Özge Ulusoy ile çok özel
Özge Ulusoy denince akla tek bir şey gelmemesi normal. Çünkü o ‘on parmağında on marifet var’ denebilecek bir kadın. Moda, yazarlık, sunuculuk… Her dalda karşımıza çıkıyor. Ama hayatı ne kadar yoğun yaşıyor olursa olsun İstanbul’un tadını çıkartmaktan geri kalmıyor.
İstanbul, trafiği, gürültüsü bol, kalabalık bir kent. Bunlardan bunaldığınızda nereye gitmek sizi rahatlatır?
Kilyos tarafları. Oradaki köyleri ve doğallığı çok seviyorum.
Şehir içinde hep kendi aracınızla mı bir yerlere gidersiniz yoksa toplu taşımadan da yararlanır mısınız?
Ben çok fazla yürüyenlerdenim. Çok merkezi bir yerde oturuyorum ve yakınımdaki çoğu yere yürüyerek gidiyorum. Metro hattında bir yere gidiyorsam mutlaka metroya biniyorum. Uzak mesafeler içinse mecburen araç ya da taksi.
İstanbul deyince aklınıza ilk gelen üç şey ne oluyor?
Tarih, trafik ve tabii ki Boğaz.
Alışveriş için nereleri tercih edersiniz genelde?
Aslında almak istediğim şeye göre değişiyor. Pasajlari gezmeyi çok sevdiğim için Beyoğlu, farklı bir şeyler almak ya da bulmak için Galata ve Karaköy, daha klasik ve bilindik şeyler içinse genellikle tercihim Nişantaşı oluyor.
Bazı kelimeleri söylesem, aklınıza ilk gelen ne olur?
• Tarih - Sultanahmet
• Yemek - Kebap
• Manzara - Boğaz
• Huzur - Evim
• Lüks - En büyük lüks mutlulukBiraz da gelecek planlarınız üzerine konuşalım… Hep kariyerden bahsettik. Evlilik, çocuk, eğitim gibi farklı alanlarda planlar yapıyor musunuz?
Şu an önceliğim kariyerim. Diğerleri de tabii ki zamanı gelince inşallah olacaktır.
Siz her ne kadar ilişkinizle ön plana gelmek istemeseniz de bir şekilde yazılıyor. Sizin için ideal bir ilişki nasıl olmalı, beklentiler nasıl tutulmalı?
Yazılanlardan ve konuşulanlardan kaçmak mümkün değil. Her işin kendine göre zorlukları var. Bu da bizimkilerden bir tanesi. Ben hiçbir şeyimi gizleyen ya da saklayan biri değilim ama zaten birçok şey ortadayken en azından özel hayatımı bu kadar gündeme getirmek istemiyorum. Benim için ideal bir ilişkideki en ama en önemli şey saygıdır. Onun dışında kalan her şey iki tarafın kendi içlerinde belirleyeceği kurallarla ve kendi kişilikleriyle şekillenir.
Çok bakımlı ve hoş bir kadınsınız. Özel bir sırrınız var mı?
Özel bir sırrım yok. Genetik olarak şanslı bir insan olmanın yanı sıra kendime iyi de bakıyorum. Vücudumu içeriden ve dışarıdan iyi besliyorum. Sağlıklı beslenip düzenli spor yapıyorum. Bir de uyku düzenime dikkat ediyorum. Haftada en kötü ihtimalle iki gün mutlaka spora gidiyorum.
Dedim ya çok yönlüsünüz, her daldan bir şey çıkıveriyor. Bir de Codentry markanız var. Nasıl gidiyor markanın çalışmaları?
Codentry, Adil Işık ile işbirliğimiz sonucu ortaya çıkan bir marka ve şu an çok iyi gidiyor. Dünyada ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan bu tip birliktelikleri biz de uyguladık. Benim zaten uzun süredir aklımda olan bir projeydi. Fikrimi onlara söylediğimde çok sevindiler ve bu yola çıkmış olduk. İlk önce bir jean koleksiyonuyla başladık. Sonra kış koleksiyonumuz geldi. Arada birer kapsül spor ve plaj kıyafetleri koleksiyonu yaptık. Çok iyi bir tasarım ekibim var. Ben onlara neler istediğimi anlatıyorum, onlar uygulamaya geçiyorlar. Şimdi ise 2015 yaz koleksiyonu çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Moda adına başka projeler de var mı?
Yine Adil Işık ile yeni sürpriz projelerimiz olabilir fakat henüz düşünme aşamasındalar.
2015’ten beklentileriniz neler?
2014 çok ama çok zor bir yıldı. Büyük üzüntüler yaşadık, büyük kayıplar verdik. 2015 yılından ilk ve en büyük dileğim ülkemizin huzurlu ve daha sevgi dolu bir yıl geçirmesi. Daha sonra istediğim ve beklediğim şey ise tabii ki sağlık.
Yazı: Ceren Sırdar / İstanbul Life
Fotoğraf: Serhat Hayri
İstanbul’un tarih kokan en güzel semtlerinden birinde, Galata’dayız ekipçe. Meşhur sokaklarından Serdar-ı Ekrem’de bulunan dört katlı şirin mi şirin, ahşap merdivenli Hotel 1312’de buluşuyoruz. Otelin 10 adım aşağısında tarihi Kırım Kilisesi var. Kilisenin hemen arkasında seyreden deniz manzarası ise görülmeye değer. Özge Ulusoy ‘Hazırım, hadi!’ deyince başlıyoruz çekime. O kadar hızlı ki çekim nasıl geçiyor hiçbirimiz anlamıyoruz! Hava güneşli, ama rüzgar adeta ‘ısırıyor’. Hepimiz paltolarla Özge’yi izliyoruz. O ise üşümesine rağmen yüzündeki tebessümle çekimi tamamlıyor. Sonrası mı? Gelin İstanbul’a olan hayranlığını, yeni yıl beklentilerini ve tüyolarını dinleyelim…
Özge Ulusoy denince pek çok alanda işler yapan bir sima canlanıyor gözümüzde. Nasıl başarıyorsunuz aynı anda bu kadar çok yönlü olabilmeyi?
Disiplinli şekilde çok çalışıyorum aslında. Çok merak ediyorum, çok okuyorum. Yaşadığımız dünya aslında zaten çok yönlü olmayı gerektiriyor ve ben de düzene ayak uyduruyorum. Evde oturup işin bana gelmesini beklemek yerine devamlı bir şeyler üretmeye çalışıyorum.
TV programınız ‘Hey Canlı’ya bir süre ara verildi. Başka televizyon projeleriniz olacak mı?
Görüştüğümüz birkaç proje var, henüz netleşmediği için bir şey söylemek doğru olmaz. Ama netleşince mutlaka haberiniz olacak.
Bir gazetede moda üzerine köşe yazıyorsunuz ve birkaç röportajınızda bununla ilgili “Ben gazeteci değilim, sadece bilgilerimi paylaşıyorum” demişsiniz. Yine de gazeteciliğe başlamak, röportajlar yapmak gibi düşünceleriniz var mı?
Aslında söylediğim gibi içine girip öğrenmeye çalışıyorum. Çıkıp “Ben gazeteci oldum” desem bunca yıl eğitim alıp bu işe emek vermiş insanlara büyük saygısızlık etmiş olurum. Gazetede çok değerli gazeteci arkadaşlarımla, büyüklerimle beraber çalışma fırsatım oldu ve onları iyi gözlemleyip devamlı bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
Giyim konusunda da özenlisiniz. Kadınlara vereceğiniz tüyolar, güzel giyinme sırlarınız var mı?
Her zaman söylediğim gibi en önemli şey vücudunuzu iyi tanımak. Ben mesleğim gereği de vücudumu çok iyi tanıyorum. Vücudunuzun neresini ön plana çıkartmanız, neresini gizlemeniz gerektiğini iyi bilirseniz aslında her zaman şık olabilirsiniz. Tabii renk tercihleri, kumaş seçimi gibi çok fazla detay da var ama ilk kural proporsiyon.
Siz gezmeyi de çok seven birisiniz. İstanbul’da boş vaktinizde gitmeyi sevdiğiniz semtler hangileri?
Eminönü, Sultanahmet civarları İstanbul’da gezmeyi çok sevdiğim yerler. Hem çok güzel bir tarih hem de her köşesinde sanki farklı bir sürpriz sunan yerlermiş gibi geliyor oralar bana.
Sizi en rahatlatan, en iyi gelen İstanbul yerleri?
Deniz görmek beni çok rahatlatır. O yüzden çok şanslıyım ki şahane bir şehirde yaşıyorum! Boğaz’a, manzarasına hayranım. Birçok köşesinde, gittiğim farklı yerlerinde denizi görebiliyorum.
Akşam yemeği için dışarı çıkacak olsanız ilk üç mekanınız hangileri olur?
Papermoon, Sunset ve Zuma.
Kilyos tarafları. Oradaki köyleri ve doğallığı çok seviyorum.
Şehir içinde hep kendi aracınızla mı bir yerlere gidersiniz yoksa toplu taşımadan da yararlanır mısınız?
Ben çok fazla yürüyenlerdenim. Çok merkezi bir yerde oturuyorum ve yakınımdaki çoğu yere yürüyerek gidiyorum. Metro hattında bir yere gidiyorsam mutlaka metroya biniyorum. Uzak mesafeler içinse mecburen araç ya da taksi.
İstanbul deyince aklınıza ilk gelen üç şey ne oluyor?
Tarih, trafik ve tabii ki Boğaz.
Alışveriş için nereleri tercih edersiniz genelde?
Aslında almak istediğim şeye göre değişiyor. Pasajlari gezmeyi çok sevdiğim için Beyoğlu, farklı bir şeyler almak ya da bulmak için Galata ve Karaköy, daha klasik ve bilindik şeyler içinse genellikle tercihim Nişantaşı oluyor.
Bazı kelimeleri söylesem, aklınıza ilk gelen ne olur?
• Tarih - Sultanahmet
• Yemek - Kebap
• Manzara - Boğaz
• Huzur - Evim
• Lüks - En büyük lüks mutlulukBiraz da gelecek planlarınız üzerine konuşalım… Hep kariyerden bahsettik. Evlilik, çocuk, eğitim gibi farklı alanlarda planlar yapıyor musunuz?
Şu an önceliğim kariyerim. Diğerleri de tabii ki zamanı gelince inşallah olacaktır.
Siz her ne kadar ilişkinizle ön plana gelmek istemeseniz de bir şekilde yazılıyor. Sizin için ideal bir ilişki nasıl olmalı, beklentiler nasıl tutulmalı?
Yazılanlardan ve konuşulanlardan kaçmak mümkün değil. Her işin kendine göre zorlukları var. Bu da bizimkilerden bir tanesi. Ben hiçbir şeyimi gizleyen ya da saklayan biri değilim ama zaten birçok şey ortadayken en azından özel hayatımı bu kadar gündeme getirmek istemiyorum. Benim için ideal bir ilişkideki en ama en önemli şey saygıdır. Onun dışında kalan her şey iki tarafın kendi içlerinde belirleyeceği kurallarla ve kendi kişilikleriyle şekillenir.
Çok bakımlı ve hoş bir kadınsınız. Özel bir sırrınız var mı?
Özel bir sırrım yok. Genetik olarak şanslı bir insan olmanın yanı sıra kendime iyi de bakıyorum. Vücudumu içeriden ve dışarıdan iyi besliyorum. Sağlıklı beslenip düzenli spor yapıyorum. Bir de uyku düzenime dikkat ediyorum. Haftada en kötü ihtimalle iki gün mutlaka spora gidiyorum.
Dedim ya çok yönlüsünüz, her daldan bir şey çıkıveriyor. Bir de Codentry markanız var. Nasıl gidiyor markanın çalışmaları?
Codentry, Adil Işık ile işbirliğimiz sonucu ortaya çıkan bir marka ve şu an çok iyi gidiyor. Dünyada ve Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan bu tip birliktelikleri biz de uyguladık. Benim zaten uzun süredir aklımda olan bir projeydi. Fikrimi onlara söylediğimde çok sevindiler ve bu yola çıkmış olduk. İlk önce bir jean koleksiyonuyla başladık. Sonra kış koleksiyonumuz geldi. Arada birer kapsül spor ve plaj kıyafetleri koleksiyonu yaptık. Çok iyi bir tasarım ekibim var. Ben onlara neler istediğimi anlatıyorum, onlar uygulamaya geçiyorlar. Şimdi ise 2015 yaz koleksiyonu çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Moda adına başka projeler de var mı?
Yine Adil Işık ile yeni sürpriz projelerimiz olabilir fakat henüz düşünme aşamasındalar.
2015’ten beklentileriniz neler?
2014 çok ama çok zor bir yıldı. Büyük üzüntüler yaşadık, büyük kayıplar verdik. 2015 yılından ilk ve en büyük dileğim ülkemizin huzurlu ve daha sevgi dolu bir yıl geçirmesi. Daha sonra istediğim ve beklediğim şey ise tabii ki sağlık.
Yazı: Ceren Sırdar / İstanbul Life
Fotoğraf: Serhat Hayri
İstanbul’un tarih kokan en güzel semtlerinden birinde, Galata’dayız ekipçe. Meşhur sokaklarından Serdar-ı Ekrem’de bulunan dört katlı şirin mi şirin, ahşap merdivenli Hotel 1312’de buluşuyoruz. Otelin 10 adım aşağısında tarihi Kırım Kilisesi var. Kilisenin hemen arkasında seyreden deniz manzarası ise görülmeye değer. Özge Ulusoy ‘Hazırım, hadi!’ deyince başlıyoruz çekime. O kadar hızlı ki çekim nasıl geçiyor hiçbirimiz anlamıyoruz! Hava güneşli, ama rüzgar adeta ‘ısırıyor’. Hepimiz paltolarla Özge’yi izliyoruz. O ise üşümesine rağmen yüzündeki tebessümle çekimi tamamlıyor. Sonrası mı? Gelin İstanbul’a olan hayranlığını, yeni yıl beklentilerini ve tüyolarını dinleyelim…
Özge Ulusoy denince pek çok alanda işler yapan bir sima canlanıyor gözümüzde. Nasıl başarıyorsunuz aynı anda bu kadar çok yönlü olabilmeyi?
Disiplinli şekilde çok çalışıyorum aslında. Çok merak ediyorum, çok okuyorum. Yaşadığımız dünya aslında zaten çok yönlü olmayı gerektiriyor ve ben de düzene ayak uyduruyorum. Evde oturup işin bana gelmesini beklemek yerine devamlı bir şeyler üretmeye çalışıyorum.
TV programınız ‘Hey Canlı’ya bir süre ara verildi. Başka televizyon projeleriniz olacak mı?
Görüştüğümüz birkaç proje var, henüz netleşmediği için bir şey söylemek doğru olmaz. Ama netleşince mutlaka haberiniz olacak.
Bir gazetede moda üzerine köşe yazıyorsunuz ve birkaç röportajınızda bununla ilgili “Ben gazeteci değilim, sadece bilgilerimi paylaşıyorum” demişsiniz. Yine de gazeteciliğe başlamak, röportajlar yapmak gibi düşünceleriniz var mı?
Aslında söylediğim gibi içine girip öğrenmeye çalışıyorum. Çıkıp “Ben gazeteci oldum” desem bunca yıl eğitim alıp bu işe emek vermiş insanlara büyük saygısızlık etmiş olurum. Gazetede çok değerli gazeteci arkadaşlarımla, büyüklerimle beraber çalışma fırsatım oldu ve onları iyi gözlemleyip devamlı bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum.
Giyim konusunda da özenlisiniz. Kadınlara vereceğiniz tüyolar, güzel giyinme sırlarınız var mı?
Her zaman söylediğim gibi en önemli şey vücudunuzu iyi tanımak. Ben mesleğim gereği de vücudumu çok iyi tanıyorum. Vücudunuzun neresini ön plana çıkartmanız, neresini gizlemeniz gerektiğini iyi bilirseniz aslında her zaman şık olabilirsiniz. Tabii renk tercihleri, kumaş seçimi gibi çok fazla detay da var ama ilk kural proporsiyon.
Siz gezmeyi de çok seven birisiniz. İstanbul’da boş vaktinizde gitmeyi sevdiğiniz semtler hangileri?
Eminönü, Sultanahmet civarları İstanbul’da gezmeyi çok sevdiğim yerler. Hem çok güzel bir tarih hem de her köşesinde sanki farklı bir sürpriz sunan yerlermiş gibi geliyor oralar bana.
Sizi en rahatlatan, en iyi gelen İstanbul yerleri?
Deniz görmek beni çok rahatlatır. O yüzden çok şanslıyım ki şahane bir şehirde yaşıyorum! Boğaz’a, manzarasına hayranım. Birçok köşesinde, gittiğim farklı yerlerinde denizi görebiliyorum.
Akşam yemeği için dışarı çıkacak olsanız ilk üç mekanınız hangileri olur?
Papermoon, Sunset ve Zuma.