INJI ile azıcık göbek atalım mı? INJI ile röportaj

“Bir şey arıyoruz da böyle… darbuka, böyle arabesk falan çalsın. Göbek atalım ya. Abi azıcık göbek atalım ya…” diyor İnci, namıdiğer Inji. Tanıdık geldi, değil mi? Çalma listelerinin yeni demirbaşı ‘Bellydancing’, yaratıcısı Inji ve müzik evreni ile tanışma zamanı.

Nereye baksak, kiminle konuşsak bu sözleri duyuyoruz. Instagram'da, Tiktok'ta ve muhtelif sosyal mecralarda onun sesine aşinayız. "Bir şey arıyoruz da böyle... Darbuka, böyle arabesk falan çalsın. Göbek atalım ya. Abi azıcık göbek atalım ya..." Diyor İnci, namıdiğer Inji. Tanıdık geldi, değil mi? Çalma listelerinin yeni demirbaşı 'Bellydancing', yaratıcısı Inji ve müzik evreni ile tanışma zamanı.

RÖPORTAJ: BARAN ALIŞKAN

Hayatınızın hangi dönemindeyiz, nasıl hissediyorsunuz?
Şu sıralar çok keyifliyim, şükür doluyum. Hem heyecan hem tatlı bir telaş hem de ilk defa özgürlük dolu bir döneminden geçiyorum hayatımın. Birkaç ay önce mezun oldum. Daha çok bebek bir yetişkinim, süzülüyorum işte.

İnci, nasıl ‘INJI’ oldu ve bu hikayenin başlangıcından bugüne uzanan hayat yolculuğunda neler yaşandı?
Hem çok tesadüf hem de -pek farkında olmadan- çok planlı gelişmiş aslında. Müzikten asla kopamayan bir kız, bir gün bile oturup ‘ben şarkıcı olacağım’ hayalini ciddi ciddi düşünmemişti. Korkuyordum ve imkansız olduğunu düşünüyordum. Okulda bir caz grubum vardı. Bateristim hastalanınca yerine gelen kişi prodüktör çıktı. Tam da o dönemde çok sevdiğim bir arkadaşım beni bu konuda baskılıyordu ve 6 aya Spotify’a bir şarkı koymak üzere iddiaya girmiştik. Birkaç tane R&B ve caz şarkı yaptık. Annem ise şöyle tepki verdi: “Yani kızımsın diye dinledim ama çok sıkıcı. Beni şöyle azıcık oynatsana.” Dans müziğine bu şekilde başladım. İlk yazdığımız şarkı ‘Gaslight’, tamamen eğlencesine yazılsa da internette viral oldu. O gün bugündür ‘şakasına’ kalbimden dökülen, keyif vermeye çalışan şarkılar yapıyorum.

Kendimizi ruhundan dökülen tınılara bıraktığımız bu müzikle kurduğunuz bağ nasıl gelişti?
Kendimi bildim bileli müzisyenim. Evde asla susmayan, opera söyleyen, piyano çalan biriydim. Küçüklüğümden beri yollarda, uyumadan önce ve zaman bulduğum her an müzik dinleyip kendimi sahnede şov yaparken hayal ederdim. Büyüdükçe hangi sahneyi bulduysam atladım. Klasik piyano yarışmalarından, kilise korolarına, caz gruplarından şarkı yarışmalarına… Bu sırada 8-18 yaşlarım arası İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda yarı zamanlı piyano bölümünden mezun oldum. Avrupa’da çeşitli piyano yarışmalarına katıldım, İngiltere’de okumaya başlayınca birçok klasik koro, akapella ve caz grubuna katıldım, üniversitede minik bir caz grubu kurduk ve partilerde çaldık. Yani sürekli şarkı söyledim. İlk şarkılarımın neredeyse hepsini üniversite arkadaşlarım Jonah ve Alex ile yaptık. Son sınıf öğrencisiyken Londra’da Polydor (plak şirketi) ile anlaştık ve çalıştık. Birçok kez Los Angeles ve Londra’da şarkı yazmaya gittim, şimdi de yavaş yavaş o şarkıları dinliyoruz.

