Yeni yıl demek, yeni kararlar demek. Her sene karar alıp, bir hafta sonra unuttuğumuz şeyler yani. Geçen senelerde aldığım kararlara bakınca, uygulamaya girişmemem çok normalmiş. Yeni sevgili, yeni ev, yeni iş diye gaza gelip bir liste hazırlamışım, Allaaaaah! O yüzden bu sene daha yapılabilir, daha normal, daha sıradan şeylerle listemi hazırladım.
• Bu sene spora başlayalım. Bunu her sene, hatta her ay söylüyor olabilirim ama eninde sonunda başlayacağım, yapacak bir şey yok, daha nereye kadar erteleyebiliriz!
• Bu sene şok diyetler yerine sağlıklı beslenelim. Bu aralar yeni trend ‘sağlıklı yaşam’, fark etmemeniz imkansız. Instagram yulaf ezmesi fotoğraflarıyla dolu, kimle konuşsam bilmem neyin içindeki bilmem ne vitamininden bahsediyor. İşe de yarıyor üstelik. Hayatımdan diyetleri çıkartıp, ev yemeğine dönüş yaptığımdan beri kilo veriyorum.
• Bu sene sırf moda diye garip kıyafetlere onca parayı dökmeyelim. Bir ay sonra herkesin üstünde görünce zaten giymiyoruz. Bir de daha satın alırken modası geçiyor. O kadar hızla tüketiyoruz ki iki kez giyeceğin kıyafete para saçmak biraz acıtmaya başladı.
• Bu sene saçlarımızı boyamayalım. Maalesef ben boyamak zorundayım, bu noktada sizi yalnız bırakabilirim. Kendi saç rengimi ortaokuldan beri görmüyorum. Saçlarımı değiştirince, saçıma üzülmekten kendi sorunlarımı unuttuğum için benim de hayatla mücadele yöntemim bu oldu.
• Bu sene kangren ilişkimizi kesip atalım. Bunu başarırsanız zaten, ohoooo her şeyi halledersiniz. O ilişkiyi, o raddeye getirdikten sonra ayrılmak ne zor bir ben bilirim. Emek, emek diye bir şey tutturmuşuz, yalnızlık korkumuzu ‘ama ben bu ilişkiye çok emek verdim’ diye kapatıyoruz.
• Bu sene affedelim. Çok kırıldık, hiç hak etmedik büyük ihtimalle ama inanın affedince unutuyorsunuz. Affedince değersizleşiyor karşı tarafın yaptıkları...
• Bu sene tiyatroya gidelim. En son tiyatroya gittiğimde yaş ortalamasının artı 50 olduğunu görünce bu aktiviteyi arttırmak gerektiğini anladım.
• Bu sene beklemeyelim. O bitsin, şu gitsin, hele bir şu olsun diye diye seneler geçti. Neyse kafanızdaki için anında yola koyulmak gerekli.
• Bu sene daha çok insanla tanışalım. Ne kadar çok insan, o kadar çok hikaye... Sadece sosyal olmak adına değil; işiniz için, planlarınız için çevrenizi genişletmeniz lazım. Az dost; çok arkadaş denmiş.
• Bu sene reiki, meditasyon gibi sadece kendimizi dinleyeceğimiz şeylere başlayalım. Eskiden bu tip şeyler pek bi uyduruk gelirdi. Artık yaş ilerleyince mi yoksa gerçekten kendimi dinlemem gerektiğiyle mi alakalı bilmiyorum, bir sardım ki bunlara… Ha bire orama burama enerji yolluyorum. İşe yarıyor ya da yaramıyor bu konuda yorum yapacak seviyede değilim ama gün içinde kendinizle ilgilenmek insanı kuş gibi yapıyor.
• Bu sene Karadeniz’e gidelim. Hadi gidelim, havalar ısınsın karayemiş yiyelim, yeşile doyalım.
• Bu sene artık başımıza bir şey gelmeden evlenelim. Bunu sevgilime yazdım, biraz da kişisel kullanayım burayı canım, ne var ya Allah Allah!
• Bu sene falcıya gitmeyelim. Zaten isim veren falcı bulana kadar abuk subuk yerlerde kahve içiyorsun. Sanki sevgilinin adını kendin bilmiyormuş gibi, fincanda iki harf görecek diye onca para saçıyorsun. Hayır, bir de işin kötüsü faldan kalkar kalkmaz kadının ne dediğini unutuyorsun.
• Bu sene adamı tavlamak için maçı seviyormuş gibi yapmayalım. O manikür pedikür yapmayı seviyor mu? Seni tavlamak için saçlarının rengini açıyor mu? ‘Maç izlemesin beni izlesin ehehe’ olayına da girmeye gerek yok…
• Bu sene sevgilimizin telefonunu karıştırmayalım. Ben daha sevgilisinin telefonunu kurcalayıp, mutlu olan bir kişi bile görmedim. Mutlaka bir falso çıkıyor. Çünkü telefonun ayarlar kısmını bile kurcalıyoruz, belki bir şey çıkabilir ümidi ile. Bir şey çıkmayınca da bu kez ‘her şeyi silmiş’ diye kafayı yiyoruz. Hiç gerek yok.