Irmak Ünal'la annelik üzerine

Üç yaşında Kayla adında bir kızı olan Irmak Ünal, minik oğlu Vadi’nin de aralarına katılmasıyla hayatının en mutlu günlerini yaşıyor. Çocuklarının doğumuyla hayatının tamamen değiştiğini söyleyen Ünal, bu değişimi mutlulukla kucakladığını ve yaşama dair farkındalığının gün geçtikçe arttığını da sözlerine ekliyor.

Yazı: Gülru İncu

Anne olmak bir kadının en önemli dönüm noktalarından... İki çocuk annesi Irmak Ünal da anne olduktan sonra tamamen farklı bir insan olduğunu ve bu değişimi kabul etmenin bile başlı başına bir hayat dersi olduğunu söylüyor. Değişimi kucaklayarak kabul etmiş o ve çocukların dünyasına girmesiyle içindeki küçük çocukla yani küçük Irmak’la daha çok yüzleşmiş. Çocuklarıyla çok ilgili, kontrollü, disiplinli, sakin, endişelerden, takıntılardan uzak bir anne Irmak Ünal ve Kayla da annesinin davranışlarının bir yansıması; sakin ve uysal. Kayla’nın annesine ve kardeşine duyduğu sevgi ise gerçekten görülmeye değer. Bir süre sonra oyunculuk mesleğine döneceğini söyleyen Ünal, bu aralar çocuklarla ilgili projelerle ilgilendiğini, çocuklara faydası dokunacak bir işte yer alırsa kendisini çok mutlu hissedeceğini vurguluyor. Çocuklu çekimler işin doğası gereği biraz sıkıntılı geçer, biz de çekim ekibi olarak durumu çoktan kabullenmiş, olabilecek sürprizlere karşı kendimizi hazırlamış olarak gitmiştik çekime ama her şey su gibi akıp gitti.

Anne olduktan sonra hayatınızdaki en dramatik değişiklik ne oldu?

Ben değiştim, artık tamamen farklı bir insanım. Değişimi kucaklayarak kabul ettim ve inanın değişimi kabullenmek bile başlı başına bir hayat dersi. Yaşam tarzım, dünyaya bakış açım değişti. Şimdi en negatif duruma bile olumlu bakmaya gayret ediyorum, içimdeki çocukla, çocuk Irmak’la daha çok iletişime geçiyorum. Kendime daha iyi bakmaya gayret ediyorum, daha çok okuyorum… Artık önceliğim kendimi geliştirmek. Önceliklerim değişti, koşulsuz sevgiyle tanışmam sayesinde kendime güvenim iyice tazelendi. Daha çok paylaşan, daha az şikayet eden ve koşulların akışını kabul eden bir insana dönüşme yolundayım. Başarının tanımı değişti benim için ki bu en dramatik değişikliklerden biridir hayatımda. Kariyerle, işle-güçle, popülariteyle ilişkisi kesildi başarı tanımımın.

Kızınızı kucağınıza aldığınız ilk an neler hissettiniz?
Benim için ifade etmesi aslında çok kolay, “Cennet bu olmalı” dedim. Kızımı da, oğlumu da kucağıma aldığımda cennetteymişim gibi hissettim. Katıksız mutluluk ve huzur hissettiğim iki an…

Rahat bir hamilelik dönemi geçirdiniz mi, sıkıntılarınız oldu mu?
Şükürler olsun iki hamileliğim de genel anlamda iyi geçti. Kayla’da daha aktiftim, Vadi’de biraz daha yavaştan aldım her şeyi. İyi beslenme ve olumlu düşünme üzerine yoğunlaştım. Doktorlarımın müthiş desteğini de unutamam. Bir de annem ve eşim her dakika yanımdaydı. Bu, büyük bir manevi destekti benim için.

Çocuklarla hayat nasıl geçiyor?
Çok yoğun ve hızlı geçiyor. Yatağa kendimi attığımda “Bu, dünyanın en tatlı yorgunluğu olmalı” diyorum. Tam zamanlı anneyim ve şu anda onlarla geçirdiğim kaliteli zaman çok değerli. Kayla büyüyor ve aktif bir çocuk, her anın tadını çıkarıyorum. Vadi ise hayatı yeni tanımaya, hayata alışmaya çalışıyor ve ben onun ihtiyaç duyduğu tek şeyim. Bu tempoda da iki taptaze ruh arasında müthiş bir hayatım var. Benim için bu; hayatımın şimdiye kadarki en mutlu dönemi.

Oğlunuz Vadi dört aylık. Nasıl geçti bu dört ay?
“Kolay geçti” dersem yalan söylemiş olurum. Zorluydu. Kayla’nın ilk dört ayından farklıydı tabii ki. Kayla’da tüm ilgimi ona akıtabilmiştim, Vadi’de ise benden sevgi, ilgi ve destek bekleyen üç yaşında minik bir kızın varlığı da resme eklendi. Onun düzeninin bozulmaması, bu yeni döneme geçişin onu yormaması için elimden geleni yapmalıydım ve bu da zorlu bir bölünmeyi gerektiriyor. Sonuç olarak annelik dopdolu bir hayat. Bazen yorgunluktan ağlasam da yaşam amacıma yaklaştığımı hissettiğim, kafamı kaşıyacak anımın olmadığı bir dört ay geride kaldı. Bu dört ayın içinde uzun seyahatler, gezmeler tozmalar bile var.

İsimlerin insanların karakterini, yaşamını hatta kaderini bile belirlediği söylenir ya, kızınızın ve oğlunuzun isimlerini kim seçti?
Kızımın ismini eşim Emre, oğlumun ismini ise ben seçtim. Kızımız olursa hep su ile alakalı bir ismi olmasını dilemiştik. Kayla, suyu tanımlamak için kullanılan, saf, katkısız anlamına gelen bir kelime ve benden anında onay alan bir isim. Hamileliğimin dördüncü ayından beri onu Kayla diye çağırıyoruz. Vadi ise hayalimdeki erkek ismiydi. Rüyalarımda yemyeşil vadiler görürüm ben ve çok etkilenirim vadilerden. Irmakların vadilere kavuşması gibi şiirsel bir durum da mevcut. “İsimleri gibi olsunlar” diyebileceğimiz iki isim seçtik. Ben ismimi çok severim, umarım kızım ve oğlum da gelecekte isimlerini severler.
Çocuklar doğdukları andan itibaren anne-babalarının hayatına yön verir derler. Kayla ve Vadi hayatınıza neler kattı doğumlarıyla?
Onlar bana neşe, sevinç ve olgunluk verdi. Kayla ve Vadi her şeye anlam kattı. Yaşadığım ve anlam veremediğim bazı şeyler bile şimdi anlam kazandı. Onlara anlatacak çok şeyim var, paylaşmak için sabırsızlandığım bir ömür var.

Anneler hep “Anne olduktan sonra anlarsın” derler ya, gerçekten de anne olduktan sonra annenizi daha iyi anlamaya başladınız mı?
Çookkkk… Annemi anlıyorum ve takdir ediyorum. Ona olan hayranlığım her gün artıyor.

Eşiniz babalığa kolay alıştı mı, bu süreci nasıl yaşadı?
Emre baba olmayı çok arzu ettiği için hayatındaki geçişi o da benim gibi kucaklayarak kabul etti. En az benim kadar heyecanlı ve yoğun yaşadı her anı. Biz birbiriyle çok sohbet eden bir çiftiz ve bu sohbetlerden anladığım kadarıyla onun için de hayatının en özel ve tadına doyulmaz zamanları bunlar. Bazı erkekler baba olmak için yaratılıyor bence, Emre de o erkeklerden biri.

Kayla ile aranızda nasıl bir anne-kız ilişkisi var? Bu konuda uzmanların görüşlerinden yararlanıyor musunuz?
Kızımla çok güzel bir ilişkimiz var. Her sabah onunla yeni bir güne başlamak benim için çok heyecan verici. Kayla, boş durmayı sevmeyen bir çocuk, o yüzden aktivite dolu günler hazırlıyorum ona. Oldukça programlı gidiyorum bu konuda. Şehir hatta ülke değiştirsek de onun düzeninde değişim olmuyor, o yine ‘anne ve çocuk’ gruplarına katılıyor, dans derslerinde en ön sırada, tiyatro ve bale izlemeye benimle geliyor. Değişik lezzetler tatmaya bayılıyoruz. Yeni insanlar tanımaya ve arkadaşlıklar kurmaya doyamıyoruz. Onun karakter gelişimi için özgür olduğunu her an hissettiği ancak annesinin sınırlarla ona yön verdiğinin bilincinde olduğu bir diyalog benimsiyorum. Kesinlikle anne-baba kuralları var evimizde ve Kayla bunların onun iyiliği için olduğunun bilincinde. Onunla sıcacık ve yakın bir ilişkimiz olsa da, arkadaşı değil anne ve babasıyız biz. Onun farkı anladığı bir diyalog geliştirmeye gayret ediyoruz.

Anne olmak büyük bir değişim. Hangi yönlerinizi törpüledi, hayatınızda neleri değiştirdi?
Anne olmak büyük bir sorumluluk ve ben bu sorumluluğu ciddiye alıyorum. Sadece şu basit örnek bile anlatmaya yeter: Eskiden çantamı alıp istediğim an kapıdan çıkıp gidebilme özgürlüğüne sahiptim, şimdi ise onları düşünmeden geçen bir saniyem bile yok. Kapıdan çıkmadan önce düşünmem gereken onlarca şey var. Bunu taşıyabilmek büyük bir sorumluluk ister. Kimse kolay olacağını söylemedi zaten. 

“Anne olmaya hiçbir zaman hazır olunmaz” derler, siz buna katılmıyor musunuz?
Onu bilemiyorum ama tek bildiğim şey; isteyerek ve hazır hissederek anne olmak hem tadından yenmez bir deneyim hem de dünyaya gelen çocuklar için bir nimet. Ben kendimi hazır hissetmeden anneliğe soyunmadım. En çok istediğim ve hazır olduğumu düşündüğüm anda anne oldum.

Bir anne olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız? Kızınızla arkadaş gibi misiniz, takıntılı bir anne misiniz yoksa çocukları serbest bırakmaktan mı yanasınız?
Arkadaş gibi anlarımız olsa da ben onun annesiyim. O çizginin belirgin olmasından yanayım. Bu daha az samimiyet, sert kurallar, despot bir annelik anlamına gelmiyor. Kızım başkalarının özgürlük alanını ihlal etmeden özgür olmayı, özgürlüğün bir bedeli olduğunu bilerek büyüsün istiyorum. Kuralsız bir ev değil bizim evimiz.

Evde kararları baba mı verir?
Her şey çok dengeli. Birbirimizle uyum içinde ve iletişimi hiç kesmediğimiz bir anne-babalık sistemi kurduk. Kararları beraber verip beraber paylaşıyoruz.  Emre’nin bazen “Hayır” deme görevini bana devrettiği oluyor tabii… Kızına aşık her baba gibi ona hiç “Hayır” demek istemiyor aslında.

Şöyle bir geçmişe baktığınızda unutamadığınız neler geliyor ilk olarak aklınıza?
Boşanmış bir anne-babanın çocuğu olsam da çocukluğumu düşündüğümde her zaman gülümseyebiliyorum. Bu da annemin ve babamın bu dönemi başarıyla atlattıklarını gösteriyor. Olabilecek en yumuşak geçişi yaşadım herhalde. Annem ve anneannem ile yaşadığımız ev ve bana akan kayıtsız şartsız sevgi geliyor aklıma. Güzel bir çocukluk geçirdim.

Çocuklarınız için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
İnsanların birbirini çok sevdiği, saydığı, inançlarından yaşam tarzlarına kadar her şeyle birbirlerini kabul ettikleri, yargılamalardan, dedikodulardan uzak bir gelecek. Zor görünse de ben bunları dilemekten vazgeçmiyorum. Sağlık ve bereket içinde yaşadıkları, paylaştıkları ve farkındalıklarını yüksek tuttukları bir gelecek bu… Her ortamda ışık kaynağı olmayı başaran çocuklar olmalarını diliyorum.

Bir kız çocuğu annesi olarak çocuğunuza bırakmak istediğiniz Türkiye profili hakkında neler söylemek istersiniz?
Çok özel, çok güzel bir ülkemiz var. Tek beklentim, herkesin bunun farkına varması. Atatürk’ün hayalinden hiçbir farkı yok gelecekteki Türkiye hayalimin. Değerlerimizin farkına vararak uyanmak zorunda olduğumuz buhranlı dönemlerden geçiyoruz. Sadece kadın değil, kadın-erkek herkesin eğitime hasret olduğu bir ülke burası. Atatürk’ün ilke ve inkılapları işte bu yüzden çok değerli ve bunlar herkese öğretilmeli. Bu ülke için ışıktan uzaklaşmamanın tek yolu da bu.

Uzmanlar sağlıklı bir evlilik için, iki kişiye bir dünya değil iki ayrı dünyanın aynı evde olması fikrini benimsiyor genelde. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
İki ayrı insanız ve bir dünyada beraber var olmaya çalışıyoruz. Ailemiz en değerli varlığımız ve ne ben ne de Emre onun önüne hiçbir şeyi geçirmemenin çok değerli olduğunun farkındayız. Birbirimize özel alan ve özgürlük tanıyarak beraber yaşıyoruz. Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var ve bunun bilincindeyiz. Sevgi ve saygının hakim olduğu, güçlü bir dostluğu temel alan bir evliliğimiz var. Bu işin en sihirli ipucu, birlikteyken çok eğlenmek bence.

Peki, yeniden setlere dönmeyi düşünüyor musunuz, oyunculuk projeleri var mı ufukta?
Mesleğimi devam ettireceğim. Bizim sektör çok unutkan olabiliyor. Bu ara sanki uzakmışım gibi görünsem de üretmeye devam ediyorum. Karşıma çıkacak projeler de çok önemli tabii. Bu ara çocuklara yönelik projelerle ilgileniyorum. Onlarla beraber yürüteceğim işler çok cazip. Bir de çocuklara güzellikler vermenin ne kadar değerli olduğunu kavradım. Onlara bir damla yararım olursa kendimi mutlu hissederim.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil