Modanın romantik yazarı

Son dönemde moda dünyasında romantik bir yazar fırtına gibi esiyor.

Sosyal medyada ciddi bir takipçisi olan, ilişkiler üzerine bir gazetede köşe yazan, ilk kitabı 'Beden Bende Bir Bavul'dan 2 satır okuduktan sonra “Aman canım, var mı böyle adamlar artık" dedirten biri Ferhat Kazancı...
Bende merak ettim tabi, etmesem garip! Durur muyum? Yağmurlu bir İstanbul sabahı kalktım gittim Nişantaşı’na. Ferhat Kazancı, aslında Özgür Masur’un marka yöneticisi ve şirket ortağı, bu nedenle Nişantaşı’ndaki showroom’unda bir araya geldik.  Moda, aşk, ilişkiler üzerine keyifli ve samimi bir sohbet ettik. 
 
Konuşmalarında kelimeleri tek tek seçen, zarif, karizmatik ve vakur... Tam da tahmin ettiğiniz kadar bu kitapların hakkını veren biri… Biz kadınlar genelde üzen adamlara aşık oluruz. Sürüm sürüm sürünmemiz lazım. Acı üstüne acı çeker, oradan buradan adamlara saydırırız. Ne geçer elimize? Hiç! Bakın bir de böyle tam bir İstanbul beyefendisi olan, yaşadığı her şeye saygı duyan ve hissettiklerini kağıda, kaleme hissettiği gibi döken yüce insanlar var. İçkisi, sigarası yok. İnanılmaz gelenekçi. Kıskanç ve koruma içgüdüsü yüksek bir adam Ferhat Kazancı. Biz kadınların fal çılgınlığını yadırgamayacak kadar, fal tutkusu olan biri. Valla kızlar üzgünüm, var böyle bir adam, hem de bekar! Ben sordum 'evlenmeyi düşünüyor musunuz' diye.. “Hayır, hiç düşünmüyorum” dedi. Yıkıldım tabi! Ben ne evlenmem diyenler gördüm, büyük konuşmayın, dedim ve sorularıma devam ettim. Klasik motive edici konuşmamı da yaptım. 
                   
Bize günlük hayatta kadınların tarzı ve genel olarak kadın modası hakkında neler söyleyebilirsiniz? 
Görüntüsünde kendisini yormayan kadınları beğeniyorum. Bir kadının stili olmalı ve minimal detayları kullanma. Farklı görünmek adına 5 farklı rengi kullanmamalı ve tek renk üzerinde küçük detaylar ile kendilerini belli etmeli. Çanta, ayakkabı, aksesuar olabilir bunlar. Ama, pul ve ışıltıya günlük hayatta tahammül edemiyorum. Eğer klasik ve abartılı bir tarzı varsa pul, taş, ışıltı yerine dantel kullanabilirler. 

Ben Özgür Masur adını duyduğumda hep çok güzel ve ünlü kadınların (Beren Saat, Serenay Sarıkaya, Selin Demiratar, Bade İşçi vb.) üzerindeki harika tasarımlar aklıma geliyor. Siz marka yöneticisi olarak bu imajı yaratırken nasıl bir yol izlediniz? 

Özgür Masur çok iyi bir tasarımcı ve çok iyi tasarımları olan biriydi. Bizi doğru yere taşıyacak ve imajımızın oturmasını sağlayacak güzel ve başarılı kadınların elbiseler ile bütünleşmesini arzu ettik. Ve şu anda hepsi önce dostumuz ve sonra elbiselerimizi taşımasını arzu ettiğimiz kişiler. 
  
Siz tasarlamayı düşündünüz mü hiç? 
Ben bu kadar önemli ve yetenekli bir tasarımcıya sahipken hiç öyle bir şey düşünmedim. Bana son derece büyük bir hadsizlik geliyor. Stilim ve giyim tarzımdan keyif alıyorum. Belki bir marka için bir şeyler tasarlarım ama tasarımcı olarak bir marka çıkarmam. 

Kıyafetlerinizi belli markalardan mı seçmeyi tercih edersiniz?  
Hiç marka tutkusu olan biri değilim. Tarzım olan bir kıyafeti nerede bulursam alırım. Yakıştığını ve taşıdığımı düşündüğüm bir gömleği veya tişörtü terkos pasajından da alıp giyiyorum. 
                         
Nasıl kadınları beğenirsiniz? 
Kimlikli, duruşu olan kadınları seviyorum. Soğuk veya çok samimi kadınları beğeniyorum. İkisinin arasındaki kadınların enerjisi bana iyi gelmiyor. Hangi işi yaptığı önemli değil, girdiği mekânda kendini belli eden ve aurası olan kadınları beğenirim. Evet, güzel kadın seviyorum ama bu saydıklarım çok daha önemli. Çok güzel olmak zorunda değil, çok zayıf olmak zorunda değil ama ortam içinde fark edilen ve kendini dinletebilen kadınlar beni etkiliyor. 
(Sordum tabi ki!)
Kim bu kadınlar? 
Türkiye’de Selin Demiratar ve Bade İşçil benim en beğendiğim kadınların başında geliyor. 

Aşk kadını mı? Mantıklı kadını mı? 
Ben çok aşk adamı olduğum için mantıklı olsun isterim. Çok mıç mıç ilişkileri sevmiyorum. Tezatlık olması gerekiyor. (İşte bu!) Aslında ben genel olarak hayatımda olaylara realistik yaklaşan ama duygunun kaybolmadığını ispatlamaya çalışan bir adamım. Sürekli bitanem, canım, aşkımlar bana samimi gelmiyor. 

Bu kadar romantik ve herkese dokunan bir kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Aşk acısı çektiğim (çektirdiğim zamanlarda) sosyal medyada yazdıklarımı yayıncı bir arkadaşım, “ben aşk acısı çektiğimde yazdıklarını çok daha iyi anladım, kitap haline getirelim” dedi. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Bir bavula toplar gibi topla ve bana ver dediğinde “Beden Bende Bir Bavul” olsun o zaman dedim. Ve yazdıklarımı böylece derleyip, kitap haline getirdik. Ama artık köşe yazılarımda çevremde yaşananları da gözlemleyerek dile getirebiliyorum. İçimden ne geliyorsa ve ne hissediyorsam onu yazıyorum. Kim ne düşünür, kim ne der diye kendimi engellemiyorum. 

Son dönemde köşe yazıları ve kitap ile gelen bir yoğunluk var. TV programlarında da sizi görmeye başladık. Ben yavaş yavaş sizin de televizyonda yer alabileceğinizi düşünüyorum. Böyle teklifler geldiğinde sıcak bakıyor musunuz? Böyle bir durumda, markayı ve modayı bırakır mısınız? 
Televizyona çok sıcak bakıyorum ve güzel bir sohbet programı ile ekran da olabilir. Ama Özgür Masur ve bu markayı bırakamam. İnsan büyüttüğü çocuğunu bırakamaz. Ben nerede ne yapıyor olursam olayım, hayatıma aynen bugünkü gibi devam edeceğim. 

Merve Hasman ile fotoğraf çekiminizden kareleri gördüm. İnanılmaz fotojenik ve kamera önüne yakışan birisiniz. Bence de ekran önünde olmasınız…  Dövmeleriniz de dikkatimi çekti. Hikayesi var mı? 
36 yaşımdan sonra yaptırmaya başladım, dövme tutkusu olan biri değildim. Ama şu an vücudumdaki her dövmenin bir anlamı var. Benim zamanında ilk hayatı, insanlığı ve paylaşmayı Cin Ali kitaplarından öğrenirdik. Ayşe’yle tanışırdı, ona top atardı ve çöp atardı. İlk dövmem o yüzden benim için çok önemli olan bir Cin Ali dövmesi. Burcumun özelliklerini çok sevmeyen ama etkilerini çok fazla hayatıma hisseden biri olduğum için ikinci dövmem balık. üçüncüsü ise ilk kitabımın adı olan “Beden Bende Bir Bavul”. 

Kadınlarda dövmeyi nasıl buluyorsunuz? 
Çok güzel dövmesi olan kadınlar var ama ben kadında dövmeyi fazla serseri buluyorum ve hiç beğenmiyorum...

* Kıyafetler: Özgür Masur

 

Tüm yazılarını göster