Etkinliğin ilk günü eğitim salonu girişine daha önce hiç görmediğim aletlerle kaplı özel bir alan ayrıldığını ve bu alana gün boyunca bazı etkinlik katılımcılarının düzenli olarak girip-çıkarak, kafataslarına birtakım aletlerin takıldığını farketmiştim. Bunun hemen etkinlik öncesi bize bildirilen meditasyonla ilgili yapılacak olan deney çalışmasına ait olduğunu anladım. Belli ki burada bir ölçüm yapılacaktı... Akabinde bu aletlerin Elektroensefalografi (EEG) denilen beyin dalgaları aktivitesini elektriksel yöntemle izleyerek ölçen bir makine olduğunu öğrendim. Günde yaklaşık 2-3 saat meditasyon yaptığımız bu etkinlik boyunca büyük ihtimalle denek gruplarının meditasyon yaparken beyin dalgaları ölçülecekti. Etkinlik öncesinde tüm katılımcılara bu deney için gönüllü olmak isteyip istemedikleri sorulmuştu ve ben gönüllü olmuştum. Fakat seçilmemiştim; büyük ihtimalle yılın büyük çoğunluğunda Türkiye’de yaşadığım için beni seçmemişlerdi. Çünkü bu deneye katılanların o haftadan itibaren 1 yıl boyunca düzenli ölçümleri yapılacaktı. Üzülmüştüm ama tarihi bir olaya çok yakından tanıklık ettiğimi ise hala farkında değildim.
Deney alanında dikkatimi çeken diğer bir şey deneklerden galiba kan da alınıyordu; şırınga ile bir işlem yapılıyordu ve bunun kan almaya benzediğini düşünmüştüm. İşte bunu anlamamıştım... Meditasyonla böyle araştırmanın nasıl bir alakası olabilirdi ki? Ortalama 550 kişilik etkinlik katılımcısı arasından gönüllü olarak seçilen 3 farklı denek grubu vardı. Ve biz bu denek grupları ile birlikte yaklaşık 550 kişi hep birlikte sabah 08.00’dan akşam 22.00’lere kadar Dr. Deepak Chopra eşliğinde günde yaklaşık 2-3 saat aralığında meditasyon yapıyor, sabah-akşam 1’er saatten günde 2 saat yoga yapıyor, ve meditasyon ve yoga yapmadığımız günün diğer geri kalan zamanlarında da Dr. Dean Ornish, Dr. Andrew Weil gibi Integrative Medicine alanında dünyanın önde gelen öncü doktorlarını ve Harvard Üniversitesi Genetik ve Yaşlanma Araştırmaları Bölüm Başkanı olan Nöroloji Profesörü Rudolph Tanzi gibi çok değerli hocalardan sağlıklı ve mutlu yaş almanın sırları ile bilinci yükselten ve stres yönetimi yapan egzersizlerle ilgili son klinik araştırma neticelerini dinliyorduk. Ama inanın ben hala denek gruplarından Prof. Dr. Elisabeth Blackburn’un ekibinin sorumlu olduğunu bilmiyordum. Hoş bilsem bile o an bu benim için pek bir şey ifade etmezdi, çünkü o sıralar Elisabeth Blackburn’ün kim olduğuyla ilgili hiç bir fikrim yoktu.
Diyeceksiniz ki şimdi yazının başlığını Telomerlerinizi Uzatın diye atmışsınız, eee telomer’ler nerede? İşte tam burada sizi Dr. Blackburn ile tanıştırayım.
2009 yılında Carol W. Greider ve Jack W. Szostak ile birlikte Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan Elisabeth Blackburn yaşlanmamızda telomer’lerin ve telomeraz enziminin rolünü keşfeden biliminsanıdır. Dr. Blackburn 2009 yılındaki bu keşfi ertesi 8 yıl boyunca yaşam tarzı değişiklikleri ile telomere’lerin uzatılması ihtimalleri üzerine klinik araştırmalar gerçekleştirmiş ve bu araştırma neticelerini 2017 yılının başında yayınladığı The Telomere Effect isimli kitabında çok detaylı olarak paylaşmıştır. Meditasyon seminerlerime katılanlar bilir, seminer esnasında bu kitap içeriğinden özet olarak bahsederim. Ve ben 2012 ve 2013 seneleri boyunca Dr. Blackburn’ün ekibinin eğitim salonumuzda yaptığı deneyleri yakından gözlemleyerek, deneklerle birlikte uzun saatler meditasyon yapma şansına sahip olmuştum. 2012 ve 2013 yılları benim için inanılması güç bir dönüşüm süreci olmuştu gerçektende... Şimdi size Bütünsel Sağlık ve Ayurvedik Yaşam Danışmanı olarak ülkemizde çok yeni popüler olan bu telomer konusunu kısaca özetleyeyim;
Telomer nedir?
Hücre çekirdeği içinde bulunan kromozomların uç kısımlarındaki, DNA proteinlerinden oluşan koruyucu başlıklardır. Telomerlerin boyu kronolojik yaşa bağlı olarak her hücre yenilenmesinde kısalır, çünkü ölen hücrenin yerine gelecek olan yeni hücre replikasyonu için telomer’den bir parça kullanılır. Böylece kronolojik olarak yaş alırken kromozomlarımızın ucundaki telomer isimli koruyucu başlıklar kısalarak, tükenir ve hücrenin kendini yenilemeye yetecek uzunlukta telomer kalmayınca yaşlılık emareleri oldukça hızlı bir şekilde kendini gösterir.
Telomeraz nedir?
Telomeraz, telomerleri sentezleyen ve koruyan bir “enzim” dir ve her hücre bölünmesi ile kısalan telomer uçlarının korunmasını sağlar. Telomeraz enzimi salgısı, sperm, yumurta gibi üreme hücreleri, kök hücrelerde ve kanser hücrelerinde yüksek iken vücudun diğer hücrelerinde ise çok sınırlıdır.
Sonuç:
Telomerler kısaldıkça hücrelerin bölünmesi ve kendini yenileme ve tamir etme süreci zorlaşır ve hatta durur ve yenilenemeyen hücreler ölür. Yani telomer kısalması yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkması demek oluyor.Yeni doğan bir bebekte telomerler oldukça uzunken, 70 yaşındaki bir insanda ise epey kısadır.
Dr. Blackburn ve ekibinin yıllardır yürüttüğü klinik araştırmalar çerçevesinde telomer uzunluğunu ve telomerlerin kısalma oranını etkileyen temel faktörlerin yaşam tarzı ve yaşanılan çevre olduğu kanıtlanmıştır.
Kalitesiz uyku , stres, hareketsiz bir yaşam, aşırı kilo, inflamasyona ( fizyolojide mikro düzeyde iltihaplar, yangılar) yol açan ya da oksidatif stresi artıran karbonhidratlar, şekerli maddeler, işlem görmüş her türlü katı ve sıvı besin maddesi, asitli içecekler, yapay tatlandırıcılar, trans ve doymuş yağlar gibi ağırlıklı sağlıksız beslenme şekilleri, alkol, sigara, uyuşturucu, kötü havada solumak gibi yaşam tarzı seçimleri telomer boyunun uzamasını sağlayan telomeraz enziminin salgılanmasını baskılar ve böylece telomer uzayamaz ve otomatik olarak yaşlanmaya başlarız.
İşte Dr. Blackburn ve ekibinin bu araştırmaları neticesinde sadece 3 aylık kapsamlı bir yaşam değişikliği sonrasında telomer’lerin yaklaşık %47’ye kadar uzadığı tespit edilmiş.
Peki bu yaşam tarzı değişikliğindeki başrol oyuncuları sırasıyla kimler sizce?
1. Uyku Düzeni
2. Meditasyon
3. Hareket
4. Duygusal Denge ve İyilik Hali
5. Beslenme
Evet, yanlış görmüyorsunuz sıralama aynen böyle ve elbette hepsi çok etkin maddeler. Yıllardır Ayurvedik Yaşam Tarzının ana prensiplerini yazarım, çizerim, anlatırım, paylaşırım... Bedenimiz sabit bir yapıtaşı değildir, adeta bir nehir gibi sürekli değişen ve dönüşen bir süreçtir. Her ısırık bir seçim, her hareket bir fırsattır. Bedenimizdeki atomların, yani hücrelerin %98’i her 1 yıl içinde komple yenilenmektedir.
Telomerlerinizi uzatmanın en sağlıklı ve ispatlanmış yolu, yani sağlıklı ve iyi yaş alma süreci olan well-aging sürecini başlatmanın yolu en başta bilinci yükselten egzersizleri yaşamınıza, gündelik rutinlerinize dahil etmenizdir.
Yani meditasyon ve burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefes egzersizleri sizi sağlıklı, mutlu, enerjik ve keyifli bir yaş alma sürecine taşıyacak, kaliteli bir uykudan sonra gelen temel anahtarlardır.
Ben hayatta meditasyon yapamam demeyin sakın. Eskiden bende öyle diyordum, ta ki doğru teknikle tanışana kadar... Meditasyon her düşünen insanın yapabileceği basitlikte, yapmak halinden sadece varolmaya geçiş yaptığımız, bilimsel bir zihni dinlendirme tekniğidir. Meditasyon zihne gelen düşünceleri susturmak değildir; zaten her daim orada var olan sessiz ve dingin olan zihnin ötesine geçme teknolojisidir. Meditasyonu yapabilmeniz için hayatınız boyunca sadece bir defa iyi bir eğitim almanız yeterlidir.
Bilimsel bazlı meditasyon tekniklerini öğrenmek için Yükselen Çağ Wellbeing Merkezi’nde düzenlediğim Chopra Center sertifikalı meditasyon seminerlerimize katılmanız, şüphesiz ki kendinize ve sevdiklerinize verebileceğiniz bu hayattaki en önemli hediyelerden biri olacaktır.
Ebru Şinik ile İyi Ol, Mutlu Ol!
Bütünsel Sağlık ve Ayurvedik Yaşam Danışmanı
www.yukselencag.com