Çocuğunuz sizin aynanız...
Sorgulayan, düşünen bireyler ancak düşünen ve sorgulayan anne-babalar tarafından yetiştiriliyor. Çocuğunuzun nasıl bir birey olarak yetişmesini istiyorsanız, siz de öyle davranın. Çünkü o büyürken sizi örnek alıyor.
Yazı: Seçil Kılıç/Seninle
Uzmanlar uyarıyor; "çocuğunuza koşulsuz sevgiyle yaklaşın. cezalandırmayın. Arkadaşı değil anne-babası olun."
‘Her anne-baba çocuğu için en iyisini ister; en iyi okullarda okumasını, en iyi mesleklere sahip olmasını ve en önemlisi de ahlaklı, doğru, sorumluluk sahibi ve mutlu biri olmasını. Ancak her ne kadar niyeti doğru olsa da anne baba yaptıkları hatalarla çocuklarını istedikleri gibi yetiştiremeyebiliyor. Oysa işin sırrı çocuğun tamamen bizim birer aynamız olduğunu fark etmekten geçiyor. Prof. Dr. Üstün Dökmen, “Çocuğunuzun nasıl bir birey olmasını istiyorsanız, önce siz öyle biri olun. Çünkü o sizi örnek alıyor” diyor.
O, sizin eseriniz.
Bir çocuk doğduğunda genetik yapısı ailesinden aldığı mirasa göre belirleniyor. Genetik özellikleri çocuğun zeka yapısının 100-110 arasında olmasına imkan sağlıyorsa, iyi beslenme ve yeterli uyaranlarla çocuğun zekası en üst limitine 110’a ulaşabilir. En kötü koşullardaysa bu oran 100’de sınırlı kalır. Anne-baba sunduğu imkanlar ve çocuğa verdiği uyaranlarla çocuğun zekası kadar karakteri üzerinde de büyük paya sahip. Çünkü çocuk anne-babayı her anlamda örnek alıyor.
Anaokulu öncesi dönem çok önemli
Çocukların en hızlı öğrendikleri çağ 0-4 yaş aralığı. Bu dönemde dış dünyası büyük oranda sadece anne babası ve varsa arkadaşlarıyla sınırlı olan çocuk ailesi ona ne öğretirse onu kesin doğru olarak algılıyor. Anaokuluyla birlikte sosyal hayata ilk adımını atan çocuk, çevresel etkileri almaya başlıyor. Ancak çocuğun yaklaşık 10 yaşına kadar örnek aldığı asıl karakterler anne ve baba sonrasındaysa yakın akrabalar ve arkadaşları oluyor.
Öfkede aileden öğreniliyor
Çocuk beynini bilgisayara benzeten Prof. Dr. Dökmen, “Anne-baba öfkeli ve saldırgan tavırlarıyla çocuğa kötü örnek olur” diyor. Her ailede eşler arasında zaman zaman tartışma yaşanabilir. Ancak bu durumda öfkenin kontrolü önemli. “Öfke değil, ifade şekli sorun yaratır diyen” Dökmen, “Annebaba çocuğun önünde kavga ettiyse, yine çocuğun önünde barışmalı. Eşler arasındaki öfke hali sürekli ve şiddetliyse mutlaka uzman desteğine başvurulmalı” diyor.
Çocuklara kuralları anne baba öğretir. Yöntemse ceza değil, yaptırımlar olmalı. “Hergün düzenli bir şekilde kitap okursanız, çocuğunuzda okuma alışkanlığı edinir. Yaşam coşkusu aşılamak içinse önce siz coşkulu olun.
Örnek olmak için kitap okuyun
Her anne-baba çocuğunun kitap okumasını ister. Ancak bunun bir istekten fazlası olabilmesi için anne babanın da kitap okumaya zaman ayırması, çocuğa örnek olması şart. Uzmanlar, anne-babalara her akşam televizyonu kapatıp hiç olmazsa 10 dakika kitap okuyun uyarısında bulunuyorlar. Prof. Dr. Dökmen, “Çocuğunuza kitap oku baskısı yapmayın, anne-babasını düzenli olarak kitap okurken gören çocuk o yaşta okumasa da ilerleyen yıllarda mutlaka okuma alışkanlığı edinecektir” diye ekliyor.
Ezberci değil sorgulayıcı olun
Çocuğun düşünen bir birey olabilmesi için erken yaşlarda sorgulamayı öğrenmesi gerekiyor. Bunun için de anne-babanın çocuğunu ezberci değil, sorgulayıcı bir birey olarak yetiştirmesi gerekli. Sorgulayıcı çocuklarsa sadece sorgulayabilen anne-babaların eseri oluyor. Bu nedenle çocuğunuzun önünde farklı konularla ilgili sesli düşünmekten, üsluplu olmak şartıyla tartışmalara girmekten
ve farklı bilgi ve görüşleri sorgulamaktan çekinmeyin.
Evin kuralları olmalı
Çocuğunuzun sorumluluk sahibi bir birey olmasını istiyorsanız, kurallara uymayı öğretin. Bunu asla cezayla değil, yaptırım ve ödüllerle sağlayın. Doğanın, toplumun olduğu gibi evin de kuralları olması gerektiğinin altını çizen Prof. Dökmen, “Çocuk sofrada yemek istemiyorsa yemek zamanı geçtikten sonra, ona özel bir sofra kurmayın. Duvarları çiziyorsa asla eline vurmayın. Bunun yerine kalemleri kaldırın. Kuralları cezayla değil, yaptırımlarla öğretin” diyor.
Arkadaşı değil, anne-babası olun
Anne-babalar çocuklarıyla arkadaş olabilmek için uğraşır. Hatta bununla övünürler. Ancak ailede roller kesin ve net bir şekilde belirlenmeli. Anne-baba çocuğa koşulsuz sevgi ve karşılıklı saygı çerçevesinde ancak otoriteyi elden bırakmadan yaklaşmalı. Prof. Dr. Dökmen, “Çocuğunuzun zaten bir sürü arkadaşı var, ama birer tane anne-babası var. Ona arkadaşı gibi değil anne-babası gibi davranın” uyarısında bulunuyor. Çünkü çocuğun anne ve babaya her zaman ihtiyacı var.
Çocuğunuza yaşam coşkusunu nasıl aşılayabilisiniz?
Çocuğunuzun mutlu bir birey olması için öncelikle sizin mutlu bir insan olmanız gerekiyor. Prof. Dr. Üstün Dökmen, ailelere fırsat buldukça hep birlikte doğa gezilerine çıkmalarını öneriyor. Bu gezilerde doğanın güzelliklerini coşkuyla karşılayan, bir kaplumbağa ya da güzel bir bitkiye hayranlıkla, coşkulu gözlerle bakan anne-baba çocuğa doğa sevgisini ve yaşama sevincini en güzel şekilde aşılar. Çocukta doğa bilinci en güzel böyle, görüp örnek alarak oluşur” diyor.