Bizim zamanımızda...

Anneydiler… Anneliğin yanına anneanneliği ya da babaanneliği eklediler. Önce çocuklarına baktılar, sonra torunlarına… Peki, geçen zaman içinde neler farklılaştı? Anneanne ve babaannelere sorduk.

Yazı: Elif Girgin/Bebeğimle Elele

Zaman değişti, teknoloji gelişti, alışkanlıklar değişti. Bazı meseleler kolaylaşırken bazıları zorlaştı. Torunlarına bakan anneanne ve babaannelere; “Kendi çocuğunuza bakmak mı, torununuza bakmak mı? Şimdi çocuk büyütmek mi, geçmişte çocuk büyütmek mi? Hangisi daha zor, hangisi daha kolay?” dedik. Torununuza bakarken kızınız-oğlunuz/gelininizle en çok hangi konularda ters düştünüz ya da çatıştınız?” diye sorduk. Çoğu cümleye “Bizim zamanımızda…” diye başladılar. Bakın sonrasında neler anlattılar…

“Bazen anneanne torpili yapıyorum”
“Toruna bakmanın da kendi çocuğunuza bakmanın da kendine göre zorlukları olduğunu söyleyebilirim. Çocuğunuza bakarken her sorumluluk sizin üzerinizde, hayatınız onunla ilerliyor, her şeye çocuğunuzu göz önünde bulundurarak karar veriyorsunuz. Diğer yandan ise yolun başındasınız, heyecanlısınız ve çok enerjiksiniz. Torununuza bakarken ise elbette asıl sorumluluk sizde değil, bununla birlikte katmerleşen bir sorumluluk olgusu da var ortada. Bu kez kendi kızınızın doğruları, onun kuralları hakim. Ve onlara yönelik davranmanız daha önemli; elbette kendi bildiklerinizi ve doğrularınızı da katarak. Galiba en büyük zorluk da ileri bir yaşta her şeye yeniden başlamak, üstelik enerjiniz eskisi kadar yüksek değilken. Ama çocuğunuzun çocuğunun büyümesine ve yetişmesine katkıda bulunmak da çok keyifli… Şimdi çocuk büyütmek mi, geçmişte çocuk büyütmek mi derseniz, bu sorunun da tek bir doğru cevabı yok sanırım. Ben sürekli anneme danışarak, doktorumuzun yönlendirmelerini dinleyerek, çeşitli kitaplar okuyarak ve kendi içgüdülerimle hareket ederek büyüttüm çocuğumu. Uyarıcı unsurlar daha azdı. Bugün özellikle internet ve sosyal medya aracılığıyla paylaşım ve uyarıcı unsurlar daha fazla. Ama bu da biraz kafa karışıklığı ve yetersizlik hissini de getiriyor olabilir. Ben daha rahat bir anneydim, bu nedenle de kızımı biraz şımarık büyüttüm sanırım. Katı kurallarım hiçbir zaman olmadı. Kızım benden farklı, onun daima kesin doğruları ve kuralları var. Torunumda kafa karışıklığı yaratmamak adına elbette kızımın kurallarını uyguluyorum, anneanne torpili yapıp biraz yumuşattığım zamanlar da olmuyor değil. Ancak bu durumu uygun bir dille torunuma anlatıyorum. Örneğin annesi tabağını kesinlikle bitirtiyor, ben ise çok zorlandığını gördüğümde ısrar etmiyorum; ‘Unutma, geçerli olan annenin dediğidir, bu sadece istisnai bir durum’ açıklamasını yaparak...”
Dilek Arslan/Anneanne

“Bizim zamanımızda bezler, mamalar yoktu”
“Kendi çocuğunuzu büyütürken gençsiniz ve farkına bile varmıyorsunuz çocuk büyüttüğünüzün. Torununuzu büyütürken bunu anlıyorsunuz ve biraz daha tadını çıkarabiliyorsunuz. Artık deneyimlisiniz, bilinçlisiniz ve her şeyin daha farkındasınız. Daha sevgiyle, daha özenle, keyifle büyütüyorsunuz torununuzu. Bizim zamanımızda çocuk büyütürken şimdiki gibi hazır bezler, mamalar, sıcak sular yoktu. Dolayısıyla şimdi çocuk büyütmek bu anlamda çok daha kolay. Aslında kızımla da gelinimle de ters düştüğüm pek bir konu olmadı. Hatta benim düzenim bozulmasın diye çocuklara kendi evimde bakmama da sıcak baktılar. Beni hiç zorlamadılar ya da yaptıklarımı hiçbir zaman sorgulamadılar. Sadece biraz yumuşak karakterli olduğumu söylerler. Hayır diyemeyen bir yapım olduğu için özellikle yeme-içme konusunda torunlarıma biraz taviz verdim.”
Emine Bilgin/Anneanne-Babaanne

“Çocuk büyütmek hakkında başvuracak kaynağımız yoktu”
“Benim zamanımda kendi çocuğuna bakmak daha zordu. Pek de katılmadığınız ebeveyn tavsiyeleri ve az sayıda kitap vardı sadece. Şimdi çocuk büyütmek daha kolay. Bez yıkamıyorsunuz, ek gıdalara geçildiğinde kolaylıklar var; hazır mamalar var, evde yoğurt yapamadığınızda bile çocuklara özel hazırlanmış yoğurtlar var. Çocuğun ve annenin yaşamını kolaylaştıracak ekipmanlar var. Sterilizatörler, süt sağma makineleri, güvenlik için kamerasından telsizine her türlü alet, priz koruyucular vs… Bilgi edinebilecek yayınlar ve kaynaklar çok daha fazla. Torunuma sürekli bakmıyorum, deneyimli bir ablamız var. Ben zaman zaman gerektiğinde olaya dahil oluyorum, abla ile de iletişim içindeyim. Torunumla vakit geçirmeye kızımı büyütürken kaçırdıklarımı gözlemlemeye çalışıyorum. Kızımla çatışma yaşamıyoruz. O çocuk bakımıyla ilgili birçok yayın okuyor ve birbirimizi bilgilendirerek ortak bir yöntem bulmaya gayret ediyoruz. Torunumun huzurlu ve sağlıklı büyümesi ikimizin de amacı.”
Sıdıka Ardal/Anneanne


“Torun, can suyu gibi tazeliyor”
“Toruna bakmak da bu zamanda çocuk büyütmek de daha kolay. Kendi çocuklarıma bakmak daha zordu. Biz çocuk büyütürken hazır bezler yoktu. Kendimiz yıkıyorduk bezleri. Bunun yanında bütün ev işi de bize bakıyordu. Hepsine birden yetişmeye çalışıyorduk. Oysa toruna bakarken tüm bunları erteleyebiliyorsunuz. Olgunluğun da verdiği bir rahatlık var, “Aman olmayıversin” diyebiliyorsunuz. Tek derdiniz torununuzla zaman geçirebilmek oluyor. O can suyu gibi. Yaşınızı biraz almış olduğunuz bir zamanda hayatınıza giriyor ve tazeleniyorsunuz. Yeni bir anlam katıyor hayatınıza. Yoruluyor muyum, yoruluyorum! Gece uykusuz kalıyor muyum, kalıyorum. Ama bitiyor. Torunun sorumluluğu daha az, hastalandığında anne-babasını arayıp “Gelin alın, doktora götürün” diyebiliyorsunuz. Tabii ki her konuda onlara yardımcı olmaya çalışıyorsunuz ama bütün sorumluluk sizde değil. Ama kendi çocuğunuzda böyle bir şansınız yok. Kızımla çatıştığımız konular elbette var. Ben daha evhamlıyım, kızım daha rahat. O çocuğuna bakarken daha çok özensin (bana göre daha çok özensin) istiyorum, özenmediğini düşündüğüm zamanlarda önce uyarıp, müdahale ettiğim, hatta sert bir şekilde müdahale ettiğim de oluyor. Yeni anneler her şeyi bildiklerini sanıyorlar ama aslında benim deneyimlediğim, bildiğim bir sürü şeyi bilmiyorlar. Toylar ve farkında değiller. Elbette ben de bildiklerimi aktarmak istiyorum. Ben çocuklarımı büyütürken büyüklerimin deneyimlerinden hep faydalanmaya çalıştım. Takıldığım her noktada anneme ve kayınvalideme danışırdım."
Suzan Karahan/Anneanne

“Sürekli müdahale ederek gelişimlerini önlüyoruz”
“Ben çalışan bir anneydim, emekli öğretmenim. Kendi çocuklarıma bakarken beni dinlendirecek kimse yoktu. Bu nedenle zorlandığım zamanlar oldu. Torunlarıma belli bir süre bakıyorum, anneleri işten gelince, sorumluluğum bitiyor. Aslında çocuk bakmak her zaman zordu. Şimdi biraz daha zor. Hep kapalı mekanlardayız. Çocukların özgürce, birbirleriyle oynayacakları bir yer yok. Evde, okulda, oyun alanlarında her zaman başlarında bir büyük var. Çocuklar acımasızdır, hatalarını birbirlerine çok rahat söylerler. Bu özellikleri bir arada olduklarında daha sivri çocukların biraz törpülenmesine de yardımcı olur. Ama biz sürekli müdahalelerimiz ve yanlı davranışlarımızla bunu önlüyoruz. Hatalı çocukları öne çıkarmak, başarılı çocuğu da geri bırakmak için uğraş içindeyiz nedense… Çocuk bakımı konusunda oğlumla da kızımla da çatıştığımız konular oluyor. Oğlum karışmamamı söyler, ilgilenmeyince de küser. Gelinlerim çocukların beni sevmediklerini kanıtlamaya çalışır. Kızım ise biraz yumuşak. Çocuklara karşı tutarlı olmakta zorlanıyor.”
Gülbahar Demir/Anneanne-Babaanne

“Kendi çocuğumda kaçırdıklarımı torunumla yaşıyorum”
“Eskiden çocuk bakmak daha kolaydı. Çünkü çocuklar bir arada büyüyorlardı. Sokakta oynuyorlardı. Annebabalarına yapışık yaşamıyorlardı. ‘Annem-babam sürekli bizimle ilgilensin, bizimle oynasın’ gibi bir durumları yoktu. Elbette çocuklarla oynuyorduk ama onlar zaten bütün enerjilerini dışarda atmış oluyorlardı. Şimdi çocuklar evlere kapandı. Onları evlerin içinde oyalamak, onların alışkın olduğu teknolojiye uyum sağlamak çok daha zor. Daha çok ilgi istiyorlar ama hiçbir şeyin değerini yeterince bilmiyorlar. Ben kendi çocuklarımı daha kolay büyüttüğümü düşünüyorum. Tabi ki yokluklar vardı ama daha mutlu bir çocuklukları oldu. Ben çalışmıyordum. Kızım çalışan bir anne, üstelik haftada altı gün ve uzun saatler çalışıyor. Evet, bu zamanda her şeyin kolayı var. Mamalar, bezler, ıslak mendiller, süt sağma makineleri… Ama hayat daha zor. Hem çocuklar hem de annebabaları için. Ben olabildiğince kızımın hayatını kolaylaştırmaya çalışıyorum. Ama torun büyütmenin de zorlukları var elbet, bir kere sorumluluğu fazla. Siz de eskisi gibi genç ve enerjik değilsiniz. Hem torununuzu hem de evladınızı mutlu etmeye çalışıyorsunuz. Yorulduğunuz da oluyor ama hepsine değiyor. Unuttuğunuz bir duyguyu, belki de kendi çocuğunuzu büyütürken kaçırdığınız bir sürü şeyi torununuzla yeniden yaşıyorsunuz. Hayata onunla birlikte yeniden bağlanıyorsunuz. Kızımla çok büyük çatışmalar yaşadığımı söyleyemem ama çocuğa nerede bakılacağı konusu biraz sorun olmuştu. Yemek ve uyku düzeni, yemek yedirme ve uyutma şekilleriyle ilgili ters düştüğümüz zamanlar da oldu ama birbirimizi kırmadan hepsini atlattık.”
Hatice Alkan/Anneanne


“Şimdiki çocukları oyalamak daha zor”
“Torun bakmak da şimdi çocuk büyütmek de daha zor bence. Torun bakmak çok daha fazla sorumluluk gerektiriyor. Kendi çocuğunuzu büyütürken kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz ama torununuza bakarken durum değişiyor. Yaşınız ilerlediği için torununuzun enerjisine yetişemiyorsunuz. Şimdiki çocuklar çok akıllı, her türlü teknolojinin içine doğuyorlar. Onları oyalamak daha zor. Fazla ilgi istiyorlar. Bazen yetemediğinizi düşünüyorsunuz. Kendi çocuğunuza bakarken bazı şeylere hayır diyebiliyorsunuz ama toruna kıyamıyorsunuz, her dediğini yapmaya çalışıyorsunuz. O da bir süre sonra bunu kullanıyor. İşte en büyük çatışma da buradan doğuyor, çocuğu şımartıyoruz diye. Bir de yemek yedirme şekli ve saatleri, uyku düzeni ve disiplin konusunda ters düştüğümüz oluyor.”
Aynur Şen/Babaanne

“Yaş ilerlediği için torun bakmak daha zor”
“Torun baldan tatlı ama onun bakım sorumluluğunu almak kendi çocuğunuza bakmaktan zor. Ayrıca iki torun bakmış biri olarak itiraf etmeliyim ki, yaşınız ilerlediği için yeterince enerjiniz olmayabiliyor bazen. Biz eskiden çocuklarla günlük hayatımıza devam ederdik ama şimdi programlar çocuğun düzenine göre yapılıyor. Kızım gün içinde birkaç kez arayıp uyudu mu, yedi mi gibi sorular sordukça açıkçası biraz bozuluyorum. Bir de ben torunuma evimde bakmayı tercih ederim ama kızım kendi evinde bakılmasını tercih ediyor. Bu da beni zorluyor ama çatışmadan dengeyi bulmaya çalışıyoruz bir şekilde.”
Ayten Özyılmaz/Anneanne

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil