Biz ‘yaşam hakkı’yız!
Hayat, bize verilen en değerli hediye!
İmkansızı başarmak
Let’s Adopt!’un imza attığı sonların mutlu bitmesi hepimizin elinde. Mutlu sonların bağlı olduğu birkaç şey var, bunlardan bir tanesi para. Hayvanların, özellikle sakat ve yaşlı olanların çoğu maalesef sadece yurt dışında, çoğunlukla Almanya’da aile bulabiliyor. Tedavi ve uçak masrafları tamamen üyelerin bağışlarıyla karşılanıyor.
Diğeri ve en önemlisi ise geçici ev sahipliği. Hayvanların çoğuna veteriner kliniğinden çıktıkları dakikada aile bulunamıyor. Bu süre zarfında onlara evlerini açan geçici aileler bulunuyor. Geçici aileler hayat hediyesini kurtarma zincirindeki temel halkayı oluşturuyor çünkü kliniklerde tedavisi bitenlere kalacak yer bulunamadan, yeni hastalar alınamıyor. Üç ay boyunca evinizi bir bebeğe açmak sizi öldürmez fakat ne yazık ki, kimsenin açmayışı birçok hayvanı öldürüyor. Viktor Larkhill, Cenk Karayazgan ve grubun diğer üyeleri bunu her gün yüzlerce köpeğe ve kediye gösteriyorlar. Kimsenin kurtarmaya bile değer görmediği felçli, kör, dövülmüş, kemikleri kırılmış hayvanların yanına melek gibi yetişen Let’s Adopt! üyeleri, hayvanların tedavisini yaptırıp, onlara mutluluğun ne olduğunu öğretecek aileler buluyor. Başka hiçbir yardım kuruluşunun üstlenmeye cesaret bile edemediği vakaları ele alıyor ve bunu dünya çapında yapıyorlar. Bu hikayelerden en çarpıcı olanlarından biri kuşkusuz Hindistan’da bir arabanın çarpıp, ölüme terk ettiği köpek yavrusu Ajoo’nun hikayesi. Ajoo, iki hafta boyunca yaralı bir halde, inanılmaz acılar içinde yaşama tutunmaya çalışırken, yanında sadece cinsel organından onu yemeye başlayan kurtçuklar vardı. Onu bulan kişi, Hindistan’daki veterinerlerin müdahale edememesi yüzünden çaresiz kalıp, Viktor’a e-posta gönderdiği anda, Let’s Adopt!, Ajoo’yu Hindistan’dan Türkiye’ye getirebilmek için çalışmalara başladı. Ajoo’nun operasyonu Türkiye’de yapılacak. Operasyondan sonra da Ajoo, her Let’s Adopt! bebeği gibi sahipleneceği mükemmel evi bulana kadar grubun himayesinde kalacak. Kimi zaman sokakta kör bir kedi görürsünüz, acırsınız ama yürüyüp gidersiniz. Kimi zaman üç ayaklı bir köpek dikkatinizi çeker; belki önüne biraz su koyarsınız, bir daha da aklınıza gelmez, siz onu bırakırsınız ama onun gözleri sizi bırakmaz. Seçimimiz bırakıp gitmek, kolay olanı yapmaktır çoğu zaman. Zor olansa, ‘sahip çıkmak’tır… ‘Let’s Adopt!- Sahip Çıkalım!’ zor ve bir o kadar da yürek ısıtan seçimlerin yapıldığı, hayat hediyesinin, ikinci şansların verildiği bir grup. Kurucusu sekiz yıldır İstanbul’da yaşayan bir İspanyol, evinde 30 kedisi ve altı köpeği var. Viktor Larkhill takma adıyla Let’s Adopt!
grubunu kuran Ivan Jimenez, zor olan seçimi çocukluğundan beri yapmış, yapmaya da devam ediyor. Ona göre, her hayat ikinci bir şansı hak ediyor ve her hayat tek tek kurtarılmaya değer. Bu temel fikirden yola çıkarak Türkiye’de başlayan grup, şu an dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteriyor ve hayvanların hayatını kurtarmaya devam ediyor.
