Her öptüğünüz prens kurbağaya mı dönüşüyor?
İlişkilere inancımız azaldı, kırıldık, döküldük.
“Ve… Genç kız eğilerek kurbağayı öper. Bir anda kötü cadının yaptığı korkunç büyü bozulur, kurbağa yakışıklı bir prense dönüşür. Genç kız ile prens sonsuza kadar mutlu mesut yaşarlar...” diye biter masal. Keşke gerçek hayatta da ilişkilerimiz bu kadar risksiz ve mükemmel olsa… Doğru kişiyi bulunca, bir dokunuş, onu en ideal erkeğe çevirebilse… Masalı istediğiniz gibi kurgulamaya ne dersiniz? Üstelik acı çekmek yok, mendiller bitene kadar ağlamak ya da buzdolabı önünde sabahlamak da…
Pesetmek yok!
Kara kış kapıda, yalnızlık diz boyu, ne yaptık ne ettiysek olmadı… Hayaller kurduk, masallara inandık, aradık taradık mutlu bir ilişkiyi yakalayamadık… Pes etmek yerine bakış açınızı değiştirmeye ne dersiniz? Karen Salmansohn’ın son kitabı “Prince Harming Syndrome”da bahsettiği gibi, gerçek ilişki belki sandığımız gibi değildir, bizi gerçekten mutlu edecek erkek tam da buralarda bir yerde olabilir ya da yeniden denemekten korkmanın aslında gereksiz olduğuna inanabiliriz. Asla vazgeçmek yok! Kapının arkasında, karşı sokakta ya da bir ev partisinde, mutlaka prensimizi bulacağız, el feneriyle değil ama ona göre! Büyük düşünür Aristo da, tıpkı bizim gibi “gerçek ilişki ve mutluluk” üzerine uzun uzun kafa yormuş. Aristo, üç tip ilişkiden söz etmiş: Zevk ilişkisi, menfaate bağlı birliktelik ve erdeme dayalı ortaklık. Belki gündelik hayatımızdan yüzlerce yıl önce kanaat getirilmiş şeyleri ta o zamandan yakalamış. Zevk için yaşanan ya da menfaate dayalı ilişki ve de erdem dolu gerçek bir ilişki. Egoların, hazların ve paranın havalarda uçuştuğu bizim dünyamıza ne kadar da denk düşüyor değil mi?
Hayatınızı doğru planlamayı deneyin
Birden sil baştan bütün hayatımızı yeniden düzenlemek zor olabilir. Geçmişimiz, yaptıklarımız, yanlış kararlarımız bizi rahat bırakmıyor gibi gelebilir… Ama hiçbir şey için geç değil, bu andan başlayarak bizi en çok mutlu edecek yol haritamızı çizebiliriz. Eğitimimiz, kiminle arkadaşlık edeceğimiz, gerçek bir ilişkiden ne beklediğimiz, evlenmek istediğimiz zaman ve hatta çocuk sahibi olup olmak istemediğimizi bile düzenlemekle işe başlayabiliriz. Bir anda gerçekleştirmenizi kimse bekleyemez, ama unutmayın ne demişler, başlamak bitirmenin yarısıdır…
Gerçek mutlu ilişkinin peşinde
Gerçek ve mutlu bir beraberlik nedir? Hepimizin birden fazla tanımı vardır şüphesiz… Ama hangisi doğru ya da bir mezurası var mıdır, tam tadında bir ilişki bulduğumuzda ölçebileceğimiz? Tabii ki yok! Bizi en çok ne keyifl endiriyorsa ya da zevk veriyorsa onun peşinden gideriz. Şefk at dolu bir erkek ya da yakışıklı, yok yok en akıllısından… Biz nasıl başkaysak bir başkasından, aradığımız prens tipi de öyle… Yalnız dikkat, size zarar verecek, öpünce bile kurbağa kalacak kurbağaların hayatımızda yeri yok!
Beklentilerin sınırını geçmesin
Küçüklükten beri hepimiz, beyaz atlı prensimizi bekledik değil mi? Hadi, kendine itiraf et! Senin ilişkin şöyle olmalı, sana böyle davranmalı, dur dur hatta oturacağınız pembe panjurlu evin yeri bile belli… Galiba bizi en çok hayal kırıklığına uğratan şey de gece yatağa yatarken kurduğumuz bu hayaller, daha dürüstü; sınırı ucu olmayan beklentiler… Halbuki hiç düşündünüz mü, acı çekmemiz, bulduğumuz ilk kurbağayı işte tam da bu beklenti kalıplarına sığdırmaya çalışmaktan oluyor? Elbette düşlerimiz olmalı, belli standartlar, ama sınırını biraz daraltarak…
Kurbağaya şans verin
Tamam, şimdiye kadar canımız fena halde yanmış olabilir. Tüm denediklerimiz, liseden başlayarak bu yaşa kadar hep bir fiyasko sayılabilir… Masala ve erkeklere olan inancımızı çoktan kaybetmiş olabiliriz. Pes etmemize ramak kaldı, dahası kalp kırıklarını onarmaktan yorulduk… Yeter! Ama dünyada bir tek erkek kalana kadar denemeye değmez mi? Kendimizi yeniledik, unuttunuz mu? Doğru planlar yaptık ve bizi mutlu edecek gerçek bir ilişkinin sırası gelmiş olabilir. Şöyle hayal edin, belki bir başka evde kendi can kırıklıklarından yorulmuş, kadınlarda istediğini bulamamış, mutlu edecek ve onu prense çevirecek bir erkek kurbağa bekliyor olabilir.
Masalı siz yazın
Hadi, yapmayın dört dörtlük birini tanıyan var mı? Üstelik mükemmel bir ilişki için bizim de biraz çaba sarf etmemiz gerekmiyor mu? Önünüzde potansiyel bir “prens” var ve siz hala öpmekte çekingenlik yapıyorsunuz. Yanlış! Tek bir cesaret, biraz inanç ve kadınlık yetenekleriyle kurbağayı prense çevirebilirsiniz. Müstakbel prensinizi evirin çevirin, beğenmediğiniz tarafl arı onunla konuşun ve kendi hikayenizi yazın. Kendinize göre, keyifl i, heyecan dolu ve mükemmel hikayenizi…