''Bir tercih değil, ama neticede yalnızım''

Şener Şen, suskunluğunu Elele için bozdu!

Şener Bey, çok kuytu bir yerden oyunculuk yapıp, bize ışık saçıyorsunuz. Bu farkı ortaya nasıl koyuyorsunuz...
Teşekkür ederim, ama ben rahatsız oluyorum. Kendimi farklı biri olarak görmüyorum. Tabii, olaylar herkeste başka etki bırakıyor. Gözlem yeteneğimden faydalanıyorum, e tabii ayrıntılar herkes için farklı oluyor.

'Kabadayı', eğer siz oynamışsanız, kaba bir çağrışım yapmıyor. Nasıl bir dünya aslen Kabadayı'nınki?
Kabadayılık bizim toplumda eskiden beri olagelen bir olgu. Şimdinin mafya örgütlenmeleri gibi çok organize bir şey değil. Daha bireysel. Bunların kendilerine göre erdemleri oluyor. Verdikleri sözü tutuyorlar, kendilerine sığınanları koruyorlar, fakir fukarayı gözetiyorlar.

Bütün bunlar bir racon dahilinde yapılıyor sanırım...
E tabii, kendi yerlerinde racon kesiliyor. Fakat bunlar gittikçe biten, nesli tükenen bir tür. Artık bu işler çok daha organize, çok daha iç ve dış bağlantılı.

Ruhen farklılığı ne peki?
Bence eski tür kabadayıların daha bir mertlik, yiğitlik, erdem ya da bir başka türlü, insana ait değerlerle süslenen bir yapısı var. Sütten çıkmış ak kaşıklar mı? Değil. Cinayetleri vardır, ama onu da bir şey uğruna işlemişlerdir, bir ideal ya da haksızlığa karşı çıkma vardır. Onların yanında olmam anlamına gelmiyor bu ama böyle bir gerçeklik var. Bir de Yavuz Turgul'un 'kabadayı'sı bu... Öyle farklılıklar da var.



Sizin Kabadayı'nın fragmanlarında da var damardan cümleler... Kabadayıların, çabucak başkaları tarafından algılanamayacak bir dili var. Bir nevi yaratıcılık isteyen, felsefe tozuna batırılmış bir dil bu. Bu film içinde dilin öneminden bahsedilebilir miyiz?
'Biz' işte '' Yatağında eceliyle ölmek isteyenler'' diyor mesela, yani biz bu işlere artık bulaşmıyoruz, vuruşarak, kurşunla ölmek istemiyoruz filan. Eceliyle ölmek isteyenler, kurşunla ölenlerin şerefine kadeh kaldırıyorlar filan...

Sizin böyle ecelinizle ölmek istediğiniz bir alan var mı bu hayatta?
Ben zaten daha hayatın akışında, böyle, bir nehirde akıp gitmek isteyen bir adamım. Fazla iddialı değilimdir.

Köşeleriniz var mı?
Eskiden vardı ama zamanla yumuşadı. Sivrilikler, eğer beni bir yere götürüyorsa yararlı, beni yok ediyorsa istemem.

Son yıllarda memnun musunuz kendinizden?
Memnunum, çünkü daha sade, daha sakin bakıyorum. Eskiden biraz daha karmaşıktı diyebilirim, beklentiler fazlaydı ya da. Ana karakter yedide neyse, yetmişte de o. Sadece zamanla bazı şeyler daha rafine hale geliyor, törpüleniyor tabii.
Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil