Çocuk sahibi olmak bir ailenin temelini oluşturan önemli bir adımdır. Özellikle ebeveynler çocuk sayısı üzerinde karar verirken öncelikli olarak finansal sorumluluğa ve etkili ebeveyn olmaya odaklansalar da aslolan kardeşlik kavramının bireyler için çok değerli bir kavram olduğudur, fakat ilk etapta çocuk için bu durum kabullenilmesi zor bir aşama olabilir. Bu durumda çocuk, davranış değişiklikleri sergileyebilir ve tepkisini ebeveyne ve kardeşine yansıtmak isteyebilir. Çocuk için aileye yeni bir bireyin katılması demek, ilginin tamamiyle bu yeni üyeye yansıtılması ve çocuğun yalnızlaştırılması gibi bir anlama gelir ve zaman zaman kardeşine zarar verme girişimleri veya ilgi çekmeye yönelik davranışlar sergileyebilir.
İkinci çocuk için doğru zaman ebeveynler için göz önünde bulundurması gereken bir konudur. Çocuğun bu süreçte duygusal ve psikolojik açıdan minimum düzeyde etkilenmesi için bu zamanlamayı dikkate almakta yarar vardır. Örneğin okulöncesi veya ilkokul döneminin ilk aşamalarında ikinci çocuğun aileye katılması, okulda olan çocukta terk edilmişlik hissine yol açabilir ve bu durum neticesiyle çocuk okul ve ev içerisinde tepkisel veya gerileme davranışları sergileyebilir (ağlama krizleri, saldırganlık, ısrarcılık, bebeksi konuşma gibi). Çocuk, ilginin azaldığını düşünüp bunu geri kazanmak için ilgiyi üzerine çekmeye çalışacak, fakat ebeveyni ve öğretmeni tarafından tepkiyle karşılandığında ise sevilmediğini daha yoğun bir şekilde hissedip yanılsamasını sürdürecektir. Eğitimin ilk aşamaları çocuk için bir adaptasyon sürecidir ve aynı şekilde aile içindeki bu yöndeki değişiklikle uyum sağlamasını zorlaştırabilir.
Bilişsel süreçle ilgili yapılan araştırmalar, insanın ilk olarak aklına kazındığını tahmin ettiği olayın kardeşinin dünyaya geldiği gün olarak saptamıştır. Kardeş sahibi olmak, aile içinde dengeleri değiştirebileceği gibi çocuklara paylaşmayı, bağlılığı ve bir arada olma gibi duyguların gelişmesini sağlayan önemli bir süreçtir, fakat bazı durumlarda çocuk aileye yeni bir bireyin katılmasından dolayı duygusal sorunlar yaşayabilir. Çocukluk döneminde yaygın olarak karşılaştığımız kıskançlık, kardeşin dünyaya gelmesiyle kendini gösterebilir ve bu durum çocuğu duygusal, psikolojik ve iletişimsel olarak etkileyebilir.
Özellikle kardeşin dünyaya gelmesiyle birlikte kıskançlık duygusu uzun süreli olabilir ve çocuğun psikolojik ve duygusal sağlığı etkilenebilir. Kardeş arasında yaş farkı daha az ise çocuk kıskançlık duygusunu daha yoğun yaşabilir. Çocuklar kardeş istedikleri halde kardeşin dünyaya gelmesiyle birlikte ebeveynlerinin ilgi ve sevgisini kardeşe yönelttiğini hissetmeye başladıklarında ilgi çekmeye yönelik davranışlar sergileyebilirler. Bebek taklidi yapma (altını ıslatma, bebek gibi konuşma ya da parmak emme gibi davranışlar) bu dönemde çocuklarda görülebilir. İlgiyi kendi üzerine çekmek için bu tür davranışlar sergileyen çocuklar ebeveynlerini zorlayabilmektedir. Bunun dışında çocuk daha önce tek başına yaptığı şeyleri anne babasından isteyebilir. Çocuk annesinin ona yemek yedirmesini ya da üstünü giydirmesini isteyebilir. İlgi çekmek için hasta numarası yapabilir ve bu şekilde ilgiyi kendine yöneltmek isteyebilir. Ayrıca kardeşine karşı duyduğu öfkeyi sürekli dile getirebilir ve onu istemediğini söylebilir. Çocuk, anne babasının ondan yapmasını istediği şeyleri yerine getirmeyi reddebilir ve öfkeli davranışlar sergileyebilir. Kıskançlık hisseden çocuk kardeşinin oyuncaklarına ya da eşyalarına ve hatta kardeşine zarar verecek davranışlarda bulunabilir. Bunun dışında çocuk tam tersi davranarak duygularını dışa vurmaktansa kendi içine kapanabilir.