Evinizde zaten bir hayvanınız varsa, kısa bir süreliğine sizden yardım ve sevgiden başka bir şey beklemeyen, imkansızı başararak hayata tutunmuş bu hayvanlardan birini misafir ederek onların yaşam haklarını savunmalarına ‘siz’ katkıda bulunabilirsiniz. Eğer bu kişi ‘siz’ değilseniz kim? Şimdi değilse ne zaman? Hayvansever olarak aslında hepimizin sorumlulukları var. Onları sadece uzaktan sevmek ve sadece lafta korumak yetmiyor. Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız, en azından bağış yapabilirsiniz.
Ya da sevdiklerinize güzel bir hediye vermeyi düşünüyorsanız, onlara hediyelerin en güzeli sevgi paketini verin. Aceleyle alacağınız bir hediye yerine, sizi biraz düşündürecek ‘blog.myletsadopt. com’ veya Facebook’tan ‘Let’s Adopt! Türkiye’ye bir göz atın ve en güzel hediye olan hayatı seçin, bir dostun elinden tutmanın mutluğunu yaşayın!İnsanların da iyi olabileceğini gösterelim
Let’s Adopt oluşumundan fazlasıyla etkilendim. Çünkü ben de tam bir hayvan severim. Belki de bunda, daha küçücük bir bebekken, evdeki minik kedimizle kurduğum ilişkinin payı var... Doğduktan sonra beni eve getirdiklerinde, evimizin minik yaramazı kedimizin öpücüğüyle öğrenmeye başlamışım karşılıksız sevginin ne olduğunu. Her canlının yaşam hakkı kadar sevilmeye de hakkı olduğunu ise gün geçtikçe öğrendim. Let’s Adopt! da, işte tam da bu noktaya parmak basıyor: Doğduğu andan itibaren dövülen, işkence gören, bir lokma yemek için günlerce beklemek zorunda kalan bir köpek yavrusu için yapabileceğimiz en iyi şey, ona insanların da şefkatli ve iyi olabileceğini göstermek!
“Ajoo, hepimize hayat hediyesine dört elle sarılmanın ne demek olduğunu öğretti” diyen Larkhill, inanılmaz başka bir hikayeyi daha paylaştı bizimle. Yüz kanseri yüzünden yüzünün büyük bir kısmı yok olmuş, tek kulağı olmayan kedi yavrusu Gülümser’in hikayesi. Gülümser, yaşamaz denilen, deforme yüzü nedeniyle kimsenin istemeyeceği sanılan bir kedi yavrusuyken, yaşamayı bütün kalbiyle seçti ve ona bu seçiminde yardım eden herkese gerçek güzelliğin ne demek olduğunu öğretti. Artık, Hollanda’daki ailesiyle çok mutlu bir hayatı var. Mutlu hikayelerden bir diğeri de ünlü rock grubu H.I.M’in basisti ve solistinin Türkiye’den iki köpeğe yüreklerini ve evlerini açmalarıyla sonlanmış.
Ancak maalesef her hikaye mutlu sonla bitmiyor. Let’s Adopt! sayesinde aile bulan köpeklerden biri de Target. Target, Afganistan’da doğan, sonra Amerika’dan evlat edinilen, Oprah Winfrey’nin şovuna çıkmış bir köpek. Annesi Afganistan’da bir sokak köpeğiymiş. Amerikan askerlerine doğru gelen intihar bombacısını hissedip, kovalamış, bombanın uzakta patlamasını sağlamış ancak bu arada kendi canından olmuş. Askerlerden birinin yavrularını bulup, Let’s Adopt!’a haber vermesiyle, Target da, binbir türlü diplomatik zorluk sonrasında Amerika’da bir aile bulmuş. Bir gün, evinden uzaklaştığında, hayvan kontrol ekipleri tarafından barınağa götürülmüş ve maalesef orada uyutulmuş. Annesi cesaretin ne demek olduğunu öğretmiş ancak oğluna yaşam hakkı bile çok görülmüş.
