İnsanların sesleri olabilmek çok değerli
O, müzikte yarım asrı geride bırakan bir isim, özgürlük ve insan hakları için yazılan şarkıların vazgeçilmez sesi. Joan Baez, yeni albümü Whistle Down The Wind ve unutulmaz parçalarıyla 22 Temmuz’da Pasion Turca organizasyonuyla Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne aldı.
Çağdaş müzik tarihinde çok önemli bir yeriniz var. Joan Baez’ın müziğini bu kadar özel kılan ne?
Müziğim aracılığıyla aynı zamanda insan haklarıyla da ilgilenmek hayatımı çok zenginleştirdi. Kendilerini ifade edemeyen insanlar adına onların sesleri olmak çok değerli. Sanırım müziğimi özel kılan da bu.
Yeni albümünüz Whistle Down the Wind hakkında neler söylemek istersiniz?
Doğru şarkıları bir araya getirmek ve doğru mix’leri bulmak uzun zaman aldı ama sonunda benim için çok etkileyici oldu. Üç Grammy ödüllü Joe Henry albümün prodüktörlüğünü yaptı. Yeni şarkıların dışında en sevdiğim bestecilerin bazılarını da albümde bir araya getirdim.
Yıllardır sahnede canlı performans sergilemek zor olsa gerek. Sahnedeyken neler hissediyorsunuz?
Şarkı söylediğim kitleye bağlı olarak değişiyor. Eğer yeterli enerjiyi alamıyorsam şarkılarımı daha kontrollü bir şekilde söylüyorum. Bazen tamamen müzikle bir oluyorum. Nerede olduğum, hangi dilde söylediğim, şarkıların sıralaması ve izleyiciden geri gelen enerji çok etkili oluyor.
Yüzlerce farklı ülkede bulundunuz. En çok hangi kültürlerden etkilendiniz. Unutamadığınız bir an var mı?
Her biri farklı şekillerde benim için çok etkileyiciydi. Aslında birini seçmek çok zor. Son olarak Paris’te, Champ-Elysee’de 100 bin kişiye şarkı söyledim. Aklımda kalan en güzel anlardan biri o. Bir de yıllar önce bir konserimde Efes’teydim. Dolunay vardı. Işıkları kapatmıştık ve ay ışığı altında yürümüştüm. Benim için en özel anlardan biridir.
22 Temmuz’da nasıl bir repertuvar dinleyeceğiz?
Aslında hem yeni albüm şarkılarım hem de en sevilen şarkılarımın bir kombinasyonu diyebilirim. Herkesin dinlerken sevgiyle hatırlayacağı birçok şarkı da var.