En samimi Avrupalı: Barselona
Sıcak ve samimi atmosfer, insanı yeniden bu şehre dönmeye davet ediyor.
Barselona tam anlamıyla zıtlıklar şehri, bir tarafta modern mimari diğer tarafta Rönesans dönemine ait binalar, sanki İspanya içinde ayrı bir ülke. Asilzade bir bir aile tarafından dokuzuncu yüzyılda, İspanya var olmadan çok önce kurulan Barselona ülke içindeki diğer kentlerden ayrı bir ruh taşıyor. Bunun nedeni, Barselona'nın Birinci Dünya Savaşı'na kadar kendine has kültürü, yaşam tarzı, gelenekleri, mutfağı ve dili ile ayrı bir imparatorluk olarak var olması.
Sicilya ve Sardunya adaların da içine alan Katalan İmparatorluğu 1939 yılına kadar varlığını sürdürmüş... Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra sonra egemenliğini kaybetmiş ve 1975 yılında İspanya sınırlarına dahil edilmiş... Barselona havaalanından dışarı adımımızı attığımızda, sanki İstanbul'dan Anlatya'ya inmişçesine güneşli bir hava karşılıyor bizi. Bir 15 dakika sonra, şehrin fuarlarının yer aldığı hani hafifçe dışı sayılabilecek bir mahalledeki otelimizdeyiz.
İlk intibam, bu şehir fazla büyük değil gibi... Ilıman havası, tenteli geniş geniş balkonlarıyla bu kez de İzmir'e benzetiyorum. İspanya'nın tümü mü böyle bilmiyorum ama şehrin hemen her yerinde süren kazılar, bir yavaşlık hali derken bu şehri çok seviyorum ben, insan hiç yabancılık çekmiyor.
Ama asla İspanyalı olmayı kabul etmemiş Katalanlar, çünkü kendi dili, kültürü ve gelenekleriyle İspanya'dan farklı olduklaarını düşünmüşler hep. Faşist diktator Franco döneminde konuşulması yasaklanan Katalan dili bugün Barcelona'nın resmi dili. Yol tabelaları ve resmi dokumanlarda Katalanca ve İspanyolca olmak üzere her iki dile rastlanıyor... İspanya sınırlarının içinde olsa da Katalanya devlet işlerinde bağımsız, kendi parlementosu ve kendi polis gücü var.
Katalanları anlatan turistik kitaplarda, Endülüs bölgesinin flemenkosu kadar popüler olmayan Katalan geleneksel dansı ''Sardana'' anlatılıyor. Franko'nun baskıcı diktatorlüğü döneminde Katalan birliğinin sembolü olduğu için yasaklanan Sardana bugün bağımsızlığın sembolü. Şehrin en işlek ve en uzun caddesi La Rambla'da birkaç yerde birden Sardana yapanlara rastlıyoruz. Dansın en önemli özelliği bizim halay gibi, her isteyenin halkaya katılması... Şehrin bir başka alameti farikası ise yerlilerinin ''Barca'' dedikleri Barcelona Futbol Kulübü. Klübün mavi - bordo renklerini de şehrin hemen her yerinde görüyorsunuz.