“Hayat enerjini asla kaybetme”

Pozitif olmanın, hayat enerjisini kaybetmeden yaşamanın, yeniliklere açık olmanın insanı mutlu eden şeyler olduğunu söylüyor. Her sabah uyandığında aklına getirdiği bu düşünce hem motivasyonunun kaynağı hem de hayat felsefesi olmuş Merve Kayıran Dinçay’ın. Onun başarı hikayesinin fonunda duran özel hayatının kapılarını aralıyoruz.

Röportaj: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta

Merve Kayıran Dinçay, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle karşılıyor bizi, son derece neşeli, pozitif bir kadın ve harika bir ev sahibi; belirtmeden geçersek haksızlık etmiş oluruz. Bir yanda kahvelerimizi içerken bir yanda sohbete başlıyoruz. Banka müdürü olan annesini rol model olarak gördüğü çocukluk çağının, büyüyünce başarılı bir iş kadını olma düşüncesinin ilk oluştuğu yıllar olduğunu söylüyor Dinçay. Üniversite sınavına hazırlanırken sayısal bölümlere ilgisi artmış. Üniversite döneminde Fransızca matematik dersi verirken matematik öğretmeni olmak istiyormuş ama işletme üzerine yaptığı yüksek lisans ve stajlardan sonra kurumsal şirketlerde pazarlama alanında kariyerine yön vermeye karar vermiş.

Sainte-Pulcherie Fransız Ortaokulu’nun ardından Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nde, sonra da matematik üzerine eğitim almak için Galatasaray Üniversitesi’nde okumuş. Frankofon geleneğini yüksek lisans programında da sürdürmüş. Lille Üniversitesi’nde ekonomi, Sorbonne Üniversitesi’nde ise işletme yönetimi üzerine yüksek lisans yapmış. Paris’te L’Oreal Paris markasında staja kabul edilince L’Oreal bünyesindeki iş hayatı başlamış. Paris’te dört yıl yaşadıktan sonra L’Oreal Türkiye’de Lüks Ürünler segmentine geçmiş. Ticari pazarlama sorumlusu, Giorgio Armani, Ralph Lauren, Viktor&Rolf gibi lüks markaların ürün müdürü, daha sonra ise Profesyonel Ürünler Bölümü’nde L’Oreal Professionnel markasında kıdemli ürün müdürü olmuş. Yedi senelik L’Oreal Türkiye tecrübesinden sonra sekiz ay önce başladığı Engin Grup bünyesindeki Yöntem Profesyonel’de Wella Professionals, System Professional, Sebastian ve OPI markalarının pazarlama müdürü olarak kariyerine devam ediyor.



Çok gezen biliyor!
Dinçay, son dönemde dekorasyona merak sarmış. Bu nedenle yeni trendleri, dekorasyon dergilerini takip ediyor, beğendiği objeleri almayı seviyor. Tabii alışveriş merakı sadece dekorasyon objeleriyle sınırlı değil, her kadın gibi modaya da çok meraklı olduğunu ekliyor gülerek. Eşi, bir spor kulübünde voleybol şubesinden sorumlu yönetici olduğu için tüm voleybol maçlarını beraber izlemenin ayrı bir keyif olduğunu söylüyor. Seyahat etmeyi çok seven biri olarak bugüne kadar birçok farklı ülke keşfettiğini ama Uzakdoğu seyahatini yoğun iş temposundan dolayı hep ertelemek zorunda kaldığını söylüyor. İlk fırsatta yapılacaklar listesinin başında Uzakdoğu seyahati var yani. Dört sene Paris’te yaşamış biri olarak bu güzel şehrin kendisi için de vazgeçilmez olduğunu söylüyor Dinçay. “Mimari dokusu, Fransız kültürü ve bir sanat başkenti olmasıyla benim için çok özel olan ve içinde kaybolduğum bir şehir” dediği Paris dışında Roma da onun için özel şehirler arasında. Eşiyle motor üzerinde yaptıkları Roma seyahatini ise unutamıyor. Bunların dışında ilk fırsatta eşiyle beraber Kapadokya’ya gitmek istediğini de sözlerine ekliyor.