Let’s Adopt!’un imza attığı sonların mutlu bitmesi hepimizin elinde. Mutlu sonların bağlı olduğu birkaç şey var, bunlardan bir tanesi para. Hayvanların, özellikle sakat ve yaşlı olanların çoğu maalesef sadece yurt dışında, çoğunlukla Almanya’da aile bulabiliyor. Tedavi ve uçak masrafları tamamen üyelerin bağışlarıyla karşılanıyor.
Diğeri ve en önemlisi ise geçici ev sahipliği. Hayvanların çoğuna veteriner kliniğinden çıktıkları dakikada aile bulunamıyor. Bu süre zarfında onlara evlerini açan geçici aileler bulunuyor. Geçici aileler hayat hediyesini kurtarma zincirindeki temel halkayı oluşturuyor çünkü kliniklerde tedavisi bitenlere kalacak yer bulunamadan, yeni hastalar alınamıyor. Üç ay boyunca evinizi bir bebeğe açmak sizi öldürmez fakat ne yazık ki, kimsenin açmayışı birçok hayvanı öldürüyor. Viktor Larkhill, Cenk Karayazgan ve grubun diğer üyeleri bunu her gün yüzlerce köpeğe ve kediye gösteriyorlar. Kimsenin kurtarmaya bile değer görmediği felçli, kör, dövülmüş, kemikleri kırılmış hayvanların yanına melek gibi yetişen Let’s Adopt! üyeleri, hayvanların tedavisini yaptırıp, onlara mutluluğun ne olduğunu öğretecek aileler buluyor. Başka hiçbir yardım kuruluşunun üstlenmeye cesaret bile edemediği vakaları ele alıyor ve bunu dünya çapında yapıyorlar. Bu hikayelerden en çarpıcı olanlarından biri kuşkusuz Hindistan’da bir arabanın çarpıp, ölüme terk ettiği köpek yavrusu Ajoo’nun hikayesi. Ajoo, iki hafta boyunca yaralı bir halde, inanılmaz acılar içinde yaşama tutunmaya çalışırken, yanında sadece cinsel organından onu yemeye başlayan kurtçuklar vardı. Onu bulan kişi, Hindistan’daki veterinerlerin müdahale edememesi yüzünden çaresiz kalıp, Viktor’a e-posta gönderdiği anda, Let’s Adopt!, Ajoo’yu Hindistan’dan Türkiye’ye getirebilmek için çalışmalara başladı. Ajoo’nun operasyonu Türkiye’de yapılacak. Operasyondan sonra da Ajoo, her Let’s Adopt! bebeği gibi sahipleneceği mükemmel evi bulana kadar grubun himayesinde kalacak. Kimi zaman sokakta kör bir kedi görürsünüz, acırsınız ama yürüyüp gidersiniz. Kimi zaman üç ayaklı bir köpek dikkatinizi çeker; belki önüne biraz su koyarsınız, bir daha da aklınıza gelmez, siz onu bırakırsınız ama onun gözleri sizi bırakmaz. Seçimimiz bırakıp gitmek, kolay olanı yapmaktır çoğu zaman. Zor olansa, ‘sahip çıkmak’tır… ‘Let’s Adopt!- Sahip Çıkalım!’ zor ve bir o kadar da yürek ısıtan seçimlerin yapıldığı, hayat hediyesinin, ikinci şansların verildiği bir grup. Kurucusu sekiz yıldır İstanbul’da yaşayan bir İspanyol, evinde 30 kedisi ve altı köpeği var. Viktor Larkhill takma adıyla Let’s Adopt!
grubunu kuran Ivan Jimenez, zor olan seçimi çocukluğundan beri yapmış, yapmaya da devam ediyor. Ona göre, her hayat ikinci bir şansı hak ediyor ve her hayat tek tek kurtarılmaya değer. Bu temel fikirden yola çıkarak Türkiye’de başlayan grup, şu an dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteriyor ve hayvanların hayatını kurtarmaya devam ediyor.
Evinizde zaten bir hayvanınız varsa, kısa bir süreliğine sizden yardım ve sevgiden başka bir şey beklemeyen, imkansızı başararak hayata tutunmuş bu hayvanlardan birini misafir ederek onların yaşam haklarını savunmalarına ‘siz’ katkıda bulunabilirsiniz. Eğer bu kişi ‘siz’ değilseniz kim? Şimdi değilse ne zaman? Hayvansever olarak aslında hepimizin sorumlulukları var. Onları sadece uzaktan sevmek ve sadece lafta korumak yetmiyor. Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız, en azından bağış yapabilirsiniz.
Ya da sevdiklerinize güzel bir hediye vermeyi düşünüyorsanız, onlara hediyelerin en güzeli sevgi paketini verin. Aceleyle alacağınız bir hediye yerine, sizi biraz düşündürecek ‘blog.myletsadopt. com’ veya Facebook’tan ‘Let’s Adopt! Türkiye’ye bir göz atın ve en güzel hediye olan hayatı seçin, bir dostun elinden tutmanın mutluğunu yaşayın!İnsanların da iyi olabileceğini gösterelim
Let’s Adopt oluşumundan fazlasıyla etkilendim. Çünkü ben de tam bir hayvan severim. Belki de bunda, daha küçücük bir bebekken, evdeki minik kedimizle kurduğum ilişkinin payı var... Doğduktan sonra beni eve getirdiklerinde, evimizin minik yaramazı kedimizin öpücüğüyle öğrenmeye başlamışım karşılıksız sevginin ne olduğunu. Her canlının yaşam hakkı kadar sevilmeye de hakkı olduğunu ise gün geçtikçe öğrendim. Let’s Adopt! da, işte tam da bu noktaya parmak basıyor: Doğduğu andan itibaren dövülen, işkence gören, bir lokma yemek için günlerce beklemek zorunda kalan bir köpek yavrusu için yapabileceğimiz en iyi şey, ona insanların da şefkatli ve iyi olabileceğini göstermek!
“Ajoo, hepimize hayat hediyesine dört elle sarılmanın ne demek olduğunu öğretti” diyen Larkhill, inanılmaz başka bir hikayeyi daha paylaştı bizimle. Yüz kanseri yüzünden yüzünün büyük bir kısmı yok olmuş, tek kulağı olmayan kedi yavrusu Gülümser’in hikayesi. Gülümser, yaşamaz denilen, deforme yüzü nedeniyle kimsenin istemeyeceği sanılan bir kedi yavrusuyken, yaşamayı bütün kalbiyle seçti ve ona bu seçiminde yardım eden herkese gerçek güzelliğin ne demek olduğunu öğretti. Artık, Hollanda’daki ailesiyle çok mutlu bir hayatı var. Mutlu hikayelerden bir diğeri de ünlü rock grubu H.I.M’in basisti ve solistinin Türkiye’den iki köpeğe yüreklerini ve evlerini açmalarıyla sonlanmış.
Ancak maalesef her hikaye mutlu sonla bitmiyor. Let’s Adopt! sayesinde aile bulan köpeklerden biri de Target. Target, Afganistan’da doğan, sonra Amerika’dan evlat edinilen, Oprah Winfrey’nin şovuna çıkmış bir köpek. Annesi Afganistan’da bir sokak köpeğiymiş. Amerikan askerlerine doğru gelen intihar bombacısını hissedip, kovalamış, bombanın uzakta patlamasını sağlamış ancak bu arada kendi canından olmuş. Askerlerden birinin yavrularını bulup, Let’s Adopt!’a haber vermesiyle, Target da, binbir türlü diplomatik zorluk sonrasında Amerika’da bir aile bulmuş. Bir gün, evinden uzaklaştığında, hayvan kontrol ekipleri tarafından barınağa götürülmüş ve maalesef orada uyutulmuş. Annesi cesaretin ne demek olduğunu öğretmiş ancak oğluna yaşam hakkı bile çok görülmüş.