Gizli aşklar
Bazı çiftler nasıl ki ilişkilerini ele güne ilan ediyorsa, bazıları da iki kişilik beraberliklerini içlerinde yaşamayı tercih ediyor.
Ayşegül Uyanık Örnekal/Formsanté
Birlikte olmalarına rağmen, aralarında hiçbir şey yokmuş gibi davranan çiftlere siz de denk gelmişsinizdir. Bu davranışın temelinde kimi zaman çevresel baskılar, kimi zaman partnerlerin birbirini tanıma sürecinde ilişkisini açıklamama isteği ve tabii ki beraberliklerinin yasak bir ilişki olması yatıyor. Oysa aşk, sevgi insanların hayatını renklendiren, onlara kış günü baharı yaşatan özel duygular. Bunları gönüllerinden geldiğince yaşamak yerine neden saklamayı tercih ettiklerini merak ettik ve gizli ilişkilere ilişkin sorularımızın yanıtlarını Pedamed Psikiyatri Tıp Merkezi’nden Uzman Psikoterapist, Evlilik ve Çift Terapisti Duygu Çiloğlu’ndan aldık.
BİRLİKTELİKLERİN HANGİ AŞAMASINDA ÇEVREYLE PAYLAŞILMASI DAHA DOĞRU? YA DA BÖYLE BİR ZAMANLAMA VAR MI?
Birlikteliklerin çevreyle paylaşılması konusu kişiye göre değişebiliyor. Bazıları ilk tanıştığı andan itibaren partnerini çevreyle paylaşmayı uygun bulurken, bazıları için bu süre daha uzun sürüyor. Dolayısıyla belirlenmiş bir süre sınırı yok. Çiftlerin birbirini tanıma süreci ilk altı ay ile başlıyor ve yaklaşık iki yılda tamamlanıyor. Tanımak için birlikte geçirilen zamanın kalitesi büyük önem taşıyor. Uzun yıllar birlikte olup da birbirini yeterince tanımayan çiftlerin, birlikte oldukları vakti sağlıklı geçirdiği söylenemez. Bunun nedeni; çiftlerin duygu ve düşüncelerini tanımaması, bunu ifade etmemesiyle ilişkili oluyor. Kişinin kendisini tanıması, isteklerinin farkına varması önem taşıyor. Öncelikle “Ben kimim? Özelliklerim neler? Bir ilişkiden ne bekliyorum? Benim için ideal bir eş nasıl olmalı?” gibi sorulara cevaplar verebilmesi gerekiyor. Bu konularda daha kararlı olan kişi, seçtiği eşin kendine uygun biri olduğundan emin olarak çevresiyle de çok rahat bir şekilde paylaşabiliyor. Kendi farkındalığı olan kişi partnerine de isteklerini daha kolay belirtebiliyor.
GİZLİ İLİŞKİ NEDİR?
Gizli ilişki; kişinin ya da kişilerin birlikteliklerini çevreden saklamaya çalışması olarak adlandırılabiliyor. Bu da ya emin olmadığını gösteriyor ya da kendisi veya çevre için onaylanmayacak bir ilişki olduğu düşüncesinden kaynaklanıyor.
PARTNERLERDEN BİRİNİN İSTEĞİYLE YA DA ORTAK KARAR ALARAK NEDEN GİZLİ İLİŞKİ YAŞAMAK TERCİH EDİLİYOR?
Bazen çiftler ilişkilerini gizli yaşamak isteyebiliyor. Bu genellikle ilişkinin başlarında görülen bir durum olsa da çok uzun yıllar süren gizli ilişkiler de yaşanabiliyor. Çiftlerden biri veya ikisi bu ilişkiden emin değilse de ilişki saklanabiliyor. Emin olunması dışında, bazen çiftlerden biri veya her ikisi de evli olduğu ya da mevcut bir ilişkisi varken yeni bir arayışa girdiği durumlarda da gizli ilişkiler yaşamak istenebiliyor.
