Hülya Avşar: "Hayatla raks ediyorum!"
Hülya Avşar; bitmek bilmeyen güzelliği, gücü, farkındalığı ve en güzel kahkahaları eşliğinde son bir senedir keşfettiği hayatı, aşksız geçen iki buçuk seneyi, mutluluğunun basit sırlarını en içten cümleleriyle anlatıyor.
Aşkın eksikliğini hissediyor musunuz? Şu an nasıl hissediyorsunuz? Kalbiniz ne durumda?
Çok enteresan ama iç huzurumu bozmak istemediğim için üşeniyorum sanki. Adım atacak gibi olup atmaktan vazgeçiyorum. Niye böyleyim bilmiyorum. Ya da karşıma henüz benim düzenimi bozacak özellikte biri çıkmadı.
Ne kadardır aşk yok hayatınızda?
İki buçuk senedir. İlişki yaşamak istediğim kişiler olsa da tam adım atmışken hep geri çektim kendimi. Yine bir şey eksikti çünkü. O ufacık bir eksiklik için bile düzenimi bozmak istemiyorum. Yüzde yüz değecek bir kişi bulamadım. Belki de hiç olmayacak. Onu da bilmiyorum. İçimde yaşadığım başka duygular var, heyecanlandığım bir şeyler olabiliyor. Direkt hayatıma taşımak istemiyorum sanırım. Ama özünde çok da istediğimi bulamamak var sanırım. Bulabilir miyim bilmiyorum.
Bir ilişkinin içinde nasıl bir kadın oluyorsunuz? Bu kadar güçlü bir karakter sevgili olunca nasıl oluyor?
Rezil! İlişkilerde biraz yanlış şeyler yapıyorum. Bu ‘Hülya Avşar’lığın verdiği baskıyla, karşımdakinin kendini iyi hissetmesi gerektiği baskısıyla başka bir hal alıyor ister istemez. Ben gerçekten veriyorum kendimi ilişkime. Gözüm başka hiçbir şeyi görmez. Eğer mutluysam ondan başka bir şeyi görmem. Her şeyi yapabilirim onun için. Yeter ki bunun kıymetini bilip karşılığında bana bunun farkında olduğunu hissettirsin. Ama şöyle de bir yapım var, kendim bir şeyler yapıp yapıp sonra da çok sıkılıyorum. Onu mutlu etmek, yapmam gereken ne varsa yapmak, kadın olduğum için ve ataerkil bir aileden geldiğim için kadın olarak erkeğimi hep taşımam gerekir duygusuyla yaşıyorum, sonra kendim sıkılıyorum. Bu kadar verdikten sonra tam karşılığını alıp işin tadını çıkaracakken kaçmak, gitmek istiyorum. Sonra da bu kadar verici olduğum için kendime zarar verdiğimi düşünüp kendi kendime kızıyorum. Ben şunu anladım ki ilişkilerde insanlar birbirlerinden kendileri için bir şey yapmalarını istememeli. Kimse kimse için değişmemeli.
Peki bir ilişkide erkek ne yaparsa biter sizin için?
Ben saygıya çok değer veren biriyim. Saygısızlık yaparsa biter. Bir de çok çabuk dolduruşa gelen bir erkek benim gözümde değerini yitirir. Erkeklikte sağlamlık burada belli oluyor. Kendi düşüncelerine saygı duymayan erkek gözümden düşer.
Genç, başarılı isimlerin art arda gelmesi hiç aklınızdan “Artık devrim kapanıyor mu?” cümlelerini geçirmenize neden oluyor mu? Böyle bir telaşa kapılıyor musunuz zaman zaman?
Kendinizi, haddinizi, yolunuzu bilir hedeflerinizi koyarsanız bu asla olmaz ve olmayacaktır da… İnsanların kabul etmesi gereken bazı insanlar vardır. hayatta. Yeni gelen gençlerin de, benden büyüklerin de… Herkesin kabul etmesi gereken 1-2 isim var Türkiye’de. Desturla yaklaşmaları gereken… Bunlardan bir tanesiyim. Saysak zaten üç kişi çıkar. Ben onlarla yarışmayacağım hiçbir zaman. Onlar da buna cesaret edemeyecekler zaten. Ben hep yukarıya bakıyorum. Yaşımın kadını olarak, yaşı gibi davranan ama hayatın gerçeklerini de her zaman kabul eden biri olarak yaşamayı seviyorum. Bir şeyleri kabullenmek dünyanın en büyük huzuru ve mutluluğudur.
