Pembe kurdele takanlar meme kanseri konusunda farkındalık yaratma dileği ile çevrede bir bilinç yaratma amacı güdüyorlar. Meme kanseri sadece kadınların sorunu değil, erkeklerde de görülebiliyor.
Günümüzde görülme sıklığının artmasına rağmen, gelişen teşhis yöntemlerinin artması ve toplumdaki farkındalığın artması sonucunda ölüm sıklığı giderek azalıyor. Bu yazdığım çok önemli. Çünkü erken teşhis edilen meme kanserinin artık hayata kast etmediği anlamına geliyor. Bu amaçla kanıta dayalı tıp uygulamaları temelinde sürekli araştırma üretiliyor. Ancak bu araştırmalar gelişmiş ülkelerde yapılıyor ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ne yazık ki sayı az, bizler ancak bu araştırmaları kendimize uyarlıyoruz. Yine de fikir veriyorlar. Bu araştırmaların amacı en etkin ve kolay uygulanabilir, ucuz ve bütün topluma indirgenebilir yöntemi bulmak.
En önemli risk faktörlerinden birisi yaş; ülkemizde ortalama görülme yaşı 51. En sık görüldüğü yaş aralığı 45-55 ve çoğunluk menopoz ve menopoz öncesi dönemde yakalanıyor. Aslına bakarsak bir ömür boyunca farklı farklı hastalık durumları yaşıyoruz. Genetik getirimiz ile bizde var olan hastalık bilgilerimiz bir şekilde kilit mekanizmaların açılması ile ortaya çıkıyor. Kanser de bu hastalık dışa vurum sürecinin son noktası belki de. Yani burada demek istediğim, ömrümüz boyunca yaşadıklarımız, tecrübelerimiz (hastalık dışa vurumları, üzüntülerimiz, korkularımız, endişelerimiz, öfkelerimiz, streslerimiz, sevinçlerimiz……. kısaca tüm yaşadıklarımız) ve yaşam tarzımız en son ortaya çıkan hastalık tablosunun kaynaklarıdır. Batılılaşma ve batılı tarz yaşam biçimi, yeme içme alışkanlıklarımızı, kullandığımız eşya ve giysilerin malzemelerini kötü yönde etkilerken, demokratik ve özgür yaşama ortamı ile kendini gerçekleştirme fırsatları veriyor. Kendini gerçekleştirmek bizim hasta olmamamız için en önemli olmazsa olmaz koşullardan birisi. Ama doğal ve sağlıklı beslenme önerileri, daha sağlıklı ve doğal malzemelerden elde edilen eşyalar, deterjanlar, giysiler vb. kullanımı koruyucu önlemler.
Ancak yaşadığımız yıllar boyunca hepimiz farklı duygular, stresler yaşıyoruz. Bu yaşadıklarımız bizi etkilediği oranda, bağışıklık sistemimizi de etkiliyor. Belki bir duygu, belki de biriken duyguların ve streslerin etkisi ile zayıflayan bağışıklık sistemimiz kanser gelişimine etki eden genler üzerindeki kontrol mekanizmasını kaybediyor ve açılan kilit mekanizmalar sonucunda kanser gelişiyor. O yüzden bizim bu anlamda kişisel gelişimimizi sağlamak, kendimizi gerçekleştirmek ve travmalar ile başa çıkabilme yeteneğimizi geliştirmek bizi her hastalıkta olduğu gibi meme kanserinde de koruyucu özelliklerden birisidir. Ayrıca meditasyon, yoga, herhangi bir spor, Thai Chi gibi yöntemler, bir hobi ile gerçekten ilgilenmek bağışıklığımızı güçlendiren bizi koruyan yardımcı önlemlerdir.
Fiziksel travma da asla unutulmaması gereken bir durumdur. Homeopatik bakış açısı ile meme ve benzeri seks hormonları ile yakın ilişkide olan organların ileride gelişebilecek kanserleri için önemli bir sebeptir. Eğer memenize önemli bir fiziksel travma aldıysanız, mutlaka homeopatik Conium maculatum’u travma sonrasında homeopatik Arnica montana’yı takibe almanızda fayda vardır.
Şimdi gelelim nasıl erken tanıya ulaşırız ve meme kanseri bizim için bir kabus olmaktan çıkar. Tümörlerin genellikle yakalandıklarında büyüklükleri 2 ile 5 cm çapa eriştiklerinde oluyor. Aslında ne kadar küçükken yakalarsak o kadar tedavide başarı şansımız artıyor. O yüzden düzenli bir şekilde ayna karşısında memelerimizi kendi kendimize muayene etmeliyiz. Önce aynada geçmişe göre farklı bir görüntü var mı, ellerimiz kalçalarımızda ve yukarı kaldırmış iken baktıktan sonra, bir elimizin 3 parmağı ile memeyi dıştan meme başına doğru dairesel bir hareketle muayene ediyoruz. Meme başının altına ekstra özenli bakıyoruz. Son aşama da koltuk altını muayene etmek. Böylece bu muayeneyi bitiriyoruz. Ne sıklıkla derseniz 3-4 haftada bir kez muayene etmek yeterli olacaktır.
Diğer önemli önlemler de düzenli jinekolog kontrolleri ve mamografi çektirmek. Bu kontroller sırasında profesyonelce memeler inceleniyor ve kanser anlamında şüpheye gerek kalmaksızın sonuçlar toplanıyor. Böylece meme kanseri bir son olmaktan çıkıyor.
Unutmayın, biz kendimizin en iyi ilacıyız. Ne yaşarsak yaşayalım, her ne hastalığımız varsa bizi bizden iyi tanıyan ve sorunlarımıza çare olacak bizden iyi kimse yok. Hastalığımızın neden belirti verdiğini saptayabilirsek ve nedenine inip çözebilirsek şifa bulmamak için hiçbir sebep yok. Bu bilinç ile yaklaşırsak ve kontrolleri elden bırakmaz isek kanser dahil, hiçbir hastalık bize zarar veremez. Hiçbir şey son değil, yeni bir gelişimin ve iyilik halinin başlangıcıdır.