Why are you bored? (Neden sıkıldın ki?) Bir insan niye sıkılsın ki? Hayat ne kadar güzel binlerce şeyle dolu.

Etkileyici ve doğal olarak ritmine ayak uydurduğumuz müziğinizi nasıl tanımlarsınız? Sizin yaratıcılık ve üretim sürecinizin gizli formülünde neler var?
Olayı ciddiye almayıp eğlenmek diyebilirim. Ben çok şanslıyım, ilk şarkımı sıfır kişinin dinleyeceğini düşünerek yazdığım için tam da içimden geldiği haliyle yazdım. İnsanlar da bunu beğenince devam edelim dedik. İyi bir yazar ekibi (yani doğru, aynı kafada kişiler), bir tema ve bir de nakarat lazım. En güzel şarkılar en eğlenceli ortamlardan çıkıyor. Bazı şarkıları bir günde tamamladık, bazıları ise haftalar sürdü. Hepsi farklı gelişiyor. Benim için önemli olan ise tema. ‘Bellydancing’ günü odaya ‘göbek atmak’ diyerek girdim. ‘Gaslight’ gününde internetteki #gaslightgatekeep hashtag’ini düşünüyordum. ‘Madeline’ ise bir önceki akşamın gerçek hikayesi.

Adeta bir marşa dönüşen ‘Bellydancing’ nasıl oluştu ve böylesi gösterişli bir çıkış yaptı?
Los Angeles’ta çalışmayı çok sevdiğim Neil Ormandy ve Diamond Pistols ile birlikte yazdık şarkıyı. Bahsettiğim gibi ben odaya ‘göbek atmak’ fikriyle girdim ve ilk iki saat darbukanın ve göbek atmanın ne olduğunu açıklamam gerekti. Sonra, mariachi grubunun sesini de beğenince ekledik ve Meksika müziğiyle bir füzyon yapmış olduk. Bir akşam eğlenmeye çalışan ama şanssız olaylar sonucu bir türlü çıkamayan ve kendini önce mariachi barında, sonra da göbek atarken bulan İnci’nin hikayesiydi bu. Şarkının Türkçe başlangıcı, çıkmadan önce biraz arka plan vokali kaydetmek için şakalaşarak söylediğim bir şeydi. Fenomen oldu.

“Abi azıcık göbek atalım” ile başlayan ve bir fenomene dönüşen ‘Bellydancing’ neden ve nasıl bu kadar sevildi?
Bazı insanlar şarkının viral olması için bir sürü para harcadığımı iddia ediyor. Ama öyle bir şey yok. Tamamen organik gelişti. Şarkının başındaki Türkçe sözler insanların hoşuna gitti. Ülkenin azıcık keyiflenmeye ihtiyacı varmış. Yani göbek atmak isteyen tek ben değilmişim…

Bellydancing fazlasıyla göz önünde olsa da Gaslight, Bored ve The One gibi ‘Injiverse’ şüphesiz çok daha fazlasına sahip. Müzik evreninizin sınırlarını nasıl hayal ediyorsunuz?
Umarım kafanızı çok karıştırmam. Şu an dans müziğinin her köşesini fethetmeye çalışıyorum. Sonra pop, caz ve ne varsa üstünüze atabilirim. Dikkat!

Alışık olduğumuz yerelden küresele uzanan başarı öykülerinin ters köşesinde; neden Türkiye’de tanışamadık?
Çünkü ben Amerika’daydım, çalıştığım insanlar yabancıydı ve İngilizce müzik yapıyordum. Erken bile tanıştık…

Bugünden sonra, yarın ve gelecek için nasıl hayaller kuruyorsunuz?
Benim hayat amacım sahnelerde, insanları mutlu ederek, müzikle dolu bir hayat yaşamak.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil