Renkli, hayalperest, özgür: Afra Saraçoğlu

Oyunculuk konusunda bulutların üstünde, esprili ve ne istediği konusunda her daim net bir isimle buluşuyoruz. Onu en pirüpak haliyle anlatan kelimeler ise dans, keşif ve özgürlük.

Dans, keşif ve özgürlük. Afra Saraçoğlu’nu en pirüpak haliyle anlatan kelimeler… Oyunculuk konusunda bulutların üstünde, esprili ve ne istediği konusunda her daim net Afra Saraçoğlu’yla yaz renklerini kutladığımız bir çekimde buluşuyoruz!

Elele Haziran Sayısından

RÖPORTAJ: SİMAY ENGÜR
FOTOĞRAF: ERMAN İŞTAHLI
STYLING: KÜBRA KONCA
SAÇ: AKIN ÜNAL
MAKYAJ: ALİ RIZA ÖZDEMİR
FOTOĞRAF ASİSTANI: ALI SERKAN ŞANLI
STYLING ASİSTANLARI: MELIKE KARABULUT, NEŞE SELEN AYDOĞAN
MAKYAJ ASİSTANI: BATUHAN SARA
ÇİÇEKLER İÇİN; NATURA KARMA’YA TEŞEKKÜR EDERİZ.

Son dönemin en görkemli prodüksiyonlarından Yeşilçam’ın Tülin’i Afra Saraçoğlu’yla ikinci kez bir kapak çekiminde buluşuyoruz. Afra’nın renkli, dans etmeye her daim hazır, özgür ruhu, yazı karşılama seremonisiyle yüzde 100 eşleşme sağlıyor. Geçtiğimiz yazdan bu yana epey değişim olmuş hayatında. Yeşilçam dizisiyle özlediğimiz nostaljik duygulara su serpen Tülin karakteri; cesaret, dostluk, coşku gibi kavramları renklerle buluşturan ve renkleri stilimize dahil etmek için cesaret veren Afra Saraçoğlu X Koton koleksiyonu ile özgüveni daha yüksek ve ayakları yere daha sağlam basan bir Afra var karşımızda… Peki, başka değişen ne olmuş? Röportaj sırasında oyuncu olmadan önce ve şu anki ruh hali arasındaki farkı sorduğumda şöyle söylüyor: “Daha duygusallaştım, daha çok hissetmeye ve empati yapmaya başladım. Muzır bir erkek çocuğu gibi daha umursamazken daha nahif daha duygusal oldum. Bu oyunculuk anlamında olgunlaşıp büyümekle de alakalı.” Hayatın roller coaster efektli çıkmazlarına daha sakin bir yerden bakmayı başaran; ancak kalıpları reddetmekten de asla vazgeçmeyen Afra Saraçoğlu ile renkli bir sohbete başlıyoruz…

Hayatınızın nasıl bir dönemine denk geldik, şu sıralar neler yapıyorsunuz?

En yoğun olduğum döneme denk geldiniz! Yeşilçam’ın ilk sezonunu çektik. Şu an BluTV’de yayınlanıyor hatta. Bir hafta kadar mola vermiştik, şu anda ikinci sezonun çekimlerine başladık. Ayrıca Koton markasının kampanya yüzü oldum. Çok renkli, enerjisi yüksek, tam yaz havasını bize hissettiren modellerle Afra Saraçoğlu koleksiyonu çıkarttım. Bunun yanı sıra farklı reklam çekimlerim de devam ediyor. Arta kalan zamandaysa kitap okuyorum, dizi izliyorum, köpeklerimle ve ailemle zaman geçiriyorum.

Afra Saraçoğlu X Koton koleksiyonunda bizi neler bekliyor? Koleksiyondan bahsedebilir misiniz?

Pandemi ve kısıtlamalar sebebiyle hepimiz zor bir kış geçirdik. Yaza renklerle kucak açma ve pandeminin üzerimizde bıraktığı negatif etkilerle vedalaşmanın vakti geldi. Renklere en çok ihtiyaç duyduğumuz, renklerin pozitif enerjisini hissetmeyi istediğimiz bir dönemdeyiz. Ben de hayatıma canlılık katan renkleri evimde, aksesuarlarımda ve kıyafetlerimde kullanmayı seviyorum. Yeni sezonda Koton’la birlikte hazırladığımız koleksiyonda da ilham noktamız yine renkler oldu. ‘Yaşama Renk Kat’ mottosuyla sezona sıcacık canlı renklerle kucak açtık ve özlem duyduğumuz pozitif duyguları renklerle eşleştirerek renklere isimler verdik. Koleksiyonun renkleri kadar, olağanüstü desenleri, güncel kalıpları ve ferah kumaşları tüm moda tutkunlarını yaz enerjisiyle saracak.

Yeşilçam dizisi, nasıl bir deneyimdi sizin için? Bir oyuncu olarak Yeşilçam’ın atmosferini yaşamak size nasıl hissettirdi?

İşin içine girince o dönemin oyuncularını ve filmlerini daha fazla araştırdım. Hatta belgeseller izledim. İnsanlar o dönem Türkçeyi daha düzgün kullanıyor ve daha sakin konuşuyorlar. Daha kırılgan daha nahif ve daha duygusallar…Yeşilçam filmlerinde kaybettiğimiz manevi değerler, çağın hızında henüz kaybolmamış olan romantizm ve masumiyet var. İnsanlar aşkı, eski Türk filmlerinde arıyorlar. İzlediğimiz o büyük aşkları o kadar özledik ki… Israrla seyrettiğimiz, çoğunlukla bir fotoroman tadında olan o filmlerde büyük fedakarlıklar, dostluk, arkadaş dayanışması, en ihtiyaç duyulan anda bile paraya karşı değerlerini savunan karakteri buluyorlar Yeşilçam’da. Romantizmin en klişeleşmiş unsurları -aşığın yağmurlarda beklemesi, gül vermesi, deniz kenarında koşmaları, ağaç altında sohbetler- bile izlemesi fazlasıyla keyifli sahneler… Ben de bu nahifliği, dürüstlüğü, doğallığı çok sevdim!

Dizide canlandırdığınız Tülin karakteri, fark edilmek ve ‘şöhret’ olmak için epey çaba sarf ediyor. 60’lı yılların Yeşilçam’ında şöhret olmak, bugünkü koşullarla kıyasladığınızda daha mı zordu sizce?

Şöhret olmak için değil aslında, o dönemde yarışmalara katılmak, Yeşilçam’da keşfedilmek için önemli. Tülin, güzellik normlarından ayrılarak gerçekten iyi bir oyuncu olmak için çaba sarf ediyor ve güzelliğin oyunculuk için elzem olmadığının da farkında. Aynı zamanda masum, iyimser, hayalleri, hedefleri olan idealist bir kız. Fakat o dönemlerde oyunculuk günümüzdeki gibi çok tercih edilen bir meslek değilmiş. Pek tabii mahalle baskısını da unutmamak lazım. ‘Oyuncu mu olacaksın başımıza’ klişesi hakimmiş o zamanlar. Günümüze nazaran rekabet daha azmış. Şimdi ise bir rolü alabilmek için audition vermek zorundasınız. Rakipleriniz o kadar fazla ki bu nedenle daha da çok çalışmak zorundasınız. O zamanlar anne ve babaları çocuklarını, oyuncu olması için yapım şirketlerine kendileri getiriyor. Ama şimdi menajerlik şirketleri sizin kariyer planlamanızı yapıyor. Eskiye nazaran her şey daha kurumsal ve profesyonel işliyor. Günümüzde teknoloji, sosyal medya gibi etkenler nedeniyle 60’lı yıllara göre şöhret olmak sanıyorum daha kolay artık. Ama kalıcı olmak kolay değil.

Peki, sizin Yeşilçam ikonunuz kim ve hangi yönüyle size ilham veriyor?

Mavi Boncuk filmi, her izlediğimde bende farklı hisler uyandırıyor. Emel Sayın’ı da çok seviyorum.

Çocukluğunuza dair en çok özlem duyduğunuz şey nedir?

Mahalledeki arkadaşlarımla geç saatlere kadar sokakta oyun oynamak.

Başarı, para, aşk ve sağlık gibi temel konular yolunda olduğunda; kalbinizden geçen en büyük isteğiniz ne oluyor?

Yatırımımı kendi gelişimime yaparım genellikle. Yaptığım meslekle paralel sanat dallarıyla ilgili şeylere vakit harcarım. Tabii ki sağlık her şeyin başı. İçinde bulunduğumuz dönemde hepimiz bunu daha iyi anladık. Güzel işlerin içinde olayım, her projede performansımı bir üste taşıyayım isterim tabii ki bir oyuncu olarak.

Biraz nefes almak ve doğaya yakın olmak için neler yaparsınız?

Yaşamak için özellikle şehir dışını tercih ettim zaten. Evimin bulunduğu yer İstanbul’un biraz dışında. Şehrin gürültüsünden, kaosundan uzak, yeşil bir yer. Özellikle orman yürüyüşlerini çok seviyorum.

Çok da istemediğiniz bir şeyi, yapmak zorunda olduğunuz durumlarda; özgürlük hakkınızı sonuna kadar savunma gücünü kendinizde bulur musunuz? Yoksa ‘sorun çıkarmamak’ ve ‘sakinlik’ sizin için daha mı önemli?

Burada örnek olarak Tülin’i verebilirim. Sanırım en sevdiğim özelliği karşısında kim olursa olsun özgür şekilde kendini ifade etmesi, aynı benim gibi. Sonuna kadar savaşırım. Bu, sorun çıkarmak anlamına gelmiyor tabii ki. Derdimi dile getirirken sakin tavrımı mutlaka korurum.

Bugüne kadar edindiğiniz en değerli, ‘hayat dersi’ diyebileceğiniz bilgi neydi?

Kimseye muhtaç olmadan ayaklarımın üzerinde dimdik durabilmenin hayalini kurdum hep. Bunu başarmak için de çok çalışmak gerektiğini biliyordum. Her geçen gün başarılı olmak için çalışıyorum.

‘Asla tahammül edemem’ dediğiniz bir karakter özelliği var mı, hangi tavırlar, sizde koşarak kaçma isteği uyandırır?

Yapay, yapmacık insanlar bende kaçma isteği uyandırır her daim.

Evde olduğunuz rutin bir günde, ‘spor yapmalıyım, şimdi kitap okumalıyım, şimdi bir şeyler öğrenmeliyim’ gibi ‘zamanı boşa harcamama’ stresine girdiğiniz oluyor mu? Yoksa akışına bırakıp anı yaşamayı başaranlardan mısınız?

‘Her ikisi de’ desem… Çocukken yapamadığım ve öğrenemediğim her şeyi çocukça bir heves ve heyecanla öğrenmeye çalışıyorum. Bu beni yoğun zamanlarımda strese sokabiliyor. Ama bazen de ‘aman akışına bırakayım’ dediğim zamanlar oluyor.

Sizin için en ‘eğlenceli’ aktivite nedir?

Dans etmek ve piyano çalmak.

Kolayca mutlu olmayı başaran biri misiniz, yoksa sık sık kaygılanıp mutlu olmak için sebeplerinizi kendinize hatırlatmanız mı gerekir?

İş hayatımda kolay kolay mutlu olmuyorum, titiz ve detaycıyım. Bir işi her yönüyle ele almak, hızlıca mutlu olmanın önüne geçebiliyor. Ama özel hayatımda ufacık şeylerden de tatmin olabilen, kolay mutlu olabilen bir insanım.

Aşkta asla olmaması gereken his, hangisi sizce, ortaya çıkan hangi durumun ya da hissin aşkta yeri yok sizin için?

En önemli şey birbirinize duyduğunuz saygıyı korumak. İki kişinin bir olduğu bir duyguda; birbirini ezmeden, alanına girmeden seçimlerine ve özgürlüğüne saygı duyarak birlikte var olabilmek… Bunlar yoksa zaten aşk da yoktur.

Peki, aşkın insana iyi gelen ve iyi hissettiren yanları?

Aranızdaki bağ diye düşünüyorum. Biriyle sevgiden kaynaklı bir bağ kurabilmek, güzel bir şey.

Mükemmel bir ‘yaz tatili’ planı sizin için nasıl olur?

Deniz ve tekne sanırım.

Son yıllarda yapmayı çok istediğiniz ancak bir türlü cesaret edemediğiniz; ya da en nihayetinde cesaret edip denediğiniz bir şeyler var mı?

Dansı çok sevdiğim zaten biliniyor, Break Dans yapmaya başladım.

Stilinizi, o anki ruh halinizi ifade etmenin bir parçası olarak görüyor musunuz?

Elbette! Sabah uyandığımdaki modumla, o gün giydiğim kıyafetin bir anlamı oluyor.

Afra Saraçoğlu X Koton koleksiyonunun mottosu: Yaşama renk kat! Yaşamınıza renk katan üç şey sayabilir misiniz?

Dans, yeni yerler keşfetmek ve moda! Son üç yıldır dans, hayatımın önemli bir bölümünü kaplıyor. Vücudumu esnetmek için başladığım modern dans, zamanla benim için bir tutku haline geldi. Yeni yerler keşfetmek beni çok heyecanlandırıyor, farklı deneyimler yaşamak insanı zenginleştiriyor, renklendiriyor. Ve bir de moda var. Özellikle bu koleksiyonla birlikte hayatıma tasarım, renk, desen, model ve daha pek çok kavram girdi. Kendimi ifade edebildiğim, beni yansıtan bir koleksiyon hazırladık. Bu da yaşamımdaki en önemli renklerden biri oldu.

Koleksiyonda renkler, ‘özgürlük mavisi, dostluk sarısı, aşk pembesi, coşku turuncusu, nefes yeşili ve cesur lila’ olarak renklerin psikolojimiz üzerinde yarattığı pozitif etkilerden yola çıkarak yeniden isimlendirilmiş. Sizin için bu kelimeler ve renkler ne ifade ediyor, aralarında favoriniz var mı?

Renklerin gücüne çok inanıyorum. Ayrıca insan psikolojisi üzerinde güçlü etkileri olduğunu biliyorum. Renkler, üzerimizde taşıdığımızda bize kattığı enerjinin yanı sıra, karşımızdaki kişilerde de bir duygu yansıtıyor ve onları etkiliyor. Afra Saraçoğlu X Koton koleksiyonu da tamamen pozitif duyguları çağrıştıran renklerden oluşuyor ve bu koleksiyon, daha önce cesaret edemeyen kadınlara da renkli giyinmeyi sevdirecek diye düşünüyorum. Aynı zamanda renklerin başlı başına doğal ilhamlar olduğuna ve yaratıcılığı artırdığına da inananlardanım. Renklerden bir tanesini seçmem gerekse ‘özgürlük mavisi’ derim. Tabii bu seçimimde en belirgin karakter özelliğim öne çıkıyor. Özgürlüğümden ödün vermemek ve kendimi özgürce ifade edebilmek benim için çok değerli.

Yaz mevsiminde ‘imza stilim’ diyebileceğiniz ve asla sıkılmadığınız kıyafetler, aksesuarlar var mı?

Açıkçası trendleri pek fazla takip etmiyorum. Normal hayatımda nasıl rahat ediyorsam öyle giyiniyorum; ama jean ve spor ayakkabı favorim. Aksesuarları çok kullanmıyorum.

Playlist’inize yeni eklediğiniz son üç şarkı hangileri?

Doja Cat-Kiss Me More, Lil Nas X-Call Me By Your Name ve Al Green-Let’s Stay

Together. Son olarak, yakın vadede planlarınızda neler var?

Hayalini kurduğum bir tatil olabilir…

SERBEST ATIŞ

  • Margot Robbie ile tanışıp baştan sona bir günümü birlikte geçirmek isterdim.
  • Boleyn karakterini ben canlandırmak isterdim.
  • Işınlanma süper gücüm olsun isterdim.
  • La La Land filmine ışınlanmak isterdim.
  • Zorbalık yok olsun isterdim.
Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil