Çocuğum üstün zekalı olabilir mi?

Son yıllarda çocukların daha hareketli oluşu, akıllı cihazları çok kolay kullanabilmeleri, olaylara daha bilinçli bakmaları ailelerin ‘çocuğum galiba üstün zekalı’ demesine sebep oluyor. Oysaki, Tüm Üstün Zekalılar Derneği (TÜZDER) Genel Müdürü Tunahan Coşkun, üstün zekalı bir çocuğun anlaşılabilmesi için çok ciddi testlerden geçmesi gerektiğini söylüyor.

Yazı: Sinem Gürleyük

Bir çocuğun üstün zekalı sınıfına girmesi için hangi özellikleri taşıması gerekiyor? 
Zeka, iki uçlu karaktere sahip, dinamik bir yapı. Bir ucu genetik mirasa; diğer ucu ise sosyal-çevresel faktörlerin etkisine dayandırılabilir. Bu iki uçlu karakteri zihnimizde köşeleyerek, genelde zekanın, özelde ise üstün zekanın ölçülmesi ve sınıflandırılması noktasında farklı görüşlerin mevcut olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir Amerikalı eğitimci olan Joseph Renzulli, ‘What Makes Giftedness? Reexamining a Definition (1978)’ isimli eseriyle, üstün zekaya en doğru tanımlardan birini getirmiş. Şöyle ki; üstün bir bireyin, akranları arasında ‘genel yetenek’ (zeka testleri), ‘üretkenlik’ (özgünlük ve esneklik), ‘motivasyon’ (sebat ve dikkati sürdürebilme) becerilerinde belirli bir ileriliğe sahip olması gerekiyor. Doğru bir sınıflama ile bu üç özelliğin objektif bir değerlendirmesi sonucunda üstün zekalı çocuklar belirlenebilir.

Üstün zekalı çocuklar nasıl anlaşılıyor?
Bir bireyin üstün zekaya sahip olup olmadığını belirlemek için yapılması gereken ilk şey, objektif bir zeka testi. Bu testlerin ev ortamında aileler tarafından yapılması mümkün değil. İnternet üzerinde, zeka testi ismiyle dolaşımda olan sorular, güvenilir ve geçerli olan ölçekler değil. Zeka testleri, test eğitimini tamamlamış psikologlar ve psikolojik danışmanlar tarafından uygulanabilir. Bu testler ülkemizde Stanford Binet, WISC-R ve CAS isimleriyle biliniyor.

Bir çocuğun üstün zekalı olup olmadığı kaç yaşından itibaren anlaşılabilir?
Zekanın ölçümü çocuktan çocuğa değişiyor. Esas olarak zeka düzeyinin iki yaşından itibaren ölçülmesi mümkün. Fakat bunu doğru anlayabilmek için zekanın ölçümünü ve yorumunu sağlayan ölçeklerin yapısına bakmakta fayda var. Stanford Binet testi, iki yaştan altı yaşa kadar uygulanabiliyor. Fakat burada çocuk, yaklaşık 50 dakika boyunca, daha önceden tanımadığı bir testör ile beraber, uygun olan kapalı bir odada, soru-cevap şeklinde devam eden bir uygulamaya tabi tutuluyor. Küçük yaş çocukların da, dikkatinin sürdürülebilirliğinin az olması, anne bağlılığı gibi nedenlerle teste karşı olumsuz direnç geliştirme söz konusu olabiliyor ve çocuk test ortamında bulunmayı reddedebiliyor. Bu nedenle Binet testi her ne kadar iki yaştan itibaren standardize edilmiş bir test olsa da, testin, çocuğun kreş, anaokulu gibi sosyal gelişimini destekleyen bir kurumda eğitim gördükten sonra uygulanması daha verimli ve etik bir sonuç verebiliyor. WISC-R testi, 6-16, CAS testi ise 5-17 yaş arasındaki çocuklara uygulanan, genel olarak planlama, dikkat, sözcük dağarcığı, sosyal muhakeme, aritmetik gibi sözel ve sözel olmayan (görsel-motor) alanları tanılamakta kullanılan ölçekler. WISC-R ve CAS, zeka testinin ötesinde, çocuğun dikkat ve öğrenme ile ilgili becerileri hakkında da fikir vermesi nedeniyle eğitim planı belirlemede, eğitimcilere oldukça fayda sağlıyor.

Çocuklarının üstün zekalı olduğunu öğrenen aileyi nasıl bir süreç bekliyor?
Bazı uzmanlarca zeka testleri faydalı bazı uzmanlarca da riskli olarak görülüyor. Çünkü zeka testi yaptırıp çocuğun tanılamasını alır ama sadece bunu etiketleme olarak kullanırsak, yani çocuğun bireysel özelliklerine zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarına yönelik girişimlerde bulunmaz ve tabiri caizse çocuğu bir reklam panosu gibi kullanırsak, bu ona faydadan çok zarar getirir. Çocuğunun üstün zekalı olduğunu öğrenen bir aile, öncelikle doğru bir danışmanlık almaya ihtiyaç duyar. Yani genel olarak üstün zekalı çocuklarının özelliklerini ve ihtiyaçlarını fark etmeli ve kendi çocuğunun özel durumlarını, kendi içerisinde destek görmesi gerektiğini, uzman danışmanlığı alarak neler yapabileceklerini sorgulamalı aileler. Önce ailenin çocuğuna yaklaşımını belirlemesi, onunla kaliteli vakit geçirmesi, ihtiyaçlarının farkında olması gerekiyor. Üstün zekalı çocuğun her zaman özel öğretmenler ve özel materyallerden önce ailesine ihtiyacı var.

Bu çocukların eğitimleri uygun okullarda yapılmazsa sonuçları neler olabilir?
Uygun okul ifadesi ile aynı anda uygun öğretmen ifadesini de düşünmek durumundayız. Uygun okul (imkanlarıyla yeterli) ama uygun olmayan öğretmen olursa ya da uygun öğretmen ama uygun olmayan okul söz konusu ise, her iki durumda da ne yazık ki ciddi olumsuzluklar yaşanabiliyor. Konu eğitim ve bireyin başarısı olunca birçok değişkeni bir arada değerlendirmek durumundayız. Yani çocuğun ailesi, okulu ve sosyal çevresi ile onun hayatında etkili olan insanları beraber düşünmek gerekiyor. Ama diğer durumları makul kabul ederek konuyu okul üzerine odaklarsak, uygun bir okul ortamında eğitim verilmezse bu çocuklar ileride büyük sorunlar yaşayabilir ya da yaşatabilirler. Ya da yetenek ve beceri düzeyleri azalmış, özünde lider ruhlu olmasına rağmen özgüvenini yitirmiş, ürkek, kendisini toplumdan soyutlamış ya da soyutlatılmış bir birey olarak da karşımıza çıkabilirler. Tabii ki bu söylediklerimiz aileleri endişelendirmemeli. Her özel eğitim almayan çocuk bu duruma gelecek diye bir kural yok; ama bu şekilde sonuçlanması ya da sonuçlanmaması öncelikle anne-babanın tutum ve yaklaşımlarıyla şekilleniyor.

Üstün zekalı çocukların eğitiminde en büyük farklılıklar neler? 
Öncelikle akran zenginliğinin sağlanması önemli. Bireyin yetişmesi sadece zihinsel bir durum değil. Hatta insan sosyal bir birey olduğundan duygusal ve sosyal gelişim yaşamda mutlu olmak için daha büyük bir mesele. Üstün zekalı çocukların bazıları yaşadıkları deneyimler sonucu kendisini toplumdan üstte görüp zarar verici bir özgüvene sahip olabiliyor ya da toplumdan farklı olduklarını düşünüp kendilerinde kusur var zannedebiliyorlar. Eğer doğru şekilde bu özel çocuklar bir araya getirilirse daha sağlıklı bir duygusal ve sosyal gelişim sağlanabilir. Zihinsel doygunluk ve beceri odaklı eğitim ise üstün zekalılığın eğitime aktarımında en önemli faktör.

Üstün zekalı çocukların eğitim müfredatı farklı mı olmalı?
Normal gelişim düzeyi itibarıyla hazırlanmış olan müfredatlar bu çocuklar için genel olarak yüzeysel ve yetersiz kalıyor. Eğitimciler tarafından müfredatın içi detay ve ayrıntı bilgilerle, başka yaklaşımlarla çocukların ilgi ve yeteneklerini geliştirmek adına eğitimi genel olarak da zenginleştirebilmek gerekiyor. Bu çalışmalarda çocuklar bilim-deney, astronomi ve uzay bilimi, sıra dışı düşünme, drama, görsel sanatlar, gastronomi, genetik, zeka oyunları gibi farklı konularda çalışmalara atölyelerde devam ediyor. 

Üstün zekalı çocuklar için Türkiye’de yeterli seviyede eğitim veren okul var mı?
Ne yazık ki hiç yok. Mevcut bir okul geçen yıl projeden kaynaklı olarak kapatılmak zorunda kaldı. Kısa adı BİLSEM olan Bilim Sanat Merkezleri, çocukların okul çıkışları ya da hafta sonları faaliyet yürütmeleri için kurulmuş durumda ancak sayıları yeterli değil. İstanbul’da sadece iki BİLSEM var. Üstün zekalıların karma okullarda müfredat zenginleştirme yöntemi ile dahi çocukların ise onların ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş okullarda eğitim almaları gerekiyor.

Bu çocukların aldıkları eğitim, gelişimleri için yeterli mi? Aileler neler yapmalı?
Yeterli değil ancak ilerleme kaydeden çalışmaları son zamanlarda görüyoruz. Eğitim maalesef öğretimle karıştırıldığı için problemler peşi sıra geliyor. Anne ve babaların yapması gereken en önemli şey çocuklarının diğerlerinden farklı olmadığını, sadece belirli özelliklerinin daha fazla geliştiğini kabul etmek. Normal çocukların sergilemiş olduğu her davranışı üstün çocukların da gösterebileceğini asla unutmamalıyız. Onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek ortamlar oluşturarak mutlaka profesyonel bir yardım almalıyız. Çocuğumuza dengeli bir yaşam alanı oluşturarak onu bütün yönlerden gelişebileceği etkinliklere dahil etmeliyiz. Üstün çocukların en önemli özelliklerinden biri de merak.Bazen yetişkinler çocuklarının sorularını yanıtlamakta zorlanabilir. Böyle durumlarda çocuğa karşı tepkisiz kalmak yerine, çocuklarının gereksinimini karşılayacak başka çözüm yolları bulmalılar. Örneğin, kitaplardan, ansiklopedilerden ve uzman kişilerden yardım alabilirler. En önemli noktalardan biri çocuklara tutarlı bir disiplin uygulamak ve üstün çocuklara üstünlüklerinden dolayı özel imtiyazlar tanımamak.

Ebeveynler çocukları diğer çocuklardan erken dönemde yürümeye, konuşmaya başladığında ya da akıllı telefonun kilidini açtığında ‘galiba üstün zekalı’ diyerek tepki veriyor. Ailelerin böyle düşünmesinde ve bu algıda haklılık payı var mı?
Üstün zeka ve üstün zekaya sahip çocuklara yönelik bilinç ve farkındalığın tarihi, maalesef ülkemizde çok eskilere dayanmıyor. Hal böyle olunca, ‘üstün’ (gifted) kavramına getirilen açıklamalar ve ailelerin üstünlüğü ele alış biçimleri giderek karmaşıklaşarak bulanıklaşıyor. Son dönemde teknolojik araç ve gereçlerin kolay elde edilebilirliği ile aşırı kullanımı ve çocukların bu duruma yüksek adaptasyonu, özellikle Baby Boomers (II. Dünya Savaşı sonrası nesil) ya da X kuşağından olan ebeveynleri hayrete düşürüyor. Çocukların telefon ve bilgisayar kullanımındaki kavrayış hızları, astronomi, bilimsel deneyler ve dinozorlara olan ilgi ve merakları, fazla ve ilginç sorular sormaları, sözcük kullanımındaki fonksiyonaliteleri, aşırı hareketlilikleri; aileleri, çocuklarının üstün olabileceği konusunda şüphelenmeye sevk edebiliyor. Fakat doğru bir saptama, ancak objektif bir zeka testi ve eşliğinde, testöre verilecek doğru, yansız bir geçmiş öyküsü ile mümkün. Ancak bilinmelidir ki; yukarıdaki özelliklere sahip her çocuk üstündür anlamına gelmez. ‘Bizim çocuğumuz çok hareketli, yerinde durmuyor, sürekli araştırıyor’ şeklinde ifadeye sahip ailelerin çocukları, bazen üstün tanısı da alabilir. Ancak burada dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan da şüphelenilmeli, test uygulamasının yanında, bir çocuk psikiyatristinin tetkiki de gerekli görülmeli.

NASIL TANIRIZ?
Üstün Zekalı Çocuklar Akademisi’nin yayınladığı bir makalede üstün zekaya sahip çocukların fiziksel, zihinsel, kişilik ve sosyal özellikleri genel hatlarıyla ortaya konmuş. Elbette tamamının yansıtılması ya da tüm çocukların aynı özelliklere sahip olması mümkün değil ancak buna göre genelde üstün zekalı çocukların;

Fiziksel özellikleri
• Gelişimin tüm alanlarında yaşıtlarının ilerisindedirler.
• Doğumda diğer çocuklardan daha ağırdırlar.
• Bebeklikte olağanüstü hareketlilik gösterirler.
• Fiziksel yapı ve genel sağlıkları normalin üstündedir.
• Erken yürür, erken konuşur, okumayı erken yaşta öğrenirler.
• Üstün ve aşırı duyarlı sinir sistemine sahiptirler. Duyu organları keskindir. Bebeklikte bu aşırı duyusal uyarılabilirlik, gürültüye yoğun tepki verme, tat alma duyularında aşırılık, battaniyelerini üstlerinden atma şeklinde ifade bulabilir.
• Olgunlaşma daha hızlı gerçekleşir.

Sosyal gelişim özellikleri
• Kendilerinden büyük çocuklarla karmaşık oyun oynama eğilimindedirler.
• Arkadaşları arasında popülerdirler.
• Anne-baba ya da bakıcıyı erken tanıma ve gülme becerisi gösterirler.
• Yeni ve değişik durumlara kolay ve çabuk uyum sağlarlar.
• Karşısındakinin düşüncelerini, duygularını ve isteklerini kestirebilme yeteneğine sahiptirler.
• Gruplar içinde liderlik potansiyelleri yüksektir.
• Okula karşı isteklidirler ve ders dışı etkinliklere katılmaktan zevk duyarlar.
• Espri yetenekleri gelişmiştir.

Kişilik özellikleri
• Bağımsız olma özellikleri gösterirler.
• Yüksek amaç ve ideallere sahiptirler.
• Yaşamlarındaki olayları denetim altına alabileceklerine inanırlar, kaderci değildirler.
• Mükemmeliyetçidirler.
• Özgüvenleri yüksektir.
• Azimli ve sebatlıdırlar.
• Meseleleri sorgular, net bir şekilde düşünür, ilişkileri fark eder ve anlamları idrak ederler.
• Çalışkandırlar.

Zihinsel özellikleri
• Doğumlarından itibaren gördükleri, işittikleri, dokundukları şeylere yaşıtlarına oranla daha fazla ilgi gösterir, dikkatlerini daha uzun süre yoğunlaştırabilirler.
• Düşünceleri akıcıdır.
• Kolayca ezberleme ve ezberlediklerini de uzun süre belleklerinde koruyabilme özelliğine sahiptirler.
• Geniş sözcük dağarcığına sahiptirler. kelimeleri kolaylıkla ve yerinde kullanabilirler.
• Sayılara erkenden ilgi duyma ve matematiksel akıl yürütme başarıları yüksektir.
• Zaman kavramları erken gelişebilir.
• Okuduğunu anlama başarıları yüksektir. yaşıtlarının seviyelerinin üzerindeki eserleri rahatlıkla okuyabilirler.
• Aşırı yaratıcılık ve yüksek hayal gücüne sahiptirler.
• Gözlemleme güçleri fazladır. esnek ve sıra dışı düşünürler. Gelişmelere rahatlıkla ayak uydurabilirler.
• Aşırı meraklıdırlar.

ONA ZAMAN VERİN!
Üstün Zekalı Çocuklar Akademisi’nin yayınladığı bir makalede üstün zekaya sahip çocukların fiziksel, zihinsel, kişilik ve sosyal özellikleri genel hatlarıyla ortaya konmuş. Elbette tamamının yansıtılması ya da tüm çocukların aynı özelliklere sahip olması mümkün değil ancak buna göre genelde üstün zekalı çocukların; Gerçek yetenekler bazen erkenden ortaya çıkamayabiliyor. Çocuğunuz üstün zekalı ya da çok yetenekli diye Amerika’yı yeniden keşfetmesini ve bunu çocuk yaşlarında yapmasını beklemeyin. Yapmanız gereken tek şey ona her zaman destek olmak. Ondan sürekli beklenti içinde olmanız çocuğunuzu strese sürükler. Dünya tarihine iz bırakan büyük dehaların, mucitlerin, sanatçıların hayatlarına bir göz atın.

• Albert einstein dört yaşında konuştu, yedi yaşında okudu.
• Beethoven’ın müzik öğretmeni onun için ‘ümitsiz vaka’ dedi.
• Tolstoy başarısızlık nedeniyle okulu bıraktı.
• Walt Disney iyi fikirleri olmadığı için çalıştığı gazeteden kovuldu.
• Abraham lincoln yüzbaşı olarak katıldığı savaştan er olarak terhis oldu.
• Winston Churchill altıncı sınıfı tekrarladı.
• Newton’un okulda notları çok düşüktü.
• Edison’un öğretmeni onu hiçbir şey öğrenemeyecek kadar aptal buluyordu.
• Werner Von Braun dokuzuncu sınıfta matematikten kaldı.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil