Kadın isterse

Ayşe Tuncel, erkeklerin dünyasında ayakta kalmayı başaran kadınlardan. KIA Grup Direktörü olan Tuncel’in hayat felsefesini, hobilerini öğrenmek, onu yakından tanımak istedik, anlattı.

Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Nurdan Usta

Notre Dame De Sion Fransız Lisesi'nden sonra, Marmara Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi alan Ayşe Tuncel, iş hayatına üniversite yıllarında atılmış. Üç yıl süren bir otelcilik geçmişinden sonra meslek seçimini tamamen farklı bir yönde yapmış. 10 sene Profilo Holding grubunda görev yaptıktan sonra son 10 yıldır da Samsung markasının yönetimi ile daha sonra da KIA, Garenta, Çelik Motor Filo ve ikinciyeni.com markalarının pazarlamasından sorumlu olmuş. Son yedi aydır KIA markasının tüm operasyonlarının başında. Halen grup direktörü olarak çalışıyor. Tuncel, her zaman marka hikayelerinin peşinden gittiğini, bir markanın varoluş sürecindeki ürün yaratma ve onu müşteriyle buluşturma heyecanının kendisini hep motive ettiğini söylüyor. “Feminen duruşum nedeniyle benden beklenenin aksine hep erkek egemen sektörlerde ve markalarda yer aldım” diyen Ayşe Tuncel’e göre çok sabırsız bir karakteri var. Bu yüzden çevresinde sürekli yenlikler ve değişiklikler görmek istediğini, bu hevesinin de yönettiği markalar için olumlu katkısı olduğunu sözlerine ekliyor.

“SEVDİĞİN HAYATI YAŞA”

Ayşe Tuncel, üniversite yıllarını da sayarsak yaklaşık 20 senedir hiç durmadan çalışıyor ama kendine bir kariyer hedefi çizmemiş aslında. Başarılarının onu bugünkü noktaya getirdiğini söylüyor. “Şu anda erkek egemen bir sektörde bir bayan olarak üst bir pozisyondayım. Bundan sonra nereye doğru giderim bilemiyorum. Sadece bu heyecanımı ve işime olan aşkımı kaybetmezsem başarıların devam edeceğini biliyorum. Bu da beni yeteri kadar motive ediyor.” ‘Sevdiğin hayatı yaşa’ sözü klişe gibi görünse de çok doğru bir mantığı çok kısa bir şekilde özetler aslında. Gerek iş hayatında gerek özel hayatında hep sevdiği şeyleri yapmaya ve sevdiği kişilerle olmaya özen gösterdiğini söylüyor Tuncel, hayat felsefesini de bunun üzerine kurmuş. “Sevdiğiniz hayatı yaşarsanız mutlu olursunuz, mutlu olursanız karşınızdakini de mutlu edersiniz ve mutluluğunuzu katarak yaptığınız her şey güzel olur” diyerek özetliyor hayat felsefesini bir çırpıda ve ne kadar haklı.

YAZDIĞIMIZ SENARYOLARIN OYUNCULARIYIZ

Seyahat etmek; yeni yerler görmek yeni kültürler tanımak hepimiz gibi Ayşe Tuncel için de vazgeçilmez bir hobi. Tuncel ve eşi kışın kayak rotalarını, yazın ise deniz ve güneş tatilini tercih ediyor. Tuncel’in en sevdiği destinasyon ise Avrupa. Paris’in kendisini çok yansıttığını düşünüyor ama yemyeşil Londra’ya kesinlikle aşık. En büyük ilgi alanlarından biri de çiçekler. Amatör şekilde kesme çiçek tasarımları yapıyor hatta bunu emeklilik projesi olarak gördüğünü söylüyor. Shakespeare, ‘As You Like It’ adlı komedisinde der ki; “Hayat bir sahnedir. Erkekler ve kadınlar da sadece oyuncu. Var olurlar ve çıkarlar.” Ayşe Tuncel de hayatın günlük koşuşturmalarının er geç biteceğini, aslolanın insanın kendi varlığı olduğunu bir gün gelip de fark eden herkes gibi hepimizin bir senaryonun parçası olduğumuzu söylüyor. “Hepimiz yazdığımız senaryoların oyuncularıyız. Onun için ne istediğimiz, nasıl bir senaryo yazdığımız çok önemli. İstediğimiz hayatı yaşamak, istediğimiz kişi olmak tamamen kendi elimizde. Mutlu olmak çok basit, kalbinin sesini dinle ve kalbinin götürdüğü yere git.”


AYŞE TUNCEL’İN VAZGEÇİLMEZ 10’U

1. Ailem. Eşime ve aileme çok düşkünüm. Her gün seslerini duymazsam olmaz.

2. Köpeğim Latte. Köpekleri çok seviyorum. Arabamın arkasında sürekli köpek mamaları vardır ama Latte’nin yeri ayrı tabii.

3. Kahve. Güne sade bir filtre kahve içmeden başlayamam.

4. Meyve. Meyvesiz bir gün asla düşünemiyorum. Özellikle de muz.

5. Siyah renk. Kıyafette favori rengim. Siyah olmadan olmaz. Benim için hiçbir şey siyahın yerini alamaz.

6. Stiletto. Ayakkabılarım ve ben. Onlarsız asla...

7. Çiçek. Her hafta vazomda taze çiçekler olmalı.

8. Mum. Yakmadan duramıyorum, ofisimde bile mutlaka mum yakarım. Mum ışığının enerjisine bayılıyorum.

9. Deniz ve güneş. Ayrılmaz ikili ve benim vazgeçilmezlerim.

10. Şampanya. En sevdiğim, beni en çok mutlu eden içki. Sadece baloncukları bile beni mutlu etmeye yeter. Bir de içinde bir tane çilek varsa...

“DOĞAL BAKIM ŞART”

Yıllardır kullandığım ve artık benimle özdeşleşen iki parfüm var; gündüz için Pleasures gece ise Thierry Mugler’ın Angel’ı.Cilt bakımımda doğallıktan yanayım; acıbadem sütü ve gül suyundan asla vazgeçmem. Estee Lauder Advanced Night Repair yıllardır favorim. Dior Forever Compact Pudra ve Nars Palm Beach Stick Allık’ı çantamdan hiç çıkarmam. Maskarada Dior ve Yves Saint Laurent’in renkli maskaralarını kullanıyorum. Rujda ise Tom Ford ve Yves Saint Laurent’in nude renkleri ya da bordo tonları tercihim.

“SİYAH VE GRİDEN VAZGEÇMEM”

Çok renkli parçaları sevmiyorum Asla kahverengi bir şey, kürk, şal deseni ve neon renkler kullanmam.Gardırobum siyah ve gri ile dolu. Deri ceket ve deri pantolon en sevdiklerim. İmza kombinim ise beyaz gömlek, jean pantolon ve stiletto. Beni tanıyan herkes ayakkabılara olan düşkünlüğümü bilir. Ayakkabıda Louboutin, Valentino ve Zanotti favorilerim. Çanta deyince tabii ki Chanel. Gündüz Zadig&Voltaire, gece ise Dolce&Gabbana’nın feminen kesimli siyah elbiselerini tercih ederim.

Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil