Türk modernizmi, dünyaya açılıyor

Dünyaca ünlü mobilya markası Walter Knoll Sadi ve Neptün Öziş tasarımı üç sandalyeyi koleksiyonuna aldı. Firmanın genel müdürü Markus Benz ile bir araya geldik.

Yazı: Bersay Köker

Bize Walter Knoll markasının tarihini anlatabilir misiniz?
Walter Knoll markası, ilk olarak baba Wilhelm Knoll tarafından 1865’te Stuttgart’ta bir deri dükkanı olarak kuruluyor. Baba, hasta olduktan sonra iki kardeş işin başına geçiyor. Ama bu esnada I. Dünya Savaşı çıkıyor. Savaştan sonra ise Walter ile kardeşinin yolları ayrılıyor ve Walter bir mobilya atölyesi kuruyor. İşte bu kurulan atölye, bugün hala süren modernite akımının dünyadaki başlangıcı oluyor. Walter Knoll, Stuttgart’ın önde gelen ailelerinden birinin kızı ile evlenince de bambaşka bir sanat çevresinin içinde buluyor kendisini. Kayınbirader Venedik’te yaşayan bir entelektüel, baldızı ise bir ressam. Bu sayede şehrin entelektüel çevresine de girmiş oluyor. Stuttgart şimdi olduğu gibi o zamanlarda da çok avangart bir şehirmiş. Walter da, bu insanların etrafında yetiştiriyor kendini bir bakıma. Firmasını günden güne ilerletiyor. En meşhur mimarlar ile çalışmaya başlıyor. Firma, 1930’lu yıllarda daha da popüler hale geliyor.

Tasarım pazarında uzun soluklu ve uluslararası başarı yakalamış olmanın sırrı sizce ne?
Walter Knoll mobilya yapımında teknik anlamda birçok önemli buluşa imza attı. Örneğin, ‘anti-mott’” sistemini bularak güveye karşı korumalı mobilyalar üretti. Yine aynı prensiple, ‘promodo’ sisteminde döşemelerde esnek bant kullanarak ürünlerin ömrünü uzattı. Temel anlamda Walter Knoll konforun psikolojisi üzerinde duruyor. Her daim inovasyonun olduğu, yeniliklerin doğduğu bir marka Walter Knoll.

Siz markaya nasıl dahil oldunuz?
1993 yılında aile şirketimiz Rolf Benz´i satarak Walter Knoll´ü devraldık ve o günden bu yana Walter Knoll için yaşadığımı söyleyebilirim. İşlerimizin yüzde 60’ı ofis ve yüzde 40’ı ise özel konut projelerinden oluşuyor. Viyana’dan, Londra’dan çok önemli mimarlar ile çalışarak dünyanın yaşam tarzını belirliyoruz. Yani dünyanın neresine giderseniz gidin anlaşılabilecek bir tarz. Tasarımlarımız EOOS, Norman Foster, Pearson Lloyd, Ben van Berkel gibi dünyaca ünlü mimarların ellerinden çıkıyor. Mobilya üretimindeki en önemli iki unsur iyi malzeme ve kusursuz işçilik. Bu formül dünyanın her yerinde itibar görür. Bu formülü önemsiyorum. Çünkü tasarımlarımızla duygu yaratıyoruz.

Neptün Öziş ve Mozaik ile olan işbirliğinizden bahsedebilir misiniz? 

Bu yıl, Mozaik’le başlattığımız iş birliği ve Walter Knoll felsefesine tam uyan Sadi ve Neptün Öziş’in tasarımları ile Türkiye’deyiz. Bu ürünler sayesinde Walter Knoll koleksiyonuna Türk modernitesini katmak istiyoruz.

Sadi Öziş’in tasarımlarını nasıl buldunuz?

Neptün Öziş: Babam Sadi Öziş, Cumhuriyet döneminde sanat öğrenimi için yurt dışına burslu gönderilen ilk sanatçılardan biri. Fishnet, Burgaz ve Rumi sandalyelerin geçmişinde uzun bir hikaye ve emek var. O yıllarda babam ve arkadaşlarının amacı sanatlarını dünyaya göstermekti. Fakat metal heykel çalışmalarına ilgi az olunca, geçim derdinden ellerindeki inşaat demiri, kablo ve balık ağı gibi kısıtlı malzemelerle mobilya yapıp satmaya karar vermişler. İşte bu mobilyalar sanatçı kimliklerin yaratıcılıkları ile ortaya çıktı. Ben ise tasarımcı olarak ürünlerin günümüze adaptasyonuna ufak dokunuşlar ekledim.

Markus Benz: Bizim değerlerimize uyan bir dili var bu tasarımların. Kesinlikle ikonikler! Bugün bile geçerli olan estetik bir kaliteye sahipler.


Pınar Altuğ ve Yağmur Atacan'ın kızları Su 15 yaşına girdi! Eşi ve kızlarıyla Mauritius'a giden Sinem Kobal'dan yeni kareler İşte Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Osman'ı Emir Berke Zincidi 90'lı yılların yakışıklısıydı... İşte Kaan Girgin'in son hali... 'Kızılcık Şerbeti'nden yeni 2. fragman: Daha önce tanışmış mıydık Demet Şener: Sevgilime gönülden bağlıyım, evlilik şart değil