Her ayrılıktan sonra bir daha onu affetmeyecekmişsin gibi geliyor. artık onun ne mal olduğunu anladığını düşünüyorsun. bu kez kesin kararlısın. Asla asla asla yüzünü görmek istemiyorsun. Evdeki bütün eşyalarını toplayıp, verdin. Telefonunu engelledin. Ne hali varsa görsün, o iş yerindeki sarışın kızla mı beraber olacak, sokaklara vurup kendini Mecnun gibi mi dolanacak, orası seni ilgilendirmez. Hayatında yepyeni bir sayfa var artık. Geriye dönüp bakmak sadece aptallara göredir. Yaşadın, tecrübe kazandın bitti. Üzüldüğüne bile değmez, zaten yeterince zaman harcadın. Yer gök bir araya gelse, hayatın anlamını kulağına fısıldayacağız deseler, ölümsüzlük iksirinin patentini senin üzerine yapsalar yine de olmaz.
Sen böyle beylik laflarla etrafındakileri kandırdığın gibi kendini de kandırırken, aaa o ne! Adam sana geri dönmeye çalışıyor. İlk 1-2 hamle bir naz yaptın, iki omuz silktin ama sen de niyeti bozdun. Şimdi bütün kasedi geri başa sar mı? O söylediğin lafları tek tek yut mu? Eşe dosta barıştığını nasıl mı anlatacaksın?
İlk olarak, anlatmayacaksın. Daha bir dur bakalım. Üç gün sonra yine eski haline dönmeyeceği ne malum adamın. ‘Ben sana demiştim!’ laflarını dinlemek ister misin? Herkes seni o burnundan kıl aldırmayan tavrınla bilsin bırak. Hem bir taşla iki kuş. Sevgilinin kafasına da ‘neden anlatmıyor lan, acaba?’ şüphesini de yerleştirdin mi tamamdır bu iş.
Zaten ilişkiniz çok yıpranmıştı, her geçen gün birbirinin aynısı olmaya başlamıştı. Bu gizli saklı ilişki, olaya heyecan katar. Her şey dahil sistem otellere gidip bir ton para verdik, tabağı ağzına kadar doldurup yemeliyiz olayına girmekten hem daha ucuz, hem kilo aldırmaz. Bir kere kimse değişmez bunu bir kafamıza sokalım. Değişir gibi yapar ama ıı ıh. O yüzden, geri döndüğünde hayallerinin erkeği olmasını bekleme. Limiti biraz daha düşük tutup, en azından ‘deniyor yavrucak’ diye düşün. Tabii kimse tek yönlü suçlu değildir bunu da unutmamak lazım. Birbirinizden ayrıldığınız dönemde ‘benim de hatalarım oldu’ olgunluğunu gösterebiliyorsan, ne mutlu sana. En azından, ‘ben elimden geleni yaptım’ diye kendini rahatlatabilirsin.
İlk hafta içinde mutlaka ama mutlaka bir tur kavga edilir. Ayrılırken birbirinize söylediğiniz şeyler bir daha köpürtür ortamı. Ayrıldıktan sonra neler yaptıklarınız bir bir masaya dökülür. ‘Hayatımın en büyük hatasıymış geri dönmek’ dersin. Yeri gelir o, ‘bence başlamamalıydık!’ diye kafasını ellerinin arasına koyar kara kara düşünür. Yine de böyle bir kavgadan ayrılık olmaz. Olsaydı olay sıcakken biterdi zaten. Bu sadece tencerenin dibini sıyırma.
Bir de bir soğukluk var gibi hissedersin. Bir olmamışlık, bir ‘bir daha eskisi gibi olamayacağız’ korkusu. Evet, değişmiştir ama istediğin gibi değil de sanki yalnızken daha mutlu gibi. Aynısını o da senin için düşünüyordur, korkma. Sosyal medya hesaplarınızda silinen fotoğraflara bakıp, üzülürsün. Sanki büyü kaçmış gibi gelir. Sanki bir daha eskisi gibi olmayacakmışsınız gibi... Sanki herkes ayrıldıktan sonra onun neler yaptığını biliyor gibi. Onun pişman olup, ağzından burnundan kan gelene kadar aşkından ölmesi lazımken, ‘armut piş ağzıma düş’ tavrı seni çileden çıkartır. Benim için daha fazlasını yapmalı, daha daha daha diye öfkelenirsin. İşin kötüsü sinirinin ne olduğunu da anlatamazsın. Ne diyeceksin; git intihar et, yaşarsan benimsin, yaşamazsan hiç benim olmamış mısın?
Bir daha kavga etmemek için birbirinize sözler verirsiniz. Gerçekten artık her şey oturmalıdır, o kadar problemin içinde bir de ‘adam beni seviyor mu?’ diye düşünmek istemezsin. Bu sefer, dilini de tutarsın ama pasif agresif tutumunu bayağı bir geliştirirsin. Sinsi öfke nöbetlerin, çaktırmadan yaptığın intikam hareketlerinle hem kendini hem onu yorar da yorarsın. Sonra insanlara anlatma aşaması gelir. Ayrıldığın an olan bilmiş konuşmaları kimse yapmaz merak etme. Onları arkandan konuşacaklar çünkü. ‘Canım, en iyisini yapmışsınız ayrılmanız saçmalıktı’ diye sizi pışpışlayıp, WhatsApp kız gruplarında, ‘mal o kız ya, yine ayrılacaklar bak gör. O zaman tek kelimesini dinlemem valla. Olan bize oldu şuna bak’ diyecekler. Ayy olan neden onlara olmuşsa, onu da anlamazsın zaten.
Ardından kavgalar büyür, büyür, büyür. Bu kez ayrılmak daha kolay hale gelir. Bir defa dönmüştür ya, her seferinde dönecektir. Her kavganın sonu ayrılıkla sonuçlanır. Ciddi olduğunu anlasın diye, her seferinde telefonundan engellersin. Fotoğraflarını silersin. Sonra bir daha başa dönersin. Üstelik derdini anlatacağın arkadaşın da kalmamıştır. Anlatsan da zaten, ‘barışırsınız ya’ diye seni dinlemez bile. ‘Yeni biri olana kadar idare edeceğim’ diye düşünürsün. O yeni biri bir türlü olmaz. Saygısızlık diz boyu olur, istediği gibi kırar, döker, yıpratır. ‘Ne seninle ne sensiz’ dersin. Bütün ayrılığın yükünü ona atıp, ‘o benden vazgeçsin’ diye beklersin.
Böyle böyle derken birbirinden nefret eden, tükenen, yorgun iki insan geriye kalır. Ya da kıymetinizi bilip, birbirinize daha sıkı sarılıp, ilişkinizi düzeltebilirsiniz. Bilmiyorum, hiç bu kısmı başaranı görmedim. Kim bilir belki de o siz olursunuz!