BUNUN TEMELİNDE HANGİ NEDENLER YATIYOR?
Ne olduğunu bulmak için öncelikle kişiyi tanımak gerekiyor. İlişkiyle ilgili negatif düşünceleri yoğunlukta olabileceği gibi, geçmiş yaşantılar ve öğretiler ile kişilik özellikleri de bunda rol oynayabiliyor. Kişinin terk edilmeyle ilgili temel düşünceleri ve şemaları da önem taşıyor. Terk edileceğini ya da ilişkinin biteceğini düşünen kişiler incinmemek için ilişkilerini saklayabiliyor. Temelde bir terk edilme şeması varsa, kişinin şema terapi ile psikoterapi seansları alması gerekiyor. Bazen kişiler ilişkilerine bitecek gözüyle bakabiliyor. Bitecek olduğunu düşünüyorsa, kişi burada kendini gerçekleştiren kehanet gibi doğrulayıcı davranışlarda bulunabiliyor.
TOPLUM BASKISI TEK TİP EŞİ DİRETEBİLİYOR
Türk toplumunda halen özellikle kadınların ilişkilerini özgürce yaşayamadığını biliyoruz. Toplumsal baskılar da kimi zaman ilişkilerin gizli saklı yaşanmasına neden olabiliyor. Aile, arkadaş ya da iş çevresinin kişinin ilişkilerine ne denli etki ettiğini sorduğumuz Uzman Psikoterapist Duygu Çiloğlu, “Kadına ve erkeğe özgü olan davranışların bir öğretiyi andıran etkisi yadsınamayacak kadar çok. Kadının iş hayatına girmesiyle birlikte ilişkisini daha özgür yaşama durumlarının arttığını söyleyebilirim. Buradaki fark sadece çalışmak değil, kişiselleşmenin artması. Bunun dışında kişisel özellikler de önem taşıyor. Kişilik özellikleri ne kadar farklılık gösteriyorsa, ideal eş kavramları da o denli değişiyor. Kişi bütün bu farklılıkları yok sayarsa aile, arkadaş ve iş çevresinin belirlediği tek tip, idealize eş arayışında olabiliyor. Bu da gün geçtikçe onaylanma ihtiyacını doğurabiliyor. Belirlenen idealler ve sevilen eş farklı olduğunda ise bir kaos ortamı oluşabiliyor. Kişi de kendisi, ilişkisi ve çevresi hakkında farkında olduğunda daha emin adımlar atabiliyor” diyor.
YASAK İLİŞKİ İHTİMALİNİ ELERSEK, PARTNERLERİN SOSYAL STATÜ, EĞİTİM, MESLEK, FİZİKİ FARKLILIKLAR GİBİ NEDENLERLE BERABERLİĞİNİ YAKIN ÇEVRESİNDEN DAHİ SAKLAMASI DOĞRU MU?
Özellikle bazı kişilik özelliklerinde sosyal statü, meslek, fiziksel güzellikler ile ilişki seçimi çok yaygın bir şekilde var. Örneğin; partnerlerden birinde narsistik kişilik bozukluğu veya narsistik özellikler mevcutsa, kendini diğerlerinden daha üstün ve daha başarılı görmek istiyor. Bu üstünlüğünü ilişkilerinde de arıyor. Mesela narsist kişinin sevgilisi daha güzel, daha çekici, eğitim seviyesi ve işinin daha üstün olması gerekiyor. Eğer böyle özellikleri mevcutsa, bu onun için idealdir ve bunu çevresinden saklamaya gerek duymuyor. Kişiler bazen sosyal statü, fiziksel özellikler, eğitim durumuna çok odaklanıp, duygu ve düşüncelerini tanımaktan uzaklaşabiliyor.
BÖYLE BİR DURUM DİĞER PARTNERİN HANGİ DUYGULARI YAŞAMASINA YOL AÇAR?
Partnerlerden biri sosyal statü, eğitim, mesleki veya fiziksel farklılıklar gibi nedenlerle yakın çevreden ilişkiyi saklıyorsa, diğer partnerin duygusu genellikle üzüntü, kaygı ve kıskançlık oluyor.
BU TERCİHİN TEMELİNDE İLİŞKİNİN ÇEVRE TARAFINDAN YIPRATILMAMASI İSTEĞİ OLABİLİR Mİ?
Evet, olabilir. Kişiler bazen çevreden olumsuz düşünceler duymak istemediğinde de ilişkilerini saklayabiliyor. Bu durum onay beklentisiyle de yakından ilişkili. Sürekli onaylanma ihtiyacı olan kişiler, çevrenin uygun görmeyeceği bir ilişkiyi düşünerek kaygılanabiliyor. Burada başkaları yerine düşünerek de hareket etmiş olunuyor. Diğerlerinin zihinlerini okumaya çalışarak hareket etme davranışıyla hayatı sürdürmek ise bilişsel bir hatadır.
GEÇMİŞ TECRÜBELER VE ÖĞRETİLER DE BU TÜR BİR HAREKETE NEDEN OLUYOR MU?
Evet. Kişinin hayatı, karar verme mekanizması sadece var olan durumla ilişkili olmuyor. Hayat, doğduğumuz andan itibaren bugüne kadar gelen ve devam eden bir süreç. Sadece yaşadığımız birkaç olaya verilen tepki ile bu ölçülemez. Burada kişinin hayatını, yaşadıklarını, onu etkileyen durumları, daha çok üzen olayları, isteklerini, beklentilerini keşfetmek gerekiyor. Bunlar psikoterapi için de büyük önem taşıyor.
BU TÜR İLİŞKİLERİN KİM TARAFINDAN GİZLENMEK İSTENDİĞİNE İLİŞKİN BİR ARAŞTIRMA VAR MI?
İlişkinin gizlenmesi aldatmayı, ilişkiden emin olmamayı, diğerlerinin negatif olabilen düşüncelerini kapsayabilen bir durum olduğu için genel bir gizli ilişki araştırması yapmak zor. Yapılan araştırmalar daha çok aldatmalar ile ilgili oluyor.
GİZLİ İLİŞKİLERİN ÖMRÜ NE KADAR?
İlişkiye net bir ömür belirlemek zor olur, ki bu durum gizli ilişkiler için de geçerli. Genellikle kısa sürse de uzun dönemlilere de rastlanabiliyor.
YAŞAYANLAR ANLATIYOR...
MECBUR KALDIK!
“Sevgilimle güzel bir ilişkimiz var, birbirimizi çok seviyoruz ama bir kez olsun sokakta el ele dolaşamadık. Çünkü kimse birlikte olduğumuzu bilmiyor. O benim çok sevdiğim bir arkadaşımın eski sevgilisiydi. Ayrılıklarının benimle hiçbir ilgisi yok. Hatta aldatıldı bile. Zaten bizim birlikteliğimiz de o günlerde başladı. Arkadaşım onu terk edince nedenini sormak için beni aradı. Birkaç kez telefonda ona üzülmemesi gerektiğini söyledim sadece. Sonra bir de bakmışım, mesajlaşıyor ve telefonda kendimizden konuşuyoruz. Bir süre sonra buluştuk. Çok eğleniyorduk ikimiz de. Aslında o zaman arkadaşıma söyleseydim belki de bu hale gelmezdi sorunumuz. Sekiz ayı geride bıraktık. İlk kez birini bu kadar çok seviyorum ama hem ailemin, hem de arkadaşlarımın tepkisini çekmekten çok korkuyorum. Kimse biriyle birlikte olduğumu bilmediği için sürekli sevgili adaylarıyla tanıştırılıyor olmak da başka bir sorun. Bu şekilde nereye kadar gidecek bilmiyorum ama ben onu çok seviyorum. ”
Sinem B.