldı, otoparka indi, kısa bir yolculuğun sonrasında ofise ulaşarak işinin başına oturdu.
KAYBEDECEK VAKİT YOK
Kendisini rutinlerine adayan ve sarsılmaz bir inançla sürdüren bir isimle buluşmaya karar veriyoruz. Cansu N. buluşmamıza tam zamanında geliyor. Global bir şirkette çalışan Cansu, özellikle yapılacaklar listesine sadık kalmasıyla hayli övünen ve güzellik rutini konusunda birçok kişiye ilham veren biri. Rutinlerinin kendisini güvende hissettirdiğini ve düzen hayranlığına vurgu yapıyor. Bir rutine sahip olmak, dağınıklığı ortadan kaldırıyor, zihnimin daha derli toplu olmasını sağlıyor ve beni zinde hissettiriyor diyor. Aynı zamanda çevresindeki kişileri de motive etmeye çalıştığını ve ilham verme fikrini heyecan verici bulduğunu ekliyor. Cansu’ya göre, boşa harcanacak bir vakti yok ve her an en verimli şekilde değerlendirilmeli.
GERÇEK DÜNYADA BİR GÜN
Bir sonraki buluşmamız ise rutinler konusunda başarısız olduğunu düşünen genç bir kadınla. Bir moda markasının üst düzey yöneticisi Güneş M. ile bir sıradan bir günde neler yaptığını konuşuyoruz. Güneş’in kendine vakit ayırabilmesi için hafta sonunu beklemesi gerektiğini öğreniyor ve sohbetimizin sonunda sıradan bir günde spor yapabilmenin bile ne kadar zor olduğunu öğreniyoruz. Yine de telefon ekranında izlediklerinden hayli etkilendiğini itiraf ediyor. Dünyanın farklı noktalarından birçok influencer’ı takip ediyor ama aralarında gerçekten özgün olanları daha dikkate değer buluyor. Fakat ev-trafik-iş üçgeni içerisinde bahsedilen mükemmel bir günü nasıl yaşayabileceğinin formülünü henüz bulamamış. “Sabah erken kalktığımda en yakındaki parka gitmek yerine daha az trafiğe takılmak için yola çıkmayı tercih ederim. Birinin her gün bu kadar fazla kendine vakit ayırması için gerçekten çalışmıyor olması lazım” diyor ve gerçek dünyanın bu videolara benzemediği konusunda ısrarcı davranıyor.
Günün sonunda her iki görüşü de anlamak mümkün. Çünkü herkes biricik bir hayatın başrolünde ve kendi gerçekleriyle yolculuğunu sürdürüyor. Geçmiş on yıllara nazaran 2020’ler kendi jenerasyonu için kolaylık sağlamıyor. Hayat karmaşası içinde bir rutine sadık kalmak ise gerçekten önemli olabilir. Kl. Psk. İmge Emine Koçak, bazılarımızın belirsizliğe karşı toleransları düşük olabileceğini ve her gün yapılan aktivitelerin bizi ‘an’da tutma ihtimali yükselttiğini düşünüyor ve ekliyor: “Belirsizlik içinde düzenli yapılan aktiviteler, mental sağlığımızı korumaya ve dolayısı ile sağlığımızı korumamıza yardımcı olacaktır. Rutinlerimizi gerçekleştirebildiğimiz zamanlarda zihin ‘normale döndüğümüzü’ hissetmemize sebep oluyor diyebiliriz.” Rutinlerin hepimizin için ifade ettiği anlam da kişisel olarak değişiyor belli ki. Neden rutinleri izlemeyi bu kadar tercih ettiğimizin yanıtı ise ekran süremizde gizli olabilir. Modern zamanların hızı, geç kaldığımız hissiyle bir şeylere yetişmeye davet ederken zamanımızı boşa harcamamaya niyetliyiz. Belki de birileri tarafından istemsizce bu hisse itiliyor olabiliriz. Yine de kısa sürede çok şey başaranlar ve elinden geleni yapanlarla birlikte daha çok içeriği tüketerek etki altında kalmaya devam edeceğiz.
Hayatımızın kontrolünü ele geçirme ihtimali bize tatlı geliyor. Benzediğimizi düşündüğümüz ya da benzeri olmak istediğimiz figürlerin hayatlarındaki rutinler büyüleyici bir şekilde bizi içine çekiyor.