Çölyak hastalığı ve tedavisi
Türkiye’de her 100 kişiden birinde görülen ve boy kısalığı, kansızlık, karında şişkinlik gibi şikayetlerle kendini belli eden çölyak, özellikle çocukların beslenmesini tüm yaşamları boyunca etkiliyor. Ancak diyetle tedavisi mümkün olan bu hastalığı ne kadar tanıyorsunuz ya da bu hastalık size ne kadar yakın hiç düşündünüz mü?
GLUTEN İLE TANIŞMA VAKTİ
Çölyak hastalarının diyetlerinde önemli yer tutan glutensiz yiyecekler çoğu zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Gluten buğday, çavdar, yulaf, arpa gibi tahılların içinde bulunan bir protein grubu. Bitkisel besinlerde bulunan proteinler çözünürlüklerine göre Glutelin ve Prolamin olarak ikiye ayrılıyor. Buğday, çavdar, yulaf ve arpada glutelin ve prolamin eşit miktarda bulunuyor ve su ile birleştiğinde gluten kompleksini oluşturuyor. Gluten, birçok insan tarafından mide-bağırsak kanalı yoluyla kolaylıkla sindirilebiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Avcı, “Glutensiz beslenmek gluten içeren yiyeceklerin beslenme listesinden çıkartılması demek. Glutensiz beslenmeye geçmek büyük bir değişiklik olacağı için alışmak için zaman gerekiyor. Yasaklı olan yiyeceklerin yerine tüketilebilecek yiyeceklere odaklanılmalı. Ama bu sadece buğday, çavdar, yulaf ve arpayı diyetten çıkarmak olarak algılanmamalı. Etiket okuma alışkanlığı glutensiz beslenmede çok önemli. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf içiren her türlü ekmek, simit, poğaça, kek, pasta, börek, çörek, bisküvi, makarna, pizza, ketçap, salça, hazır çorbalar ve salata sosları, hazır yoğurt, çikolatalı süt, mayonez, dondurma ve bira, cin, viski gibi alkollü içeceklerde glüten bulunuyor. Bu besinlere dikkat etmek gerekiyor” diyor.
ALIŞVERİŞ YAPARKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?
Alışveriş sırasında etiket okumaya dikkat edilmesi yani hastanın veya ailesinin çok bilinçli olması gerekiyor. Gluten içeren arpa, buğday, çavdar ve yulaflı gıdaların alışveriş listesinde yer almaması gerekiyor. Gluten sadece ekmekte bulunmuyor. Bir ürünün etiketinde içindekiler kısmında buğday, çavdar, yulaf ve arpa yazabileceği gibi değişik isimlerle adlandırılan birçok çeşit de mevcut. Durum ve irmik bazı değişik kullanımlar için üretilen buğday çeşitlerinin bazıları. Spelt ve Kamut da buğday türlerinden. Bulgur ise buğdayın özel işlemlerle üretilmiş hali. Tretacle, buğday ve çavdardan melezlenerek üretilen bir tahıl ve tüm bunlar çölyak hastaları için yasak listesinde. Etiketlerde bu ibareler varsa bu ürünlerin satın alınmaması gerekiyor. Çölyak hastalarının işini kolaylaştırmak için ürünlerin üzerinde gluten içermez ibaresi yer alabiliyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Avcı’ya, çölyak hakkında en çok kafamızı karıştıran soruları sorduk...
Çölyak hastası glutenli yani kepekli bir şey yediğinde ne oluyor?
Glutenli bir gıda tükettiğinde bağırsağın iç yüzeyinde hasar oluşmaya başlıyor. Ancak bu hasarın ilerlemesi ve hastada belirtilere yol açması bireyler arasında farklı hızlarda oluyor. Bundan dolayı özellikle ergenlik döneminde gençler diyetlerini kendileri bozabiliyor ve herhangi bir yakınmaları olmaması durumunda sanki hastalık iyileşmiş gibi yanlış bir algı oluşabiliyor.
Çölyak hastası çocuklar şeker, çikolata yiyebiliyor mu? En çok nelerde zorlanıyorlar?
Çölyak hastası çocuklar için üretilmiş özel glutensiz çikolatalar bulunuyor. Bunları tüketmeleri daha uygun. Bazı şekerlerin içerisinde gluten bulunabildiği için bu tür ürünler tüketilirken içerikleri mutlaka okunmalı.
Anne sütü de çölyaklı bir bebekte etkili oluyor mu?
Çölyaklı bir bebekte anne sütünün hiçbir etkisi yok. Glutensiz ürün ambalajlarında buğday nişastası içerdiği yazıyor.
Bu çölyaklılara zararlı değil mi?
Eğer glutensiz bir ürünün ambalajında buğday nişastası içerdiği yazıyor ise buğday proteinin tamamen ayrılması ile elde edilmiş Uluslararası glutensiz gıdalar Standardı ile uyumlu buğday nişastası kullanılmıştır. Böyle özel ürünlerde belirli standartlarda üretim yapılması gerekliliğine uyulduğu için glutensiz ürünler içeriğinde ‘buğday nişastası içerir’ yazsa bile güvenle kullanılabilir. Fakat bu hastaların kendi aldıkları buğday nişastasını güvenle kullanabilecekleri anlamına gelmiyor.
Yazı: Nilgün Yıldız
Son dönemlerde ismini belki de çok fazla duyduğumuz çölyak hastalığı maalesef çocuklarda çok sık görülüyor. Özellikle arpa, buğday ve çavdar tüketilmeye başlandıktan sonra ince bağırsakların iç yüzeyinde hasarlar meydana gelmeye başlıyor ve buna bağlı olarak hastalığın belirtileri ortaya çıkıyor. Medipol Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Gökhan Baysoy, “Çölyak hastalığının ortaya çıkabilmesi için mutlaka arpa, buğday ya da çavdarın tüketiliyor olmasıgerekiyor. Bu nedenle örneğin sadece anne sütüyle beslenen altı aydan daha küçük bebeklerde bu hastalık görülmüyor. Ancak bu tahılların tüketilmesinden hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar gereken zamanı belirlemek de mümkün değil. Bu süre kiminde haftalar ve aylar sürerken kiminde yıllar sonra görülebiliyor. Bu nedenle çölyak, sadece çocuklardadeğil erişkinlerde de görülebiliyor. Çölyak hastalığının tanısı ise kan tetkikleri ve endoskopiyle ince bağırsağın başlangıcından biyopsi alınmasıyla ortaya konulabiliyor” diyor.
‘BOYU KISA’ DEYİP GEÇMEYİN!
Çölyak hastalığının belirtileri yaşla birlikte farklılık gösterebiliyor. Özellikle küçük çocuklarda daha çok görülen belirtiler arasında ishal, kilo kaybı, karın şişliği, boy kısalığı, kansızlık ve D vitamini eksikliği yer alıyor. Büyük çocuklarda boy kısalığı önemli bir belirti. Erişkinlerde ise kilo kaybı, karın ağrısı, ishal ve kansızlık belirtileriyle tanı konulabiliyor.
EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜYOR?
Çölyak hastalığına Amerika, Avrupa’nın batı ve kuzeyinde, Afrika’nın bazı bölgelerinde ve Orta Doğu’da sık rastlanıyor. Ayrıca bu hastalıkla birlikte başka hastalıklar da görülebiliyor. Bunlar arasında tiroid bezinin az çalıştığı bir tür olan Hashimoto Hastalığı, Tip 1 Diyabet ve Down Sendromu yer alıyor. Çölyak hastalığı olanların erken önlem almak açısından belirli aralıklarla, şikayetleri olsun ya da olmasın kan tetkiklerini yaptırmaları gerekiyor. Ayrıca kansızlığı olup da demir tedavisine yanıtsız olan kişilerin, boy kısalığı olan çocukların, nedeni saptanamayan kemik erimesi olanların da çölyak hastalığı açısından taranması önemli.
