Bir ilişkiyi başlatmaktan daha zor bir şey varsa o da devam ettirmek, ondan da daha zoru bitirmek. Ama bu sefer sürmesi için ne yapılabilir onlara bakalım istedim. Kavga etmek benim için inanılmaz bir sanat. Her türlü mekanda, her yerde, herkesin ortasında hiç çekinmem kavga edilecek bir durum varsa ‘car car car’ ağzımı açar söylenirim. Sonra da işte böyle avcumun içine baka baka yalarım. Bir de bunu çok başarılı bir şey yapmışım gibi anlatmıyor muyum! İlişki soğutmak konusunda üzerime adam tanımadığım için, dediğimi yap; yaptığımı yapma durumu ile beraberiz. Sizin için; kavgada uzak durulacaklar listesi hazırladım.
Kurcalanan telefonlar
Çoğumuzun en büyük hatası, telefonu tertemiz bile çıksa kurcaladığımızın farkında olmasını sağlamak. İlle bilecek yani o pin kodunu çözdüğümüzü! Aslında yapmasak bunu, en kral mesajı bile yakaladıktan sonra, 3-5 gün bekleyebilsek… Küçük balıkların derdine düşüp, büyük balığımızdan olmayacağız. Boşuna o gün kavga çıkartmaya değmez bile!
‘O kız kim tatlım?’
Gerçek bir kıskanç, sevgilisine asla böyle bir soruyu sormaz. Kızın kim olduğunu altı dakika 25 saniyede bulur. Aralarındaki samimiyeti çözmek için uğraşıyordur. Unutma, ne kadar az soru, o kadar az bunaltıldığını düşünen adam! Bir de gerçekten bir şeyler karıştırıyor olsa, gelip sana mı anlatacak, yapma canım!
‘Sence o mu, ben mi?’
Hangi milletin değerlerinden geldi de bizim test sorularımıza girdi bunlar bilmiyorum ama kıyaslama asla yapmayın! ‘Iııh, ben mi, Scarlett Johansson mı? Doğru söyle bak! Aaaa ben kızacağım diye böyle diyorsun… Bak doğru söyle’ diye inat etmezsek zaten kalp krizi geçirebiliriz. Sağlıklı bir adam neden Scarlett’i bıraksın seni seçsin?
‘Telefonun neden meşgul?’
Adamı ne zaman arasan meşgul. Sevgililik hakkı bilmem kaçıncıyı maddeye göre bence bu tip şeylerde haber verilmeli. ‘Şu an WhatsApp’ta Ceren Soyluer diye bir yellozla konuşuyor’ gibi bir uygulama olmalı. Ama işte olmuyor, bu da nedense beyefendileri boğuyormuş. O yüzden böyle durumlarda, telefonu inatla aramaya devam edin. Sonra da birinin başına bir şey gelmiş, yok birine bir şey olmuş gibi bir şey uydurun gitsin.
‘Peki ya ben sana aynı şeyi yapsaydım’
Dilediğiniz her tartışmadan sizi kaymak gibi üste çıkartacak tek cümle! Bu cümleyi kurduğunuz an, adama bir haller oluyor. Hemen kalbi yumuşuyor, özrü dileyecekse diliyor. Ne bileyim hatası neyse anında düzeltiyor. Empati konusunda zayıf oldukları için sanırım biri onlara hatırlatınca ancak düşünebiliyorlar.
Her yaptığımız yemeği her giydiğimiz kıyafeti beğenecek!
Böyle bir olay yok! Zaten dört kez yemek yap, beşincide artık senin görevin haline gelir. Bu tip şeyleri çok kafaya takan bir insandım da artık hiç düşünmüyorum bile. Çünkü sevgilim yok.
Geçmiş, geçmiş…
En bayıldığım şey, kavganın en lezzetli yeri hatta. Geçmişte yaptıkları tek tek masa üstüne serilir, aralarından en kötüleri seçilip, şap şap suratına vurulur. Bunu sadece gerçekten çok zor durumdaysanız yapın. Hani cidden haksızsınızdır, üste çıkmaması gereklidir. Ancak o zaman!
‘Haklısın’
İşte kullanılmaması gereken kelimelerden biri daha. Ne olursa olsun, asla haklı değil, olmayacak, olması mümkün bile değil. Eğer bir adama şaka yollu bile olsa, haklı olduğunu söylüyorsan başına çok büyük bir bela almışsındır. O haklılığı olur, ‘bak hep benim sözüme geliyorsun!’ Sonra bir bakmışsın, hayatınızla ilgili kararları akşama patates mi, kurufasulye mi yesem diye düşünen bir adama bırakmışsın.