Komedinin yeni kare ası
Bir gün içinde canınızı sıkan, sizi mutsuz edecek detaylarla karşılaşma olasılığınız nedir? Çok! İyisi mi biz gülelim. Olumsuzluklarla karşılaşmamak elimizde değil... Güldürecek detayları yakalamak ise bir seçim! Çoğunu iyi tanıdığınız sosyal medyanın bu dört atlısı, zor olanı başarıyorlar; güldürüyorlar!
Röportaj: Filiz Şeref
Fotoğraf: Nurdan Usta
Saç ve makyaj: Onur Marangoz, Mustafa Erkanlı
MİRAY AKOVALIGİL
Avukatlıktan komedyenliğe uzanan yol videolarla örülüdür. Şu an bir stand-up gösterisi hazırlığında olan, bir ara Aşk Yeniden filminde izleme fırsatı yakaladığımız Miray Akovalıgil’in tiplemeleri son günlerin en dikkat çeken ‘spot’larından oluşuyor.
‘Kızım avukat ol’ derler; siz gidip olduğunuz o avukatlığı bırakıyorsunuz. Olacak iş mi?
Aileme konservatuvara gitmek istediğimi söyleyince önce derin bir sessizlik olmuştu. Sonra annem yine her zamanki zarafetiyle “Yavrum çok güzel de, acaba önce bir altın bileziğini eline alsan da oyunculukla hobi olarak mı ilgilensen?” deyince bana da mantıklı gelmişti. Avukatlık yaparken de hayallerimi pas geçmemek için birçok oyunculuk atölyesine katılıyordum. Atölyeden bir arkadaşımın stand-up gösterisine gittiğimde ise o kadar etkilendim ki asıl yapmak istediğimin komedyenlik olduğunu fark ettim ve kendimi bir yandan avukatlık yaparken bir yandan da açık mikrofon gecelerinde stand-up gösterileri yaparken ve sosyal medyada komik videolar paylaşırken buldum.
Nasıl oluyor da insan o kendine güveni sağlayarak video çekip sosyal medyaya yüklüyor?
Fazlasıyla spontane. Sayfalarca dilekçe yazmaktan bunaldığım bir gece stand-up gösterimde kullanmak için yazdığım bir tiplemeyi videoya çektim ve sosyal medyada paylaştım. Yeni tiplemelerle devam ettikçe de daha fazla izleyiciye ulaştım.
Güldürmek ağlatmaktan daha zor aslında. Siz nasıl başarıyorsunuz?
Başkalarını güldürmek benim çocukluktan beri alışkanlığım. Okulun Dişi Mambo ve Minik Kuş lakaplı kızıydım. Erkekleri sıra dayağından geçiren, tüm öğretmenlerin ve sanatçıların taklitlerini hunharca yapıp sınıfı eğlendiren çatlak kızdım hep. Şu an sadece ulaştığım insan sayısı arttı. Tam olarak nasıl başardığımı hiçbir zaman sorgulamıyorum.
Bu tiplemeler nereden nasıl çıkıyor?
Sosyal medyada yarattığım tiplemelerin hepsi benim ruh hallerimden doğuyor. Mesela devamlı birisini eleştirip duran bir arkadaşıma sinirlenince Dedikodu Yapmayı Sevmeyen Mehtap doğdu. Ya da gittiğim iş görüşmelerinde bana sorulan ve hiçbir zaman anlam veremediğim saçma sapan sorular ise İş Görüşmesine Giden Corporation Elis’i getirdi...
Sosyal medyada klavye delikanlısı da bol. Olumsuz eleştirilere nasıl yaklaşıyorsunuz?
Vasıfsız bir eleştiri ise onunla çok eğleniyorum. Hatta yazanın nabzını ölçmek için yorumunu beğeniyorum veya ‘çok naziksiniz’ diye cevap yazıyorum. Ardından hemen ‘ben sizi çok seviyorum’ mesajı geliyor. Şimdi buna kim gülmez! Nitelikli bir eleştiri gelirse de hemen not alıyorum, üzerinde düşünüyorum.
Siz kimlere gülüyorsunuz?
Benim en büyük ilham kaynağım her zaman Joan Rivers oldu. Onun sahnedeki rahatlığı, deliliği, şıklığı ve kendine has duruşu bana her zaman örnek. Devamlı onun eski videolarını izlerim. Umarım ben de bir gün onun gibi güzel deliririm.
Takipçinizin en çok arttığı dönem ne zaman olmuştu?
Bir sabah bir uyandım, o güne dek hiç tanışmadığım Demet Akalın bana sosyal medyadan mesaj atmış; “Sen daha fazla insana ulaşmalısın, umarım sana bir faydam olur” diye, meğer beni kendi hesabından paylaşmış. Bir kadının bambaşka kulvarda olan birine destek olmasının tadı ne güzelmiş!
Çok takipçi sizi ünlü hissettiriyor mu şu anda?
Ben şu anki durumumla semi-ünlü diyerek dalga geçiyorum. Tam ünlü değilim ama ünsüz de değilim.
Stand up hazırlığındasınız. Biraz bahseder misiniz? Bizi size dair neler heyecanlandırmalı?
Stand-up gösteri hazırlığım bitmek üzere. Konular tabii ki sürpriz! Sosyal medya hesaplarımdan gösteri tarihlerini ve mekanları çok yakında duyuracağım. Gülmek ve deşarj olmak isteyen herkesi beklerim!
ZEYNEP GİRGİN
Çocuğunuz varsa ‘lohusa anne’, çalışıyorsanız ‘beyaz yakalı patron’ tiplemelerini bir izler misiniz lütfen? Profilinde belirttiği şekliyle, diplomasını uçak yapan avukat Zeynep Girgin; doğallığı, samimiyeti ve İzmirli ruhuyla şu sıralar en çok güldürenler listemizde...
Harikalar Diyarı nasıl oluştu?
Harikalar Diyarı benim iş hayatından kaçış limanımdı. 2012 yılında, hobilerimi blog olarak yazmaya başladığımda bu ismi seçmiştim. Çünkü bu sayfa benim özgürlük alanım ve harikalar diyarım olacaktı. Gerçekten de öyle oldu. Her akşam bloğumun sayfalarında tıpkı terapiye gider gibi içerik paylaşarak, iş hayatının bütün stresini attım ve yazdıkça kendimi hep daha mutlu hissettim. İşi bıraktıktan sonra ise hesabım komik videolar üreten bir sayfaya dönüştü ve Zeynep’in Harikalar Diyarı sayfası bugünkü haline geldi. İsmini özellikle değiştirmedim çünkü bu ismin uğuruna inanıyorum.
Sizi ayrı yerde tutan doğallığınız. Sizce biz size neden gülüyoruz?
Videolarımı çekerken günlük hayatta gözlemlediğim insanları, olayları ve hikayeleri baz alıyorum. Böylece insanlar zoraki yaratılan bir hikayeye değil günlük hayatlarına ayna tutarak paylaştığım tespitlere gülüyorlar. Bana gülüyorsunuz çünkü sizin hayatınızı eğlenceli bir dille size anlatıyorum.
Siz kimlere gülüyorsunuz?
Güldüğüm o kadar fazla insan var ki ama ilk kime güldünüz derseniz, cevabım Seyfi Dursunoğlu, Huysuz Virjin olurdu. Çocuk olmama rağmen esprilerinin altındaki o hinlikleri anlayıp büyükler ile beraber aynı şeye gülebildiğim için kendimle gurur bile duyardım.
Takipçinizin en çok arttığı dönem ne zaman oldu?
2017 Ekim ayında takipçi sayım 5 bin kişi kadarken ve bir nevi kendi kendime eğlenirken Aslı Kızmaz hesabımı keşfedip beni hikayesinde paylaşmıştı. Bu benim için bir dönüm noktası oldu ve hesabımın çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Desteği gerçekten çok kıymetli ve motive ediciydi.
Çok takipçi ünlü hissettiriyor mu insanı?
Bir anda Instagram hesabım hack’lenir ya da herhangi bir sebeple sosyal mecralar kapanırsa insanlar beni ne kadar süre boyunca hatırlayabilir? Ünlü olmak ve tanınmak bence başka başka kavramlar, ben şu anda tanınıyorum ama ünlü değilim. Sosyal medyadan bağımsız olarak yapacağım kalıcı ve güzel işler ile bir gün ünlü olabilirim belki.
İçerik üretimi sizin için profesyonel bir kariyer haline geldi mi?
Mutsuz olduğum bir iş hayatını bırakırken tek hayalim; huzurlu ve kurallarını kendimin belirlediği yeni bir yaşamdı. Profesyonellik, kurumsallık ve kariyer hedefi gibi kavramları sevmiyorum çünkü yıllar içerisinde bu kavramların çoğu zaman çarpıtıldığına ve insanları tek tipleştirmek için kullanıldığında şahit oldum. Ben hayatımın yeni döneminde fikirlerime ve hayallerime özgürlük şansı vermek istiyorum. Şu anda videoların başarısı beni çok mutlu ediyor ve yepyeni heyecanlar yaşatıyor. Öncelikli amacım bu heyecanı korumak ve severek üretmeye devam etmek.
ASLI İNANDIK
Genç, dinamik, tatlı ve çok da yetenekli. Aslı İnandık, özellikle dublaj videoları ile insanın karnına ağrılar sokabilme gücüne sahip. Güldür Güldür deseniz, orada ayrı bir kabiliyet sergiliyor zaten. Aslen müzik eğitimi alan, çello çalan ama tiyatro aşkı hiç bitmeyen İnandık, 22 yaşında taze bir mezunken geçirdiği bir kazanın ardından “Dünyaya bir kere geliyoruz, ben tiyatro okuyacağım” diyerek serüvenine başlamış...
Oyunculuk sonrası sosyal medya mı, sosyal medya sonrası oyunculuk mu? Hangi şekilde gelişti sizinki?
‘Tiyatro okuyacağım’ diye tutturmamdan hemen dokuz ay sonra, ki bu sırada duayen iki hoca ile sınavlara hazırlandım, oyunculuk sınavlarının sonuçlarını bekliyordum tırnaklarımı yiye yiye. Ve açıklandı sonuçlar; Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro/Oyunculuk Bölümü’nü kazanmıştım. İkinci sınıfın ortalarına doğru idi sanıyorum, sosyal medyaya ilk videomu koymuştum. Tamamen eğlence için. O sıralar Facebook’umda toplam 200 kişi falan var. Önceleri utana sıkıla Facebook’a koydum 1-2 tanesini. O sıralar öyle sosyal medya fenomeni diye bir kavram bile yeni yeni giriyor hayatımıza, yıl 2013. Derken Facebook’taki kısıtlı arkadaş çevrem tarafından gaza getirildikçe, video çekmeye devam ettim ve organik olarak yayıldı.
Biz size gerçekten neden gülüyor olabiliriz sizce?
İnanın bunu ben de size sormak istiyorum; annem bile o kadar gülmüyor bana.
Bu tiplemeler nereden nasıl çıkıyor?
Pek güvenilir biri değilim, öz ablamı bile ‘ne kaparım da yeni tip çıkarırım?’ diye dinliyorum. Şaka bir yana evet her yer malzeme, biraz da karikatürize ediyorum elbette gözlemlediğim bu malzemeleri; karikatürize soğan gibi oldu, e yemek hazır işte.
Komedinin dramatik bir yanı da var mı acaba?
Tam kitaptan alıntı yapmalık soru. Vallahi klişe olacak ama komedi ile dram iç içe. Kendiyle, düzenle, çevresiyle, hayat ile bir derdi olmayan kimse komedi yapamaz bana kalırsa.
Takipçinizin en çok arttığı dönem ne zaman ne ile olmuştu?
Dürüstçe söyleyeyim mi? Sıla ile Özcan Deniz’in oynadıkları çok popüler bir reklam filmini kendi prodüksiyonum ile, prodüksiyon denirse ona, çektiğim bir video vardı. O dönem beklenmedik bir şekilde hızla yayıldı ve birçok kişi beni o videoyla tanıdı diyebilirim.
Ne zamandır komiksiniz?
Aldığım en ilginç soru! Hatırladığım en eski komikliğim ilkokuldayken yılbaşlarında evde annemlere skeçler ve taklitler yapmalarımdı sanırım. E tabii o zamanlar dünyam küçük, bir babaannemin taklidi, bir babamın taklidi var elimde; döndüre döndüre kullanıyordum.
Bizi neler bekliyor, size dair neler heyecanlandırmalı bizi?
Henüz çok bebek bir tiyatro oyunumuz var Moda Sahnesi’nde; Köleler Adası. Bir yandan da çeşitli markalar için seslendirme ve dublaj yapıyorum. Hepsinden bana kalan zamanda da video çekiyorum. Önümüzdeki kış ise bir sinema filmine başlıyorum. Fakat komedi değil dram. Bu beni sevenler için sürpriz, benim için daha da sürpriz. Buna heyecanlanabilirsiniz, hatta gelin birlikte heyecanlanalım.
YASEMİN SAKALLIOĞLU
Parkta çekilen bir videonun YouTube’da paylaşılmasıyla başlıyor hikaye. İlkokul arkadaşının annesi, piknik esnasında anlattığı hikayeyi komşularına da izletmek isteyince, bir de o video yayılınca gelsin gülme krizleri... Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde Lütfiye olarak izlediğimiz oyuncu Güzel Sanatlar Fakültesi Drama ve Oyunculuk bölümü öğrencisi fakat bu dönem okulunu dondurmuş. Kariyer planlamasında anneden yana şanslı; Karadenizli annesinin taklitleriyle dikkatleri üzerine toplamayı başarıyor.
Bankacılıktan oyunculuğa uzanan bir yol sizinki... Nasıl oldu, nasıl gelişti bu gidişat?
Bankacı olmak oldukça stresli bir durumdu, haliyle benim çalıştığım ortamı renklendirmem gerekiyordu. Bankada bir tiyatro grubu kurdum. Kendim yazdım, yönettim. Zaten lise döneminde de tiyatroyla ilgileniyordum. Bu nedenle benim yolculuğum için bankadan değil de lise sıralarından oyunculuğa geçiş desek belki daha doğru olur.
Güldürmek ağlatmaktan daha zor aslında. Siz nasıl başarıyorsunuz?
Öze inmeye gayret gösteriyorum. Bir insan nereli olursa olsun, nasıl yetişirse yetişsin bir alt kültür var ve aslında her birimiz çok ufak nüanslarla birbirimizden ayrılıyoruz. Bu nedenle ortak bir dert bulduğunuzda, birbirinin aynı olan fakat farklı olduğunu düşünen birçok insanı aynı yere bakarken bulabiliyorsunuz. Bir de ben önce kendim gülmeyi deniyorum.
Bu tiplemeler nereden nasıl çıkıyor?
Kitap okumayı öğrendiğim günden bu yana insan okumaya da başladım ben. Kimse benim için sıradan değil herkesin içinde aykırı bir tarafı, bir gizli yanı var. Benim kendime görev edindiğim eylem o taraflara dokunup kendime göre uyarlamak.
Siz bu mini skeçlerde bazen komik değil de aslında ciddi olabilir misiniz?
Aslında bir amacım da bu. Pek göze parmak olmasa da bazen çok ciddi konulara da değiniyorum ben. Bunu sıklıkla yapmamamın nedeni üzülecek çok şeyimiz gülecek az şeyimiz var. Amacım gülmekten yana olanları zengin kılabilmek.
Videolarda süslü püslü değil, en doğal halinizle çıkıyorsunuz karşımıza...
Çünkü başka türlüsü ürkütüyor beni. Yoksa devamlı olduğum halime uzak, beğenilme kaygısıyla dolu bu ortam beni de içine alabilirdi. Bakımsızlığım benim koruma kalkanım adeta sosyal medyaya karşı.
Siz kimlere gülüyorsunuz?
Metrobüste kalabalık içinde oturacak yer kesene, metroda sanki dünyası başına yıkılmışçasına surat yapan herkese, insana, hayvana, doğaya. Gülmek için özel bir isim seçmiyorum ben.
Bavul dergisinde yazarlık, doğaçlama tiyatro ekibiniz Ayırdı Zor... Daha neler bekliyor bizi sizinle ilgili?
Çok eğlenceli bir sinema filmi geliyor. Senaryosunu benim yazdığım çok sıcak bir mahalle komedisiyle karşılaşacağız yakında. Kendi tiplemelerimden biri olan Aysel Abla artık beyaz perdeye taşınacak. İnşallah izleyenlerle aynı duyguda buluşmak nasip olur.