Hepimiz zaman zaman sağlık problemleri yaşıyoruz ve çareler arıyoruz. Kişisel düşünce sistematiğimiz içerisinde bir çare arıyoruz. Kimimiz Ortodoks Tıbbına, kimimiz de insanı ve hastayı önceleyen Bütünsel Yöntemlere doğru meyil ediyoruz. Bir hekim olarak “siz hangi yolu tercih ederdiniz?” diye bana soracak olursanız, benim cevabım ne olurduyu anlatmak üzere bu yazıyı size hazırlıyorum.
Her iki durumda yanlış değil ve istatistiki olarak tespit edilmiş kanıtları mevcut. İşte bu yüzden seçim için hastalığın durumuna, ilerleyişine ve sunulan çarelere göre seçim sizin kararınızda gizli. Bu yüzden seçeceğiniz yöntem için önceden bilgilenmeniz ve yöntem hakkındaki her merak ettiğiniz konuda aydınlanmış olmanız çok önemli. Ardından eğer seçiminiz bütünleyici ve integratif tıp yöntemlerinden birisi olursa uygulayıcı kişi en önemli unsur. Çünkü ülkemizdeki kanunlarında ön gördüğü üzere uygulayıcı mutlaka tıp doktoru olmalı. Çünkü üniversitedeki temel tıp eğitimi bence de integratif yöntemleri uygulayanlar için de temel eğitim ve sizin de olmazsa olmaz aramanız gereken ön koşul.
Ardından uygulanmasını istediğiniz yöntemi seçmek kalıyor. Bence burada da önemli olan bütünleştiren ve insanı önceleyen yöntemler öne çıkmalı. Zira insan ardından otomatik olarak gelen hasta değerlendirilirken yöntemde çok fazla girdi bir araya geliyor ve ortaya karmaşık bir matriks çıkıyor. İnsan özü itibari ile bir fizik bedenden ve aslında bu bedeni bir yansı ve koruyucu olarak kullanan artık aklımız ne derse ruhtan, enerjiden oluşuyor. İşte bu anlamda kendimizi bir soğana benzetirsek bu ruh da en merkezdeki lezzetli cücük ise çevresini katmanlar halinde saran da duygusal, düşünsel ve fizik bedendir. Hastalık belirtileri ise kurumuş ve dökülen kabuklardır. Hastalık içeride en derinde yerleşir ve belirtilerini bütün katmanlarda farklı farklı gösterir. Bu yüzden her hasta hem duygusal, hem düşünsel, hem de fiziksel hastalık belirtileri gösterir. Bu yüzden hekim hastayı değerlendirirken bu anlamda bütün katmanlara ait belirtileri toplamda değerlendirmelidir. Böylece ortaya çıkacak görüntü bize hastalığın gerçek resmini sunacaktır. Sonuç olarak bunların hepsi iyileştirilmelidir ki, kişi ya da daha doğrusu ile hasta gerçekten iyileştiğini deneyimlesin ve hissetsin.
Bütün bu bilgiler ışığında aslında doğru olan kişinin kendi farkındalığını yüksek tutmasıdır. Hastalık da ve sağlık da uygun koşullarda kendindeki farklılıkları tanıyıp bunların nasıl iyileşeceği konusunda bilgilenmesi ve ardından uygun yöntem hakkında bilgilenip doğru hekimi seçmesidir. Hastalık ortaya çıktığında durum budur.
Ancak önemli olan hasta olmamak yani sağlığın korunmasıdır. Bu anlamda hekimler öncelikli olarak çalışmalıdır. Ama her birey de kendi sağlığını korumaktan sorumludur. O yüzden sağlığı korumak adına beslenme ve çevre konularında, zihin iyileştirici çalışmalar hakkında sürekli kendisini yenilemeli ve bilgilerini artırmalıdır. Unutulmaması gereken en önemli konu sağlığı korumak, hastalığı iyileştirmekten çok daha kolaydır, çok daha ucuzdur. Bu yüzden zaman zaman bu konularda danışmanlık almak da çok doğal bir yaklaşımdır.
Hipokrat’ın da dediği gibi “Yedikleriniz ilacınız olsun” yaklaşımı aslında sağlığın korunması gerektiğini de içeren bir durumdur. Yeni yılda hepimiz için temennim sağlıklı bir yıl değil, sağlıklı bir ömürdür. Ancak bunun yolu şu kısacık yazının da özü olarak sizden geçmektedir. Hastalanmamak için kendinizin, fiziksel ve sosyal çevrenizin farkında olun ve sağlığınızı geliştirin ve hep mutlu olun.