Güney Kore'ye yolculuk! Seul'da ne yapılır, nereler gezilir, ne yenir?

Güney Kore’ye yolculuk... Fikir kulağa hiç de fena gelmiyor. Asya kültürünü ve teknolojinin yükselişini bir arada görmek, güzellik ve bakım dünyasının yeni yıldızını tanımak ve belki de son yıllarda sıkça duyduğumuz K-Pop meselesini yerinde yaşamak için harika bir fırsat...

Peki, Güney Kore'ye gittiğimiz zaman 'Seul'de neler yapılır, nerelere gidilir, neler yenir?' diyorsanız, sizin için hazırladığımız bu yazıdan gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz. O halde uçuş için hazırız, çocuklar için emniyet kemeri kabin ekibi tarafından verilecektir...

Yeme-içme kültüründen, çalışma koşullarına kadar bizden çok farklı olan Seul seyahat notları öncesi küçük bir not düşmekte fayda var. Güney Kore’de kural kuraldır! Biz Türkler için bu durum biraz yorucu itiraf edeyim. Seul’de bizi en çok zorlayan dakiklik oldu, bir de otelden otobüse, sokaktan restorana esnemeyen Seul kuralları...



Yola koyulma vakti

Ülkenin 1948’te kuzey ve güney olarak ikiye ayrılmasının ardından Güney bölümünün başkenti Seul olmuş. Zaten Seul’ün kelime anlamı da başkent. İstanbul’dan direkt uçuşla Seul’e gidebiliyorsunuz. Ama öyle hafife almayın giderken yaklaşık 10, dönerken 11 saat havada kalmanız gerekiyor. İki ülke arasında altı saat fark var. Seul bizden bir miktar önde gidiyor diyebiliriz yani. Bizim uçuşumuz THY ile gerçekleşti. İlk sürprizi havaalanında yaşadık. Gece 01.30’da kalkacak uçağımız beş saat rötarla sabah kalktı. Olsun Seul’e ulaşmanın kolay olmayacağını biliyorduk. Havaalanı ve uçakta bolca Seul araştırması yapma fırsatımız oldu. İlk yararlı bilgi; Güney Kore para birimi; won. 1 lira yaklaşık 93 won ediyor. Bu da orada çokça sıfırlı etiketler olacağının göstergesi. Yani benim gibi sözelcileri orada bir sınav bekliyor. Kore’ye vize almadan girebiliyorsunuz. Sadece uçakta dağıtılan formları doldurmanız yeterli. İlkbahar ve sonbahar en uygun seyahat dönemleri. Buna rağmen gece-gündüz ısı farkı oldukça fazla, her zaman valize bir miktar kalın giysi koymakta fayda var. Ben ekim ayında oradaydım en şaşırtan şeyse zaman zaman telefonlardan gelen çılgın siren sesiydi. ‘Tayfun uyarısı!’ bir miktar tedirgin edici olsa da ülkenin teknolojideki yerini ispatlayan nitelikte olduğu kesin. Ve önemli not: Merak etmeyin; gittiğimiz sayıda insanla dönüş yaptık!

KURAL 1: ASLA AYRILMA

Beş saat rötar tabii ilk günümüzü kaybetmemize neden oldu. Uçaktan indiğimizde orada akşam saatleriydi. Otele gidip yerleşmek ve biraz dinlenmek şart. İlk izlenimse önemli: Geleneksel bir Asya ülkesi ile karşılaşmayı bekliyorsanız yanılıyorsunuz, ışıklı ve yüksek binalarıyla Seul ilk bakışta daha çok Dubai’yi anımsatıyor. Havaalanından itibarense ‘kurallar’ başlıyor. 11 kişilik bir ekiple oradayız; tur rehberimiz Monica’nın ise bizden tek bir istediği var; bir arada kalmamız. Kahve içmek, hava almak ya da tuvalete gitmek için bile olsa aramızdan ayrılmak isteyenler onu biraz endişelendiriyor. Fazlasıyla janjanlı transfer aracımızla (daha sonra kullandıklarımız da aynı renkli dünyaya sahipti) otelimize gidiyoruz. Siz tek başınıza gittiğinizde metro ya da otobüsle şehir merkezine rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Havaalanında bu konuda size yardımcı olan danışma masaları ve robotlar var.

