Televizyonlarda yeni genç kız tiplemesi

Bütün kızlar beklenti içinde!

Televizyon programlarında yarışmalarda özellikle şu ‘eşler yarışıyor’ tipi programlarda özlediğim bir şey var. Yaşları 20 ile 30 arasında değişen kadınlar, nereden gelirlerse gelsinler, hangi gelir düzeyinden olurlarsa olsunlar genel bazı özellikler gösteriyorlar. Bunların en başında bütün kızlarımızın, erkeklerden her şeyi bekleme alışkanlığı var... Eskiden erkekten beklenecek şey, evine bağlı olması, evi geçindirmesi, kadına, kumara, içkiye düşmemesi, dayak mayak atmaması, iyi bir baba olmasıydı. Bunlar yeterli sayılırdı iyi bir eş için... Şimdi bunlar yeterli değil. Kızlar, eşlerinden, sevgililerinden çok daha fazlasını bekliyor. Bir kere bütün kızlarımız kendilerini inanılmaz özel ve bulunmaz Hint kumaşı sanmakta. Gerçi görebildiğim kadarıyla adamları da buna inandırmakta başarılılar. Aynı yaş grubundaki eşler sürekli fırça yiyor. Hiçbir şeyleri beğenilmiyor. Uçakta filan da rastlıyorum bazen. Adam ikiz çocukların pusetini itiyor, sonra çocuklar kucağında uçağa binmeye çalışırken bir yandan bavullarla uğraşıyor ama bu arada karısından sürekli azar işitiyor. Böyle bir ‘puset iten adam’ tiplemesi çıkmış. Ve her nedense, filmlerde görülen türden sürprizler istiyor bütün kızlarımız. Geçenlerde kızlardan biri eşinin evlenme teklifini anlattı. Çocuk bütün mahallenin göreceği şekilde duvara ‘benimle evlenir misin?’ yazdıktan sonra yüzlerce balon uçurmuş kızın evinin önünde... Kızın şikayeti şu; ‘Balonları uçurmuş ama üzerlerinde ismim bile yazmıyordu!’ Erkekten her şeyi bekliyorlar derken, adamları bir şekilde kendi istedikleri şekle sokmak için de epeyce uğraşıyorlar ve tabii bu genellikle sonuç vermediği için de söylenip duruyorlar. 

Bu kızlarımızın ikinci büyük özelliği de kıskançlık. Adamlara nefes aldırmama konusunda elbirliği etmiş gibi görünüyor hepsi. Özellikle gençlik dizisi türünde dizilerde de bu çok belirgin. Erkekler sürekli takip altında. Telefonların şifrelerini ele geçirmişler, bilgisayarları inceliyorlar, telefon bir yerde kapalı çıksa kıyametler kopuyor. Adamın en küçük bir özel alanı olmasına izin yok. Zaten görebildiğim kadarıyla tek özel alanları maça gitmek veya evde oyun konsoluyla oynamak ama o bile suç sayılıyor. Bazı kızlar maça bile adamla beraber gidiyor, sevmediğini söylese bile... “Ben senin gün toplantına ya da kına gecesine geliyor muyum?” diyen adamın vay haline... ‘Kocanızın en çok nesi sinirinize dokunuyor?’ sorusuna kadınlar inanılmaz çeşitli cevaplar veriyor. Adamın çoraplarını ortalıkta bırakmasından saçlarını jölelemesine, araba kullanırken etrafa bakmasından göbeğini kaşıyarak televizyon seyretmesine kadar akla gelmeyecek şeyler anlatıyorlar. Adamlara aynı soru sorulunca genel cevap, ‘çok konuşuyor’ veya ‘her şeyime karışıyor’ oluyor. Bütün kariyerini ev bebeği, ev kızı olarak geçirip evlenince ev kadınlığına terfi etmiş olan kızlarımız bile, “Mutfağa girmeyi sevmem, yemek yapmakla uğraşamam, elim soğan kokuyor” gibi şeyler söylüyorlar. Hepsinin kafasında kocalarının bir biçimde bir fırıldak çevirdiği veya en azından çevirebileceği fikri var sabit bir biçimde. ‘Ben Bilmem, Eşim Bilir’ programını biraz izlerseniz dediklerimi anlayacaksınız. Burada ‘eşim bilir’ sözü eskiden kocalar için kullanılırdı. Yani sözün asıl şekli, ‘Ben bilmem, beyim bilir’di. Kadınlar birçok konuda ses çıkartmayıp kocalarının dediğini yapardı. Ama görüyorum ki artık devir değişmiş, burada eşim bilir sözü kadınlar için geçerli. Onlar her şeyi biliyor ve itiraz da kabul etmiyor. Dizilerde de yeni bir moda olarak neredeyse en küçük bir şeyde sinirlenip kafa atacak bir kız tipi var. Ağzına geleni söyleyen, herkese kafa tutan hatta ağzı bozuk bir kız tipi bütün dizilere girmiş durumda. Biraz çatlak biraz aklına eseni yapan bir tip yaratmaya çalışıyorlar belki ama dobralıkla kabalık birbirine karışıyor. Bir yandan iyi bir gelişme gibi görünebilir bu durum. En azından eskisi gibi, bir erkeğin arkasında yürüyen kadın tipi geçmişte kalmış gibi görünüyor. Ayrıca bu duruma katlandıklarına göre erkeklerde de önemli bir değişim var. Ya da onlar sadece görüntüde durumu idare ediyor, fazla laf işitmemek için her şeye kafa sallayıp bildiklerini okuyorlar. Ama öte yandan, bu görüntüdeki gelişmeye karşın, kızlar hep seksi, güzel, alışveriş ve gezme delisi bir model olarak görünüyor. Ellerinde sürekli oynadıkları bir cep telefonu... İki günlük sevgilisini bile işini gücünü bırakıp deli gibi izlemeyi, potansiyel tehlike diye gördüğü başka kızların canına okumayı gayet normal bir şey sayan bir kız tipi var. Kendisini geliştireceği, kendisiyle ilgili bir şeyler yapacağı yerde olur olmaz bir adamın peşinde uğraşıp durarak yıllar geçiren bir kız tipi giderek normalleşiyor ve rol model olarak sunuluyor. 

Tüm yazılarını göster