Bizdeki kadar, evlenmeye odaklı kız çocukları büyüten gelişmiş bir ülke daha var mıdır acaba? Hoş, bizim gelişmişliğimiz de tartışma götürür ya, neyse o başka konu.
Kız çocuğu daha doğar doğmaz çeyiz hazırlıklarına başlanır. Yıllarca ‘Aman kendini koru, erkeklerle gezip tozma adın çıkmasın’ diye yetiştirilen kız çocuğunun başı, bir yaşa gelince ‘Hadi birini bul da evlen artık’ diye yenilir. Hiç olmadı görücü usullerine başvurulur. Yeter ki kız evde kalmasın. Çünkü kızın evlenmesi bir başarı ölçütüdür. Kızın düzgün, namuslu, seçilebilir biri olduğunu gösterir. Kızın evlenmek istememesi normal değildir. Erkek evlenmek istemeyebilir. O zaman adı ‘müzmin bekar’, ‘gözde bekar’ olur. Ama kız evlenmezse, daha doğrusu evlenemezse, kendi seçimi olamaz. Kesin evde kalmıştır. Toplum baskısı böyle olunca, en modern genç kızlarda bile bir yaşta evde kalma korkusu başlar. Dili istediği kadar başka şey söylesin, yüreği başka fısıldar. İlla ki evlenecek… Hem de çarpık bacaklı kuzeninden önce evlenecek ki ‘O bile evlendi, bak sen evde kaldın’ denmesin. İşte, kadının seçiciliğinin içine limon suyu sıkan, ‘kocam olsun da çamurdan olsun’ dedirten şey toplumun bu baskısı. Birçok kadın, evde kalma korkusundan, ‘anlaşıyor muyum, anlaşmıyor muyum?’ demeden, ‘yahu ben bu adamı gerçekten seviyor muyum?’ demeden ‘hazır evlenmeye gönüllü birini buldum, bari bunu elimden kaçırmayayım’ diyerek evlilik kararı alır. Sevgisiz başlayan bir evliliğin mutlu sürmesi ne mümkün! Erkekler de aptal değil arkadaşlar. Bu durumu hissetmiyorlar mı sanıyorsunuz. Birçok genç çiftle çalışıyorum. Genç kızlar şikayetçi; “Aylardır birlikteyiz, daha evlenmenin lafını açmadı. Ben açınca da ‘ben evlenmekten korkuyorum’ diyor” diye dert yanıyorlar ve “Bu ilişki nereye varacak?” diye soruyorlar. Meseleyi biraz deştiğinizde evet, etrafındaki kötü giden evliliklerden gözü korkan erkekler var, evlilikte sorun çıkarsa boşanmayı dünyanın sonu gördüğü için evliliğe uzak hisseden erkekler var. Ama erkeklerin gözünü en çok korkutan tuzağa düşürülme hissi. Kadının gerçekten kendisini sevdiğine inanmayan, sadece evlenme derdinde olduğunu düşünen erkeğin gözü, doğal olarak daha çok korkuyor. ‘Onun derdi ben değilim; o evlenmek, kendi evini kurmak istiyor. Onun için şimdi çok uyumlu. Ya evlenince değişirse’ diyorlar. Hadi diyelim ki erkek bu duruma uyanmadı, kadını çok sevdi ve evlendi. Kendi kararından emin olmayan bir kadının, sevdiğinden çok da emin olmadığı bir erkeğe tahammülü ne kadar olacak. Evlilik, toz pembe pamuk şekeri değil maalesef. İyi günü var, kötü günü var. Kavgası var, zorlukları var. Para harcama alışkanlıklarınızdan, ailelerle kurulacak ilişkilerin mesafesine, çocuk yetiştirme yöntemlerinizin farklılığından, evdeki iş bölümüne kadar her şey problem çıkarabilir bir evlilikte. Sevgi sağlam olacak ki, bu zorlukları aşmaya gücünüz olsun. Yoksa ‘Ben hevesimi aldım, vazgeçtim oynamıyorum’ demek çocuk işi.