TEKNOLOJİ MERKEZİ

Seul’e LG Electronics’in son teknolojik ürünlerini ve üretim aşamalarını görmek için onların davetlisi olarak gittik. Samsung, Hyundai, Kia gibi birçok teknoloji devinin merkezi de bu şehirde. İlk günümüze LG Twin Tower’da ev teknolojilerini tanıyarak başladık. Bir gün evimizde hiç yerimizden kalkmadan her işimizi halledebileceğimize olan inancım arttı doğrusu. Bir tuş yetecek sanki her şeye... Bunların detaylarını ayrıca anlatacağım. Ama Kore’de insan bir miktar bilim kurgu setinde hissediyor kendini demeden geçmeyeyim.

SEUL'DE NE YENİR? DAHA DOĞRUSU YENİR Mİ?

Gelelim fasulyenin faydalarına tam da bu noktada kurulması gereken bir cümle sanki. Yemek konusunda çok seçici olmasanız bile burada bir miktar zorlanabilirsiniz. Kore yemeklerinin hemen hepsinde kullanılan susam yağından olsa gerek tüm yiyecekler tanıdık olmayan bir kokuya sahip. Buna alıştınız diyelim; hiçbir şey sade değil. Bol baharat ve çokça ortaya karışık bir yeme alışkanlıkları var. Hadi buna da tamam diyelim; eğer hiç yemek yemeden sokak lezzetleriyle karşılaştıysanız ve deniz ürünlerinden bazılarının canlı canlı pişirildiğine tanık olduysanız tüm seyahat boyunca kafanızda bir soru işareti ile dolaşma ihtimaliniz yüksek. Ama korkmayın mutlaka tatmanız gereken lezzetleri de var...

KİMCHİ (KİMÇİ)

Kore yemeklerinin olmazsa olmazı. Bir çeşit turşu diyebiliriz. 200’den fazla çeşidi olduğunu söylediler. Başta Çin lahanası olmak üzere birçok farklı sebzenin mayalanmasıyla hazırlanıyor. Hemen her yemekle birlikte servis ediliyor.

KORE BARBEKÜSÜ

Masanın üzerine yerleştirilen gazlı bir ocakta yapılan et. Bir çeşit ocakbaşı kültürü desek yalan olmaz. Bolca soya sosu kullanılıyor. Yanında da küçük garnitürlerle servis ediliyor.

BİBİMBAP

Karışık pilav. Pirinç ve çeşit çeşit sebzeyi bir kaseye uyum içerisinde yerleştirerek hazırlıyorlar. Etli olarak da yiyebilirsiniz.

GİMBAP (KORE SUŞİSİ)

Kurutulmuş yosun içerisinde salatalık, pilav ve sebzelerle hazırlanıyor. Balık koymaksa sizin tercihinize kalıyor.

SOJU

Pirinç ile yapılan alkollü bir içecek. Koreli arkadaşlarımızın önerisi biraya karıştırarak içmemiz oldu. Ama usulü shot bardaklarıyla tek seferde içmekmiş. Tadı fena değil. Farklı meyve aromalı olanları da var.

SEUL'DE NEREYE GİDİLİR, NERELER GEZİLİR?

  • Gyeongbokgung Sarayı
  • Bukchon Hanok Köyü
  • Changdeokgung Sarayı ve Gizli Bahçe
  • Kore Ulusal Müzesi
  • Geleneksel pazarlar

Gyeongbokgung Sarayı: Seul’de yer alan sarayların en büyüğü. 1395 yılında yapılmış. Kore’ye dair tarihi ve geleneksel bir şey görmek istiyorsanız kesin gitmelisiniz.

Bukchon Hanok Köyü: Seul’de binalar çok yüksek ve ışıklı. Maslak diyelim siz ondan fazlasını hayal edin. Ama bu köyün geleneksel mimariye sahip olduğu ve görülmesi gerektiği söyleniyor. Maalesef bizim zamanımız yetmedi ama alınması gereken notlar arasında.

Changdeokgung Sarayı ve Gizli Bahçe: 1405’te inşa edilmiş ve 1997’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş. Bahçesi için tam bir rüya tabirini kullanabiliriz.

Kore Ulusal Müzesi: Asya’nın en büyük müzelerinden biri. Arkeoloji, sanat ve tarih meraklılarının ilgisini çekeceği kesin. Özellikle Korelilerin tarihsel gelişimini görmek için müthiş. Modern bir müze olduğunu da söyleyelim...

Geleneksel pazarlar: Büyüklü küçüklü birçok pazar yeri var. Kaldığınız otele en yakın olanı sormanız yeterli. En büyükleri ise Namdaemun ve Gwangjang. Özellikle kozmetik ürünleri, baharatlar, deniz ürünleri, hediyelik eşyaları keşfetmek için birine mutlaka uğrayın.



GÜZEL OL, BİR ADIM ÖNDE OL!

Kore hem kozmetik dünyasında hem de estetik ameliyatlarda bir dünya lideri olma yolunda ilerliyor. Kadınlı erkekli herkes ‘aşırı’ bakımlı. Gözleri büyüten lenslerden, yüzü kalıp gibi gösteren beyazlatıcı kremlere kadar pek çok şaşırtıcı detayla burada karşılaşmanız mümkün. Özellikle kağıt yüz maskeleri ve ginseng içerikli kremler buradan alacaklarınız arasında olmalı. Seul’de yaşayanlar güzel olmanın saygı görmek için şart olduğunu düşünüyor.

AKIL OYUNLARI

Güney Kore’de karşılaştığımız bazı teknolojiler heyecan vericiydi. Daha havaalanında bizi karşılayan robotlardan, neredeyse her kapalı alanda (toplu taşımada dahil) ulaşılabilen hızlı wifi yüzümüzü güldüren detaylar oldu. Bir de LG showroom ve fabrikalarında karşılaştığımız yeniliklerden bahsetmek gerek...



Akıllı çamaşır

Yeni gelen çamaşır makineleri Yapay Zeka Direkt Sürücüsü ile güçlenmiş olarak geliyor. Bu ne mi demek? Artık çamaşır makineleri çamaşırların kumaş özelliklerini, hacmini ve isteklerini kendi çözecek. Biz program seçmeden o kendi programını seçecek.

Tık tık

Bayıldığımız o iki kapılı, şık görünümlü buzdlapları için her evde yer bulmak zor. Yeni Fransız kapı buzdolapları çoğu mutfakta bulunan ortalama buzdolabı ölçüsünde. Kapısına iki kez tıkladığımızda içeride ne olduğunu gösteren çift kapılı modeller ise orada bizi en çok eğlendirenler oldu. Kaç kere kapısını çaldığımızı sayamadım tabii ki...



Güzel hareket

LG’nin etkileyici çekirdek teknolojilerinden bir diğeri olan QuadWash, mükemmel bulaşık sonuçları çıkartmak için, çoğu bulaşık makinesinin aksine iki değil, dört püskürtme kolu kullanıyor. Buhar gücü ise oldukça farklı bir sistemle makinenin içerisinde her yere eşit oranda dağılıyor. İyi haber bunun neresinde? Su lekelerine veda ediyor olabiliriz... Su kullanımımız da azalıyor.

Dikkat dikkat!

İşte bunu ilk biz gördük. Detayları gizli, hala üzerinde geliştirme yapılıyor amaaaa bu bir haber. İlk rulo haline gelen televizyonlar üretiliyor. Bir düğme ile kutunun içerisine saklanıyor. Hayal değil; gördük. Çok şık ve pratik. Fiyatının pek uygun olamayacağına eminim.



Veda...

Teknolojinin ve geleneksel kültürün bir arada olduğu bir şehirde olmak gerçekten ilginç. Seul belki defalarca gidilecek bir şehir değil ama yaşarken görülmesi gerekenler listesinde ilk 100’e mutlaka girer. Uzun çalışma saatleriyle işkolik diyebileceğimiz, sokakta sürekli kurallara uygun davranan, az ve öz yiyen ama tüm bunlara rağmen yüzünde sürekli gülümseme olan bir halkı var. Geleneksel miraslarına sahip çıkarken yeniliklerin de öncüsü olmayı başarmaları taktire şayan. O zaman;  (hoşçakal!) Seul.


Seul’ün en sempatik tarafı galiba çocuklardı. Hepsinin gözlerinin içi gülüyor ve çok şıklar.

Yazı: Gözde Kaynak

BU İÇERİKLER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil