Üç yapraklı yonca ülkesinin başkenti Dublin
Aklınıza İngiltere’yi getirin. Kompozisyonun için biraz daha yeşil, biraz daha yağmur, barlar, siyah bira, müzik ve de sıcakkanlı insanlar ekleyin. İşte karşınızda, İrlanda!
Lezzet durakları
• Fransa veya İtalya seyahatlerinin aksine İrlanda’ya yemek için değil içmek için gidilir. şey patates. sizin İngiltere’deki gibi balık ve patates kızartması ve de İngiliz kahvaltısına çok benzeyen İrlanda kahvaltısı. Balık ve patates kızartmasını neredeyse her barda bulabilirsiniz. St. Stephen’s Green çevresinde yer alan The Hairy Lemon adlı bar, benim bu mönü için kişisel favorim. İrlanda kahvaltısı da genelde öğleden sonraya kadar her barda sunuluyor. İngiltere kahvaltısında yer alan yumurta, fasulye, patates (hash brown), domates, mantar, bacon ve siyah pudinge ek olarak İrlanda kahvaltısında beyaz puding bulunuyor.
• Brunch ve de tatlı yemek için Dublin Kalesi’nin yakınında yer alan Queen of Tarts muhteşem. Mekan sevimli garsonlarıyla, tartlarıyla ve de Cupcake’leriyle ünlü. Akşam yemeği için de, St. Stephen’s Green çevresinde yer alan market bar benim için özel bir yer. Mekan eski bir ayakkabı pazarının restorana dönüştürülmesiyle oluşmuş. Duvarlarda hala tahta ayakkabılar duruyor. Atmosfer ve yemekler harika, üstelik hesaplı. Kesinlikle size de öneririm.
• Dublin’in gizli mekanı; Temple Bar’da yer alan Vintage Coctail Club. Hiçbir tabelanın yer almadığı, üstünde sadece ‘VCC’ yazan bir ev kapısından zil çalınarak giriliyor. Yukarıda iki katı var. Hava yağışlı değilse teras katında oturmanızı öneririm. hangi kokteyli içerseniz için, memnun kalacağınıza eminim.
• İrlanda dansını seyredecek vaktiniz yoksa, Wicklow dağlarında yer alan Johnnie Fox’s’a cumartesi günü şov ve akşam yemeği için önceden yer ayırtabilirsiniz. Restorana özel şehirden kalkan ve de şehre dönen otobüsler var. İrlanda dansı ve İrlanda şarkılarından oluşan şov ile akşam yemeği mönüsü 55 euro civarında.
Şehir merkezinden uzağa
Trinity College önünden şehir turu otobüsleri kalkıyor. Kırmızı veya yeşil renkli olan bu otobüslerde maalesef Türkçe anlatım yapılmıyor. Bence, bant kayıtlı yayın yapan tur yerine şoförün anlattığı turu tercih edin ama İrlanda aksanı için kendinizi hazırlamayı da unutmayın. Tur yaklaşık 1.5 saat sürüyor ve kişi başı ücret 14 euro. 24 saat boyunca aynı biletle otobüslerden inip diğer otobüslere tekrar binebiliyorsunuz. Bana kalırsa otobüs turunda mutlaka durmanız gereken dört yer var: Guinness Storehouse, Kilmanhaim Gaol hapishanesi, Old Jameson Distillery ve Phoenix parkı. Hepsine aynı gün içinde gitmeniz pek mümkün olmayabilir, iki gün ayırmayı deneyebilirsiniz.
Guinness Storehouse
Binanın kendisi, Guinness bardağı şeklinde. Kesinlikle görülmesi gereken yer, binanın en üst katında, yani bardağın köpük kısmında yer alan Gravity Bar. İrlanda’da içeceğiniz en güzel birayı, 360 derecelik bir Dublin manzarası eşliğinde burada yudumlayabilirsiniz.
Phoenix Park
Avrupa’nın en büyük parklarından biri. İçinde dünyanın en eski üçüncü hayvanat bahçesi de yer alıyor. Çocuklarınızı hayvanlarla iç içe olabilecekleri bu muhteşem parka mutlaka götürün.
Kilmanhaim Gaol
Dublin’in tarihi hapishanesi. Kıtlık sırasında İrlandalıların aç kalmamak için suç işleyerek hapishanede yaşamayı tercih ettiği gibi şaşırtıcı bilgileri burada öğrenebilirsiniz. Mimari olarak Alcatraz’a benziyor. Günün belirli saatlerinde rehberli tur düzenleniyor. Turla hapishaneyi dolaşmanızı kesinlikle öneririm
Old Jameson Distillery
İrlanda’nın medarı iftiharı Jameson viskisi, 1971 yılına kadar burada üretilmiş. Turistler, Jameson hikayesini dinlemek, turun sonunda yer alan viski tadım testi ve de sertifikası için mekana geliyor. Vaktiniz varsa ve viski seven biriyseniz ziyaret edin derim.
Şehirden Wicklow Dağlarına
Dublin, Wicklow dağları ile çevrili. Bu dağlar daha çok bizdeki tepelere denk geliyor. ‘Cesur Yürek’ filmi daha ucuza mal olacağı için, aslında filmde geçtiği gibi İskoçya’da değil de İrlanda’da çekilmiş ve bu dağlar mekan olarak kullanılmış. Dublin’in şehir merkezinden sabah erken saatte kalkan Wild Wicklow Tours gibi günübirlik turlarla Wicklow’u ve ‘Leap Year’ filminde Amy Adams’ın göle düştüğü Glendalough Parkı’nı görebilirsiniz. Tur ücretleri genelde kişi başı 20 euro civarında.
Şehirden deniz kenarına
Dublin’de geçirmek için bir haftanız varsa, yarım ya da bir gününüzü deniz kenarı semtlerin de geçirmenizi tavsiye ederim. Şehrin kuzey tarafına gitmek isterseniz kayalıklarda yürüyebileceğiniz ve şanslıysanız fokları görebileceğiniz Howth’a, şehrin güney tarafına gitmek isterseniz de ‘PS. I Love You’ filminde Hilary Swank’in bir türlü söylemeye dilinin dönmediği Dun Laoghaire (Dan Liri) veya sahilde kumsala paralel bir yürüyüşe çıkabileceğiniz Bray semtine gidebilirsiniz. Bu mekanlara, şehir merkezinden (Pearse Street durağından) Dart’a (tren) binerek 15-20 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Gidiş kişi başı 4 euro civarında.
Kuzey İrlanda detayı
Geçmişten gelen politik nedenlerden dolayı İngiltere’yle sevgi-nefret ilişkisi sürdüren İrlandalıların çoğu koyu birer Manchester United veya Arsenal taraftarı. Ülkede dört resmi televizyon kanalı bulunmasına karşın, diğer televizyon kanalları İrlanda bazlı ürün reklamlarıyla yayın yapan İngiltere kanalları. Kuzey İrlanda hala Birleşik Krallık’ın bir parçası. Buna rağmen, iki ülke arasındaki anlaşmaya göre İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda arasında bariyerlerle ayrılmış resmi bir ülke sınırı bulunmuyor. Yine de Türk vatandaşlarının, Kuzey İrlanda’ya giriş yaparken İngiltere vizesine ihtiyaçları var.
Almadan dönmeyin
Butlers çikolataları, Jameson viski, Guinness bira, Baileys, üstünde üç yapraklı yonca, koyunlar, kızıl saç ve sakallı cin yer alan buzdolabı magnetleri...
Biliyor muydunuz?
• İrlandalıların Türklere karşı bir sempatileri olduğu aşikar. B unun nedeni özellikle Kuşadası’na duydukları hayranlıklarından ziyade çok daha eskiye, O smanlı İmparatorluğu’na dayanıyor. Ülkede yaşanan kıtlık sırasında, İngiltere ülkeye yardım etmeyi reddetmiş, Osmanlı imparatoru Abdülmecit ise İrlanda’ya tohum yardımı yapmış. Tohum dolu gemilerin Dublin’e girişi yasaklanınca, gemiler Drogheda şehrinin limanına demir atmış. Drogheda, bu minneti şehrin bayrağında yer alan ay yıldız sembolüyle günümüze kadar taşımış. Futbol milli takımımız ve Trabzonspor da bu şehre gelerek antrenman ve dostluk maçları yaptı.
• Aslında kızıl saç ve mavi göz daha çok İskoçlarda görülüyor. İrlandalılar genelde, siyah saçlı, mavi ya da yeşil gözlüler.
• Google, F acebook, eBay, L inkedIn gibi dünyanın en prestijli teknoloji firmalarının Avrupa merkezleri D ublin’de yer alıyor.
• İrlanda, dünyada eşcinsel evliliğin halk oylaması sonucunda onaylandığı (2015) ilk ve tek ülke.
• Geçmişte İrlanda’da yaşayan K eltlerin izlerini sıkça görüyorsunuz ülkede. Kelt tasarımları yuvarlak desenlerden oluşuyor. Önemi, başlangıç ve de sonunun olmaması.
Aziz Patrick
Patrick, İrlanda’nın baş azizi. Ülkeyi yılan istilasından kurtardığına inanılıyor ve de Aziz’i anmak için her sene 17 Mart’ta dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla bir yürüyüş ve de aynı hafta içerisinde çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. Geleneklere bağlı olarak, 17 Mart günü herkes, içlerinde yeşil renginin yer aldığı kıyafetler giyiyor. söylentiye göre, yeşil giymeyen kişiler kendilerine çimdik atılmasını göze alıyor. Bence Aziz Patrick’in Günü’nün en büyüleyici tarafı, ilginç şapkalar, kıyafetler, yüz boyamaları ve de neşeli tavırlarıyla çevrenizi saran ve size enerjileriyle mutluluk veren insanları (özellikle çocukları) görmek. Dublin’de gerçekleşen yürüyüş, katılımcılar açısından, yine aynı gün New York’ta gerçekleşen Aziz Patrick’in Günü yürüyüşünden sonra ikinci büyük yürüyüş. her sene İrlanda parlamentosundan bir kişi ülkeyi, New York yürüyüşünde resmi olarak temsil ediyor.Yazı: Naz Myard
Keltçeden gelen ‘Dubh (siyah)’ ve ‘Linn (havuz)’ kelimelerinin birleşiminden oluşan Dublin, müziğin ve Guinness’in bir yaşam tarzı olduğu, hayat dolu bir şehir. Eskiden Birleşik Krallık’ın bir parçası olan İrlanda Cumhuriyeti’nin başkenti olan Dublin’e, İstanbul’dan direkt 4-4.5 saatte uçabiliyorsunuz. Bavul hazırlarken aklınızda tutmanız gereken detay ise İrlanda’nın dört mevsim yağışlı bir havasının olduğu. İrlanda, Schengen ülkeleri arasında yer almıyor. Dolayısıyla ülkeye giriş için İrlanda vizesi almak gerekiyor. Aynı zamanda, Birleşik Krallık ile birkaç sene önce yapılan bir anlaşmayla Türk vatandaşları, İngiltere turist vizesiyle önce İngiltere’ye giriş yapma koşuluyla İrlanda’ya, aynı vize ile giriş yapabiliyor. Dublin’de tek bir havaalanı var. Şehre gitmek için en kolay taşıma aracı ise Aircoach isimli şehir ve havaalanı arasında sadece birkaç yerde duran özel otobüsler olacak. İnternetten ya da otobüse binerken bilet satın alabilirsiniz. Şehrin merkezinden geçen Liffey nehri, şehri kuzey ve güney olarak ikiye ayırıyor. Şehrin güney kısmı çift sayılı posta kodlarıyla ifade edilirken, kuzey tarafı tek sayılarla belirtilmekte. Dublin’i en güzel şekilde tecrübe etmek için şehir merkezinde konaklamayı tercih edin ve mutlaka yürüyerek keşfedin. Otel ararken, aramanızı şehrin güney merkezi Dublin 2, 4 ya da kuzey merkezi Dublin 1’e göre yapın. İrlanda, aile yaşantısı açısından da Avrupa’nın incisi olarak görülüyor. Güvenli ülke, mimarisi ve de ülkede yaşam çocuklar göze alınarak planlandığından ailece harika bir tatil geçirebilirsiniz. Örneğin, kaldırımlarda rahatlıkla bebek arabalarıyla yürüyebilir veya çoğu bara çocuklarınızla birlikte girebilir ve içki içebilirsiniz. Size verebileceğim en iyi tavsiye ise, Dublin’de müze gezme planlarını bir yana bırakıp, bol bol yürümeniz ve çevrenize dikkatle bakmanız; çünkü burada hayat sokaklarda!
GEZİ ROTALARI
Şehir Merkezi
Temple Bar
Şehrin en meşhur caddesi O’Connell. Mutlaka görmeniz gereken yer ise şehrin ortasında yer alan Temple Bar. Temple Bar, düşündüğünüzün aksine barlar semtinin genel adı fakat Temple Bar’ın içinde Temple Bar adında da bir bar var. Önünde fotoğraf çektirmek, şehirde yapılması gerekenler listesinde üst sıralarda. İrlanda’da fazla Türk göremeseniz de barın kapısında duran Türk görevlinin çalışma saatlerine denk gelirseniz, eminim o da sorularınızı memnuniyetle yanıtlayacak. Temple Bar semti Dublin’in en turistik yeri olmasına ve barlardan gece-gündüz müzik sesi gelmesine karşın, insana rahatsızlık değil hayat veriyor. İlk biranızı burada yudumlayabilirsiniz. İçki servisi genelde öğlen 12’den sonra başlıyor. Dublin’in ve İrlanda’nın her köşesinde bar (pub) bulabileceğiniz için kendinizi Temple Bar semtiyle sınırlamayın. Şehrin biraz daha güneyine ya da kuzeyine de gidin. Nereye giderseniz gidin, özellikle kendinizi dışarıda hiç tanımadığınız insanlarla, adlarını bile sormayı unutarak, saatlerce muhabbet ederken bulabilirsiniz. İrlanda ve özellikle İrlandalılar için bu çok normal. Mekanlar içerisinde sigara içmek yasak fakat neredeyse her mekanın önünde ya da arkasında ayrılan kısımlarda sigara içmenize izin var. Bana kalırsa, hatıra eşyaları almak için de en güzel yer Temple Bar semtinin içinde yer alan Temple Bar Trading Company adlı mekan. Buna ek olarak zincir olan Carrolls mağazaları, şehrin dört bir yanında yer alıyor. Unutmayın, havaalanında da hatıra eşyaları satılıyor.
Trinity College Dublin
İngiltere’nin Oxford ve Cambridge üniversiteleri ile aynı statüde yer alan tarihi üniversite, hemen Temple Bar’ın yanında yer alıyor. Okulun içinde atacağınız tur haricinde gözden kaçırmamanız gereken yer okulun içinde yer alan Book of Kells. Harry Potter ve Yıldız Savaşları filmlerinde kullanılan bu büyülü kütüphaneyi mutlaka gezin. Giriş ücreti yaklaşık 10 euro.
Grafton Street, St. Stephen’s Green Parkı
Grafton Street, güney şehir merkezinin alışveriş sokağı. Sokağı kesen ara sokaklarda güzel restoranlar var. Sokağın bir ucu Trinity College tarafında, bir ucu ise St. Stephen’s Green Park’nın orada. Hava güzel ise parkta dinlenebilir, yorgunluğunuzu kuğuları izleyerek giderebilirsiniz.
Merrion Square Parkı ve Oscar Wilde Heykeli
Trinity College ana kapısından tam sol istikametine gidip, düz yürürseniz, sağınızda küçük mağazalar göreceksiniz. Fiyatları biraz pahalı olmasına karşın, bulabileceğiniz İrlanda’ya özel en orijinal yün ürünleri bu dükkanlarda satılmakta. Yaklaşık birkaç dakika yürüdükten sonra sağınızda Merrion Square parkını ve içerisinde yer alan taşın üstünde dinlenen Oscar Wilde heykelini göreceksiniz. Mutlaka fotoğraf çektirin.
Grand Canal
Google ve Facebook gibi dünya devi şirketlerin Avrupa merkezlerinin yer aldığı semt burası. Müzikallerin sergilendiği Board Gais Energy tiyatrosu, tiyatronun önünde özellikle gece görülmesi gereken yeşil ve kırmızı ışıklarla hazırlanan dijital orman ve de kanalın kendisi gerçekten görülmeye değer.
• Fransa veya İtalya seyahatlerinin aksine İrlanda’ya yemek için değil içmek için gidilir. şey patates. sizin İngiltere’deki gibi balık ve patates kızartması ve de İngiliz kahvaltısına çok benzeyen İrlanda kahvaltısı. Balık ve patates kızartmasını neredeyse her barda bulabilirsiniz. St. Stephen’s Green çevresinde yer alan The Hairy Lemon adlı bar, benim bu mönü için kişisel favorim. İrlanda kahvaltısı da genelde öğleden sonraya kadar her barda sunuluyor. İngiltere kahvaltısında yer alan yumurta, fasulye, patates (hash brown), domates, mantar, bacon ve siyah pudinge ek olarak İrlanda kahvaltısında beyaz puding bulunuyor.
• Brunch ve de tatlı yemek için Dublin Kalesi’nin yakınında yer alan Queen of Tarts muhteşem. Mekan sevimli garsonlarıyla, tartlarıyla ve de Cupcake’leriyle ünlü. Akşam yemeği için de, St. Stephen’s Green çevresinde yer alan market bar benim için özel bir yer. Mekan eski bir ayakkabı pazarının restorana dönüştürülmesiyle oluşmuş. Duvarlarda hala tahta ayakkabılar duruyor. Atmosfer ve yemekler harika, üstelik hesaplı. Kesinlikle size de öneririm.
• Dublin’in gizli mekanı; Temple Bar’da yer alan Vintage Coctail Club. Hiçbir tabelanın yer almadığı, üstünde sadece ‘VCC’ yazan bir ev kapısından zil çalınarak giriliyor. Yukarıda iki katı var. Hava yağışlı değilse teras katında oturmanızı öneririm. hangi kokteyli içerseniz için, memnun kalacağınıza eminim.
• İrlanda dansını seyredecek vaktiniz yoksa, Wicklow dağlarında yer alan Johnnie Fox’s’a cumartesi günü şov ve akşam yemeği için önceden yer ayırtabilirsiniz. Restorana özel şehirden kalkan ve de şehre dönen otobüsler var. İrlanda dansı ve İrlanda şarkılarından oluşan şov ile akşam yemeği mönüsü 55 euro civarında.
Şehir merkezinden uzağa
Trinity College önünden şehir turu otobüsleri kalkıyor. Kırmızı veya yeşil renkli olan bu otobüslerde maalesef Türkçe anlatım yapılmıyor. Bence, bant kayıtlı yayın yapan tur yerine şoförün anlattığı turu tercih edin ama İrlanda aksanı için kendinizi hazırlamayı da unutmayın. Tur yaklaşık 1.5 saat sürüyor ve kişi başı ücret 14 euro. 24 saat boyunca aynı biletle otobüslerden inip diğer otobüslere tekrar binebiliyorsunuz. Bana kalırsa otobüs turunda mutlaka durmanız gereken dört yer var: Guinness Storehouse, Kilmanhaim Gaol hapishanesi, Old Jameson Distillery ve Phoenix parkı. Hepsine aynı gün içinde gitmeniz pek mümkün olmayabilir, iki gün ayırmayı deneyebilirsiniz.
Guinness Storehouse
Binanın kendisi, Guinness bardağı şeklinde. Kesinlikle görülmesi gereken yer, binanın en üst katında, yani bardağın köpük kısmında yer alan Gravity Bar. İrlanda’da içeceğiniz en güzel birayı, 360 derecelik bir Dublin manzarası eşliğinde burada yudumlayabilirsiniz.
Phoenix Park
Avrupa’nın en büyük parklarından biri. İçinde dünyanın en eski üçüncü hayvanat bahçesi de yer alıyor. Çocuklarınızı hayvanlarla iç içe olabilecekleri bu muhteşem parka mutlaka götürün.
Kilmanhaim Gaol
Dublin’in tarihi hapishanesi. Kıtlık sırasında İrlandalıların aç kalmamak için suç işleyerek hapishanede yaşamayı tercih ettiği gibi şaşırtıcı bilgileri burada öğrenebilirsiniz. Mimari olarak Alcatraz’a benziyor. Günün belirli saatlerinde rehberli tur düzenleniyor. Turla hapishaneyi dolaşmanızı kesinlikle öneririm
Old Jameson Distillery
İrlanda’nın medarı iftiharı Jameson viskisi, 1971 yılına kadar burada üretilmiş. Turistler, Jameson hikayesini dinlemek, turun sonunda yer alan viski tadım testi ve de sertifikası için mekana geliyor. Vaktiniz varsa ve viski seven biriyseniz ziyaret edin derim.
Şehirden Wicklow Dağlarına
Dublin, Wicklow dağları ile çevrili. Bu dağlar daha çok bizdeki tepelere denk geliyor. ‘Cesur Yürek’ filmi daha ucuza mal olacağı için, aslında filmde geçtiği gibi İskoçya’da değil de İrlanda’da çekilmiş ve bu dağlar mekan olarak kullanılmış. Dublin’in şehir merkezinden sabah erken saatte kalkan Wild Wicklow Tours gibi günübirlik turlarla Wicklow’u ve ‘Leap Year’ filminde Amy Adams’ın göle düştüğü Glendalough Parkı’nı görebilirsiniz. Tur ücretleri genelde kişi başı 20 euro civarında.
Şehirden deniz kenarına
Dublin’de geçirmek için bir haftanız varsa, yarım ya da bir gününüzü deniz kenarı semtlerin de geçirmenizi tavsiye ederim. Şehrin kuzey tarafına gitmek isterseniz kayalıklarda yürüyebileceğiniz ve şanslıysanız fokları görebileceğiniz Howth’a, şehrin güney tarafına gitmek isterseniz de ‘PS. I Love You’ filminde Hilary Swank’in bir türlü söylemeye dilinin dönmediği Dun Laoghaire (Dan Liri) veya sahilde kumsala paralel bir yürüyüşe çıkabileceğiniz Bray semtine gidebilirsiniz. Bu mekanlara, şehir merkezinden (Pearse Street durağından) Dart’a (tren) binerek 15-20 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Gidiş kişi başı 4 euro civarında.
Kuzey İrlanda detayı
Geçmişten gelen politik nedenlerden dolayı İngiltere’yle sevgi-nefret ilişkisi sürdüren İrlandalıların çoğu koyu birer Manchester United veya Arsenal taraftarı. Ülkede dört resmi televizyon kanalı bulunmasına karşın, diğer televizyon kanalları İrlanda bazlı ürün reklamlarıyla yayın yapan İngiltere kanalları. Kuzey İrlanda hala Birleşik Krallık’ın bir parçası. Buna rağmen, iki ülke arasındaki anlaşmaya göre İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda arasında bariyerlerle ayrılmış resmi bir ülke sınırı bulunmuyor. Yine de Türk vatandaşlarının, Kuzey İrlanda’ya giriş yaparken İngiltere vizesine ihtiyaçları var.
Almadan dönmeyin
Butlers çikolataları, Jameson viski, Guinness bira, Baileys, üstünde üç yapraklı yonca, koyunlar, kızıl saç ve sakallı cin yer alan buzdolabı magnetleri...
Biliyor muydunuz?
• İrlandalıların Türklere karşı bir sempatileri olduğu aşikar. B unun nedeni özellikle Kuşadası’na duydukları hayranlıklarından ziyade çok daha eskiye, O smanlı İmparatorluğu’na dayanıyor. Ülkede yaşanan kıtlık sırasında, İngiltere ülkeye yardım etmeyi reddetmiş, Osmanlı imparatoru Abdülmecit ise İrlanda’ya tohum yardımı yapmış. Tohum dolu gemilerin Dublin’e girişi yasaklanınca, gemiler Drogheda şehrinin limanına demir atmış. Drogheda, bu minneti şehrin bayrağında yer alan ay yıldız sembolüyle günümüze kadar taşımış. Futbol milli takımımız ve Trabzonspor da bu şehre gelerek antrenman ve dostluk maçları yaptı.
• Aslında kızıl saç ve mavi göz daha çok İskoçlarda görülüyor. İrlandalılar genelde, siyah saçlı, mavi ya da yeşil gözlüler.
• Google, F acebook, eBay, L inkedIn gibi dünyanın en prestijli teknoloji firmalarının Avrupa merkezleri D ublin’de yer alıyor.
• İrlanda, dünyada eşcinsel evliliğin halk oylaması sonucunda onaylandığı (2015) ilk ve tek ülke.
• Geçmişte İrlanda’da yaşayan K eltlerin izlerini sıkça görüyorsunuz ülkede. Kelt tasarımları yuvarlak desenlerden oluşuyor. Önemi, başlangıç ve de sonunun olmaması.
Aziz Patrick
Patrick, İrlanda’nın baş azizi. Ülkeyi yılan istilasından kurtardığına inanılıyor ve de Aziz’i anmak için her sene 17 Mart’ta dünyanın dört bir yanından gelen katılımcılarla bir yürüyüş ve de aynı hafta içerisinde çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. Geleneklere bağlı olarak, 17 Mart günü herkes, içlerinde yeşil renginin yer aldığı kıyafetler giyiyor. söylentiye göre, yeşil giymeyen kişiler kendilerine çimdik atılmasını göze alıyor. Bence Aziz Patrick’in Günü’nün en büyüleyici tarafı, ilginç şapkalar, kıyafetler, yüz boyamaları ve de neşeli tavırlarıyla çevrenizi saran ve size enerjileriyle mutluluk veren insanları (özellikle çocukları) görmek. Dublin’de gerçekleşen yürüyüş, katılımcılar açısından, yine aynı gün New York’ta gerçekleşen Aziz Patrick’in Günü yürüyüşünden sonra ikinci büyük yürüyüş. her sene İrlanda parlamentosundan bir kişi ülkeyi, New York yürüyüşünde resmi olarak temsil ediyor.Yazı: Naz Myard
Keltçeden gelen ‘Dubh (siyah)’ ve ‘Linn (havuz)’ kelimelerinin birleşiminden oluşan Dublin, müziğin ve Guinness’in bir yaşam tarzı olduğu, hayat dolu bir şehir. Eskiden Birleşik Krallık’ın bir parçası olan İrlanda Cumhuriyeti’nin başkenti olan Dublin’e, İstanbul’dan direkt 4-4.5 saatte uçabiliyorsunuz. Bavul hazırlarken aklınızda tutmanız gereken detay ise İrlanda’nın dört mevsim yağışlı bir havasının olduğu. İrlanda, Schengen ülkeleri arasında yer almıyor. Dolayısıyla ülkeye giriş için İrlanda vizesi almak gerekiyor. Aynı zamanda, Birleşik Krallık ile birkaç sene önce yapılan bir anlaşmayla Türk vatandaşları, İngiltere turist vizesiyle önce İngiltere’ye giriş yapma koşuluyla İrlanda’ya, aynı vize ile giriş yapabiliyor. Dublin’de tek bir havaalanı var. Şehre gitmek için en kolay taşıma aracı ise Aircoach isimli şehir ve havaalanı arasında sadece birkaç yerde duran özel otobüsler olacak. İnternetten ya da otobüse binerken bilet satın alabilirsiniz. Şehrin merkezinden geçen Liffey nehri, şehri kuzey ve güney olarak ikiye ayırıyor. Şehrin güney kısmı çift sayılı posta kodlarıyla ifade edilirken, kuzey tarafı tek sayılarla belirtilmekte. Dublin’i en güzel şekilde tecrübe etmek için şehir merkezinde konaklamayı tercih edin ve mutlaka yürüyerek keşfedin. Otel ararken, aramanızı şehrin güney merkezi Dublin 2, 4 ya da kuzey merkezi Dublin 1’e göre yapın. İrlanda, aile yaşantısı açısından da Avrupa’nın incisi olarak görülüyor. Güvenli ülke, mimarisi ve de ülkede yaşam çocuklar göze alınarak planlandığından ailece harika bir tatil geçirebilirsiniz. Örneğin, kaldırımlarda rahatlıkla bebek arabalarıyla yürüyebilir veya çoğu bara çocuklarınızla birlikte girebilir ve içki içebilirsiniz. Size verebileceğim en iyi tavsiye ise, Dublin’de müze gezme planlarını bir yana bırakıp, bol bol yürümeniz ve çevrenize dikkatle bakmanız; çünkü burada hayat sokaklarda!
GEZİ ROTALARI
Şehir Merkezi
Temple Bar
Şehrin en meşhur caddesi O’Connell. Mutlaka görmeniz gereken yer ise şehrin ortasında yer alan Temple Bar. Temple Bar, düşündüğünüzün aksine barlar semtinin genel adı fakat Temple Bar’ın içinde Temple Bar adında da bir bar var. Önünde fotoğraf çektirmek, şehirde yapılması gerekenler listesinde üst sıralarda. İrlanda’da fazla Türk göremeseniz de barın kapısında duran Türk görevlinin çalışma saatlerine denk gelirseniz, eminim o da sorularınızı memnuniyetle yanıtlayacak. Temple Bar semti Dublin’in en turistik yeri olmasına ve barlardan gece-gündüz müzik sesi gelmesine karşın, insana rahatsızlık değil hayat veriyor. İlk biranızı burada yudumlayabilirsiniz. İçki servisi genelde öğlen 12’den sonra başlıyor. Dublin’in ve İrlanda’nın her köşesinde bar (pub) bulabileceğiniz için kendinizi Temple Bar semtiyle sınırlamayın. Şehrin biraz daha güneyine ya da kuzeyine de gidin. Nereye giderseniz gidin, özellikle kendinizi dışarıda hiç tanımadığınız insanlarla, adlarını bile sormayı unutarak, saatlerce muhabbet ederken bulabilirsiniz. İrlanda ve özellikle İrlandalılar için bu çok normal. Mekanlar içerisinde sigara içmek yasak fakat neredeyse her mekanın önünde ya da arkasında ayrılan kısımlarda sigara içmenize izin var. Bana kalırsa, hatıra eşyaları almak için de en güzel yer Temple Bar semtinin içinde yer alan Temple Bar Trading Company adlı mekan. Buna ek olarak zincir olan Carrolls mağazaları, şehrin dört bir yanında yer alıyor. Unutmayın, havaalanında da hatıra eşyaları satılıyor.
Trinity College Dublin
İngiltere’nin Oxford ve Cambridge üniversiteleri ile aynı statüde yer alan tarihi üniversite, hemen Temple Bar’ın yanında yer alıyor. Okulun içinde atacağınız tur haricinde gözden kaçırmamanız gereken yer okulun içinde yer alan Book of Kells. Harry Potter ve Yıldız Savaşları filmlerinde kullanılan bu büyülü kütüphaneyi mutlaka gezin. Giriş ücreti yaklaşık 10 euro.
Grafton Street, St. Stephen’s Green Parkı
Grafton Street, güney şehir merkezinin alışveriş sokağı. Sokağı kesen ara sokaklarda güzel restoranlar var. Sokağın bir ucu Trinity College tarafında, bir ucu ise St. Stephen’s Green Park’nın orada. Hava güzel ise parkta dinlenebilir, yorgunluğunuzu kuğuları izleyerek giderebilirsiniz.
Merrion Square Parkı ve Oscar Wilde Heykeli
Trinity College ana kapısından tam sol istikametine gidip, düz yürürseniz, sağınızda küçük mağazalar göreceksiniz. Fiyatları biraz pahalı olmasına karşın, bulabileceğiniz İrlanda’ya özel en orijinal yün ürünleri bu dükkanlarda satılmakta. Yaklaşık birkaç dakika yürüdükten sonra sağınızda Merrion Square parkını ve içerisinde yer alan taşın üstünde dinlenen Oscar Wilde heykelini göreceksiniz. Mutlaka fotoğraf çektirin.
Grand Canal
Google ve Facebook gibi dünya devi şirketlerin Avrupa merkezlerinin yer aldığı semt burası. Müzikallerin sergilendiği Board Gais Energy tiyatrosu, tiyatronun önünde özellikle gece görülmesi gereken yeşil ve kırmızı ışıklarla hazırlanan dijital orman ve de kanalın kendisi gerçekten görülmeye değer.