Güzellikte teknoloji devrimi
‘Bir makine çıksa, içine girsem ve çıkınca incecik olsam’, ‘Bir krem olsa, bir sürsem, gencecik olsam...’ Yıllarca güzelleşmek için o kadar çok istekte bulunduk ki! Bu istekleri dikkate alan estetik dünyası da neredeyse mükemmeli yaratmayı hedefliyor.
Yazı: Nilgün Yıldız Konakçı
BİZ KADINLARIN GÜZELLEŞME İSTEKLERİ NE ZAMAN BİTECEK BİLİNMEZ AMA YAKIN GELECEKTE GERÇEKTEN BEŞ DAKİKADA İNCECİK YA DA GENCECİK GÖRÜNEBİLECEĞİMİZ KESİN. Çünkü estetik dünyası da kadınlar gibi hiç durmuyor. Kadınlar kendileriyle uğraştıkça estetik dünyası da kadınlara ayak uyduruyor ve en kısa zamanda, en acısız şekilde nasıl güzelleştirilir bunun yollarını arıyor. Biz de bu yola çıkalım dedik ve cilt güzelliğindeki son buluşları sizin için araştırdık. Bu araştırma sırasında ise Medikal Estetik Uzmanı Dr. Mustafa Karataş’tan yardım aldık.
GIDILAR GİDİYOR MU?
Kadınlar özellikle belirli bir yaştan sonra çenenin altından sarkan gıdıdan rahatsız olmaya başlar. Bazen kilo alıp verme bazen de fiziki yapı nedeniyle sarkan gıdıya estetik operasyon yapılması ise birçok kadını korkutabiliyor. Bu nedenle ortaya çıkarılan yeni yöntemlerden biri de CoolSculpting. Daha önce vücut yağlarını dondurarak azaltan bu teknik, şimdi gıdı için de kullanılabiliyor. Aslında macera 2008 yılında Harvard Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçları ile başlıyor. Bu araştırmaya göre soğuğa maruz kalan yağ hücreleri ölüyor. Derinin altındaki yağ hücrelerinin, hücrelere odaklanan soğutucu enerji ile kontrollü bir şekilde yok olması ise, kozmetik alanında kullanılabilecek yeni bir teknolojinin temelini oluşturacak önemli bir bulgu olarak beliriyor. Araştırma bu ölü hücrelerin atıklarının vücut tarafından emilerek doğal yöntemlerle atıldığını gösteriyor. Yani, işlemden sonraki birkaç ay içinde yağ hücrelerinin atılımı ile yağ tabakası inceliyor ve vücutta gözle görülebilir, ölçülebilir, en önemlisi de kalıcı bir incelme gözleniyor. Ve bütün veriler, eskiden ancak liposuction operasyonu ile elde edebilecek sonuçlara yaklaşan cerrahisiz bir teknolojinin keşfini işaret ediyor... Dondurarak yağ hücrelerini azaltan FDA onaylı bu sistemin en önemli özelliklerinden biri de bugüne kadar binlerce klinikte, milyonlarca hasta üstünde denenmiş olması. Tüm bu hastalarda neredeyse hiçbir yan etki olmadan alınan sonuçlar, sistemin farklı bölgelerde de uygulanmasına olanak sağlayan bir aplikatörün geliştirilmesinin yolunu açıyor. Ve işte önceki sistemle müdahale edilemeyen gıdı ve diz kenarları gibi küçük alanlarda da etkili olan CoolMini aplikatör böylece doğmuş oluyor. Dr. Mustafa Karataş, “Harvard’da geliştirilen bu tedaviyi 2010 yılından bu yana güvenle uyguluyorum ve son derece başarılı sonuçlar alıyorum. Zaten bir işlemin etkinliğini en iyi gösteren şey zaman. Ve seneler içinde elimizde sistemin gerçekten işe yaradığını kanıtlayan veriler toplandı. Bu teknoloji, yağ hücrelerinin soğuğa karşı diğer hücrelerden daha dayanıksız olmaları prensibi üstüne geliştirilmiş. İşlem sırasında vücuttaki bölgesel yağlanmalar yüzünden oluşan çıkıntılı bölgeler soğutucu başlık içine alınıyor ve o bölgedeki yağlar donduruluyor. Sonrasında sosyal yaşamınıza hemen geri dönebileceğiniz bu tedavinin en önemli artılarından biri, çevre dokulara zarar vermeden, yağ hücrelerini hedef alması. Klinik araştırmalar işlem yapılan bölgedeki yağ hücrelerinin yaklaşık üçte ikisinin tamamen öldüğünü gösteriyor. Tabii tam sonuçları almak için parçalanmış yağ hücrelerinin metabolize olarak doğal yollardan vücuttan atılması için birkaç hafta geçmesi gerekiyor” diyor.
SONUÇLAR KALICI MI?
Tedavi edilen bölgeye konan pedlerle deri altı soğutuluyor, böylece buradaki yağ hücrelerinin kristalize olarak donduktan sonra yaklaşık yüzde 20 ile 40’ı oranında azalma sağlanıyor ve bir süre sonra vücuttan atılıyor. Ve bu hücreler, bir defa yok olduktan sonra aynı yere geri gelmiyor.
ACI VERİYOR MU?
Uygulama yapılacak bölgeye göre yaklaşık bir saat süren tedavinin başlangıcında o bölgede bir soğukluk hissetseniz de bir süre sonra kendinizi çok daha konforlu hissediyorsunuz. İşlemden sonra uygulama yapılan bölgede hafif bir kızarıklık dışında herhangi bir yan etki olmuyor, birkaç gün sürecek bir kızarıklık ve hassasiyet görülmesi son derece normal sayılıyor. Seanstan hemen sonra normal hayatınıza geri dönebiliyorsunuz. Sonuçları görmek içinse biraz sabırlı olmanız gerekiyor.
KAÇ SEANS UYGULANIYOR?
Seans sayısı gıdınızdaki yağ fazlalığına bağlı olarak değişiyor. Eğer söz konusu olan ufak bir yağ dokusu ise tek bir seans yeterli olabiliyor. CoolMini ile ilgili en avantajlı noktalardan biri işlemi inatçı yağ dokusu yok oluncaya kadar yaptırabilmeniz. Ama genelde iki seans yeterli oluyor.
ETKİSİ NE ZAMAN GÖRÜLÜYOR?
Aynı standart CoolSculpting tedavisinde olduğu gibi işlemden üç hafta sonra etkileri görmeye başlayabiliyorsunuz. Ama en çarpıcı sonuçları bir ay ile üç ay arasında alıyorsunuz. Değişime uğrayan yağ hücreleri ikinci aydan itibaren vücudumuzun doğal temizlenme sistemi olan lenf sistemi ile vücuttan atmaya devam ediyor. Üç ay sonunda bile vücudunuz hala ölü yağ hücrelerini vücuttan atıyor oluyor, hatta bu süreç bazen altı ay kadar sürebiliyor. Gıdı bölgesindeki yağ birikiminin olduğu alandaki yağ hücrelerinin bir kısmı tamamen ortadan kalktığı için tedavinin etkisi kalıcılığını sağlıyor.
Nasıl çalışıyor?
CoolMini de aynı CoolSculpting gibi etki ediyor. Tek farkı bu ufak başlık sayesinde eskiden uygulama yapılamayan küçük alanlarda da kullanılabiliyor olması. CoolSculpting karın ve kalça gibi büyük alanlarda kullanılırken, CoolMini özellikle gıdı, diz kenarları bölgeleri için tasarlanmış. Her iki sistemin de arkasında yine soğukla yağ hücrelerini kalıcı olarak yok etme mantığı yatıyor. Uygulama yapılan bölgedeki yağ hücreleri herhangi bir kesi yapılmadan soğutularak donduruluyor. İşlemin uygulanacağı bölgeye doktor tarafından belirlendikten sonra cildin korunması için ıslak mendil benzeri koruyucu özel bir malzeme konuluyor. Daha sonra cihazın uygulama başlığı bu bölgeye yaklaştırılıyor. Bundan sonra hafif bir vakum ile cihaz otomatik olarak ilgili bölgeyi uygulama başlığının haznesi içine çekiyor ve bir saat sürecek tedavi başlıyor. İşlem sırasında cihaz yağ tabakasının bulunduğu alanı kontrollü bir şekilde soğutuyor. Donarak ölen yağ hücreleri ise vücut tarafından metabolize edilerek vücuttan atılıyor. İşlem sırasında derinin üst tabakası herhangi bir zarar görmediği için de iyileşme süreci son derece çabuk oluyor.
ACİL YARDIM
Karşınızda yılın her mevsimi uygulanabilecek, iyileşme süreci diğer işlemlere kıyasla daha çabuk, yeni bir teknoloji: Scarlet-S. Bu sistemin diğer sistemlerden farkı, altın mikro iğnelerle cildin orta tabakasındaki kolajen ve elastin hücrelerini harekete geçirerek, yüzde ameliyatsız bir yüz germe etkisi yaratabilmesi; hem de cildin yüzeyinde herhangi bir hasara neden olmadan. Tedavinin olumlu etkilerini hemen ilk işlemden sonra gözleyebilmek mümkün, ama kalıcı ve görülebilir sonuçlar için 3-4 hafta arayla üç seans yaptırmak gerekiyor. Dr. Mustafa Karataş sistemi şöyle anlatıyor; “Scarlet-S, üstünde 25 adet altın mikro iğne bulunan tek kullanımlık bir başlık sayesinde cilt altına radyofrekans dalgaları vermek üzere tasarlanmış. Böylece cilt yüzeyine hiçbir hasar vermeden, kolajen ve elastin üretimini artırıyor. Uygulama yapılan bölgeye ve probleme göre altın mikro iğnelerin cilde nüfuz etme derinlikleri, radyofrekans dalgalarıyla cilt altına verilen enerjinin yoğunluğu ve hızı ayarlanarak en iyi sonuçları almak mümkün.”
SIKILAŞTIRMA VE HACİM SAĞLIYOR
Karataş, Scarlet-S’nin ilginç ve aynı zamanda devrimsel bir özelliğinin de cildi sıkılaştırırken yıllarla ve yaşla birlikte kaybolan hacmi de geri vermesi olduğunu belirtiyor ve “Diğer sistemlerden farklı olarak Scarlet-S,yüz bölgesinde zamanla azalan yağ dokusunun yarattığı çökmüş görüntü üzerinde de etkili olabiliyor. Hyalüronik asit bazlı dolgu maddeleri kadar dramatik bir sonuç beklemek gerçekçi değil, ancak bu tür sistemler içinde yüze hacim verme konusunda etkili teknolojilerden olduğunu söyleyebilirim” diyor. Scarlet-S’nin diğer lazer sistemlerine göre en önemli avantajlarından biri de bipolar radyofrekans dalgaları kullanması. Bu da diğer sistemlere kıyasla uygulama yapılan bölgeye çok daha odaklanmış, yoğun bir enerji transfer edebilmesi anlamına geliyor. Yani daha etkili sonuçlar alınabiliyor. Ayrıca aplikasyon aparatında bulunan altın iğneler enerjinin daha iyi yayılmasını sağlıyor.
HANGİ BÖLGELERDE KULLANILIYOR?
Scarlet-S özellikle cilt kalitesini artırmak, cildi canlandırmak, elastikiyetini artırmak ve gözeneklerin küçülmesini sağlamak için kullanılabiliyor. Kırışıklıkların görünümünü hafifletmeye, cildin daha sıkı ve daha pürüzsüz bir görünüm almasına yardımcı oluyor. Scarlet-S aynı zamanda akne ve akne izlerinin tedavisinde de kullanılıyor.
KİMLER İÇİN UYGUN?
Yüz, boyun ve dekoltedeki yaşlanma belirtilerine, akne izlerine karşı etkin bir tedavi arayan herkes bu işlem için doğru aday olabiliyor. Yüzdeki sarkmayı toparlamak, cildin elastikiyetini artırmak, boyun, dekolte bölgesindeki cildin kalitesini yükseltmek ve sarkmaları toparlamak isteyenlere uygulanabiliyor. Ayrıca yüzdeki çizgi ve derin kırışıklıkları hafifleterek daha pürüzsüz bir cilt elde etmek, akne izlerini yok etmek, genişlemiş gözeneklerin görünümünü hafifletmek için de kullanıyor. Bir de göz çevresi sorunlarında örneğin gözlere yorgun bir görünüm veren göz kapaklarındaki sarkmaları toparlamak ve göz kenarlarındaki kazayağı olarak bilinen ince çizgileri hafifletmek isteyen herkes, bu tedaviden yararlanabilir.
NE KADAR SÜREDE ETKİ EDİYOR?
Sonuçlar kişiden kişiye değişse bile, hastaların çoğu uygulama yapıldıktan sonra sadece birkaç gün içinde ciltlerinin dokusunda bir iyileşme gözlemlediklerini, ciltlerinin daha parlak, daha canlı ve pürüzsüz göründüğünü bildiriyor. Cildin kolajen üretmesi için belli bir süre geçmesi gerektiğinden tedavinin sıkılaştırma etkisi zaman içinde artıyor. Ancak, en doğru sonucu almak için yaklaşık dört ay geçmesi gerekiyor.
KAÇ SEANS YAPTIRMAK GEREKİYOR?
İşlem yapılan cildin durumuna göre değişse de genelde ayda bir defadan toplam 3-4 seans yeterli oluyor.
İŞLEM SIRASINDA ACI HİSSEDİLİYOR MU?
Scarlet-S tedavisi birçok hasta tarafından iyi tolere edilebiliyor. Fakat daha hassas kişilerde seanstan 30-60 dakika önce uygulanacak uyuşturucu bir krem işlemin konforlu bir şekilde tamamlanması için yeterli oluyor.
BİR SEANS NE KADAR SÜRÜYOR?
İşlem yapılan bölgeye göre değişse de bir seans ortalama 20-60 dakika arası sürüyor.
İŞLEMDEN HEMEN SONRA SOSYAL HAYATA GERİ DÖNÜLEBİLİYOR MU?
Tedavinin hemen ardından ciltte hafif bir kızarıklık ve bazı durumlarda hafif bir şişlik olabiliyor. Ama tüm bu yan etkiler minimum 10-15 dakika, maksimum birkaç saat içinde tamamen yok oluyor. Yani bu işlem sizi sosyal yaşamınızdan alıkoymuyor. İşlemin etkilerini optimize etmek için, tedavinin sonunda cilde vitamin serumları ve yoğun nemlendiriciler uygulanması yeterli oluyor.
PARILDAYAN CİLDE ÖZEL
Güzelliğin olmazsa olmazı sağlıklı ve parlak bir cilt. Ancak vücudun en büyük organı ve dış dünyaya karşı ilk savunma hattımız cilt, renk düzensizliklerinden nemsizliğe, akneden kırışıklıklara kadar birçok problemle karşı karşıya kalabiliyor. Peki tüm bunlara rağmen sağlıklı, parlak bir cilde kavuşmak için neler yapmak gerekiyor? Neyse ki çizgiler, pigmentasyon ve doku bozuklukları gibi cilt sorunlarına karşı geliştirilmiş teknolojiler mevcut. Bunlardan biri de, cilde daha aydınlık, taze bir görünüm veren, çizgilerin hafiflemesini sağlayan ve tüm bunları sizi sosyal yaşamınızdan uzaklaştırmadan gerçekleştiren fraksiyonel lazerler. Yeni Palomar Emerge Fraksiyonel Lazer de cildin epidermis ve dermis tabakasına mikro ışınlar şeklinde ısı atışları yaparak etkilemeyi amaçlıyor. Genelde yüz için kullanılan bu yeni sistemde amaç mikro kanallar açarak ciltte kontrollü bir şekilde hasar yaratmak, böylece cildin kendini iyileştirme mekanizmalarını tetiklemek. Bu mekanizma tedavi edilen bölgeye daha çok oksijen ve besin gitmesini sağlayarak, kolajen ve elastin üretiminin artmasına neden olur ki, her ikisi de genç, sağlıklı bir cildin yapıtaşlarını oluşturuyor. Palomar Emerge TM Fraksiyonel Lazer tedavisinde cildin üst bölümünde görünür hiçbir hasar oluşmuyor. Bu da iyileşme sürecinin çabuk olması ve enfeksiyon gibi olumsuz yan etkilerin görülme riskinin minimuma inmesi anlamına geliyor. Dr. Mustafa Karataş, “Emerge lazer sistemini genellikle yüz için kullanıyorum. Tedavi, cildin kolajen üretimini artırdığı için gözeneklerin görünümü küçülüyor, kırışıklıklar hafifliyor, cilt kadifemsi bir dokuya kavuşuyor ve daha parlak, daha canlı görünüyor. Ayrıca yara izlerinin tedavisinde ve çatlaklarda da oldukça olumlu sonuçlar alınıyor” diyor. Farklı uygulama özellikleri sayesinde Emerge sistemi kişiye özel tedavi olanağı da sağlıyor. Tedaviyi hastanın kırışıklıklarının derinliği, pigmentasyon sorununun boyutu gibi parametreler belirliyor.
GÖZ ÇEVRESİNE UYGULANABİLİYOR MU?
Bu sistemi diğerlerinden ayıran özellik, göz çevresine güvenle kullanılabilen nadir lazerlerden biri olması. Ancak hastanın mümkün olduğunca rahat bir işlem süreci geçirebilmesi için işlemden önce cilde topikal anestezik bir krem uygulanıyor.
HEMEN İŞE DÖNÜLEBİLİR Mİ?
Göz çevresindeki yaşlanma belirtileri, yaşınıza yaş ekler. Cildiniz ne kadar genç görünürse görünsün göz çevrenizdeki deri, sıkılığını kaybettiyse olduğunuzdan yaşlı görünürsünüz. Bu teknolojiyle göz altındaki gevşemiş deride iyi sonuçlar alınabiliyor ama bu bölgedeki deri son derece ince ve hassas olduğundan tedavi biraz ağrıya sebebiyet verebiliyor. Yaklaşık yarım saat civarında süren işlem sonrasında hafif bir şişkinlik ve kızarıklıklar oluşabiliyor. Karataş, “Birçok hastam işlemden sonra işe dönse de hemen herkeste genelde bir gün kadar süren hafif bir şişlik ve kızarıklık meydana geliyor. Bazı hastalarda ise birkaç gün sonra ciltlerinde pul pul dökülme gözlemleniyor.”
KAÇ SEANS GEREKİYOR?
En iyi sonucu almak için iki hafta arayla 4-6 seans uygulanması gerekiyor. Yeni kolajen oluşumu içinse yaklaşık üç ay geçmesi lazım. Yani, tedavinin ciltteki maksimum etkileri üç ay sonra görülüyor. Emerge lazer tek başına da uygulanabilen bir tedavi ancak botoks, dolgu enjeksiyonları gibi farklı kozmetik uygulamaların bir tamamlayıcısı olarak da kullanılabiliyor. Bu sistemin olumlu sonuçlarını korumak için altı ayla bir yıl arasında tek bir seans uygulamak yeterli oluyor.
YAZIN YAPILABİLİR Mİ?
İşlemden önce ve sonra dikkat edilmesi gereken en önemli nokta güneş koruması. Karataş, “Hastalarıma tedaviden iki hafta öncesinden başlayarak güneşten uzak durmalarını tavsiye ediyorum. Tabii işlem sonrasında da bir süre güneşe çıkmamaları ve gündelik yaşamlarında da yüksek SPF’li bir güneş koruyucu kullanmaları gerekiyor. Cilt bakım rutinlerinde de yumuşak, tahrişe neden olmayacak ürünler kullanmaları önemli.”