Güzellikte yeni çağ
Teknoloji son hızıyla güzelliğimize hizmet etmeye devam ediyor. Cilt problemlerine karşı kişiye özel çözümler sunan yeni uygulamalar; cilt lekeleri, elastikiyet kaybı, hacim eksikliği gibi birçok konuda hızlı çözümler yaratıyor.
LEKESİZ VE PARLAK BİR CİLT İÇİN BBL TEKNOLOJİSİ NASIL UYGULANIYOR?
Dr. Mustafa Karataş BBL uygulamasının karşımıza çıkan en etkileyici teknolojilerden biri olduğunu söylüyor: “Yeni nesil bir ışık terapisi olan BBL’in daha gergin, daha pürüzsüz ve daha parlak bir cilt için teknolojinin vardığı en son noktalardan biri olduğunu söyleyebilirim. İşin en ilginç tarafı ise bu değişimin sadece yüzeyde değil genetik anlamda da gerçekleşmesi. Güneş, hava kirliliği, sigara gibi çevresel faktörleri tablodan çıkarsanız bile genetik olarak yaşlanmaya programlanmış bulunuyoruz. Standford Üniversitesi’nin araştırmalarına göre BBL, cilt yaşlanmasıyla ilişkili olan genleri etkileyerek onlarca yıl önce olduğu gibi davranmalarını sağlıyor. Bu, son derece önemli bir bulgu. Genetik yaşlanma kendisini tek değil birçok farklı şekilde gösteriyor. Cildin elastikiyetinin azalması, ince çizgiler, lekeler ve cilt renginde bozulmalar… Siz sürece genetik anlamda müdahale etmeyi başardığınızda ciltteki tüm sorunlara müdahale etmiş oluyorsunuz.”
Dr. Mustafa Karataş, bu yeni nesil teknolojinin etki mekanizmasını şöyle anlatıyor: “BBL tarafından cilde iletilen ışık enerjisi cildin derin tabakalarına nüfuz ederek kolajen üretimini tetikliyor. Böylece cildiniz daha pürüzsüz ve sıkı bir görünüm alırken çizgiler, kırışıklıklar ve lekeler önemli ölçüde hafifliyor. Boyun, dekolte, omuzlar ve eller gibi yaşlanma izlerinin göründüğü yerlerde başarılı sonuçlar alıyoruz. Tedavinin hemen ardından ciltteki lekeler ve çiller bir süreliğine daha koyu görünebiliyor. Kısa bir süre sonra da cilt yüzeysel olarak soyularak altından daha parlak, canlı ve renk tonu eşit bir cilt çıkıyor. Tabii bu dönem boyunca cilt güneş ışınlarına karşı hassas bir hal aldığından düzenli olarak güneş koruyucu kullanılması son derece önemli. Soğutucu aplikatör sayesinde işlem konforlu geçiyor. Hastadan hastaya değişse de optimum sonuçlar için minimum üç, maksimum beş seans öneriyoruz. Seanslar ayda bir olacak şekilde uygulanıyor. Yaşlanma sürecine genetik düzeyde müdahale eden işlemin sonuçlarının devamlılığı için senede bir kür yapılması gerekiyor.”
DOLGUN BİR CİLT İÇİN FROZEN FACE İŞLEMİ NASIL UYGULANIYOR?
Rene Clinic Kurucu Ortağı ve Uzman Estetisyen Nur Bilen Yavuzer, dört mevsim rahatça kullanılabilecek ve soğuk uygulayan başlığı ile de hastalara konforlu bir işlem sunan yeni Frozen Face’in cilt üzerinde gezdirilen başlığı ile uygulama yapabilen bir iğnesiz mezoterapi cihazı olduğunu söylüyor. “Bu iğnesiz mezoterapi, iğneli işlemlerdeki gibi tek tek noktalardan ürünü göndermiyor, cihaz başlığı üzerinden dağılan serumu eşit olarak cilde dağıtıyor. Bu da cilt üzerinde çok daha etkili bir sonuç görmeyi sağlıyor. Bugüne kadar amaç cildi onarmak için gerekli bileşenleri cilde yedirmekti; evde kullandığımız ürünler cildi derinden onarabilen seviyelere inemediğinden hep içeriden beslemenin yollarını öneriyor ve kullanıyorduk. Frozen Face işlemi; elektriksel alan yaratarak cilt üzerinde mikro kanallar oluşturuyor. Bu kanallar, cildin tedavisine ve ihtiyacına yönelik aktif içerikli serumların hasar görmüş ve neme ihtiyaç duyan hücrelerin bulunduğu alt tabakaya nüfus etmesine yardımcı oluyor.”
İşlem ilk adımda buz hissi veren başlığı ile kan dolaşımını yavaşlatıyor ve bu da cilt üzerindeki kanalların bir süre açık kalmasını sağlıyor. Frozen Face serumları, içerikleri ve formları açısından evde kullanılan ürünlerden farklı. Mikro kanallardan gönderime uygun formda üretilmiş. Serumlar dört farklı çeşitte olup yaşlanma karşıtı kırışıklıkları açma, lekelerin rengini açma ve lekelenmeye karşı koruma, cildi nemlendirme, eski hacmini verme ve dolgunlaştırma gibi işlemler için kullanılıyor. Cihazın ikinci aşamasında uygulanan Radyo Frekans Enerjisi yani ısı enerjisi ile cildi sıkılaştırma, yukarı kaldırma olanağı sağlanıyor ve daha gergin bir görünüm elde ediliyor. Isı enerjisi işlemi yapılırken aynı zamanda cilde soğuk uygulayabilen sistem çok rahat bir tedavi süreci sunuyor. Özellikle dolgu uygulamalarını tercih etmeyenler için uygun olan bu yöntem, deri üzerinde ciddi bir yenilenme ve beraberinde kırışıklıklarda azalma yaratıyor. Cildin daha sıkı, dolgun ve canlı olmasına yardımcı oluyor. Birer hafta aralıklarla dört seans olarak önerilen Frozen Face sistemi, ciltte gerekli görülen zamanlarda birer seans tekrarlanabiliyor. Bu da sonuçların kalıcılığı için daha uzun bir süre sunuyor.
SIKI BİR CİLT İÇİN FORMA PLUS UYGULAMASI NASIL UYGULANIYOR?
Kırışıklıkları azaltmak, cilt tonunu eşitlemek, özellikle esnekliğini kaybetmiş ciltlere yeni kolajen üretimi sağlamak için kullanılan Forma Plus, tek seanslık bir uygulama. Medikal Estetik Hekimi Dr. Buket Yıldırım, Forma Plus teknolojisinde, fraksiyonel radyo frekans enerjisi kullanıldığını söylüyor ve uygulama hakkındaki bilgileri şöyle aktarıyor: “Özellikle esnekliğini kaybetmiş cilt dokusunu sıkılaştırmak için çalışıyor ve vücudun hemen hemen tüm bölgelerinde rahatlıkla uygulanabiliyor. Forma Plus, ciltteki kollajen tadilatı için deri altı ısıtma aplikatörü sayesinde ciltte konforlu bir termal deneyim sunuyor, bünyede sıcaklık kontrolü yapıyor ve tedavi edici sıcaklıklarda uzun süre hareket ediyor.” Daha pürüzsüz ve ışıltılı bir cilt hedefleyen sistem, yeni kolajen ve elastin oluşumunu teşvik ederek, cildin esnekliğini artırıyor ve etkisi daha uzun süren sonuçlar sağlıyor. Uygulama sonrası bölgede hafif kızarıklık meydana gelebiliyor ancak bu, birkaç saat içerisinde azalıyor.
LIFTING ETKİSİ İÇİN PROFOUND RF TEKNOLOJİSİ NASIL UYGULANIYOR?
Estetik ve Plastik Cerrah Dr. Osman Şenel, Profound RF teknolojisi ile etkileyici sonuçlar elde ettiklerini söylüyor. “Bir radyo frekans sistemi olan Profound RF teknolojisi ciltteki elastikiyet kaybına karşı çözüm sunuyor. Cilt sıkılaştırıcı tedaviler, belli bir hasta grubu için ideal seçenek değil. Daha doğrusu bu tedavilerden belli bir fayda sağlayabilirler ama sonuçlar onları tatmin edecek düzeyde olmuyor. Çünkü ciltlerindeki elastikiyet kaybı bir adım öteye geçmiş, sarkma diye nitelendirilebilecek boyuta ulaşmıştır. Profound RF, bu hastalar için ameliyatsız bir alternatif seçeneği yaratıyor. Mikro-iğneli elektrotlarla aktarılan enerji özellikle cildin derin dermiş tabakasına etki ediyor. Bu tabaka, kolajen ve elastin liflerinin en yoğun olduğu bölge. Uygulama tam da bu tabakada fraksiyonel bir hasar yaratıyor. Sistemi benzer mantıkla çalışan diğer teknolojilerden ayıran en önemli özellik, derin dermisin ısısını sadece 3-4 saniye kadar kısa bir sürede 67 derecelere kadar çıkarabilmesi ve bunu son derece güvenli bir şekilde yapması. Böylece ciltteki kolajen ve elastin sentezi optimum düzeye çıkıyor.”
Tedaviden 10 hafta sonra yapılan cilt analizleri de bunu destekler nitelikte. İşlemin ardından cilt elastikiyetinde belirgin bir artış meydana geliyor, yüz hatları toparlanıyor. Cilt daha sıkı ve gergin görünüyor. Özellikle gıdı bölgesindeki sarkma ve elastikiyet kaybında dramatik sonuçlar alınıyor. Yöntem ayrıca kol ve bacak içleri gibi zorlu bölgelere de uygulanabiliyor. Bu alanlardaki fazla deri kesilerek alınırsa, cilt sıkı ve genç görünebiliyor ama dirsekten koltuk altına kadar ya da bacak içi boyunca kesi izleri kalıyor. Profound RF sayesinde, bu bölgelerde bile hastayı memnun edecek sonuçlar elde edebiliyoruz.”
Hazırlayan: Eda Şentürk