"İz bırak ve fark edil"
Neşeli, sımsıcak, keyifli, samimi biri kesinlikle. Johnson&Johnson Medikal Cihazlar Kardiyovaskuler ve Özel Çözümler Direktörü Ceren Çerezci, başarı ve mutluluğun sırrını ‘denge’de bulmuş. “Yaşadığın andan keyif al, iz bırak ve fark edil” diyor.
Beş kardeşin dördüncüsü. Amasya’da doğmuş. Ceren Çerezci, “Okumaya, üretmeye çok hevesli bir ailede dünyaya geldim” diyerek başlıyor sözlerine. Çocukluğunun ilk yıllarını kalabalık bir ailede geçirmenin hep büyük bir şans olduğunu düşünmüş. Fark edilmek için her zaman çabalayarak büyümenin oldukça motive edici olduğunu söylüyor. Zamanla yaşam mottosu haline gelen ‘Yaptığın her işte imzan olsun, bıraktığın izle fark edil’ yaklaşımı işte o günlerin mirası. Hep daha iyisini yapma heyecanı, yaptığı işlere göğsünü gere gere imzasını atmasına olanak tanımış. Altı yaşındayken ailesi İstanbul’a taşınmış Çerezci’nin.
Sınırlarını anlamakta zorlandığı kocaman ve karanlık bir boşluğun yani uzayın cazibesine kapılmayan kaç çocuk vardır ki, Ceren Çerezci de işte çoğumuz gibi küçük bir çocukken bir gün astronot olmanın hayalini kurar ve yıldızlara gitmek istermiş. Yaşı biraz daha ilerleyince doktor veya hakim olmaya karar vermiş. Aslında içinde bulunduğu sektör bir yanıyla sağlığa ve hayata dokunduğu için çocukluk hayalini gerçekleştirmiş gibi hissettiğini söylüyor. Marmara Üniversitesi’nde öğrenciyken Finansbank, IMKB Borsası, Superonline gibi firmalarda staj yapmış. Mezun olduktan sonra Hürriyet İnsan Kaynakları ve yenibiris.com’da içerik destek ekibinde yer almış. Reklam sektörüne olan merakı ve yaratıcılığını kullanma hevesiyle bir süre DIA Integrated Creativity isimli ajansta stratejik planlama uzmanı olarak, bu tecrübelerinin ardından da 2002 yılında Vestel Pazarlama A.Ş’de ürün müdürü olarak çalışmış. Kariyerinde ilerledikçe pazarlama ve satış alanında kendini daha iyi ifade edebileceğine inandığı için 2006 yılında halen kariyerine devam ettiği Johnson&Johnson ailesine katılmış. Ceren Çerezci, medikal cihazlar alanındaki yolculuğunda genel cerrahiden plastik cerrahi ürünlerine birçok alanda görev yapmış. Çalışma hayatı boyunca birçok ödüle layık görülmüş. Operation Smile isimli, dudak damak yarıklı çocukların ameliyatlarını üstlenen bir hayır kurumunun Johnson&Johnson ile ortak projesine iki yıl boyunca liderlik etmiş. Ürün uzmanı olarak başladığı bu şirkette 16 yılın ardından iki yıldır İş Birimi ve Ticari Operasyonlar Direktörü olarak görev yapıyor.
GİRİŞİMCİLİK RUHUNDA VAR
Bu noktada çocukluğuna dair birkaç hoş anıya da şahit oluyoruz. “İlk satış tecrübemi sekiz yaşındayken eski oyuncaklarımı satmaya karar verdiğimde yaşadım. Artık oynamadığım oyuncakları toplayıp evimizin bahçesinde satmış ve yaz boyunca bir çocuk için hatırı sayılır bir para kazanmıştım” diyor gülerek. Kazandığı parayı da her satıştan sonra mahallenin çocuklarına sosisli ve gazoz alarak harcamış Çerezci. İnsanlar için bir şeyler üretme ve bunu paylaşma isteği çocukluğundan beri bir şekilde kendi göstermiş aslında. Sonrasında ortaokulda peçete koleksiyonunun satışı, üniversitede mezuniyetin organizasyonu ve bilet satışı gibi girişimcilik fırsatlarını kaçırmadığı bir öğrencilik hayatı olmuş. “Harçlığımın büyük kısmını hep bu fikirlerle kazanırdım. Ailemin bana sağlayamadığı isteklerimi bu kazançlarımla alabildiğim bir gençliğim oldu” diyerek sürdürüyor sözlerini.
HEM ANNE HEM İŞ KADINI OLMAK
Son yıllarda dilimize pelesenk olan ‘Çocuk da yaparım, kariyer de’ söylemi aslında yeni bir şey değil hatta yıllar, yıllar önce bile bunu başaran sayısız kadın var ama yine de günümüz kadınının bu söylemin izinden gitmesi ‘kendini var eden modern kadın’ adına elbette gurur verici. “Kariyer hayatımın yöneticilik evresinde 2013 yılında anne oldum. O dönem Ortadoğu ve Türkiye’yi kapsayan bölgenin İş Birimi Müdürü’ydüm. Oğlum 5.5 aylıkken işe dönerek daha ilk haftadan Suudi Arabistan’a gidip haftada dört günlük iş bağlantıları yaptığımı hatırlarım” diyor Çerezci. İş hayatının oğlunun hayatına birçok anlam kattığını ama bunların en önemlisinin denge olduğunu düşünüyor. Şu anda bekar bir anne olarak dört yaşındaki oğluyla yarattığı dengeli hayatı heyecanla karşılıyor.
30 kişilik kardiyovasküler ve özel çözümler ekibi ile çalışan Çerezci, ekip ruhunun gücüne ve başarının ancak birlikte elde edilebileceğine inanıyor. Liderlik anlayışı, ekibinin potansiyelini keşfettiği ve gösterebildiği bir ortam yaratmak üzerine kurulu. “Zaman; göreceli, ölçülemez, tutulamaz bir olgu. İş hayatındaysa zaman en kritik kaynaklardan biri. İyi bir planlamayla her şey yönetilebilir bir kaynağa dönüşebiliyor” diyor.
SPOR VAZGEÇİLMEZİM
Spor, Ceren Çerezci için tutkunun biraz ötesine geçmiş durumda. 2007 yılından beri düzenli olarak koştuğunu söyleyen Çerezci, geçen yıl ‘Adım Adım’ grubuyla birlikte ‘Yeniden Biz’ isimli sivil toplum kuruluşunun kadınların tekrar işe dönmesi üzerine bağış kampanyası için Avrasya Maratonu’nda 10 km koşmuş. Kısa süre önce de Runatolia’da Tohum Otizm Vakfı için bir kampanya başlatmış. “Bugün doğan her 68 çocuktan biri otizm riski ile dünyaya geliyor. Eğitimle otizmli çocukların hayatlarında büyük fark yaratılabilir. Sağlıklı gelişim gösteren akranları ile birlikte aynı okullara gidebilir, bağımsız bireyler olarak hayatlarına devam edebilirler. İşte bu eğitim giderlerini karşılayabilmek adına bu koşuda kendim de bir ilki denedim ve 21 km yarı maraton koştum. Önümüzdeki yıl hedefim 42 km’lik maraton koşmak. Bu yıl 120 km’lik Likya koşusuna katılmayı da planlıyorum. Rüzgar sörfünü de çok seviyorum ama bu sene yıllardır yaptığım sörfü, kitesurf’e kaydırmaya karar verdim.” Çerezci, işi gereği Avrupa ülkelerinin çoğuna gitmiş, bundan sonraki hedefi ise Tibet, Endonezya ve Hindistan’a gitmek.
SADECE ŞU AN VAR!
“Hayatta öğrendiğiniz en önemli şey nedir?” dediğimizde Ceren Çerezci; “Hayatınızda her ne yapıyorsanız dengeyi arayın ve dengenizi bulduğunuzda onu korumayı bilin. Hayatınızdan keyif alın; yaptığınız işten, yediğiniz öğle yemeğinden, yaşadığınız her andan… Çünkü ne geçmiş artık sizinle ne de gelecek şu an yanınızda” diye yanıt veriyor. Mutluluğun anahtarlarından biri bu değil mi sizce de, yani yaşadığımız her andan keyif almayı bilecek bir ruh halini yakalamak!
YARATICILIĞIN EN GÜZEL DIŞA VURUMU
Modayı sever ve elimden geldiğince takip ederim. Yaratıcılığın en güzel dışa vurum yöntemlerinden biri. Escada, Chanel ve Saint Laurent’in tasarımlarını çok beğeniyorum. Özgür Masur ve Zeynep Tosun da favorilerim arasında. Active wear diyebileceğiniz spor kıyafetleri seviyor, Under Armer, Stella McCartney, Adidas ve Nike’ı tercih ediyorum.
VAZGEÇİLMEZ 10'U
1. Oğlum. Hayatımın en değerli öğretmenlerinden biri o. Her gün oğlumdan bir şeyler öğreniyorum.
2. Ailem. Oldukça hareketli bir aile hayatımız oldu. Hep küllerinden yeniden doğan güçlü bir ailem var. Benimle oldukları için her zaman çok şanslı hissedeceğim.
3. Dostlarım. Yakın çevremdeki sevdiklerimin varlığı her zaman güç vermiştir.
4. Gülümsemek. Gülücüksüz bir anım bile yok. Siz de deneyin, farkı göreceksiniz.
5. Meditasyon. Her gün düzenli olarak yaptığım nefes egzersizlerim ve meditasyonlarım beni her zaman dengeye kavuşturuyor. Üç yıldır bu konularda eğitim aldım hatta eğitmenlik noktasına geldim.
6. Koşmak. Koşmayı düşünmeden geçirdiğim bir gün bile yok.
7. Spor. Koşunun dışındaki tüm spor aktivitelerim... Spor salonunda kendimden geçene kadar spor yaptığım çok olmuştur.
8. Kitaplarım. Okumayı çok severim, seyahatlerimde her zaman minimum iki kitap taşırım.
9. İyi bir vejetaryen yemek. Vegan olma yolundayım. Güzel bir vegan yemeği görmek harika oluyor.
10. İnziva seyahatlerim. Arınmak ve yeniden dengelenmek için tüm dünyaya ara verdiğim, doğada kaldığım anlar. Yıl içerisinde en az 2-3 kez doğada inzivaya çekilerek tüm elektronik araçlardan uzaklaşırım ve sadece kendimle kalabileceğim bir zaman ayırırım.
BAKIMI SEVERİM
Johnson&Johnson’ın ürünlerini seviyorum. Roc, Pizbuin, Listerine,
Le Petite Marseillais bu listenin başında geliyor. Tüm makyaj malzemelerim Chanel. Parfüm olarak özel günlerde Chanel No 5, günlük olarak da Chloe Love Story’yi kullanıyorum.