Likörlü çikolata topları
Ağızda eriyen bir çikolata dilimi ne kadar çok şey çağrıştırır değil mi?
Masaldaki çikolata ev gibi…
Çikolatanın artık ne kadar çok çeşidi var; her biri sanat eseri gibi; üzerlerindeki desenler modadan da etkileniyor. Yemeden önce koklamak, biraz ağızda dolaştırmak, beklemek, şarap tadar gibi çikolatanın tadına vararak yemek gerekiyor. Praline’ler, drajeler, nugatlar, trüfler, tablet ve barlar, bitter ve sütlü çikolatalar. Artık tek çeşit yok; belki biberli bir çikolata ya da romlu, likörlü, şampanyalı, brendili, böğürtlenli, limonlu, karamelli, hatta earl grey’li, baharatlı, tarçınlı, naneli, portakallı, kahveli, dolgu veya lokumlu. Bağımlısı bu kadar fazlayken sonsuza kadar gidebilir çeşitleri. Kakaoları Ekvator bölgesi, Gana ya da Venezuella gibi bölgelerde yetişmiş olursa tadı sizi alıp götürebilir. Bu kadar çeşidi seçmek gerçekten zor; önce küçük dokunuşları izlemek, sonra yemek gerekiyor; üzerlerindeki fırça darbeleriyle yapılmış desenler bir tasarımcı elinden çıkmış izlenimi veriyor. Günümüzde Hansel ve Gretel’in rüyası gerçekleşti diyebiliriz. Kafeler ve butik çikolatacılar, masaldaki çikolata evi aratmıyor.
Biraz tarih
Geçmişinde Aztekler, Mayalar gibi gizemli toplulukları da barındıran bu sihirli lezzetin, uygarlıklardan daha da eskilere uzanan bir tarihi var. Tanrıların yiyeceği, günümüzden 3-4 bin yıl öncesine kadar gidebiliyor. Avrupa’nın tanışması ise İspanyol kaşifler Kristof Kolomb ve Hernán Cortés’un Orta Amerika keşif gezilerinden birinde karşılaştığı bu içeceği Avrupa’ya getirmesiyle başlıyor. Kristof Kolomb’a gezisi sırasında bu içkiyi sunan kakao bağımlısı bir Aztek’liden başkası değildi herhalde. Kakao çekirdeklerinin öğütülmesiyle elde edilen bu içecek Kristof Kolomb tarafından İspanya’ya getirilir. Aztekler’de olduğu gibi Avrupa’da da soyluların içkisi olarak uzun bir süre kullanılır ve zamanla da popüler olur. 1700’lerde içine süt karıştırılıp tadı yavaş yavaş değiştirilmeye başlanır ve 19. yüzyılın ortalarında yenilebilir çikolata halini alır. Çikolata ustası olarak adlandırılacak olan İsviçreliler, 19. yüzyılda süt ve çikolatayı karıştırarak günümüzdeki sütlü çikolatayı yaparlar. Belçika çikolatası ise günümüzde her kadının bağımlısı olduğu tadı yaratır.
Çikolata ve beslenme
Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Sorumlusu Diyetisyen Ayşe Korkmaz: “Besin öğeleri açısından bakıldığında çikolata; kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, çinko ve bakır gibi mineraller içermektedir. Ayrıca, çikolatanın kanser ve kalp hastalıklarının önlenmesinde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde de olumlu etkileri olduğu söylenmektedir. Çikolatanın, aynı zamanda cinsel uyarıcı ve keyif verici özelliği de bulunmaktadır. Beyindeki serotonin seviyesini artırır ve mutluluk hissi verir. Kadınlar erkeklere nispeten, çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlıdır. Birçok faydası yanında çikolatanın yağ ve şeker içeriğinin de yüksek olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, günlük beslenme içerisinde dikkatli tüketilmesi gerekmekte ve kakao içeriği yüksek olan çikolata çeşitleri tercih edilmelidir.”Neden bukadar teslim oluyoruz?
Çünkü afrodizyak etkisi var çikolatanın. İçinde heyecan uyandırıcı maddeler içermesi nedeniyle, yüzyıllar boyu afrodizyak yiyecekler içinde ön planda olmayı başardı. Aztek’lerin kutsal içkisiydi. Avrupa’da soylular arasında popüler oldu. İspanya’da heyecan veren etkisi çok konuşuldu. Kadınların baş içkisi oldu. Ünlü çapkın Casanova belki de çikolata ile baştan çıkardı çevresindeki kadınları. Peki, çikolatayı afrodizyak grubuna sokan nedir? Serotonin hormonu ve endorfin tabii ki! Kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan mutluluk hormonu serotonin, çikolata yedikçe salgılanıyor; ayrıca çikolata endorfin salınımını da artırıyor. Bağımlılık ve heyecan yaratıcı. Eğer güzel bir akşam geçirmek istiyorsanız masanızdan çikolatayı eksik etmemelisiniz.
Hazırlanışı:
Öncelikle kremayı ısıtın, içine dilimlemiş olduğunuz çikolataları ekleyin. Çikolatalar eriyene kadar bekleyin. Çikolatalar eriyince tereyağını da katın. Karışımı, kıvama gelene kadar karıştırın. Yalnız çok sıvı olmamasına dikkat edin. İyice karıştırılan sosa likörü ekleyin. Üstünü kapatıp soğuması için buzdolabına kaldırın, katılaşmasını bekleyin. Katılaşan çikolata formundan küçük parçalar alıp yuvarlayın.
Bu çikolata toplarını, isterseniz fi le badem içinde yuvarlatın, isterseniz Hindistan cevizi içinde. Bütün toplar bitince tekrar soğuması için buzdolabına kaldırın.
Kendimizi şımartma anlarında elimizden düşürmediğimiz çikolatanın tadı, zorlu bir günü silip süpürebilir. Ve her nedense çocuk gibi saf oluruz çikolata yerken; tamamıyla teslim olmuşuzdur! Neden böyledir? Merak ettik ve mayıs sayımızda sizlere çikolatadan bahsetmek istedik.
İyi çikolata nasıl olur?
Çikolata yerken, saf çikolata tadını almalısınız; ağızda ağır bir tat bırakmamalı, herhangi bir pürüz hissetmemelisiniz. Çikolataya yaklaştığınız zaman kokusunu almalısınız; kırdığınız zaman da sesini duymalısınız. Çikolata yerken yanında bir şeyler içmek isterseniz, asitli içeceklerden uzak durun. Kahve ve çikolata uyumlu bir ikilidir. Bu arada çikolata 10-15 derecelik kapalı bir kapta saklanmalıdır.