Bu durumla ilgili ailelerin verdiği sahte mesajlar çocuğun daha tepkili olmasına sebep olabilir. Örneğin, “O senin kadar akıllı ve güzel değil” gibi tepkilerle çocuğu rahatlatmaya ve kıskançlığını azaltmaya çalışmak çocukta ters etki yapabilmektedir. Bunun yerine çocuğa eşit şekillerde sevgi ve şefkat gösterilebileceği ve paylaşımda bulunmanın herhangi bir sakıncası olmadığı öğretilmelidir. Kardeş kıskançlığı ile ilgili ise çocuğu kardeşin dünyaya gelmesinden önce onu bu duruma hazırlamak önemlidir. Özellikle aileye yeni katılacak üye ile ilgili yapılan hazırlıklara çocuğun vereceği katkılar durumu kabullenmesini kolaylaştıracaktır. Çocuğun yaşadığı kıskançlık duygusunu azaltıcı olarak çocukla daha uzun vakit geçirmek ve onunla iletişim kurmak etkili olan bir diğer adımdır.
Çocuklarda kardeş kıskançlığını önlemek aynı zamanda kardeşlik bağlarının kuvvetli olmaları açısından oldukça önemlidir. Örneğin, sürekli karşılaştırma yapılan kardeşler zaman içerisinde rekabet içerisinde olabilir ve bu durum iletişimsel problemlere yol açabilir. Ebeveynlerin unutmaması gereken önemli bir husus da çocukları arasındaki bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmalarıdır. Çocukların yeteneklerinin ve farklılıklarının yeri geldiğinde takdir edilmesi ve karşılaştırma yapılmaksızın problemlere odaklanılması bu bağlılığı sağlam kılacaktır.
Kardeşler arasındaki bağlılığı arttıracak bir diğer önemli husus da zaman zaman birlikte görev alabilecekleri sorumluluklara yöneltmek olacaktır. Ev ödevlerinde birbirlerine yardımcı olmak veya evle alakalı herhangi bir işi üstlenmek takım halinde çalışmak da bağlılığı arttıracaktır. Ayrıca ebeveynlerin de tutarlılık içerisinde olması aynı şekilde kardeşlerin anne babalarını rol model almaları açısından önemlidir. Problem çözme ve neden-sonuç ilişkisi kurabilme anlamında anne baba çocuklar için önemli figürlerdir. Bu yüzden anne baba iletişimin çocuklar üzerinde yapıcı etkisi olması aralarındaki bağlılık ve sevgiyi arttıracaktır. Aynı zamanda evin büyük çocuğu da kardeşine bu anlamda rol modeli olacaktır. Bu yüzden karşılaştırma yapmamak, rekabeti arttırmamak birbirlerine olan davranışlarında belirleyici rol oynar. Aksi takdirde çatışmalar yaşanabilir ve paylaşım kısıtlı hale gelebilir. Hayatı aynı ev ve hatta aynı oda içerisinde paylaşmaları gereken kardeşler için sevgi ve bağlılık çocukların akran iletişimin başladığı dönemde duygusal zeka gelişimi ivme kazanır ve iletişim becerileri kazanmaya başlarlar bu bağlamda çocukların sevgi ve bağlılık gibi hayatboyu devam edecek önemli değerleri kazanmaları okulöncesi dönemde başlayacaktır. Bu yüzden anne baba ve öğretmenlerin çocuklara paylaşım, empati ve hoşgörü gibi kavramları etkili iletişimle çocuğa aktarmaları büyük önem taşır.
Zaman zaman kardeşler arasındaki problemleri aşamayan aileler genel manada çatışmalar yaşayabilir ve bu durum anne baba arasındaki iletişimi de olumsuz etkileyebilir. Böyle durumlarda ise profesyonel yardım alınarak kardeşler arası iletişimlerin üstesinden gelinebilir ve aile ile çalışılabilir.