Çocuk gözüyle Londra
Çocuklarla yurt dışına gitmek herkes için eziyet mi yoksa ailecek keyif alırken çocukların dünyayı tanımasını sağlayacak harika bir fırsat mı?
Seyahatperest bir annenin eşi ve üç yaşındaki oğlu ile çıktığı Londra seyahatinde deneyimledikleri kitap oldu. Başka kentler eklenerek bir seri haline gelmesi planlanan kitapta Kemal, gittiği yerlerin önemli ve tarihi mekanlarını, yemeklerini ve geleneklerini anlatıyor. Anne Özge Lokmanhekim ve oğlu Kemal’in ortak eseri olan kitap hem ailelere çocukları ile birlikte seyahat etme cesareti veriyor hem de çocukların diğer ülkeleri çocuk gözü ile tanımalarına yardımcı oluyor.
Çocuk ve seyahat bizler için biraz hassas bir konu… Hep söylenir ya, “Avrupalılar beş çocukla rahat rahat seyahate gidiyor, biz ailemize bırakıp yalnız gidiyoruz” diye… Bunun altında yatan nedir sizce?
Anne-babalar çocukla seyahatin çok meşakkatli olduğunu düşünüyor. Bavul hazırlamak; bebek bezinden oyuncağa, ilaçtan bolca yedek kıyafete, başlı başına bir iş. Buna çocukla yolculuk etme ve yolculuk sırasında yaşanabilecek olumsuzlukları da ekliyorlar ve altından kalkıp kalkamayacaklarına dair kafalarında bir soru işareti oluşuyor. Sonuçta cesaret edemiyorlar. Seyahatte de evdeki düzeni devam ettirmeye uğraşıyoruz biz. Halbuki şartların değiştiğinin farkında olarak çocuklarımızı da biraz özgür bıraksak tatilden ailecek daha fazla keyif alabiliriz. Örneğin yatma ve yemek saatleri başta olmak üzere tatil süresince esneklik sağlasak onlar da daha uyumlu tatilciler olacak. Günümüz şartlarında özellikle yoğun anne-babalar için çocuksuz tatil ise baş başa kalma zamanı olarak görülüyor. Tüm bunlar ailelerin çocukla seyahat konusunda daha çekimser davranmasına neden oluyor.
Çocukla yurt dışına gitmenin artıları da var ki siz bunu kitap haline getirdiniz. Nedir bunlar?
Çocuğunuz dünyayı tanıyor. Farklı coğrafyalarda farklı dil, din, ırk ve yaşam tarzına sahip insanlarla tanışıyor ve bu kültürleri yerinde, yaşayarak, deneyimleyerek öğreniyor. Kitaplarda okuduğu önemli tarihi binaları, yapıları yerinde görüyor. Gittiği müzelerde tarihi, sanatı farklı bir şekilde öğreniyor. Eğer yabancı dil biliyorsa bunu kullanarak dil becerisini geliştiriyor. Ailesiyle kaliteli vakit geçiriyor. Yeni lezzetler, tatlar deneyimliyor ve insanların yaşam tarzlarını görüyor. Özetle, küçük yaştan başkalarına saygılı, seyahat bilinci yüksek, meraklı bir dünya vatandaşı olarak yetişiyor, daha ne olsun?
Küçük çocuklar için “Nasıl olsa hatırlamaz” diye düşünüp, götürmüyoruz. Öyle mi gerçekten, yoksa onlar için de bir fark yaratıyor mı yurt dışı seyahati?
Fark yarattığını oğlumla bizzat deneyimledim. Hatırlama kısmında ebeveynlerin de rolü büyük. Biz ailecek şöyle yapıyoruz; seyahate çıkmadan gideceğimiz şehir ile ilgili kitaplar okuyoruz, gideceğimiz müzelerin, parkların resimlerine bakıyoruz, seyahatte bol bol fotoğraf ve video çekiyoruz. Sonrasında da bunlardan basılı albümler yapıyor üzerine de yaptıklarımızı, gezdiğimiz yerleri yazıyoruz. Sonra bunlara ara ara bakıp seyahatimiz hakkında konuşuyoruz. Çocukların keyif aldıkları anları hatırlamak ve tekrarını talep etmek konusunda harika olduklarını düşünüyorum.
Kemal ile seyahatlerinizde neyi fark ettiniz? Onun yeni bir şehre, ülkeye bakış açısı ile sizinki arasında nasıl farklar vardı?
Oğlum üç yaşında. Doğumundan itibaren sokaktayız. Çok yer geziyoruz hem İstanbul’da hem Türkiye’de hem de yurt dışında... Çocuklar bizim gibi önyargıya sahip değiller, yeni şeyleri denemek konusunda daha bile hevesliler. Biz büyüklerin canını sıkan trafik, rötar gibi durumlar onları etkilemiyor. Basit şeylerden mutlu olabiliyorlar. Bu nedenle bizden daha fazla keyif alabiliyorlar seyahatlerde. Oğlum meraklı, ilgili bir çocuk. Bu nedenle yeni bir şehirde yürümek, beğendiği şeyleri yakından incelemek ve etrafta olup biteni görmek istiyor. Yetişkinlere çok basit gelebilen şeyler onun için mutluluk sebebi olabiliyor. Örneğin Roma’da Aşk Çeşmesi’ne para atmak, Brüksel’de Çizgi Roman Müzesi’nde Ten Ten heykeli ile fotoğraf çektirmek…
Bu kitabı neyi anlatmak için yazdınız?
Bu kitabın birden çok amacı var. İlki oğlumla seyahatlerimizi bizim için ölümsüz kılmak, güzel anılarımızı hep hatırlamak. İkincisi dünyayı bir ufaklığın ağzından anlatabilmek ve büyüklere de keşfedilecek çok şey olduğunu anlatarak gittikleri şehirlerde minik detayların farkında olmalarını sağlamak. Bunun yanında gidilen şehirlerde çocuk dostu mekanları, müzeleri ve ailecek yapılabilecek etkinlikleri anlatmak ve bir gezi kitabı olarak ailece zaman geçirmeye destek olmak. Son olarak, seyahatin ve dünyayı keşfetmenin oldukça keyifli olduğunu, hele bu keşif sırasında çocuğunuzla olursanız dünyaya bambaşka bir gözle bakabileceğiniz mesajını vermek.
‘Annelik’ kavramı çok farklı şekilde öne çıktı son yıllarda… Üreten, yazan, çizen birçok annemiz var. Sizce annelik nedir ve ne değildir?
Annelik bence kelimelerle tarif edilmesi çok zor bir duygu. Hem inanılmaz ve karşılıksız bir sevgi hem yetiştiremedikleriniz ve yapamadıklarınız ya da eksik yaptıklarınızdan dolayı sürekli bir vicdan azabı hem de onun başına bir şey gelmesin diye çabalarken duyulan sonsuz bir endişe ve tedirginlik. Hepsi bir arada, her an yaşanıyor. Ancak bir çift minik gözün sorumluluğunu almak, onun dünyaya gelmesine aracı olmak, ona bakmak ve büyütmek de içinde bulunduğumuz dünya şartlarında aynı zamanda çok cesur ve kararlı olmayı gerektiriyor.
Özge Lokmanhekim kimdir?
Mesleği avukatlık olan Özge Lokmanhekim, oğlu Kemal doğduktan sonra bu kariyerine ara verdi. Milliyet gazetesinde anne&çocuk köşesi ve seyahatperest.com adını verdiği seyahat blog’una düzenli yazılar yazan Lokmanhekim, oğlu ile katılmak istediği aktiviteleri araştırırken yaşadığı sıkıntılardan yola çıkarak 2014 yılında şehrinçocukhali.com sitesini kurdu. Sitede İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere tüm şehirlerdeki etkinlikler ve çocuk dostu mekanlar aylık takvim halinde paylaşılıyor.