“Bu benim hikayem”

Bedia Ceylan Güzelce bir sorgu odası hikayesini anlattığı üçüncü romanı Soyka’da suç nedir, suçlu kim soruları üzerine odaklanıyor ve sevmenin öğretilmediği insanların trajedisini kelimelere döküyor.

Soyka’da bir kadın hikayesi anlatıyorsunuz. Bu kadın siz misiniz, tanıdığınız biri mi yoksa birçok farklı kadından parça taşıyan bir karakter mi?
Çocukluğundan itibaren sevgisizliğin her şekline maruz kalmış bu kadın, hepimizin tanıdığı kadınlardan parçalar taşıyor. Hayatının bir döneminde şiddetle, öfkeyle, psikolojik baskı ile karşılaşan kadınların sayısı bildiğiniz gibi çok fazla. Soyka’da anlattığım kadın ben değilim ama çocukluğumdan bu yana gözlemlediğim, iç içe olduğum pek çok kadının romandakine benzer olaylar yaşadığını biliyorum. Örneğin Cemal Süreya’nın kız kardeşi Perihan Bakır’ın aile yaşamından kesitler sunduğu Size Nefesimi Bırakıyorum kitabında, Soyka’da anlattığım roman kahramanı kadından çok daha fazlasının kurgu dışı yaşamda kadınların başına geldiğini bir kez daha üzülerek gördüm.

İki kirpinin gözünden Otlukbeli Savaşı’nı anlattığınız 1473’ten sonra o çizgide ilerlemediniz. Polisiyeye kayan bir anlatım var Soyka’da...
Her kitap hayatıma, kendi anlatım dili ve biçimiyle geliyor. Bu bir polisiye değil ama içinde polis kahramanın olduğu bir roman. 1473’te o zamanın ve hayvanların diline yakın bir dil ve anlatım benimsemiştim, ikinci romanım Göğün Bütün Çeyrekleri’nde ise bambaşka bir şekilde yaklaşmıştım hikayeye. Soyka, bir itiraf metni, bir savunma metni. Bu nedenle ‘Bu benim hikayem’ diye başlıyor anlatmaya kendini. Bir yanıyla bu da tarihsel bir metin ama hem kişisel tarih anlatıyor hem de bizzat kişinin gözünden kendi tarihine bakıyor. Neden ‘tarih’ diyorum, çünkü Soyka için yaşadığı hayat ‘geçmiş’ olamayacak kadar uzaklara ötelenmiş.



Evet, ‘Bu benim hikayem’ çok sık rastladığımız bir cümleye dönüşüveriyor kitapta. Her seferinde oldukça sarsıcı, yer yer de hüzünlü…
Hepimiz anlatmaya başlasak, ‘Bu benim hikayem’ diye kim bilir Soyka’nın haline ve romandaki hayatına şükredeceği neler neler dökülür ortaya. Bu benim hikayem ve hikayem üçüncü romanında sevilmemiş, kırık bir kadını konu ediniyor gibi.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil