Gerilim romanı yazmak çok eğlenceli
Finli gerilim romanları yazarı Salla Simukka, 47 ülkede yayınlanan yeni kitabı ‘Kan Kadar Kırmızı’ ile Türkiye’de. Altın Kitaplar’ın çıkardığı Pamuk Prenses üçlemesinin ilk kitabı ‘Kan Kadar Kırmızı’, ‘Ejderha Dövmeli Kız’ın pabucunu dama atmaya hazırlanıyor.
Yazı: Gülru İncu
İlk kez bir gerilim romanıyla karşımızdasınız. Neden bu türü tercih ettiniz?
Hayatım boyunca bir sürü polisiye roman okudum ve bu türü hep sevdim. Bu üçlemeden önce, genç okuyuculara hitap eden 10 roman yazmama rağmen şimdiye dek bu türde yazmamıştım. Bir gerilim romanı yazmanın eğlenceli olabileceğini ve beni bir anlamda zorlayıp geliştirebileceğini düşündüm. Sonra romanların adları zihnimde netleşti ve onları yazmaya başlamaktan başka seçeneğim kalmadı. Bu karşı konulamayacak bir dürtüydü.
Gerilim ve korku, sinemada bile zor bir tür. Görselliğin olmadığı bir alanda korku unsurunu kullanmak zor olmadı mı?
Aslında oldukça kolay oldu, çünkü her şeyi tıpkı bir film seyrediyormuşçasına gözümde canlandırabiliyordum. Tabii ne görüyorsam onu kağıda döktüm. Gerilim türünde bir eser ortaya çıkarmanın çok büyük bir meydan okuma olduğunu biliyordum. Yeni şeyler denemekten hep hoşlanmışımdır. Her iki türde de yazılan romanları çok seviyorum ve anlatılanların bir filmle gözlerimin önüne serilmesinden çok hikayeyi hayal gücümde canlandırmaktan zevk alıyorum.
En beğendiğiniz polisiye-gerilim yazarı kim?
Norveçli yazar Jo Nesbö. Diline ve anlatım tekniğine hayranım.
Hikayeyi kurgularken nasıl bir yol izlediniz?
Sanırım en önemlisi okuyucuya her şeyi anlatmadan yeterli bilgiyi vermek. Okuyucu bundan sonra ne olacağını düşünerek tahminler yürütüp durmalı.
Çok kısa sürede büyük bir üne kavuştunuz, romanınız 47 yabancı ülkede yayınlandı ve büyük bir başarı elde etti. Bu başarının sırrı ne?
Her şey rüya gibi. Böyle bir şeyi asla tahmin edemezdim. Yaklaşık 13 yıldır yazarlık yapıyorum ve şimdiye dek hiçbir romanımla böyle bir başarı yakalayamadım. Bu tam bir peri masalı ancak tek farkı gerçek hayatta yaşanıyor olması.