Yoga ilminde en seçkin yoga ekolü olarak gösterilen “Raja Yoga”nın bir diğer ismi ise “Hükümdarların Yolu”dur. Böyle denmesinin sebebi eskiden bir devletin yönetimine talip olan kişinin, Raja Yoga’nın tüm basamaklarına hazi olması gerekirmiş. Raja Yoga insanın gerçek varlığını, öz benliğini, ruhunu tanıması, onu zihin ve beden üzerinde egemen kılmasını amaçlar.
Büyük bilge Patanjali’nin Yoga Sutra’sında Raja Yoga’nın 8 basamaktan oluştuğu açıklanmaktadır. Ve 8 basamağının başlangıcı olan “Ahlaksal Kuralları” içeren Yama’ların ilk yasası Ahimsa’dır. Ahimsa Sanskritçe bir kelimedir ve kısaca “Şiddetsizlik Yasası”dır.
Şiddet sadece bizim anladığımız anlamda fiziksel şiddet değildir. Şiddet sözlü, fiziksel, duyularla ve hislerle olabilir. Ahimsa prensibi şiddet karşıtlığı, sakinlik, öldürmeme anlamını taşır ve aynı zamanda bu yasayı uygulamak başkalarına karşı iyi, nazik, arkadaşca ve düşünceli davranmak da demektir. İcra edilen eylemler başkalarının kişisel gelişimine yardım etmeli ve bütün varlıkların iyiliğine hizmet etmelidir.
Bu felsefenin başlıca prensibi, kişiyi yaşayan her hangi bir canlıya fiziksel, ruhsal ya da duygusal olarak zarar vermekten uzak tutmaktır. Ayrıca, birey düşüncelerinde, sözlerinde ve hareketlerinde de her türlü şiddetten kaçınmalıdır, çünkü şiddet insanin zekasını negatif yönde etkileyerek gelişmesini engellemektedir.
Ahimsa kesinlikle hiç bir şey yapmamak, pasif olmak, kaderini kabul etmek, kadercilik ya da acizlik duygusuna teslim olmak demek değildir. Tam tersine hiçbir şey yapmamak; yapılabilecek en zorlayıcı, en köklü ve nitelikli değişikliktir. Bir mücadeleye girmeden, hiçbir şey yapmadan, kontrolü bırakmaktır. Fırtınanın ortasında merkezde ve sabit kalmaktır. Eylemlerimizin çoğu sadece tepkilerden ibarettir.
Şiddetsizlik yaşam akışına karşı koymak yerine olana izin veren, olanı biteni tarafsız olarak gözlemleyebilme yeteneğini geliştirmektir. Bu şimdiyi hiç yargılamamak, sadece bu “anın oluşunu” kabul etmektir.
Hindistan ve Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri olan Mahatma Gandhi yaşamı boyunca Ahimsa yasasını içselleştirerek yaşayan en önemli siyasi liderlenlerdendir.
Gandhi bu felsefe ile Hindistan'ı bağımsızlığına kavuşturmuş ve dünya üzerinde pek çok halka ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı olmuştur.
Gandhi, İngilizlere karşı Hindistan Bağımsızlık hareketi sırasında Ahimsa ruhu, şiddetsizlik yolu aracılığıyla 12 Mart’ta 1930’da tuz vergisine karşı bir hareket başlattı ve ünlü “Tuz Yürüyüşü”nü gerçekleştirdi. Yürüyüşün amacı, 1762 yılında Doğu Hindistan Kumpanyası’nın mirası olan ve yılda 25 milyon pound’luk vergiye kaynaklık eden Tuz Yasası’nı ihlal etmek için denizden tuz çıkarmaktı. Kendi tuzunu yapmak için Ahmedabad'dan Dandi'ye 12 Mart'tan 6 Nisan'a kadar 400 kilometrelik mesafeyi çıplak ayakla 24 günde yürüdü. Denize doğru yapılan bu yürüyüşte Gandi'ye binlerce Hintli eşlik etti. Gandhi, 6 Nisan sabahı İngiliz polislerinin şaşkın bakışları arasında denize yürüdü ve çamura karışmış bir topak tuzu avuçlarına alarak tatlı suda yıkadı. Böylece bir Hindu’nun tuz çıkaramayacağına dair Tuz Yasası’nı ihlal etmiş oldu.
Ardından Gandhi’nin çağrısına uyan binlerce köylü deniz kıyılarına akın ederek tuz çıkarmaya başladılar. Yasa da işlemez hale getirildi.
Ahimsa bir ilkedir. Ve Gandhi bu ilkeyi günümüz siyasetinde ilk uygulayandır.
Mahatma Gandhi dünyaya şu mesajı vermiştir:
“Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Tiranlar ve katiller olmuştur, hatta bir süre yenilmez sanılmışlardır ancak sonunda her zaman kaybederler…”