Çıplak ayaklı kontes
Seren Serengil'den, biten ilişkisi, sahneler ve hayatı hakkındaki tüm gerçekler...
‘CENK EREN’LE İKİLİ OLABİLİRİZ’
Tekrar sahnelere döndün. Başka yeni planların var mı?
Evet, uzun bir aradan sonra sahneye geri döndük. Gazino geceleri yapıldı; Hülya Avşar, Bülent Ersoy ve Selami Şahin’in içinde bulunduğu bir organizasyondu, seve seve kabul ettim. Şimdi Cenk Eren’le bir projemiz var, üstünde çalışıyoruz. Bir ikili doğar mı bizden diye bakıyoruz… Yeni yılda bir sürpriz yapabiliriz.
Annenle ilişkin her zaman beraberliklerin zamanında bozuldu, sonra yeniden yoluna girdi. Şimdi dönüp baktığında ona hak veriyor musun?
Annemle şu an süper durumdayız, Allah bozmasın. Hatta Anadolu yakasında bir gazino açıp, adını da benim ismim koyuyor falan... O denli jestler yapıyor bu aralar. Hatta bir gece orada sahneye bile çıkacağım. Annem kendince beni prensesler gibi büyüttü. O yüzden kimseye layık görmüyor her anne gibi... Değer yargılarımız farklı; o beyniyle ben kalbimle
hareket ediyoruz ama gitgide ona hak vermeye başladım. Aşk, evlilik için tek başına yeterli bir sebep değilmiş!
Dekorasyonla çok ilgilisin. Kendi evinle, yakınlarınınkiyle uğraşmayı seviyorsun. Bir ara bu işlere de giriştiğini biliyorum. Şu anda durum nedir?
Evet, inanılmaz derecede seviyorum ve mutlaka bu işe el atacağım. Belki altı-yedi arkadaşımın evini dekore ettim, artık bunu profesyonelce yapmayı istiyorum. Bu konuda bir unvan kazanmak istiyorum. Kendi tasarımlarım da var. Sanırım ileride iyi bir marka olacağım.
Eski erkek arkadaşın Cengiz İmren’in de evini dekore ettin. Bu yüzden “Yeniden birlikteler mi?” şeklinde meraklananlar oldu. Şu anda aranızdaki ilişki hangi boyutta?
Cengiz benim geçmişimde. Sizler bir türlü bağdaştıramasanız da, sevdiğim bir insandı ve yıllar içerisinde dost kaldık. Ne zaman benden bir şey rica etse yerine getirmeye çalıştım. Bu aslında çok medenice ve altında bir şeyler aranmaması gereken bir durum. Dekorasyon konusundaki zevkimi etrafım gibi o da iyi bilir. Çiftlik almış, “Yapar mısın?” dedi, ben de seve seve yardımcı oldum on gün boyunca. Ama o kadar! Orada yaptığımız bir yerin önünde hatıra fotoğrafı çektirip Instagram’a koydum. Sonra söylentiler çıktı. Bugün olan bir şeyi inkar etmeyi düşünseydim, o gün o resmi oraya koymazdım. Koymasaydım da, kimsenin haberi olmazdı. Demek ki saklayacağım bir şey yokmuş.
Bu aralar eski eşlerin seninle bağlantıya geçmek ister oldu sanki… Örneğin en son Ozan Kaçmaz bir mekanda yanına geldi. Seren Serengil unutulmuyor mu?
Eğer öyleyse ne güzel. Farkındayım bu durumun ve nedenini kişiliğime, hayatlarında kaldığım süre içerisindeki doğru duruşuma bağlıyorum. Herkesin ayrıldıktan sonra birbirinin arkasından konuştuğu bir dönemdeyken, eski eşlerimin benden bir şey rica etmesi veya gelip yanıma sohbet edebilmesi bence güzel ve örnek bir durum. Demek ki güzel izler
bırakmışım.
2014’e yepyeni bir Seren olarak girdin. Bir kere çok zayıfladın. Sonra artık yalnız bir kadınsın. Bunlar gördüklerimiz… Peki aslında sende neler değişti?
İnsan yalnız kalınca kendine çok daha fazla dönüyor, daha fazla bakıyor belki de… Ben yalnız kalamazdım, bu korkumla yüzleştim ilk kez. Daha fazla kitap okumaya, daha çok spora gitmeye başladım, çok daha fazla hareket ediyorum, galiba güzelleştim. Kendimi bir şeylere hazırlıyorum gibi, bir şeylere hazırlanıyormuşum gibi kampa girdim. Kız arkadaşlar bu süreçlerde hayat kurtarır her zaman, ben de onlarla vakit geçiriyorum. Sakin, huzurlu, güzel bir hayatım var. Eksikler olsa da 2014’te tamamlayacağım, bunu biliyorum.
‘UNUTULMA KAYGIM HİÇ OLMADI’
Seren Serengil için hep aşk, işten önce gelir gibi bir izlenim var. Yani aşk oldu mu, iş hep ikinci plana itilir diye düşünülüyor. Ne diyorsun?
Böyle anlaşılmışsam çok üzücü çünkü ben zaten 2001 yılında tamamen işimi bırakıp aile kurmaya karar verdim. Hayalimde çoluk çocuğa karışıp tamamen bu çevrenin dışında bir hayat inşa etmek vardı ama olmadı. Çocuk da olmayınca tekrar işe dönmeye karar verdim. Bu geri dönüşler ve tekrar denemeler sanki aşk olunca işi bırakıyormuşum görüntüsü verse de, durum böyle hiç değildi. Gerçekten güzel bir evliliği ve çocukları asla değişmezdim bu hayata… Mecbur kaldığım bir şeylere sarılmak zorunda olduğum için döndüm. Yine böyle bir şansım olsa, yine tercihim o yönde olurdu çünkü tek sahip olamadığım şey, küçüklüğümden beri bir aileydi ve hala yok! Ayrıca ben zaten bir şey yapsam da, yapmasam da Seren
Serengil’im. Beni insanlar evli de olsam, evde çocuk da baksam hep seviyorlar, hep takip ediyorlar. Unutulma kaygım hiç olmadı. Bu yüzden hiç unutulmuyorum ve her daim gündemdeyim.
Gerçekten mutlu oldun mu peki?
Gerçekten mutlu olduğum anlarım tabii ki oldu ama ben bir ömür boyu mutluluğun olmadığını, mutlu anların olduğunu kendime kabul ettirdim ve ne kadar çok mutlu an biriktirebilirsem, o kadar kar olduğunu da… Kimse Twitter’daki gibi hep mutlu, her an mutlu değil! Hayat bu mutsuzlukları, üzüntüleri, hastalıkları, ayrılıkları içinde barındırıyor. Hepsinin varlığını kabul edip, küçük şeylerle mutlu olmaya çalışıyorum ve sanırım birçok üzüntüye rağmen tekrar mutlu olmayı başarabiliyorum.
Röportaj: Vecihe SÖZERİ / HAFTA SONU
Fotoğraflar: Burak ERZİNCANLI
Oğuz Aşıcı ile evlenmeleri beklenirken aniden ayrılan Seren Serengil, sonrasında yeniden sahnelere döndü. Bu görünen yüzüydü aslında. Seren, biten ilişkisi, sahneler ve hayatı hakkındaki tüm gerçekleri Hafta Sonu’na anlattı.
Onunla tanışıklığımız o kadar eskilere dayanıyor ki… O sahnedeyken en ağır tuvaletler içinde, sonra sadeleşirken, ayrılırken, “Buldum!” derken… Büyürken, anlarken… Her zaman yan yana olamasak da, hep birlikteydik… Hep de en üzgün olduğunu hissettiğimde yeniden kesişti yollarımız… Bir zamanların efsanevi ismi Öztürk Serengil’in kızı olmak, pek çokları için 1-0 önde başlamasına sebepti Seren’in. Onun doğuştan ‘star’ olmasına yaradı belki bu durum ama sağlığında da, kaybından sonra da en büyük eksikliği bir baba ve aile oldu…
Temeldeki bu eksiklik ve ihtiyaç yüzünden hayattaki en büyük ve tek ihtiyacı muhteşem dekore edilmiş evinde ona sarılan bir erkek ve “Anne!” diyen bir çocuktu … Bu röportajda skandal açıklamalar aramayın. Çünkü bulacağınız şey Seren’in hala aradığı şey olacak…
Bir erkeğin senin hayatına girebilmesi için hangi özelliklere sahip olması gerekiyor?
Hayatımın süregelen zamanlarında hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim biri hayatıma girebilir. Kendini yetiştirmiş, başarmış, efendi, aileye önem veren, tercihen içki içmeyen (ben içmediğim için tahammül edemiyorum), utangaç, duygusal, evine bağlı, sadakate maksimum seviyede önem veren biri bana çok kolay ulaşabilir! Çok kuvvetli, çok zengin, çok yukarıdaki noktalarda olan bir insanla yapamam. Etrafında dalkavuk ve çok kadın olabilir. Sahibi çok olur böyle kişilerin! Bu benim katlanabileceğim bir hayat biçimi olamaz. Ben böyle bir stresin içerisinde barınamam. O yüzden az olsun, benim olsun felsefesi bana daha çok uyar. Huzurlu, güzel, bana, bize ait olan bir hayat...
Güzel bir ev, güzel bir yaşam ve her şeyi bilen bir kadın ama yalnız... Burada bir yanlışlık var gibi gözüküyor. Şu andaki eksik ne sence?
Maalesef… Eksik ne dersen, cevap hep aynı bende: Aile, aile, aile. Kadir kıymet bilen bir eş, “Anne!” diyen çocuklar eksik. Evim saray gibi olsa ne olur, içinde tek başına yaşadıktan sonra... Korkarım ki bu hayaline kavuşamazsa bir tarafı hep eksik kalacak Seren’in… Çıplak ayaklı kontes gibi; her şeyi var ama paylaşacağı kimsesi yok gibi...
Aşık olmayı seviyor musun?
Aşkı seviyorum. Sevilmeyi, sonrasında sevmeyi... Çünkü ben, beni sevebileni sevebiliyorum. Aşk bence umudunuzu kestiğiniz anda karşınıza çıkandır; yerinizden kıpırdamaya mecaliniz olmasa bile onun için dağları delebilecek güce sahip olmaktır birdenbire. Size anneniz ömrünü verir ama siz hiç köprüden annesi için atlayan gördünüz mü? Ama sevdiği için atlar insan. O yüzden herkes gibi benim için de yaşama sebebidir aşk (gülüyor).
Şu anda seni heyecanlandıran biri var mı etrafında?
Şu an geçici bir dönem yaşıyorum. Erkek arkadaşımdan yeni ayrıldım. Bana göre her ayrılığın bir yas süreci olmalı ve ben tam bu süreçteyim; ne gitmişim, ne kalmışım. İlişki bitmiş ama ben yeni yeni farkına varıyorum. Başkasını hayatıma sokmayı istemediğim bir zamandayım. Klasik, ayrılık sonrası süreci; geziyorum zaman geçsin diye belki ama etrafımı görmüyorum!
Oğuz Aşıcı ile birlikteyken “Tamam!” demiştik, “En sonunda yanına yakışanı buldu”… Ama iki yıl sonra biz evlenmenizi beklerken birdenbire ayrıldınız. Herkes barışacağınızı düşünüyor. Umut var mı?
Aslında güzel iki yıl geçirdik; sevdim, sevildim, güzel, huzurlu bir hayatımız vardı. Her şey güzeldi ve biz başlarda bir-iki kere ve son zamanlarda bir-iki kere tartışmamızın dışında ne kavga ettik, ne darıldık. İkimiz de gece hayatını sevmeyiz, içki içmeyiz. Oğuz evine, bana çok bağlıydı, asla hakkını ödeyemem. Kriterler çok tutsa da, zaman içerisinde fikir ayrılıklarımız oldu. Onun egoistçe davrandığını düşündüğüm zamanlar yaşadım. Belki bir şeyler birikti, birdenbire ayrılık kararı aldım ve hala bu kararı birdenbire almamın vicdan azabını yaşıyorum. “Yazık mı ettim?” diye düşündüğüm anlar çok. O yüzden yeni bir sayfa açamıyorum, zamana bıraktım.
Ekrana yakışıyorsun. Bir reality show yapmayı düşündün mü hiç?
Bence kaliteli ve ekrana yakışan insanların kim olduğunu anlayabilecek yeni iç yapım müdürlerine, yöneticilere ihtiyaç var! Hep aynı koltuklu, mutfaklı programlar, hep aynı avam, alaturka, reyting yapmasa da ısrarla konulan aynı isimler… Niye televizyonlara yaratıcı insanlar gelmiyor, getirilmiyor anlamıyorum. Ben 2014’ten bu anlamda da ümitliyim. Kaliteli insanların yılı olacak bu yıl, kaliteden anlayanların yılı… O yüzden benim gece programımı da bu yıl ekranlarda görebileceksiniz diye düşünüyorum.
Şu anda ekranda Acun Ilıcalı furyası esiyor. Ondan hiç teklif geldi mi sana?
Hayır, henüz gelmedi ama Acun’un televizyon sektöründe olması kalite getirdi. Onun gibi bir-iki kişi daha olsa, bence devrim olur ve olmalı da! Alaturka zihniyetlerden, avam programlar ve aynı kişilerden herkese fenalık geldi çünkü.
Son olarak 2014’ten neler beklediğini merak ediyorum…
Sevdiklerime bir şey olmasın. Huzurla, sağlıkla, başarıyla geçen bir yıl olsun. Bir kızım olsun istiyorum içimde… Adı bile hazır. Tabii öncesinde bir eş de istemem gerekecek! Çok şey istemiyorum aslında, bu evde küçük bir cumhuriyet istiyorum!
Tekrar sahnelere döndün. Başka yeni planların var mı?
Evet, uzun bir aradan sonra sahneye geri döndük. Gazino geceleri yapıldı; Hülya Avşar, Bülent Ersoy ve Selami Şahin’in içinde bulunduğu bir organizasyondu, seve seve kabul ettim. Şimdi Cenk Eren’le bir projemiz var, üstünde çalışıyoruz. Bir ikili doğar mı bizden diye bakıyoruz… Yeni yılda bir sürpriz yapabiliriz.
Annenle ilişkin her zaman beraberliklerin zamanında bozuldu, sonra yeniden yoluna girdi. Şimdi dönüp baktığında ona hak veriyor musun?
Annemle şu an süper durumdayız, Allah bozmasın. Hatta Anadolu yakasında bir gazino açıp, adını da benim ismim koyuyor falan... O denli jestler yapıyor bu aralar. Hatta bir gece orada sahneye bile çıkacağım. Annem kendince beni prensesler gibi büyüttü. O yüzden kimseye layık görmüyor her anne gibi... Değer yargılarımız farklı; o beyniyle ben kalbimle
hareket ediyoruz ama gitgide ona hak vermeye başladım. Aşk, evlilik için tek başına yeterli bir sebep değilmiş!
Dekorasyonla çok ilgilisin. Kendi evinle, yakınlarınınkiyle uğraşmayı seviyorsun. Bir ara bu işlere de giriştiğini biliyorum. Şu anda durum nedir?
Evet, inanılmaz derecede seviyorum ve mutlaka bu işe el atacağım. Belki altı-yedi arkadaşımın evini dekore ettim, artık bunu profesyonelce yapmayı istiyorum. Bu konuda bir unvan kazanmak istiyorum. Kendi tasarımlarım da var. Sanırım ileride iyi bir marka olacağım.
Eski erkek arkadaşın Cengiz İmren’in de evini dekore ettin. Bu yüzden “Yeniden birlikteler mi?” şeklinde meraklananlar oldu. Şu anda aranızdaki ilişki hangi boyutta?
Cengiz benim geçmişimde. Sizler bir türlü bağdaştıramasanız da, sevdiğim bir insandı ve yıllar içerisinde dost kaldık. Ne zaman benden bir şey rica etse yerine getirmeye çalıştım. Bu aslında çok medenice ve altında bir şeyler aranmaması gereken bir durum. Dekorasyon konusundaki zevkimi etrafım gibi o da iyi bilir. Çiftlik almış, “Yapar mısın?” dedi, ben de seve seve yardımcı oldum on gün boyunca. Ama o kadar! Orada yaptığımız bir yerin önünde hatıra fotoğrafı çektirip Instagram’a koydum. Sonra söylentiler çıktı. Bugün olan bir şeyi inkar etmeyi düşünseydim, o gün o resmi oraya koymazdım. Koymasaydım da, kimsenin haberi olmazdı. Demek ki saklayacağım bir şey yokmuş.
Bu aralar eski eşlerin seninle bağlantıya geçmek ister oldu sanki… Örneğin en son Ozan Kaçmaz bir mekanda yanına geldi. Seren Serengil unutulmuyor mu?
Eğer öyleyse ne güzel. Farkındayım bu durumun ve nedenini kişiliğime, hayatlarında kaldığım süre içerisindeki doğru duruşuma bağlıyorum. Herkesin ayrıldıktan sonra birbirinin arkasından konuştuğu bir dönemdeyken, eski eşlerimin benden bir şey rica etmesi veya gelip yanıma sohbet edebilmesi bence güzel ve örnek bir durum. Demek ki güzel izler
bırakmışım.
2014’e yepyeni bir Seren olarak girdin. Bir kere çok zayıfladın. Sonra artık yalnız bir kadınsın. Bunlar gördüklerimiz… Peki aslında sende neler değişti?
İnsan yalnız kalınca kendine çok daha fazla dönüyor, daha fazla bakıyor belki de… Ben yalnız kalamazdım, bu korkumla yüzleştim ilk kez. Daha fazla kitap okumaya, daha çok spora gitmeye başladım, çok daha fazla hareket ediyorum, galiba güzelleştim. Kendimi bir şeylere hazırlıyorum gibi, bir şeylere hazırlanıyormuşum gibi kampa girdim. Kız arkadaşlar bu süreçlerde hayat kurtarır her zaman, ben de onlarla vakit geçiriyorum. Sakin, huzurlu, güzel bir hayatım var. Eksikler olsa da 2014’te tamamlayacağım, bunu biliyorum.
‘UNUTULMA KAYGIM HİÇ OLMADI’
Seren Serengil için hep aşk, işten önce gelir gibi bir izlenim var. Yani aşk oldu mu, iş hep ikinci plana itilir diye düşünülüyor. Ne diyorsun?
Böyle anlaşılmışsam çok üzücü çünkü ben zaten 2001 yılında tamamen işimi bırakıp aile kurmaya karar verdim. Hayalimde çoluk çocuğa karışıp tamamen bu çevrenin dışında bir hayat inşa etmek vardı ama olmadı. Çocuk da olmayınca tekrar işe dönmeye karar verdim. Bu geri dönüşler ve tekrar denemeler sanki aşk olunca işi bırakıyormuşum görüntüsü verse de, durum böyle hiç değildi. Gerçekten güzel bir evliliği ve çocukları asla değişmezdim bu hayata… Mecbur kaldığım bir şeylere sarılmak zorunda olduğum için döndüm. Yine böyle bir şansım olsa, yine tercihim o yönde olurdu çünkü tek sahip olamadığım şey, küçüklüğümden beri bir aileydi ve hala yok! Ayrıca ben zaten bir şey yapsam da, yapmasam da Seren
Serengil’im. Beni insanlar evli de olsam, evde çocuk da baksam hep seviyorlar, hep takip ediyorlar. Unutulma kaygım hiç olmadı. Bu yüzden hiç unutulmuyorum ve her daim gündemdeyim.
Gerçekten mutlu oldun mu peki?
Gerçekten mutlu olduğum anlarım tabii ki oldu ama ben bir ömür boyu mutluluğun olmadığını, mutlu anların olduğunu kendime kabul ettirdim ve ne kadar çok mutlu an biriktirebilirsem, o kadar kar olduğunu da… Kimse Twitter’daki gibi hep mutlu, her an mutlu değil! Hayat bu mutsuzlukları, üzüntüleri, hastalıkları, ayrılıkları içinde barındırıyor. Hepsinin varlığını kabul edip, küçük şeylerle mutlu olmaya çalışıyorum ve sanırım birçok üzüntüye rağmen tekrar mutlu olmayı başarabiliyorum.
Röportaj: Vecihe SÖZERİ / HAFTA SONU
Fotoğraflar: Burak ERZİNCANLI
Oğuz Aşıcı ile evlenmeleri beklenirken aniden ayrılan Seren Serengil, sonrasında yeniden sahnelere döndü. Bu görünen yüzüydü aslında. Seren, biten ilişkisi, sahneler ve hayatı hakkındaki tüm gerçekleri Hafta Sonu’na anlattı.
Onunla tanışıklığımız o kadar eskilere dayanıyor ki… O sahnedeyken en ağır tuvaletler içinde, sonra sadeleşirken, ayrılırken, “Buldum!” derken… Büyürken, anlarken… Her zaman yan yana olamasak da, hep birlikteydik… Hep de en üzgün olduğunu hissettiğimde yeniden kesişti yollarımız… Bir zamanların efsanevi ismi Öztürk Serengil’in kızı olmak, pek çokları için 1-0 önde başlamasına sebepti Seren’in. Onun doğuştan ‘star’ olmasına yaradı belki bu durum ama sağlığında da, kaybından sonra da en büyük eksikliği bir baba ve aile oldu…
Temeldeki bu eksiklik ve ihtiyaç yüzünden hayattaki en büyük ve tek ihtiyacı muhteşem dekore edilmiş evinde ona sarılan bir erkek ve “Anne!” diyen bir çocuktu … Bu röportajda skandal açıklamalar aramayın. Çünkü bulacağınız şey Seren’in hala aradığı şey olacak…
Bir erkeğin senin hayatına girebilmesi için hangi özelliklere sahip olması gerekiyor?
Hayatımın süregelen zamanlarında hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim biri hayatıma girebilir. Kendini yetiştirmiş, başarmış, efendi, aileye önem veren, tercihen içki içmeyen (ben içmediğim için tahammül edemiyorum), utangaç, duygusal, evine bağlı, sadakate maksimum seviyede önem veren biri bana çok kolay ulaşabilir! Çok kuvvetli, çok zengin, çok yukarıdaki noktalarda olan bir insanla yapamam. Etrafında dalkavuk ve çok kadın olabilir. Sahibi çok olur böyle kişilerin! Bu benim katlanabileceğim bir hayat biçimi olamaz. Ben böyle bir stresin içerisinde barınamam. O yüzden az olsun, benim olsun felsefesi bana daha çok uyar. Huzurlu, güzel, bana, bize ait olan bir hayat...
Güzel bir ev, güzel bir yaşam ve her şeyi bilen bir kadın ama yalnız... Burada bir yanlışlık var gibi gözüküyor. Şu andaki eksik ne sence?
Maalesef… Eksik ne dersen, cevap hep aynı bende: Aile, aile, aile. Kadir kıymet bilen bir eş, “Anne!” diyen çocuklar eksik. Evim saray gibi olsa ne olur, içinde tek başına yaşadıktan sonra... Korkarım ki bu hayaline kavuşamazsa bir tarafı hep eksik kalacak Seren’in… Çıplak ayaklı kontes gibi; her şeyi var ama paylaşacağı kimsesi yok gibi...
Aşık olmayı seviyor musun?
Aşkı seviyorum. Sevilmeyi, sonrasında sevmeyi... Çünkü ben, beni sevebileni sevebiliyorum. Aşk bence umudunuzu kestiğiniz anda karşınıza çıkandır; yerinizden kıpırdamaya mecaliniz olmasa bile onun için dağları delebilecek güce sahip olmaktır birdenbire. Size anneniz ömrünü verir ama siz hiç köprüden annesi için atlayan gördünüz mü? Ama sevdiği için atlar insan. O yüzden herkes gibi benim için de yaşama sebebidir aşk (gülüyor).
Şu anda seni heyecanlandıran biri var mı etrafında?
Şu an geçici bir dönem yaşıyorum. Erkek arkadaşımdan yeni ayrıldım. Bana göre her ayrılığın bir yas süreci olmalı ve ben tam bu süreçteyim; ne gitmişim, ne kalmışım. İlişki bitmiş ama ben yeni yeni farkına varıyorum. Başkasını hayatıma sokmayı istemediğim bir zamandayım. Klasik, ayrılık sonrası süreci; geziyorum zaman geçsin diye belki ama etrafımı görmüyorum!
Oğuz Aşıcı ile birlikteyken “Tamam!” demiştik, “En sonunda yanına yakışanı buldu”… Ama iki yıl sonra biz evlenmenizi beklerken birdenbire ayrıldınız. Herkes barışacağınızı düşünüyor. Umut var mı?
Aslında güzel iki yıl geçirdik; sevdim, sevildim, güzel, huzurlu bir hayatımız vardı. Her şey güzeldi ve biz başlarda bir-iki kere ve son zamanlarda bir-iki kere tartışmamızın dışında ne kavga ettik, ne darıldık. İkimiz de gece hayatını sevmeyiz, içki içmeyiz. Oğuz evine, bana çok bağlıydı, asla hakkını ödeyemem. Kriterler çok tutsa da, zaman içerisinde fikir ayrılıklarımız oldu. Onun egoistçe davrandığını düşündüğüm zamanlar yaşadım. Belki bir şeyler birikti, birdenbire ayrılık kararı aldım ve hala bu kararı birdenbire almamın vicdan azabını yaşıyorum. “Yazık mı ettim?” diye düşündüğüm anlar çok. O yüzden yeni bir sayfa açamıyorum, zamana bıraktım.
Ekrana yakışıyorsun. Bir reality show yapmayı düşündün mü hiç?
Bence kaliteli ve ekrana yakışan insanların kim olduğunu anlayabilecek yeni iç yapım müdürlerine, yöneticilere ihtiyaç var! Hep aynı koltuklu, mutfaklı programlar, hep aynı avam, alaturka, reyting yapmasa da ısrarla konulan aynı isimler… Niye televizyonlara yaratıcı insanlar gelmiyor, getirilmiyor anlamıyorum. Ben 2014’ten bu anlamda da ümitliyim. Kaliteli insanların yılı olacak bu yıl, kaliteden anlayanların yılı… O yüzden benim gece programımı da bu yıl ekranlarda görebileceksiniz diye düşünüyorum.
Şu anda ekranda Acun Ilıcalı furyası esiyor. Ondan hiç teklif geldi mi sana?
Hayır, henüz gelmedi ama Acun’un televizyon sektöründe olması kalite getirdi. Onun gibi bir-iki kişi daha olsa, bence devrim olur ve olmalı da! Alaturka zihniyetlerden, avam programlar ve aynı kişilerden herkese fenalık geldi çünkü.
Son olarak 2014’ten neler beklediğini merak ediyorum…
Sevdiklerime bir şey olmasın. Huzurla, sağlıkla, başarıyla geçen bir yıl olsun. Bir kızım olsun istiyorum içimde… Adı bile hazır. Tabii öncesinde bir eş de istemem gerekecek! Çok şey istemiyorum aslında, bu evde küçük bir cumhuriyet istiyorum!