DNA'sında merak var: Syorell’in kurucusu Murat Kerim Çekiç markanın serüvenini anlattı
Syorell Güneş Koruyucularının kurucusu Murat Kerim Çekiç, Syorell markasını yaratma sürecini ve güneş koruyucusu konusunda en çok merak edilenleri Elele.com.tr’ye anlattı.
Syorell Güneş Koruyucularının kurucusu Murat Kerim Çekiç, bir Babalar Günü’nde yaşamı başlayan markanın hikayesini Elele.com.tr’ye özel anlattı. Syorell nasıl kuruldu, MicNo nedir ayrıntılıca konuştuk... Kendisine ayrıca kullanıcıların güneş koruyucusu konusunda en merak ettikleri soruları sorduk. Gelin bu kolay kolay bir arada bulamayacağımız bilgileri Murat Kerim Çekiç’ten dinleyelim...
Röportaj: Elele.com.tr
- Merhaba bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Güneş kremi markası üretme ve Syorell markasını yaratma süreciniz nasıl başladı?
Ben Murat Kerim Çekiç. Sanitrum Biyoteknoloji San. Tic. A.Ş. kurucusuyum. Firmamızın kuruluş hikayesinin temelinde çok tanıdık bir dürtü var; merak. Binlerce yıl boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu, olağanüstü özelliklere sahip sayısız bitkinin de anavatanı. Bu bitkilerin kökleri, yaprakları, çiçekleri ile şifa buldular atalarımız. Türkiye’nin işte bu muhteşem florasının şifalı otları hakkındaki efsaneleri, modern biyoteknolojinin imkanları ile gün ışığına çıkarmak için koyulduk yola.
MicNo’yu Kullanan İlk Türk Markası Oldu
- Formüllerinizde MicNo’ya da yer verdiniz değil mi?
AB İnovasyon Ödüllü bir Çinko Oksit formu olan MicNo®’yu Türkiye’de güneş koruyucularda ilk biz kullandık. Dünyanın en geniş spektrum UV korumasını sağlayan bu filtre, aynı zamanda dünyanın en çevreci filtrelerinden. Sadece insan sağlığı için değil tüm ekosistem içinden güvenli ve Ecocert organik sertifikalı. Babamızı kaybettikten tam dört sene sonra ve sayısız Ar-Ge çalışmaları sonucunda bu filtreyi dünyada ilk kullanan Türk markası olmayı başardık.
- Bir güneş koruyucu markası sahibi olarak değil de güneş koruyucusu kullanıcısı olarak cevaplamak ister misiniz bu soruyu? Kendinizi güneş kremi seçecek bir kullanıcı yerine koyduğunuzda, ürünün arkasını çevirip içindekiler kısmını okuduğunuzda, güneş kreminde hangi kimyasal maddenin yer almasına dikkat edersiniz?
Güneş koruyucu seçerken, içindekiler kısmına baktığımda öncelikle UV korumasını sağlayan etkin maddelere dikkat ederim. Güneş koruyucunun hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı geniş spektrumlu koruma sağlaması benim için çok önemlidir. Bu yüzden içinde “çinko oksit” bulunmasına özen gösteririm. Bu madde cildin yüzeyinde bariyer oluşturur ve güneş ışınlarını yansıtarak koruma sağlar. Bu da ailemde her yaş grubu için güvenli koruma anlamına gelir.
Ayrıca, güneş koruyucunun antioksidan içeriği de benim için belirleyici bir faktördür. “C vitamini” ve “E vitamini” gibi antioksidanlar, cildi serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyarak güneş hasarını minimize eder. Bu nedenle, formülünde bu vitaminlerin bulunması tercih sebebimdir.
Cilt sağlığını destekleyen ve yaşlanma karşıtı özellikler sunan bileşenler de önemlidir. Hyalüronik asit gibi nemlendirici bileşenlerin de güneş koruyucuda yer almasını isterim. Bu maddeler cildin nem dengesini korur ve kuruluk hissini azaltır.
Güneş koruyucu seçimimde çevre dostu ve sürdürülebilir içerikler de önemli bir rol oynar. “Biyolojik olarak parçalanabilen” ve “deniz ekosistemine zarar vermeyen” içerikler, tercihimi etkiler. Çevreye duyarlı ürünler kullanarak doğayı koruma bilinciyle hareket etmeye özen gösteririm.
- Peki tam tersini sorsak, güneş kreminde olmaması gereken maddeler neler?
Güneş kremi seçiminde, içeriğinde bulunmaması gereken bazı maddelere özellikle dikkat ederim. İşte bu maddeler ve nedenleri:
- Oksibenzon: Oksibenzon, hormon bozucu özelliklere sahip olabilir ve ciltte alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, çevresel olarak zararlıdır ve deniz eko-sistemine zarar verebilir.
- Retinil Palmitat: Bu madde, ciltte UV ışınlarına maruz kaldığında serbest radikallerin oluşumunu artırabilir ve potansiyel olarak cilt hasarına yol açabilir.
- Parabenler: Parabenler, koruyucu olarak kullanılır ancak hormonal dengeleri bozabilecekleri ve ciltte tahrişe neden olabilecekleri düşünülmektedir. Bu yüzden, paraben içermeyen ürünleri tercih ederim.
- Ftalatlar: Ftalatlar, plastikleştirici olarak kullanılır ve cilt yoluyla emildiğinde hormonal bozulmalara neden olabilir. Bu maddelerden uzak durmak, sağlıklı bir cilt için önemlidir.
- Formaldehit Salıcılar: Bu kimyasallar, ciltte tahrişe ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, uzun vadeli maruz kalma kanser riskiyle ilişkilendirilmektedir.
- Sentetik Parfümler: Sentetik parfümler, ciltte tahrişe ve alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Hassas ciltler için özellikle problematik olabilir. Bu yüzden parfüm kullandığımız ürünlerde özellikle ecocert cosmos organik sertifikalı parfüm kullandığımızı da belirtelim.
- Nanopartiküller: Bazı güneş kremleri, daha pürüzsüz bir uygulama sağlamak için nanopartiküller içerebilir. Ancak, nanopartiküllerin cilde nüfuz etme potansiyeli ve uzun vadeli sağlık etkileri hakkında belirsizlikler vardır. Bu yüzden, nanopartiküller içermeyen ürünleri tercih ederim.
BEBEK, ÇOCUK VE YETİŞKİN GÜNEŞ KREMLERİ ARASINDAKİ FARK
- Hayli açıklayıcı biçimde anlatıyorsunuz... Kullanıcıların en merak ettiği soruları sormaya devam ediyoruz. Bilirsiniz, önceden aileler genelde bir güneş kremi alıp tüm aile bireylerine onu kullanırlardı. Şimdilerde ise kremler çocuğa uygun seçiliyor ve yetişkinler de o kremi kullanıyor. Çocuk güneş kremlerini yetişkinler de kullanabilir mi? Çocuk güneş kremi ile yetişkin güneş kremleri arasındaki fark nedir tam olarak?
Çocuk güneş kremleri genellikle daha hassas ciltlere yönelik formüle edilir ve bazı belirgin farklara sahip. Çocuk güneş kremleri, genellikle daha az kimyasal içerir ve cildi tahriş edebilecek maddelerden arındırılmıştır. Bu yüzden cildi hassas olanlar yetişkinler de çocuk güneş kremlerini kullanabilir ve bu kremler, cildi hassas olan yetişkinler için de güvenli bir seçenek olur. Ancak çocukların hareketliliği, suda geçirdikleri vaktin uzunluğu gibi durumlar göz önünde bulundurularak formüle edilen çocuk güneş koruyucuları genellikle daha yoğun ve beyaz kalıntı bırakabilecek yapıda olabilir.
Yetişkin güneş kremleri ise genellikle daha geniş spektrumlu koruma ve farklı cilt tiplerine uygun çeşitli formülasyonlar sunar. Bu kremler, cildin nemlendirilmesi, yaşlanma karşıtı etkiler ve cilt tonunu dengeleme gibi ek faydalar sağlayabilir.
- Bebeklere de güneş kremi pek kullanılmazdı eskiden. Şimdi ise bilinçlenildi. Bebekler güneş kremlerinde nelere dikkat edilmeli? Bebek güneş kremi içeriği nasıl olmalı?
Eskiden bebekler için güneş kremi kullanımı pek yaygın değildi. Ancak günümüzde bebeklerin hassas cildini güneşin zararlı etkilerinden korumanın önemi daha iyi anlaşıldı. Bebek güneş kremleri seçerken öncelikle “fiziksel (mineral) güneş koruyucuları” tercih etmek önemli. Fiziksel bloklayıcılar, bebeklerin hassas cildine kimyasal filtrelerden daha nazik davranır ve alerjik reaksiyon riskini minimize eder. Ayrıca bebek güneş kremi alırken içeriğin temiz ve basit olmasına özen gösterilmeli. Bebek güneş kremlerinin “suya dayanıklı” ve “geniş spektrumlu koruma” sağlaması da önemli. Bu, hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı etkin koruma sağlayarak bebeklerin cildini güneşin zararlı etkilerinden korur.
Bebek güneş kremi seçerken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise “SPF (Güneş Koruma Faktörü)” değeridir. Bebekler için genellikle “SPF 30 ve üzeri” kremler önerilir. Bu, güneşin zararlı UV ışınlarına karşı yeterli koruma sağlar.
Son olarak, bebeklerin cildi çok hassas olduğundan, 6 ay öncesinden bebekler güneş ışınlarına direkt maruz bırakılmamalı ve güneş kremi tercih edilmemeli, güneş koruyucu kullanımı 6 aydan sonrası için düşünülmelidir.
Tabii ki güneşe maruz kalacakları zamanlarda şapka, güneşten koruyucu giysiler ve gölgede kalma gibi ek önlemler almak da önemli.
- Güneş koruyucusu kullananların merak ettikleri bir diğer soru da tüm vücut için tek bir güneş kreminin yetip yetmediği... Yüz için güneş kremi almayıp vücut için alınan güneş kremlerini yüze kullanmak doğru mu?
Tüm vücut için tek güneş kremi kullanmak, pratik görünebilir ancak bazı önemli noktaları göz önünde bulundurmak gerekir. Yüz ve vücut için kullanılan güneş kremleri genellikle farklı formülasyonlara sahip çünkü yüzün cildi vücudun geri kalanına göre daha hassas ve ihtiyaçları da farklı.
Yüz için özel olarak formüle edilen güneş kremleri ise, genellikle daha hafif ve non-komedojenik (gözenekleri tıkamayan) yapıya sahip. Bu, yüz bölgesinde sivilce ve tahriş riskini azaltır. Ayrıca, yüz güneş kremleri genellikle cilt bakım faydaları da sağlar; anti-aging, nemlendirici ve antioksidan içerikler barındırabilirler.
Öte yandan, vücut için üretilen güneş kremleri genellikle daha yoğun ve geniş alanlara uygulanması için formüle edilir. Bu kremler, yüz için uygun olmayabilecek ağır yapıda olabilir ve bu da yüz bölgesinde gözeneklerin tıkanmasına ve sivilce oluşumuna neden olabilir.
Eğer tüm vücut için tek bir güneş kremi kullanmak durumundaysanız, non-komedojenik ve hafif yapıda olan bir krem seçmek hem yüz hem de vücut için daha uygun bir seçenek olabilir.
ŞEHİR HAYATINDA FOSİL YAKIT DUMANINA KARŞI KORUYAN GÜNEŞ KREMİ, DENİZDE İSE SUYA DAYANIKLI GÜNEŞ KREMİ SEÇİLMELİ
- Şehir hayatında kullanmak için seçtiğimiz yüz güneş kremi, deniz ortamında bize yeterli olur mu? Bu konuda kullanıcıların düşünceleri ve deneyimleri çok farklı. Şehir hayatında yüzlerine sürdükleri ve yeterli koruduğunu düşündükleri güneş kremlerinin denizde, kumsalda aynı performansı vermediklerini düşünüyorlar.
Şehirde günlük yaşamda kullanılan güneş kremleri, deniz ve kum gibi zorlu koşullarda aynı performansı göstermeyebilir. Şehirde günlük kullanım için geniş spektrumlu, UVA ve UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan ve genellikle hafif formüllere sahip olan bir SPF 15 bir güneş kremi dahi doğru uygulama ile yeterli olabilir. Bu kremler, makyaj altında kullanılabilecek ve orta düzeyde güneş maruziyeti için uygun olan formüllere sahip. Ayrıca şehir hayatının kirleticilerinden fosil yakıt dumanında çokça bulunan PM 2.5 partiküllere karşı da etkili bir koruyucu tercih etmek gerekir.
Ancak deniz kenarında, güneş ışınlarının doğrudan ve yansımalar yoluyla daha yoğun olduğu, uzun süreli güneş maruziyetinin yaşandığı durumlarda bu kremler yeterli olmayabilir. Ayrıca yüzme ve terleme, güneş kreminin etkisini azaltabilir.
Deniz kenarındayken en az SPF 30 olan, “suya dayanıklı” güneş kremleri tercih edilmelidir. Bu kremler, yüzme veya terleme sonrasında bile koruyuculuğunu sürdürmek üzere formüle edilir. Yine de her iki saatte bir veya yüzme ve havlu ile kurulanma sonrasında tekrar uygulanmaları gerekir.
- Faktör meselesini konuşalım mı biraz? 30 faktör güneş kremi kullanmakla 50 faktör güneş kremi kullanmanın etkisinin farkları neler?
Güneş koruma faktörü (Sun Protection Factor, SPF), bir güneş kreminin UVB ışınlarına karşı ne kadar koruma sağladığını gösteren bir ölçüdür. SPF numarası ne kadar yüksekse, cildinizi o kadar fazla korur. Ancak, bu sayılar tam olarak ne anlama geliyor ve ne kadar süreyle koruma sağlıyor, biraz daha detaylı açıklayalım.
SPF 30: Bu, güneş kremi olmadan yanmaya başlayacağınız sürenin otuz katı kadar uzun süre boyunca koruma sağlar. Örneğin, cildiniz güneş altında on dakikada yanıyorsa, SPF 30 kullandığınızda bu süre üç yüz dakikaya (yaklaşık beş saate) çıkar. Ancak, bu teorik bir hesaplamadır ve gerçek hayatta terleme, yüzme ve güneş kreminin doğru uygulanmaması gibi faktörler bu süreyi kısaltabilir.
SPF 50: Benzer şekilde, SPF 50 güneş kremi de yanmaya başlayacağınız sürenin elli katı kadar koruma sağlar. Yine on dakika örneğini alırsak, bu süre beş yüz dakikaya (yaklaşık sekiz saate) çıkar. Ancak, pratikte her iki saatte bir güneş kremini yeniden uygulamak gerekir, özellikle yüzme veya terleme sonrasında.
Aradaki fark, SPF 50'nin UVB ışınlarının yüzde 98'ini, SPF 30'un ise yüzde 97'sini bloke etmesi. Yani, SPF 50 biraz daha fazla koruma sağlar, ancak her iki SPF değerinde de güneşin zararlı etkilerinden korunmak için düzenli olarak tekrar uygulamak çok önemli.
GÜNEŞ KORUYUCULAR NEDEN YÜZÜ TERLETİR?
- Birçok kişi de güneş koruyucu sürünce yüzünün terlediğini söyler. Güneş kremlerinin yüzü terletmesinin sebebi nedir?
Güneş kremlerinin yüzü terletmesinin birkaç temel nedeni var.
1. Yoğun Formülasyonlar: Güneş kremleri, ciltte koruyucu bir bariyer oluşturmak için çeşitli aktif ve destekleyici maddeler içerir. Bu yoğun formülasyonlar, cildin nefes almasını zorlaştırabilir ve terlemeyi artırabilir.
2. Kimyasal Filtreler: Kimyasal UV filtreleri içeren güneş kremleri, cilt tarafından emilerek UV ışınlarını absorbe eder. Bu süreç, cildin ısınmasına neden olabilir ve terleme mekanizmasını tetikleyebilir.
3. Nemlendirici Bileşenler: Bazı güneş kremleri, ekstra nemlendirici bileşenler içerir. Bu bileşenler, özellikle yağlı veya karma cilde sahip kişilerde cildin daha fazla terlemesine yol açabilir.
4. Yanlış Uygulama: Güneş kreminin kalın ve eşit olmayan bir şekilde uygulanması, cildin yüzeyinde bir tabaka oluşturabilir ve bu da terlemeyi artırabilir.
- Peki güneş koruyucusunun yüzü terletmesi azaltılabilir mi?
1. Hafif ve Mat Formüller Tercih Edin: Yüz için özel olarak formüle edilmiş, hafif ve mat bitişli güneş kremleri tercih edin. Bu kremler, cildin nefes almasını sağlar ve terlemeyi minimize eder.
2. Non-komedojenik Ürünler Seçin: Gözenekleri tıkamayan non-komedojenik güneş kremleri, ciltte ağırlık yapmaz ve terleme riskini azaltır.
3. Mineral Güneş Kremleri Kullanın: Fiziksel filtreler içeren (çinko oksit veya titanyum dioksit gibi) mineral güneş kremleri, kimyasal filtrelere göre ciltte daha az ısınma etkisi yapar ve terlemeyi azaltabilir.
4. Hafif Nemlendirici Kullanın: Eğer güneş kreminiz nemlendirici özellikler de taşıyorsa, ekstra nemlendirici kullanımını azaltarak daha hafif ürünlere yönelin.
5. Uygulama Miktarını Dengeleyin: Güneş kremini yeterli miktarda, fakat aşırı kalın bir tabaka oluşturmayacak şekilde uygulayın. Böylece cildin hava almasını engellemeden koruma sağlayabilirsiniz.
- Tekrar formülasyonlara dönersek eğer, hep eski tip koruyuculardan uzak durun deniyor. Eski tip güneş koruyucu deyince bundan ne anlamalıyız? Yeni nesil koruyucular ile eskilerin farkları neler?
Eski tip güneş koruyucu filtreler dediğimizde genellikle kimyasal UV filtreleri ve daha eski formülasyonları anlamalıyız. Bu filtreler, UV ışınlarını emerek cildi korur ve genellikle cilt tarafından emilirler. Eski tip güneş koruyucuların bazı özellikleri ve yeni nesil koruyucularla farkları şunlar:
Eski Tip Güneş Koruyucular:
1. Kimyasal Filtreler: Oksibenzon, avobenzon, oktinoksat gibi kimyasal filtreler içerirler. Bu maddeler, UV ışınlarını emerek cildin derinliklerine nüfuz eder ve ısıya dönüşerek UV ışınlarını etkisiz hale getirir.
2. Yüksek Alerjen Potansiyeli: Bu kimyasal filtreler bazı insanlarda alerjik reaksiyonlara veya cilt tahrişine neden olabilir.
3. Ciltte Emilir: Kimyasal filtreler, cilt tarafından emilir ve bu da bazı kişilerin cilt hassasiyeti yaşamasına neden olabilir.
4. Daha Az Stabilite: Eski tip kimyasal filtreler, güneş ışığına maruz kaldıkça etkinliklerini kaybedebilir ve sıkça yeniden uygulanmaları gerekir.
- Yeni nesil güneş koruyucular nasıllar peki?
1. Fiziksel Filtreler: Türkiye’de ilk SYORELL tarafından kullanılan MicNo mineral UV filtre dünyanın en yeni ve en etkili filtresi. Bu madde cildin yüzeyinde bir bariyer oluşturur ve UV ışınlarını yansıtarak cildi korur. Cilt tarafından emilmez, cildin yüzeyinde kalır.
2. Daha Az Alerjenik: Fiziksel filtreler, kimyasal filtrelere göre ciltte daha az alerjik reaksiyona neden olur. Hassas ciltler için daha uygundur.
3. Yüksek Stabilite: Fiziksel filtreler, güneş ışığına maruz kaldıkça etkinliklerini kaybetmezler ve daha uzun süre koruma sağlarlar.
4. Gelişmiş Formülasyonlar: Yeni nesil güneş koruyucular, antioksidanlar, nemlendiriciler ve yaşlanma karşıtı bileşenler gibi ek faydalar sağlayan gelişmiş formülasyonlar içerirler. Ayrıca, çevre dostu ve biyolojik olarak parçalanabilir içerikler kullanılarak, doğaya daha az zarar vermeyi amaçlarlar.
5. Mat ve Hafif Formüller: Yeni nesil güneş kremleri, mat ve hafif yapıları sayesinde ciltte yağlı bir his bırakmaz ve günlük kullanım için daha uygun.
- Antiaging güneş kreminizde retinol içeriği var. Halbuki retinolü yıllarca güneş ile asla bir araya gelmemesi gereken ürün olarak bilirdik. Bu anlamda bu birleşim şaşırtıyor. Bu ürün nasıl ortaya çıktı?
Anti-aging güneş kremlerimizde retinol yerine biyoretinol kullanıyoruz. Retinol, cilt bakımında çok etkili bir bileşen olmasına rağmen, güneş ışığına maruz kaldığında ciltte hassasiyet ve tahrişe neden olabilmekte. Bu nedenle, retinolün gün içinde kullanılması genellikle tavsiye edilmez.
Ancak, bizim güneş koruyucularımızda kullandığımız biyoretinol, retinolün tüm faydalarını sağlayan ama onun yan etkilerine sahip olmayan bir alternatiftir. Biyoretinolün bazı avantajları var. Alerjen veya tahriş edici değil, retinolün tüm faydalarını sağlar ve tıpkı retinol gibi cilt hücrelerini yeniler, gün içinde kullanıma uygundur ve anti-aging etkisi vardır.
- Bu sohbet için teşekkür ederiz. Son olarak Syorell’in çatısında yeni ürünler gelecek mi?
Syorell kendi ile rakip olan bir marka. Mesela biyoretinol içerikli güneş koruyucularımızı 2023 Eylül ayında tanıtmıştık. Çok popüler ve üst segment bir global marka bizden iki ay sonra lansman yaptı. Bu ve benzeri birçok yeniliği Türkiye’de kullanıcılar ile ilk biz buluşturduk. Ama biz sadece formül kısmında değil ham madde kısmında da yer almak istiyoruz. Bu bağlamda bir TÜBİTAK projesi hazırlıyoruz. Proje aşamasında olduğu için şu an daha fazla detay veremiyoruz ama projemiz tamamlandığında sadece Türkiye’de değil dünyada da adından çokça söz edilen bir buluş olacağını söyleyebiliriz.