GENETİK ÖNEMLİ Mİ?
Prof. Dr. Gökhan Baysoy, “Çölyak hastalığına yatkınlık yaratan özel genetik durumlar bulunuyor. Ancak bu genetik değişkenliklere sahip bireylerin tümünde bu hastalık görülmüyor. Bu nedenle evet, çölyak genetik yatkınlığın olduğu ancak hastalığın ortaya çıkmasında tek başına yeterli olmadığı bir hastalık. Çölyağın bu genetik özelliği nedeniyle bir çocuğa tanı konulduğunda kardeşlerinin de mutlaka bu hastalık açısından kan testleri yapılarak taranması gerekiyor” diyor.
BESLENME ŞEKLİ NASIL OLMALI?
Çocuklarda çölyak hastalığına rastlandığında özellikle arpa, buğday ve çavdar içermeyen bir diyetin ömür boyu uygulanması gerekiyor. Bu da çoğu zaman çocuğun sosyal hayatında ve okul ortamında zorluklar yaşamasına neden olabiliyor. Bir çölyak hastasına tanı konulduktan sonra hastanın glutensiz diyet olarak da adlandırılan özel bir diyete başlaması gerekiyor. Bu diyetin ömür boyu sürdürülmesi tedavideki esas nokta. Çölyaklı bireylerin diyete uyumlarının, boy ve kilo ölçümlerinin belirli aralıklarla yapılması gerekiyor. Diyete uyumu değerlendirmek için genellikle tanı anında kullanılan kan testlerinin belirli aralıklarla ölçülmesi yeterli oluyor. Çölyak hastalığının tedavi edilmemesi ise büyüme (boy uzaması ve kilo alımı) üzerinde önemli olumsuzluklara yol açabiliyor. Kansızlık, kemik zayıfl ığı ve çeşitli vitamin eksiklikleri gibi problemlerde tedavisiz bireylerde sık görülüyor. Ayrıca tedavi edilmeyen çölyaklı bireylerde uzun dönemde bazı kanser türlerinin daha sık görüldüğü de biliniyor.
Çölyak hastalarının diyetlerinde önemli yer tutan glutensiz yiyecekler çoğu zaman kafa karıştırıcı olabiliyor. Gluten buğday, çavdar, yulaf, arpa gibi tahılların içinde bulunan bir protein grubu. Bitkisel besinlerde bulunan proteinler çözünürlüklerine göre Glutelin ve Prolamin olarak ikiye ayrılıyor. Buğday, çavdar, yulaf ve arpada glutelin ve prolamin eşit miktarda bulunuyor ve su ile birleştiğinde gluten kompleksini oluşturuyor. Gluten, birçok insan tarafından mide-bağırsak kanalı yoluyla kolaylıkla sindirilebiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Avcı, “Glutensiz beslenmek gluten içeren yiyeceklerin beslenme listesinden çıkartılması demek. Glutensiz beslenmeye geçmek büyük bir değişiklik olacağı için alışmak için zaman gerekiyor. Yasaklı olan yiyeceklerin yerine tüketilebilecek yiyeceklere odaklanılmalı. Ama bu sadece buğday, çavdar, yulaf ve arpayı diyetten çıkarmak olarak algılanmamalı. Etiket okuma alışkanlığı glutensiz beslenmede çok önemli. Buğday, arpa, çavdar ve yulaf içiren her türlü ekmek, simit, poğaça, kek, pasta, börek, çörek, bisküvi, makarna, pizza, ketçap, salça, hazır çorbalar ve salata sosları, hazır yoğurt, çikolatalı süt, mayonez, dondurma ve bira, cin, viski gibi alkollü içeceklerde glüten bulunuyor. Bu besinlere dikkat etmek gerekiyor” diyor.
ALIŞVERİŞ YAPARKEN NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR?
Alışveriş sırasında etiket okumaya dikkat edilmesi yani hastanın veya ailesinin çok bilinçli olması gerekiyor. Gluten içeren arpa, buğday, çavdar ve yulaflı gıdaların alışveriş listesinde yer almaması gerekiyor. Gluten sadece ekmekte bulunmuyor. Bir ürünün etiketinde içindekiler kısmında buğday, çavdar, yulaf ve arpa yazabileceği gibi değişik isimlerle adlandırılan birçok çeşit de mevcut. Durum ve irmik bazı değişik kullanımlar için üretilen buğday çeşitlerinin bazıları. Spelt ve Kamut da buğday türlerinden. Bulgur ise buğdayın özel işlemlerle üretilmiş hali. Tretacle, buğday ve çavdardan melezlenerek üretilen bir tahıl ve tüm bunlar çölyak hastaları için yasak listesinde. Etiketlerde bu ibareler varsa bu ürünlerin satın alınmaması gerekiyor. Çölyak hastalarının işini kolaylaştırmak için ürünlerin üzerinde gluten içermez ibaresi yer alabiliyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Avcı’ya, çölyak hakkında en çok kafamızı karıştıran soruları sorduk...
Çölyak hastası glutenli yani kepekli bir şey yediğinde ne oluyor?
Glutenli bir gıda tükettiğinde bağırsağın iç yüzeyinde hasar oluşmaya başlıyor. Ancak bu hasarın ilerlemesi ve hastada belirtilere yol açması bireyler arasında farklı hızlarda oluyor. Bundan dolayı özellikle ergenlik döneminde gençler diyetlerini kendileri bozabiliyor ve herhangi bir yakınmaları olmaması durumunda sanki hastalık iyileşmiş gibi yanlış bir algı oluşabiliyor.
Çölyak hastası çocuklar şeker, çikolata yiyebiliyor mu? En çok nelerde zorlanıyorlar?
Çölyak hastası çocuklar için üretilmiş özel glutensiz çikolatalar bulunuyor. Bunları tüketmeleri daha uygun. Bazı şekerlerin içerisinde gluten bulunabildiği için bu tür ürünler tüketilirken içerikleri mutlaka okunmalı.
Anne sütü de çölyaklı bir bebekte etkili oluyor mu?
Çölyaklı bir bebekte anne sütünün hiçbir etkisi yok. Glutensiz ürün ambalajlarında buğday nişastası içerdiği yazıyor.
Bu çölyaklılara zararlı değil mi?
Eğer glutensiz bir ürünün ambalajında buğday nişastası içerdiği yazıyor ise buğday proteinin tamamen ayrılması ile elde edilmiş Uluslararası glutensiz gıdalar Standardı ile uyumlu buğday nişastası kullanılmıştır. Böyle özel ürünlerde belirli standartlarda üretim yapılması gerekliliğine uyulduğu için glutensiz ürünler içeriğinde ‘buğday nişastası içerir’ yazsa bile güvenle kullanılabilir. Fakat bu hastaların kendi aldıkları buğday nişastasını güvenle kullanabilecekleri anlamına gelmiyor.
Son dönemlerde ismini belki de çok fazla duyduğumuz çölyak hastalığı maalesef çocuklarda çok sık görülüyor. Özellikle arpa, buğday ve çavdar tüketilmeye başlandıktan sonra ince bağırsakların iç yüzeyinde hasarlar meydana gelmeye başlıyor ve buna bağlı olarak hastalığın belirtileri ortaya çıkıyor. Medipol Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Gökhan Baysoy, “Çölyak hastalığının ortaya çıkabilmesi için mutlaka arpa, buğday ya da çavdarın tüketiliyor olmasıgerekiyor. Bu nedenle örneğin sadece anne sütüyle beslenen altı aydan daha küçük bebeklerde bu hastalık görülmüyor. Ancak bu tahılların tüketilmesinden hastalık belirtilerinin ortaya çıkmasına kadar gereken zamanı belirlemek de mümkün değil. Bu süre kiminde haftalar ve aylar sürerken kiminde yıllar sonra görülebiliyor. Bu nedenle çölyak, sadece çocuklardadeğil erişkinlerde de görülebiliyor. Çölyak hastalığının tanısı ise kan tetkikleri ve endoskopiyle ince bağırsağın başlangıcından biyopsi alınmasıyla ortaya konulabiliyor” diyor.
‘BOYU KISA’ DEYİP GEÇMEYİN!
Çölyak hastalığının belirtileri yaşla birlikte farklılık gösterebiliyor. Özellikle küçük çocuklarda daha çok görülen belirtiler arasında ishal, kilo kaybı, karın şişliği, boy kısalığı, kansızlık ve D vitamini eksikliği yer alıyor. Büyük çocuklarda boy kısalığı önemli bir belirti. Erişkinlerde ise kilo kaybı, karın ağrısı, ishal ve kansızlık belirtileriyle tanı konulabiliyor.
EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜYOR?
Çölyak hastalığına Amerika, Avrupa’nın batı ve kuzeyinde, Afrika’nın bazı bölgelerinde ve Orta Doğu’da sık rastlanıyor. Ayrıca bu hastalıkla birlikte başka hastalıklar da görülebiliyor. Bunlar arasında tiroid bezinin az çalıştığı bir tür olan Hashimoto Hastalığı, Tip 1 Diyabet ve Down Sendromu yer alıyor. Çölyak hastalığı olanların erken önlem almak açısından belirli aralıklarla, şikayetleri olsun ya da olmasın kan tetkiklerini yaptırmaları gerekiyor. Ayrıca kansızlığı olup da demir tedavisine yanıtsız olan kişilerin, boy kısalığı olan çocukların, nedeni saptanamayan kemik erimesi olanların da çölyak hastalığı açısından taranması önemli.
GENETİK ÖNEMLİ Mİ?
Prof. Dr. Gökhan Baysoy, “Çölyak hastalığına yatkınlık yaratan özel genetik durumlar bulunuyor. Ancak bu genetik değişkenliklere sahip bireylerin tümünde bu hastalık görülmüyor. Bu nedenle evet, çölyak genetik yatkınlığın olduğu ancak hastalığın ortaya çıkmasında tek başına yeterli olmadığı bir hastalık. Çölyağın bu genetik özelliği nedeniyle bir çocuğa tanı konulduğunda kardeşlerinin de mutlaka bu hastalık açısından kan testleri yapılarak taranması gerekiyor” diyor.
BESLENME ŞEKLİ NASIL OLMALI?
Çocuklarda çölyak hastalığına rastlandığında özellikle arpa, buğday ve çavdar içermeyen bir diyetin ömür boyu uygulanması gerekiyor. Bu da çoğu zaman çocuğun sosyal hayatında ve okul ortamında zorluklar yaşamasına neden olabiliyor. Bir çölyak hastasına tanı konulduktan sonra hastanın glutensiz diyet olarak da adlandırılan özel bir diyete başlaması gerekiyor. Bu diyetin ömür boyu sürdürülmesi tedavideki esas nokta. Çölyaklı bireylerin diyete uyumlarının, boy ve kilo ölçümlerinin belirli aralıklarla yapılması gerekiyor. Diyete uyumu değerlendirmek için genellikle tanı anında kullanılan kan testlerinin belirli aralıklarla ölçülmesi yeterli oluyor. Çölyak hastalığının tedavi edilmemesi ise büyüme (boy uzaması ve kilo alımı) üzerinde önemli olumsuzluklara yol açabiliyor. Kansızlık, kemik zayıfl ığı ve çeşitli vitamin eksiklikleri gibi problemlerde tedavisiz bireylerde sık görülüyor. Ayrıca tedavi edilmeyen çölyaklı bireylerde uzun dönemde bazı kanser türlerinin daha sık görüldüğü de biliniyor.