Bu yaşlarınızda en çok neleri keşfettiniz kendinizle ve hayatla ilgili?
Hayat şöyle bir şey bence; hafif dalgalı denizin üzerinde bir deniz yatağı düşünün. O, her dalgada biraz daha ileri gider. Siz de her attığınız kulaçta onu yakaladığınızı zannedip yakalayamazsınız. Sonra ya o gider ya da siz onu yakalar onunla geri dönersiniz. Ben ‘yakalayıp geri dönenlerden’ olarak görüyorum kendimi. Hiçbir şeye telaş etmeye gerek yok. İçini doğru ve temiz tuttuğunuz takdirde ve dua ettiğiniz zaman hayatta olmayacak hiçbir şey yoktur. Ben hayatı göğüslediğimi düşünüyorum. O yüzden çok konforlu bir hayat yaşamaya başladım. Bunu şimdilerde hissetmeye başladım. Çünkü iç huzurum iyi. Hayatımı oturup film izler gibi izleme noktasına geldim. Ama istersem de o filmin içerisine girip 1-2 figür yapıp tekrar çıkabilirim. İlk defa farkına varıyorum bir şeylerin. İlk defa Hülya Avşar’ı karşıdan değerlendirecek ve kıymetini bilecek vaktim var.
Karşıdan bakıp değerlendirirken kendinizi, değiştirmek isteyeceğiniz bir şeyler çıkıyor mu?
Her şeyin çok iyi olması beni rahatsız eden bir şeydir. Artık hayata tepeden bakmayı öğrendim. Biliyorum ki problemler geldiği zaman onu halletmek lazım hemen. Kendi içime alıp gereksiz yere üzülmek anlamsız. Ben artık birtakım şeylerin master’ını yaptığımı düşünüyorum. Onun da verdiği o bilgi ve yaşanmışlıklar olayları biraz daha hafife almama yardımcı oluyor. Artık kim ne der nasıl bakar diye yaşamıyorum. Bunu çıkardım hayatımdan ve çok huzurluyum.
Bu yoğunluğun içinde en çok neler enerjinizi emiyor?
Enerjimi ancak insanlar emebilir. Ben de o insanları temizledim hayatımdan. Bazıları kendiliğinden oldu. Birkaç arkadaşıma ise direkt telefon açıp artık seninle görüşmek istemiyorum dedim.
Kendinizi nasıl şarj edersiniz, nerelerde huzur bulursunuz?
Mesela şu anda şarj ediyorum kendimi. Bir şeyleri bitirmek beni çok mutlu eder. Mesela fotoğraf çekimimizi yaptık, şimdi röportajı yapıyoruz. Bunları bitirdikten sonraki yaşadığım huzur ve sonrasında yalnız kalmak beni şarj eder. Şimdi sevdiklerimle bir şeyler içip eve gidip yalnız kalmak, yaptığım işi kafamdan geçirip tatlı bir gülümsemeyle kahvemi yudumlamak, mumlar, şömine… Dışarıdan sıyrılıp kendi evimde sıradan bir insan olmak, bu huzuru yaşamak bana çok iyi gelir.
Peki siz kime anlatırsınız? İlk kiminle paylaşırsınız? İlk kimin telefonunu çevirirsiniz?
Helin çok önemli hayatımda. O, olayların tüm detaylarına bakabilen bir karaktere sahip. Direkt önce Helin’i ararım, onunla konuşurum. Leyla da aynı şekilde... Önce kardeşlerim aslında. Birlikte çalıştığım insanlarla da paylaşırım. Örneğin asistanım Serkan’a çok anlatırım, çok sorarım o da dinler ve objektif yorum yapar. Saydığım bu üç isim bana ‘dan dan dan’ cevap verir, beni çok rahatlatırlar.
Kızınızla ilgili nasıl hayalleriniz var? Nasıl kareler canlanıyor gözlerinizi kapadığınızda?
Her anne gibi ben de kızımın çok iyi bir eğitim görmesini istiyorum. Helal süt emmiş bir ailenin oğluyla evlenip eşiyle bir yastıkta kocamasını istiyorum. İyi bir anne, iyi bir eş olmasını istiyorum. Kalabalık, çoluğu çocuğu olan bir yuva hayal ediyorum onun için. Ben bir taneyle kaldım o birkaç tane doğursun. Çok anormal, çok yüksek hayallerim yok onun için. Özgüvenli bir birey olsun. Mütevazı ve küçük bir hayattan hoşlanıyorum ben. Çünkü eninde sonunda hayat bu! Dünyanın her türlü lütfundan yararlan, dünyanın en zengini ol sonunda dönüp dolaşacağımız yer huzur. Yeter ki huzurlu olsun.
Zehra’yla en mutlu olduğunuz anlar…
Kendisi bu ara ergenlik döneminde. Ama yine de çok gülüyoruz. Zehra yanımda olduğu sürece ya da aklım onda olmadığı sürece ben hep mutluyum. Pimpirikli değil ama ilgili bir anneyim. Aslında çocuklar üzerlerindeki baskıdan ne kadar şikayetçi olsalar da bir o kadar mutlu oluyorlar. Sonunda o baskının onların iyiliği için olduğunu kavrıyorlar. Çocuğun çok rahat olması çocuğa zarar. Ben telefonda bile onunla olayım yeter. Ama gece yatmadan önce yarım saat yatak keyfimiz var o
paha biçilemez.
Hep oyunculukla var oldunuz ama uzun zamandır bir şey yapmıyorsunuz oyunculuk anlamında. Şimdi nasıl bir yol izleyeceksiniz? Yeni haberleriniz var mı?
Televizyonu çok seviyorum bir kere bunu söyleyelim. Önümüzdeki sene de televizyon olacak. Bu benim oyunculuğuma gölge de düşürmeyecek. Yeni bir haberim var. Önümüzdeki seneden önce de olabilir zamanlaması. Yeni bir proje... Kesinlikle çok keyif alacağım bir sinema filmi hazırlığı içindeyim. Emine Şenlikoğlu’nun bir kitabını sinema filmi haline getiriyoruz. Havalarda uçuyorum çünkü çok heyecanlandığım bir rol. Öyle bir hikaye öyle bir rol ki birkaç sene konuşulacak bence. Bütün özlemimi o filme yansıtacağıma eminim. Ama sonraki sene beni kimse tutamaz, hedeflerim arasında mutlak ve mutlak oyunculuğa ağırlık vermek var.
Sizi bu hayatta çok mutlu eden minik birkaç şey saymanızı istesem neler olur bunlar?
Tenis kortunun o yeşilliği ya da şimdiki haliyle maviliği; orada olmak beni en çok mutlu eden şeylerden biri. Çok yoğun olmayan bir güne uyanmak. Haftada bir mutlaka aile yemeğimiz olur; o yemeklerin içindeki kavgalar, gürültüler, kahkahalar… Kızımla yatak keyfi, ormanda yürümek ve de gerçekten sabah kalktığımdan itibaren ibadet etmek.Röportaj: Eda Şentürk
Fotoğraf: Zeynel Abidin Ağgül
Türkiye’de kabul edilmesi gereken ve asla kimsenin yarışamayacağı birkaç isimden biri o. Hayatın eğlence kısmına geçtiğini söylerken bir yandan da yepyeni projelerle haşır neşir. Heyecandan havalara uçtuğu yeni sinema filminin hazırlıklarını ilk kez fısıldayan Hülya Avşar, en güçlü ve en mutlu
haliyle karşınızda…
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Nasıl hissediyorsunuz?
Şu an hayatımın keyfini çıkarma dönemindeyim. Ben Allah’ın şanslı kullarından biri olduğumu düşünüyorum. Çünkü hayatla ilgili yapmam gerekenleri çok kıvamında bir yaşta yaptım ve bitirdim. Tabii ki yapmaya devam ediyorum. Ama bundan sonrası işin eğlence kısmı, keyfi, tadı… Dolayısıyla hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum.
Ne zamandır böyle hissediyorsunuz?
Son bir senedir… Benim hayatımda bir şeyin eksik gidiyor olması; bu ufacık bir şey bile olsa çok çabuk moralimi bozar. O yüzden hem özel hayatım hem iş hayatım hem kendi görselliğim, hayata bakış şeklim, zekamı kullanış şeklim kısacası çok tadında bir hayat yaşıyorum. Her şeyi halletmiş vaziyetteyim. Olayların üzerinde dans ediyor gibi hissediyorum kendimi.
Biraz tamamlanma dönemi gibi mi?
Kesinlikle… Yapmam gereken ne varsa; sanat hayatım, evlenmek hatta boşanmak, Allah uzun ömür versin çocuk yapmak, manevi anlamda birçok şeyi yapmış ve başarmış olmak kısacası maddi manevi her şey artık tamamlandı, artık raks ediyorum.
Yıllarca kendi programlarınızın hakimi oldunuz, başrolde hep siz vardınız. Şimdilerde çoklu projelerin içindesiniz. Nasıl bir fark var? Bu kez programlarınızı başkalarıyla paylaşmak nasıl geldi size?
Bu, başkası dediğimiz kişileri sevmem ve onlarla ilişkilerimin ne durumda olduğuna bağlıydı biraz. Ben yaptığım bütün programları kendi programım gibi görüyorum. Diğer yandan talk show en sevdiğim şey. Sormak, konuşmak… Sormaya bayılıyorum. Öyle bir şeyde ikinci ya da üçüncü kişiyi asla kabul etmem. Ama bu tür programlarda son derece mutluyum, inanılmaz keyifliyim.
Nasıl bir ilişkiniz var Acun Ilıcalı’yla?
Birbirine yük olmayan ama sinerjinin en büyüğünü oluşturan, bu sinerjiden birbirimizi hiçbir zaman kendimizi borçlu hissetmediğimiz bir ilişkimiz var. Bugün iş ilişkimiz bitebilir, birbirimizi yıllardır görmeyebiliriz de ama bir araya geldiğimizde aynı noktadan başlarız. Birbirine yük olmayan iki insanız. Birbirimize katkımız var ama yükümüz yok. Bu çok önemli. Ben Acun’la ilişkimde şunu hissediyorum; hiçbir şey yapmak zorunda değilim ama her şey kendiliğinden oluyor. Egosunun olmaması beni çok mutlu ediyor, bu çok önemli. Ben pas veriyorum o gol atıyor ya da tem tersi… Konforlu bir ilişkimiz var.
Çok enteresan ama iç huzurumu bozmak istemediğim için üşeniyorum sanki. Adım atacak gibi olup atmaktan vazgeçiyorum. Niye böyleyim bilmiyorum. Ya da karşıma henüz benim düzenimi bozacak özellikte biri çıkmadı.
Ne kadardır aşk yok hayatınızda?
İki buçuk senedir. İlişki yaşamak istediğim kişiler olsa da tam adım atmışken hep geri çektim kendimi. Yine bir şey eksikti çünkü. O ufacık bir eksiklik için bile düzenimi bozmak istemiyorum. Yüzde yüz değecek bir kişi bulamadım. Belki de hiç olmayacak. Onu da bilmiyorum. İçimde yaşadığım başka duygular var, heyecanlandığım bir şeyler olabiliyor. Direkt hayatıma taşımak istemiyorum sanırım. Ama özünde çok da istediğimi bulamamak var sanırım. Bulabilir miyim bilmiyorum.
Bir ilişkinin içinde nasıl bir kadın oluyorsunuz? Bu kadar güçlü bir karakter sevgili olunca nasıl oluyor?
Rezil! İlişkilerde biraz yanlış şeyler yapıyorum. Bu ‘Hülya Avşar’lığın verdiği baskıyla, karşımdakinin kendini iyi hissetmesi gerektiği baskısıyla başka bir hal alıyor ister istemez. Ben gerçekten veriyorum kendimi ilişkime. Gözüm başka hiçbir şeyi görmez. Eğer mutluysam ondan başka bir şeyi görmem. Her şeyi yapabilirim onun için. Yeter ki bunun kıymetini bilip karşılığında bana bunun farkında olduğunu hissettirsin. Ama şöyle de bir yapım var, kendim bir şeyler yapıp yapıp sonra da çok sıkılıyorum. Onu mutlu etmek, yapmam gereken ne varsa yapmak, kadın olduğum için ve ataerkil bir aileden geldiğim için kadın olarak erkeğimi hep taşımam gerekir duygusuyla yaşıyorum, sonra kendim sıkılıyorum. Bu kadar verdikten sonra tam karşılığını alıp işin tadını çıkaracakken kaçmak, gitmek istiyorum. Sonra da bu kadar verici olduğum için kendime zarar verdiğimi düşünüp kendi kendime kızıyorum. Ben şunu anladım ki ilişkilerde insanlar birbirlerinden kendileri için bir şey yapmalarını istememeli. Kimse kimse için değişmemeli.
Peki bir ilişkide erkek ne yaparsa biter sizin için?
Ben saygıya çok değer veren biriyim. Saygısızlık yaparsa biter. Bir de çok çabuk dolduruşa gelen bir erkek benim gözümde değerini yitirir. Erkeklikte sağlamlık burada belli oluyor. Kendi düşüncelerine saygı duymayan erkek gözümden düşer.
Genç, başarılı isimlerin art arda gelmesi hiç aklınızdan “Artık devrim kapanıyor mu?” cümlelerini geçirmenize neden oluyor mu? Böyle bir telaşa kapılıyor musunuz zaman zaman?
Kendinizi, haddinizi, yolunuzu bilir hedeflerinizi koyarsanız bu asla olmaz ve olmayacaktır da… İnsanların kabul etmesi gereken bazı insanlar vardır. hayatta. Yeni gelen gençlerin de, benden büyüklerin de… Herkesin kabul etmesi gereken 1-2 isim var Türkiye’de. Desturla yaklaşmaları gereken… Bunlardan bir tanesiyim. Saysak zaten üç kişi çıkar. Ben onlarla yarışmayacağım hiçbir zaman. Onlar da buna cesaret edemeyecekler zaten. Ben hep yukarıya bakıyorum. Yaşımın kadını olarak, yaşı gibi davranan ama hayatın gerçeklerini de her zaman kabul eden biri olarak yaşamayı seviyorum. Bir şeyleri kabullenmek dünyanın en büyük huzuru ve mutluluğudur.
Bu yaşlarınızda en çok neleri keşfettiniz kendinizle ve hayatla ilgili?
Hayat şöyle bir şey bence; hafif dalgalı denizin üzerinde bir deniz yatağı düşünün. O, her dalgada biraz daha ileri gider. Siz de her attığınız kulaçta onu yakaladığınızı zannedip yakalayamazsınız. Sonra ya o gider ya da siz onu yakalar onunla geri dönersiniz. Ben ‘yakalayıp geri dönenlerden’ olarak görüyorum kendimi. Hiçbir şeye telaş etmeye gerek yok. İçini doğru ve temiz tuttuğunuz takdirde ve dua ettiğiniz zaman hayatta olmayacak hiçbir şey yoktur. Ben hayatı göğüslediğimi düşünüyorum. O yüzden çok konforlu bir hayat yaşamaya başladım. Bunu şimdilerde hissetmeye başladım. Çünkü iç huzurum iyi. Hayatımı oturup film izler gibi izleme noktasına geldim. Ama istersem de o filmin içerisine girip 1-2 figür yapıp tekrar çıkabilirim. İlk defa farkına varıyorum bir şeylerin. İlk defa Hülya Avşar’ı karşıdan değerlendirecek ve kıymetini bilecek vaktim var.
Karşıdan bakıp değerlendirirken kendinizi, değiştirmek isteyeceğiniz bir şeyler çıkıyor mu?
Her şeyin çok iyi olması beni rahatsız eden bir şeydir. Artık hayata tepeden bakmayı öğrendim. Biliyorum ki problemler geldiği zaman onu halletmek lazım hemen. Kendi içime alıp gereksiz yere üzülmek anlamsız. Ben artık birtakım şeylerin master’ını yaptığımı düşünüyorum. Onun da verdiği o bilgi ve yaşanmışlıklar olayları biraz daha hafife almama yardımcı oluyor. Artık kim ne der nasıl bakar diye yaşamıyorum. Bunu çıkardım hayatımdan ve çok huzurluyum.
Bu yoğunluğun içinde en çok neler enerjinizi emiyor?
Enerjimi ancak insanlar emebilir. Ben de o insanları temizledim hayatımdan. Bazıları kendiliğinden oldu. Birkaç arkadaşıma ise direkt telefon açıp artık seninle görüşmek istemiyorum dedim.
Kendinizi nasıl şarj edersiniz, nerelerde huzur bulursunuz?
Mesela şu anda şarj ediyorum kendimi. Bir şeyleri bitirmek beni çok mutlu eder. Mesela fotoğraf çekimimizi yaptık, şimdi röportajı yapıyoruz. Bunları bitirdikten sonraki yaşadığım huzur ve sonrasında yalnız kalmak beni şarj eder. Şimdi sevdiklerimle bir şeyler içip eve gidip yalnız kalmak, yaptığım işi kafamdan geçirip tatlı bir gülümsemeyle kahvemi yudumlamak, mumlar, şömine… Dışarıdan sıyrılıp kendi evimde sıradan bir insan olmak, bu huzuru yaşamak bana çok iyi gelir.
Peki siz kime anlatırsınız? İlk kiminle paylaşırsınız? İlk kimin telefonunu çevirirsiniz?
Helin çok önemli hayatımda. O, olayların tüm detaylarına bakabilen bir karaktere sahip. Direkt önce Helin’i ararım, onunla konuşurum. Leyla da aynı şekilde... Önce kardeşlerim aslında. Birlikte çalıştığım insanlarla da paylaşırım. Örneğin asistanım Serkan’a çok anlatırım, çok sorarım o da dinler ve objektif yorum yapar. Saydığım bu üç isim bana ‘dan dan dan’ cevap verir, beni çok rahatlatırlar.
Kızınızla ilgili nasıl hayalleriniz var? Nasıl kareler canlanıyor gözlerinizi kapadığınızda?
Her anne gibi ben de kızımın çok iyi bir eğitim görmesini istiyorum. Helal süt emmiş bir ailenin oğluyla evlenip eşiyle bir yastıkta kocamasını istiyorum. İyi bir anne, iyi bir eş olmasını istiyorum. Kalabalık, çoluğu çocuğu olan bir yuva hayal ediyorum onun için. Ben bir taneyle kaldım o birkaç tane doğursun. Çok anormal, çok yüksek hayallerim yok onun için. Özgüvenli bir birey olsun. Mütevazı ve küçük bir hayattan hoşlanıyorum ben. Çünkü eninde sonunda hayat bu! Dünyanın her türlü lütfundan yararlan, dünyanın en zengini ol sonunda dönüp dolaşacağımız yer huzur. Yeter ki huzurlu olsun.
Zehra’yla en mutlu olduğunuz anlar…
Kendisi bu ara ergenlik döneminde. Ama yine de çok gülüyoruz. Zehra yanımda olduğu sürece ya da aklım onda olmadığı sürece ben hep mutluyum. Pimpirikli değil ama ilgili bir anneyim. Aslında çocuklar üzerlerindeki baskıdan ne kadar şikayetçi olsalar da bir o kadar mutlu oluyorlar. Sonunda o baskının onların iyiliği için olduğunu kavrıyorlar. Çocuğun çok rahat olması çocuğa zarar. Ben telefonda bile onunla olayım yeter. Ama gece yatmadan önce yarım saat yatak keyfimiz var o
paha biçilemez.
Hep oyunculukla var oldunuz ama uzun zamandır bir şey yapmıyorsunuz oyunculuk anlamında. Şimdi nasıl bir yol izleyeceksiniz? Yeni haberleriniz var mı?
Televizyonu çok seviyorum bir kere bunu söyleyelim. Önümüzdeki sene de televizyon olacak. Bu benim oyunculuğuma gölge de düşürmeyecek. Yeni bir haberim var. Önümüzdeki seneden önce de olabilir zamanlaması. Yeni bir proje... Kesinlikle çok keyif alacağım bir sinema filmi hazırlığı içindeyim. Emine Şenlikoğlu’nun bir kitabını sinema filmi haline getiriyoruz. Havalarda uçuyorum çünkü çok heyecanlandığım bir rol. Öyle bir hikaye öyle bir rol ki birkaç sene konuşulacak bence. Bütün özlemimi o filme yansıtacağıma eminim. Ama sonraki sene beni kimse tutamaz, hedeflerim arasında mutlak ve mutlak oyunculuğa ağırlık vermek var.
Sizi bu hayatta çok mutlu eden minik birkaç şey saymanızı istesem neler olur bunlar?
Tenis kortunun o yeşilliği ya da şimdiki haliyle maviliği; orada olmak beni en çok mutlu eden şeylerden biri. Çok yoğun olmayan bir güne uyanmak. Haftada bir mutlaka aile yemeğimiz olur; o yemeklerin içindeki kavgalar, gürültüler, kahkahalar… Kızımla yatak keyfi, ormanda yürümek ve de gerçekten sabah kalktığımdan itibaren ibadet etmek.Röportaj: Eda Şentürk
Fotoğraf: Zeynel Abidin Ağgül
Türkiye’de kabul edilmesi gereken ve asla kimsenin yarışamayacağı birkaç isimden biri o. Hayatın eğlence kısmına geçtiğini söylerken bir yandan da yepyeni projelerle haşır neşir. Heyecandan havalara uçtuğu yeni sinema filminin hazırlıklarını ilk kez fısıldayan Hülya Avşar, en güçlü ve en mutlu
haliyle karşınızda…
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz? Nasıl hissediyorsunuz?
Şu an hayatımın keyfini çıkarma dönemindeyim. Ben Allah’ın şanslı kullarından biri olduğumu düşünüyorum. Çünkü hayatla ilgili yapmam gerekenleri çok kıvamında bir yaşta yaptım ve bitirdim. Tabii ki yapmaya devam ediyorum. Ama bundan sonrası işin eğlence kısmı, keyfi, tadı… Dolayısıyla hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum.
Ne zamandır böyle hissediyorsunuz?
Son bir senedir… Benim hayatımda bir şeyin eksik gidiyor olması; bu ufacık bir şey bile olsa çok çabuk moralimi bozar. O yüzden hem özel hayatım hem iş hayatım hem kendi görselliğim, hayata bakış şeklim, zekamı kullanış şeklim kısacası çok tadında bir hayat yaşıyorum. Her şeyi halletmiş vaziyetteyim. Olayların üzerinde dans ediyor gibi hissediyorum kendimi.
Biraz tamamlanma dönemi gibi mi?
Kesinlikle… Yapmam gereken ne varsa; sanat hayatım, evlenmek hatta boşanmak, Allah uzun ömür versin çocuk yapmak, manevi anlamda birçok şeyi yapmış ve başarmış olmak kısacası maddi manevi her şey artık tamamlandı, artık raks ediyorum.
Yıllarca kendi programlarınızın hakimi oldunuz, başrolde hep siz vardınız. Şimdilerde çoklu projelerin içindesiniz. Nasıl bir fark var? Bu kez programlarınızı başkalarıyla paylaşmak nasıl geldi size?
Bu, başkası dediğimiz kişileri sevmem ve onlarla ilişkilerimin ne durumda olduğuna bağlıydı biraz. Ben yaptığım bütün programları kendi programım gibi görüyorum. Diğer yandan talk show en sevdiğim şey. Sormak, konuşmak… Sormaya bayılıyorum. Öyle bir şeyde ikinci ya da üçüncü kişiyi asla kabul etmem. Ama bu tür programlarda son derece mutluyum, inanılmaz keyifliyim.
Nasıl bir ilişkiniz var Acun Ilıcalı’yla?
Birbirine yük olmayan ama sinerjinin en büyüğünü oluşturan, bu sinerjiden birbirimizi hiçbir zaman kendimizi borçlu hissetmediğimiz bir ilişkimiz var. Bugün iş ilişkimiz bitebilir, birbirimizi yıllardır görmeyebiliriz de ama bir araya geldiğimizde aynı noktadan başlarız. Birbirine yük olmayan iki insanız. Birbirimize katkımız var ama yükümüz yok. Bu çok önemli. Ben Acun’la ilişkimde şunu hissediyorum; hiçbir şey yapmak zorunda değilim ama her şey kendiliğinden oluyor. Egosunun olmaması beni çok mutlu ediyor, bu çok önemli. Ben pas veriyorum o gol atıyor ya da tem tersi… Konforlu bir ilişkimiz var.