“Her işte bir hayır vardır”
“Her işte bir hayır vardır” çok inandığım bir söz. Şu an olumsuz bir şey olsa bile buna takılmadan önümüze bakmak ve gelecek günleri ümitle karşılamak insanı her zaman mutlu eder. Bu yüzden yaşanılacak güzellikleri karşılamanın heyecanını tercih ederim” diyor. Başarılı bir iş kadını olarak; sosyal yaşam, iş hayatı ve özel hayat arasında dengeyi nasıl kurduğunu sorduğumuzda Dinçay; “Aslında hayatın kendisi bir denge oyunu. Bu dengeyi hayatın her anına yayabildiğiniz oranda huzurlu ve başarılı olmamak için hiçbir neden yok. Ben de hayatım boyunca bu dengeyi sağlamaya çalışıyorum” diyor.

Baş ucu kitapları
“Polisiye romanları, özellikle Jean Cristophe Grange’ın başından asla sonunu tahmin edemeyeceğiniz romanlarını çok severim. Bu yüzden tüm kitaplarını çıktığı ilk gün alırım. Elif Şafak’ın tüm kitaplarını ilgiyle okurum. Gabriel Garcia Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk ile Yüzyıllık Yalnızlık romanları da yine çok sevdiğim kitaplar arasında.”



Vazgeçilmez 10’u
1. Ailem. Her zaman yanımda olup, bana güç katan, en değer verdiklerim.
2. Dostlarım. Yanında rahat ve mutlu hissettiğim, her şeyi paylaştığım gerçek arkadaşlarım.
3. Keyifli ve huzurlu olmak. Her zaman doğruluğuna çok inandığım bir laf var; insan huzurlu olduğu yerde mutludur. Hayatın her anından keyif almak gerektiğine inanıyorum.
4. Gülümsemek. Hayatta pozitif enerji çok önemli, bu yüzden ne olursa olsun hayata karşı gülümsemekten vazgeçmemek gerek.
5. Kitap. İnsanın ruhunu besleyen bir araç, olmazsa olmazım.
6. Dekorasyon. Evinin dekorasyonunu yapan biri olarak, gittiğim her yerden orayı yansıtan bir obje almayı çok severim.
7. Seyahat etmek. Yeni yerler keşfetmenin verdiği mutluluktan ötesi yok.
8. Hedef. İnsanın uğruna savaşacağı, koşacağı hedefleri olmalı. Yeri geldiğinde başarısızlıklarından ders çıkaracağı, kalkıp devam edeceği ve başarılı olacağı bir hedefi olmalı.
9. Kararlılık. Aklına koyduğunu yapan biriyim. Bu da hayatta başarıyı getiriyor.
10. Güzellik ürünleri: İnsan önce kendi için kendine bakmalı. Bu yüzden doğal görünmemi sağlayan cilt bakım ve makyaj ürünlerim de vazgeçilmezlerim arasında.



Tamamlayıcı detaylar
• Kendimle ilgili asla çiğnemediğim en önemli kural; hedeflerimden vazgeçmemek.
• Hayat felsefem; hayata karşı hep gülümse, çünkü bu tavır hayatında pozitif olaylara odaklanmanı sağlar.
• Bir zaman makinesiyle geçmişe gidecek olsam Barok dönemde Fransa’da yaşamak isterdim. Fransız kültürüne ve yaşam gustosuna hayranım.
• Başarılı bir iş hayatının sırrı, ne olursa olsun vazgeçmemek.
• Hayatta vazgeçemeyeceğim üç şey; ailem, dostlarım ve yeni şeyler keşfetme merakım.
• Çocukluğumu düşündüğümde aklıma ilk gelen görüntü, pazar sabahları izlediğim çizgi filmler.
• Başkalarında asla katlanamadığım kişilik özelliği, anlayışsızlık.
• Bugüne kadar öğrendiğim en önemli hayat dersi şu: Her zaman bir hedefin olmalı ve onun için gerekirse çok çalışmalısın.
• En çok gurur duyduğum özelliğim, pozitif olmam.
• Dünyayı değiştiren bir karakter olsaydım, dünyadaki su tüketimine dikkat çeken ve bu alanda çalışmalar yapan bir bilim insanı olmak isterdim.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil